MONOLITH LAW OFFICE+81-3-6262-3248Hafta içi 10:00-18:00 JST [English Only]

MONOLITH LAW MAGAZINE

General Corporate

Japonya Şirket Hukukunda Yönetim Kurulu Üyelerinin Rekabetten Kaçınma Yükümlülüğü ve Çıkar Çatışması İşlemlerinin Düzenlenmesi

General Corporate

Japonya Şirket Hukukunda Yönetim Kurulu Üyelerinin Rekabetten Kaçınma Yükümlülüğü ve Çıkar Çatışması İşlemlerinin Düzenlenmesi

Japonya’daki şirket yönetiminde, yönetim kurulu üyeleri işleri ilerletmek için geniş yetkilere sahiptir. Ancak, bu geniş yetkiler, şirketin ve hissedarların çıkarlarını korumak için getirilen katı yükümlülüklerle dengelenmektedir. Yönetim kurulu üyelerinin kendi çıkarlarını şirketin çıkarlarından üstün tutmalarını önlemek amacıyla, Japon şirketler hukuku çeşitli düzenlemeler getirmiştir. Bunlar arasında özellikle önemli olan ve Japonya’da faaliyet gösteren şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin sürekli olarak bilincinde olmaları gereken iki düzenleme, ‘rekabetten kaçınma yükümlülüğü’ ve ‘çıkar çatışması işlemleri’ ile ilgili kurallardır. Bu düzenlemelerin amacı, yönetim kurulu üyelerinin meşru ekonomik faaliyetlerini haksız yere kısıtlamak değildir. Aksine, şirketin iş fırsatları, müşteri bilgileri, bilgi birikimi ve varlıklar gibi değerli yönetim kaynaklarının, yönetim tarafından haksız yere kullanılmasını veya zarar görmesini önlemek için vardır. Bu kuralları doğru bir şekilde anlamak ve uymak, sağlıklı bir kurumsal yönetişimi garanti altına almak, hissedarların güvenini ve şirketin sürekli büyümesini sürdürmek için hayati önem taşımaktadır. Bu makalede, Japon şirketler hukukuna dayanarak, bu iki önemli yükümlülüğün somut içeriğini, uyulması gereken prosedürleri ve ihlal edildiğinde karşılaşılacak ciddi hukuki sorumlulukları, gerçek dava örnekleriyle birlikte uzman bir bakış açısıyla ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz.

Japonya’da Yönetim Kurulu Üyelerinin Rekabetten Kaçınma Yükümlülüğü

Yönetim kurulu üyelerinin rekabetten kaçınma yükümlülüğü, yönetim kurulu üyelerinin şirketin işleriyle rekabet edecek eylemlerde bulunarak şirketin çıkarlarını haksız yere zarara uğratmasını önlemek için konulan bir düzenlemedir.

Japon Şirketler Hukuku Altında Rekabetten Kaçınma Yükümlülüğünün Temeli ve İçeriği

Bu yükümlülüğün doğrudan temeli, Japonya Şirketler Kanunu’nun 356. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendinde yer almaktadır. Bu hüküm, yönetim kurulu üyelerinin “kendi adlarına veya üçüncü bir kişi adına anonim şirketin iş kollarına dahil olan işlemleri yapmak istediklerinde” önceden şirketin onayını almak zorunda olduklarını belirtir. Bu yükümlülük, sadece temsilci yönetim kurulu üyelerine değil, iş yürütmesine katılmayan diğer yönetim kurulu üyelerini de kapsar.  

Burada bahsedilen “şirketin iş kollarına dahil olan işlemler”, şirketin ana sözleşmesinde amaç olarak belirttiği ve aktif olarak yürüttüğü işlerle pazarda rekabet eden işlemleri ifade eder. Bu terimin yorumu geniştir ve örneğin, şirket imalat sektöründe faaliyet gösteriyorsa, sadece ürünlerin satışını değil, iş yürütme için hayati önem taşıyan ham madde alım işlemlerini de içerebilecek şekilde yargı kararlarında yorumlanmıştır.  

Ayrıca, bu yükümlülük şirketin gelecekteki iş fırsatlarını da korur. Yargı kararlarında, şirketin henüz giriş yapmadığı iş alanları olsa bile, bu alana giriş için somut planlar yapılıyor veya hazırlıklar sürdürülüyorsa, bu tür işler de “şirketin iş kolları” kapsamında değerlendirilmiştir. Bu, yönetim kurulu üyelerinin pozisyonlarını kullanarak şirketin stratejik iş planları hakkında öğrendikleri bilgileri kullanarak, şirketin aslında elde edebileceği kârı (şirketin fırsatını) gasp etmelerini önlemek amacı taşır. Bu düşünce tarzı, yönetim kurulu üyelerinin yükümlülüklerinin sadece mevcut işleri korumakla kalmayıp, şirketin gelecekteki büyüme potansiyelini de koruma yönünde stratejik bir boyut taşıdığını göstermektedir.  

Onay İşlemleri

Bir yönetim kurulu üyesi rekabet içeren bir işlem yapmak istediğinde, uygun onay işlemlerinden geçmesi gerekmektedir. Onay mercii, şirkette bir yönetim kurulu olup olmadığına göre değişir. Yönetim kurulu olan şirketlerde yönetim kurulunun onayı, olmayan şirketlerde ise genel kurulun onayı gereklidir. Japonya’daki Şirketler Kanunu’nun (2005) 365. maddesinin 1. fıkrası bunu hükme bağlamaktadır.

Onay alabilmek için, ilgili yönetim kurulu üyesi, işlemle ilgili “önemli gerçekleri” açıklamak zorundadır. Bu açıklama, onay merciinin rekabet içeren işlemi onaylayıp onaylamaması gerektiğini makul bir şekilde değerlendirebilmesi için gerekli bilgileri sağlama amacını taşır. Kanunda “önemli gerçekler”in somut bir tanımı olmamakla birlikte, genellikle işlemin türü, karşı taraf, konu, fiyat, miktar, süre gibi, işlemin tamamını anlamak için gerekli bilgileri içerdiği kabul edilir. Yetersiz bilgi açıklamasına dayanarak alınan onay, daha sonra etkinliği tartışmaya açık hale gelebilir.

Ek olarak, yönetim kurulu olan şirketlerde, onay alarak rekabet içeren bir işlem yapan yönetim kurulu üyesi, işlemin ardından, gecikmeksizin bu işlemle ilgili önemli gerçekleri yönetim kuruluna bildirme yükümlülüğü de taşır (Japonya’daki Şirketler Kanunu’nun (2005) 365. maddesinin 2. fıkrası). Böylece, yönetim kurulu işlemin yürütülme durumunu denetleyebilir ve şirketin çıkarlarının zarar görüp görmediğini sürekli olarak gözlemleyebilir.

Yükümlülük İhlalinin Etkileri

Onay almadan rekabet edici işlemler gerçekleştiren bir yönetici, şirkete karşı ciddi bir sorumluluk üstlenir. Öncelikle, rekabet edici işlemler nedeniyle şirket zarar gördüyse, yönetici görevini ihmal etmiş sayılır ve şirkete karşı tazminat sorumluluğu taşır (Japon Şirketler Hukuku’nun 423. maddesinin 1. fıkrası).  

Özellikle önemli olan, Japon Şirketler Hukuku’nun 423. maddesinin 2. fıkrasındaki düzenlemedir. Bu madde, rekabet edici işlemler sonucunda yönetici veya üçüncü şahısların elde ettiği kâr miktarını, şirketin uğradığı zarar miktarı olarak “varsayılmasını” hükme bağlar. Genellikle, şirketin zarar miktarını somut olarak kanıtlaması oldukça zordur; ancak bu varsayım düzenlemesi sayesinde, şirket yalnızca ihlalde bulunan yöneticinin elde ettiği kâr miktarını iddia etmekle yetinebilir. Kanıt yükü, şirketin zararının bu kâr miktarından daha az olduğunu ispatlamak zorunda olan yönetici tarafına geçer. Bu düzenleme, şirketin sorumluluk takibini kolaylaştırır ve rekabet edici faaliyetlere karşı güçlü bir caydırıcı etki olarak işlev görür. Bu zarar miktarının varsayım düzenlemesi, eski Japon Ticaret Kanunu’nda bulunan “müdahale hakkı”na (şirketin, yöneticinin işlemlerini kendi hesabına yapılmış işlemler olarak kabul edebilme hakkı) alternatif olarak getirilmiş olup, daha pratik ve etkili bir çözüm yolu olarak değerlendirilmektedir.  

Öte yandan, onay alınmaksızın gerçekleştirilen rekabet edici işlemlerin kendilerinin geçerliliği konusunda, işlemin diğer tarafı olan üçüncü şahıslarla olan ilişkide, esasen geçerli olduğu kabul edilir. Rekabetten kaçınma yükümlülüğü, esasen şirket ile yönetici arasındaki içsel bir düzenleme olup, dışarıdaki işlemlerin güvenliğini tehlikeye atarak bu işlemleri geçersiz kılmak uygun görülmemektedir.  

Japonya’da Görevden Ayrıldıktan Sonra Rekabetten Kaçınma Yükümlülüğü

Bir yönetim kurulu üyesi görevinden ayrıldığında, Japon şirketler hukukuna göre yasal rekabetten kaçınma yükümlülüğü esas olarak sona erer. Ancak, bu, ayrılan yönetim kurulu üyesinin herhangi bir kısıtlama olmaksızın serbestçe rekabet edebileceği anlamına gelmez.

Şirketler, yönetim kurulu üyeleriyle, görevden ayrıldıktan sonra belirli bir süre için rekabet etmeyi yasaklayan bir anlaşma (rekabetten kaçınma sözleşmesi) imzalayabilir. Ancak, bu tür bir sözleşme, Japon Anayasasının 22. maddesinin 1. fıkrasında güvence altına alınan “meslek seçme özgürlüğünü” kısıtladığı için, geçerliliği mahkemeler tarafından sıkı bir şekilde incelenir. Yargı kararlarında, sözleşmenin geçerliliğini belirlerken aşağıdaki unsurlar bütünsel olarak dikkate alınır:

  • Yasaklanan sürenin uzunluğu (genellikle, 2 yıldan uzun süreler geçersiz olarak kabul edilir)
  • Yasaklanan coğrafi alanın ve mesleklerin kapsamı
  • Şirketin korunması gereken meşru çıkarları (korunması gereken ticari sırların varlığı gibi)
  • Kısıtlamaya karşılık yeterli tazminat önlemlerinin (örneğin, emeklilik ikramiyesinin artırılması) olup olmadığı

Ayrıca, rekabetten kaçınma sözleşmesi bulunmaması durumunda bile, bir yönetim kurulu üyesi görevdeyken konumunu kötüye kullanarak görevden ayrıldıktan sonra rekabet için hazırlık yapmışsa, görevdeyken ihlal ettiği sadakat yükümlülüğü nedeniyle sorumlu tutulabilir. Örneğin, görevdeyken altındaki çalışanları sistematik olarak çekerek yeni bir şirket kurma hazırlıklarını ilerletmek gibi eylemler, görevden ayrıldıktan sonraki eylemler olsa bile, bu hazırlık eylemlerinin görevdeyken gerçekleştirilmiş olması nedeniyle şirkete karşı tazminat sorumluluğu doğurabilir. Tokyo Bölge Mahkemesi’nin 2007 yılı 27 Nisan tarihli kararında (Real Gate olayı), altındaki çalışanları çekerek yeni bir şirket kuran yönetim kurulu üyesinin eylemleri sadakat yükümlülüğü ihlali olarak kabul edilmiş ve tazminat ödenmesine hükmedilmiştir.

Japonya’da Yönetim Kurulu Üyelerinin Çıkar Çatışması İşlemleri

Çıkar çatışması işlemlerinin düzenlenmesi, yönetim kurulu üyeleri ile şirketin çıkarlarının çatışabileceği işlemleri yönetmek ve yönetim kurulu üyelerinin kendi çıkarları için şirketin menfaatlerini feda etmesini önlemek amacıyla oluşturulmuş bir sistemdir.

Japonya’da Çıkar Çatışması İşlemlerinin Türleri

Japonya’daki çıkar çatışması işlemleri, Japon Şirketler Kanunu’nun (2005) 356. maddesinin 1. fıkrasının 2. ve 3. bentleri ile düzenlenmiş olup, esasen iki ana tipe ayrılır .  

İlk tip ‘doğrudan işlem’dir (aynı fıkranın 2. bendi). Bu, bir yönetim kurulu üyesinin kendisi veya üçüncü bir şahıs adına şirketle doğrudan işlem yapması durumunu ifade eder . Tipik örnekler arasında, bir yönetim kurulu üyesinin kendi mülkiyetindeki gayrimenkulü şirkete satması veya şirketin bir yönetim kurulu üyesinden para ödünç alması gibi işlemler sayılabilir. Bir yönetim kurulu üyesinin başka bir şirketin temsilcisi olarak, kendi yönetim kurulu üyesi olduğu şirketle işlem yapması da bu doğrudan işleme dahildir.  

İkinci tip ise ‘dolaylı işlem’dir (aynı fıkranın 3. bendi). Bu, şirket ile bir yönetim kurulu üyesi dışındaki üçüncü şahıslar arasındaki işlemler olmasına rağmen, esasında şirket ile yönetim kurulu üyesinin çıkarlarının çatıştığı işlemleri kapsar . En anlaşılır örnek, bir şirketin yönetim kurulu üyesinin kişisel banka kredisi için borç garantisi vermesi durumudur. Bu durumda, şirket garanti veren olarak risk üstlenirken, yönetim kurulu üyesi daha kolay kredi alabilme avantajını elde eder ve böylece her iki tarafın çıkarları çatışır.  

Onay İşlemleri ve İstisnalar

Çıkar çatışması içeren işlemler gerçekleştirilirken, rekabet işlemlerinde olduğu gibi, yönetim kurulu kuruluşlu şirketlerde yönetim kurulu, kurulu olmayan şirketlerde ise genel kurulun önceden onayı gereklidir .  

Bu onay kararında önemli bir nokta, işlemde “özel bir çıkar ilişkisi” bulunan yönetim kurulu üyelerinin, karar alma sürecine katılamayacağı kuralıdır (Japon Şirketler Hukuku’nun 369. maddesi 2. fıkrası) . Bu kural, çıkar çatışması içeren işlemlerin tarafı olan yönetim kurulu üyelerinin, kendi lehlerine olan işlemleri kendilerinin onaylamasını engellemektedir.  

Yine de, biçimsel olarak çıkar çatışması işlemine dahil gibi görünse de, esasen şirketin çıkarlarını zarar verme ihtimali olmayan işlemler için istisnai olarak onay gerekmemektedir . Bu düzenlemenin amacı, her durumda şirketin çıkarlarını korumak olduğundan, zarar verme ihtimali olmayan durumlarda prosedür talep etmek mantıksızdır. Örneğin, bir yönetim kurulu üyesinin şirkete faizsiz ve teminatsız para ödünç vermesi gibi işlemler, sadece şirket için avantajlı olduğundan ve zarar verme ihtimali olmadığından onay gerekmemektedir (Japonya Yüksek Mahkemesi’nin 1963 yılı 6 Aralık tarihli kararı) . Ayrıca, tek bir hissedara sahip şirketler ve bu hissedar olan yönetim kurulu üyeleri arasındaki işlemler veya %100 ana-şube şirketler arasındaki işlemler de, esasen hissedarların çıkarlarını zarar verme ihtimali olmadığından, prensip olarak onay gerekmemektedir .  

Yükümlülük İhlalinin Etkileri

Onay alınmadan çıkar çatışması içeren işlemler gerçekleştirildiğinde, bu işlemlerin hukuki etkileri rekabet işlemlerinden büyük ölçüde farklılık gösterir.

Öncelikle, işlemin kendisinin geçerliliği hakkında, Japonya’nın Yargıtayı ‘göreceli geçersizlik teorisini’ benimsemiştir (Yargıtay 1971 (1971) yılı 13 Ekim Büyük Daire Kararı). Bu teoriye göre, onay alınmaksızın yapılan çıkar çatışması işlemleri, şirket ile işlemin tarafları olan yöneticiler arasında geçersizdir; ancak, şirketin onay eksikliğinden habersiz iyi niyetli üçüncü kişilere karşı, şirket bu geçersizliği ileri süremez. Bu yaklaşım, şirketin çıkarlarını korurken aynı zamanda şirketle işlem yapan ve durumdan habersiz olan üçüncü kişilerin güvenini koruyarak işlem güvenliğini sağlamayı amaçlayan bir denge kurar.

Ardından, yöneticilerin şirkete karşı sorumluluğuna gelirsek, burada da rekabet işlemlerinden farklı özel hükümler bulunmaktadır. Japon Şirketler Kanunu’nun (Japanese Companies Act) 423. maddesinin 3. fıkrası, çıkar çatışması işlemlerine katılan yöneticilerin görevlerini ihmal ettiklerini ‘varsaymaktadır’. Bu varsayımın kapsamına girenler, ① kendi adına doğrudan işlem yapan yöneticiler, ② dolaylı işlemlerle şirketin çıkarlarına ters düşen yöneticiler, ③ işlemi onaylayan kararın lehine oy kullanan yöneticiler gibi kişilerdir.

Özellikle, kendi adına doğrudan işlem yapan yöneticilerin sorumluluğu son derece ağırdır ve kusursuz olduklarını kanıtlasalar bile sorumluluktan kaçınmaları mümkün değildir (kusursuz sorumluluk). Diğer yandan, sadece onay kararına lehine oy veren yöneticiler, kendi üzerlerinde kusur olmadığını kanıtlarlarsa, sorumluluktan kaçınabilirler. Böylece, çıkar çatışması işlemlerindeki sorumluluk kuralları, katılım derecesine göre sorumluluğun ağırlığını değiştiren, daha detaylı bir sistem tasarımına sahiptir.

Japonya’da Yöneticilerin Rekabetten Kaçınma Yükümlülüğü ve Çıkar Çatışması İşlemlerinin Karşılaştırılması

Japon şirketler hukuku kapsamında yöneticilerin rekabetten kaçınma yükümlülüğü ve çıkar çatışması işlemlerinin düzenlenmesi, her ikisi de yöneticilerin pozisyonlarını kötüye kullanarak şirketin çıkarlarına zarar vermesini önlemek için tasarlanmış önemli sistemlerdir. Ancak, korunan çıkarlar, hedef alınan eylemler ve ihlal durumunda yasal sonuçlar açısından önemli farklılıklar bulunmaktadır.

Rekabetten kaçınma yükümlülüğü, öncelikle şirketin “iş fırsatları” ile müşteri bilgileri ve know-how gibi maddi olmayan işletme kaynaklarını korumayı amaçlar. Yöneticiler, şirketin iş alanıyla rekabet edecek bir iş kurarsa, şirketin gelecekte elde edebileceği kârların kaybedilme riski vardır ve bu nedenle bu durum düzenlenmiştir. Diğer yandan, çıkar çatışması işlemlerinin düzenlenmesi, daha doğrudan şirketin “varlıklarını” korumayı amaçlar. Yöneticiler, şirketle yaptıkları işlemlerde kendi çıkarlarını önceliklendirirse, şirket için dezavantajlı şartlarda sözleşmeler yapılabilir ve şirketin varlıkları haksız yere sızabilir.

Bu amaç farklılığı, ihlal durumunda sorumluluğun takibi mekanizmasında da kendini gösterir. Rekabetten kaçınma yükümlülüğü ihlalinde, şirketin uğradığı zarar miktarının ispatı çoğu zaman zor olduğundan, Japon şirketler hukuku 423. maddenin 2. fıkrası, yöneticinin elde ettiği kâr miktarını şirketin zarar miktarı olarak “varsayılmasını” öngörür. Bu, şirketin ispat yükünü hafifletir. Öte yandan, çıkar çatışması işlemi ihlalinde, Japon şirketler hukuku 423. maddenin 3. fıkrası, işleme katılan yöneticinin “görev ihmali”ni varsayar. Özellikle kendi çıkarı için doğrudan işlem yapan yöneticiler, bir kusurları olmadığını kanıtlasalar bile sorumluluktan kaçınamazlar ve daha ağır bir sorumluluk taşırlar.

Ayrıca, onay alınmadan yapılan işlemlerin geçerliliği de farklıdır. Rekabet işlemleri, işlemin diğer tarafı olan üçüncü kişilerle olan ilişkide genellikle geçerlidir. Düzenleme, esasen şirket ile yöneticinin içsel bir meselesi olarak görülür. Ancak, çıkar çatışması işlemleri, şirketin onayı olmadan yapıldığında, şirket bu işlemin geçersizliğini ileri sürebilir. Yine de, işlemlerin güvenliğini korumak adına, şirketin onayının eksik olduğunu bilmeyen iyi niyetli üçüncü kişilere karşı geçersizlik ileri sürülemez. Bu, “göreceli geçersizlik” olarak adlandırılan bir kavramdır ve Japonya Yargıtayının kararlarıyla tesis edilmiştir.

Özet

Japonya’daki şirket yöneticilerinin rekabetten kaçınma yükümlülüğü ve çıkar çatışması işlemleri ile ilgili düzenlemeler, Japon kurumsal yönetişimin temelini oluşturan sistemlerdir. Bu kurallar, yöneticilere şirketin çıkarlarını her zaman en önde tutma konusunda açık yükümlülükler getirir ve ihlal edildiğinde ağır kişisel sorumluluklar ve hukuki riskler doğurur. Bu kuralların içeriğini, onay almak için gereken prosedürleri ve yargı kararlarıyla şekillenen yorumların ana noktalarını derinlemesine anlamak, sadece yasal uyum meselesini aşarak, Japonya’da iş yürüten şirketlerin etkili risk yönetimi ve sürdürülebilir büyümesi için hayati önem taşır.

Monolith Hukuk Bürosu, Japon şirketler hukuku altında yöneticilerin yükümlülükleriyle ilgili karmaşık meselelerde yerli ve yabancı birçok müşteriye hukuki danışmanlık sağlamış olan geniş bir deneyime sahiptir. Büromuzda, birden fazla yabancı avukatlık sertifikasına sahip İngilizce konuşan uzmanlar bulunmakta ve uluslararası iş bağlamında ortaya çıkan rekabet ve çıkar çatışması sorunlarına yönelik doğru ve pratik destek sunabilmektedirler. Bu konu hakkında danışmanlık veya şirketinizin yönetişim yapısının oluşturulması ve gözden geçirilmesi konusunda, lütfen bizimle iletişime geçin.

Managing Attorney: Toki Kawase

The Editor in Chief: Managing Attorney: Toki Kawase

An expert in IT-related legal affairs in Japan who established MONOLITH LAW OFFICE and serves as its managing attorney. Formerly an IT engineer, he has been involved in the management of IT companies. Served as legal counsel to more than 100 companies, ranging from top-tier organizations to seed-stage Startups.

Başa dön