Japonya'nın İş Kazası Tazminat Sistemi: Şirketlerin Sorumluluğunu ve Risk Yönetimini Üç Katmanlı Olarak Anlamak

İş dünyasında, iş kazalarının meydana gelmesi, yönetim risklerinden kaçınılması zor olanlardan biridir. Japonya’da faaliyet gösteren tüm şirketler, bu riskle başa çıkmak için yasal düzenlemeleri doğru bir şekilde anlamalı ve uygun önlemleri almalıdır. Japon iş kazası tazminat sistemi, tek bir yapıdan ziyade, esas olarak üç katmandan oluşmaktadır. Birincisi, Japon İşçi Kazası Tazminat Sigortası Kanunu’na dayanan devlet tarafından yönetilen zorunlu sigorta sistemi olan ‘İşçi Kazası Tazminat Sigortası (İş Kazası Sigortası)’. İkincisi, bu kamu sigortasının tazminat kapsamını aşan zararlar için, şirketlerin Japon Medeni Kanunu’na göre doğrudan sorumlu tutulduğu ‘Zarar Tazminat Talepleri’. Üçüncüsü ise, bu sivil sorumluluk riskini yönetmek için gönüllü katılımlı sigorta olan ‘İş Kazası Ek Tazminat Sistemi’dir. Bu üç katman birbiriyle ilişkilidir ve her biri şirketin yasal yükümlülüklerini, finansal risklerini ve stratejik seçeneklerini oluşturmaktadır. Bu makalede, bu karmaşık sistemin genel yapısını, şirket yöneticileri ve hukuk departmanı yetkililerinin bakış açısından sistematik bir şekilde açıklayacağız ve Japonya’daki iş kazaları konusunda şirketlerin sorumluluk alanını ve pratik risk yönetimi yöntemlerini netleştireceğiz.
Japonya’daki İşçi Kazaları Tazminat Sigortası (Rōsai Hoken) Sistemi Hakkında Genel Bilgi
Japonya’daki İşçi Kazaları Tazminat Sigortası Sistemi, yaygın olarak “Rōsai Hoken” olarak bilinir ve Japon İşçi Kazaları Tazminat Sigortası Kanunu’na dayanarak hükümet tarafından yönetilen resmi bir sigorta sistemidir. Bu sistemin amacı, Japon İşçi Kazaları Tazminat Sigortası Kanunu’nun 1. maddesinde belirtildiği üzere, işçilerin işle ilgili nedenlerden veya işe gidiş geliş sırasında yaralanma, hastalık, sakatlık veya ölüm gibi iş kazalarına maruz kalmaları durumunda hızlı ve adil koruma sağlamaktır. Bu sistem aracılığıyla, kazaya uğrayan işçilere veya onların ailelerine gerekli sigorta ödemeleri yapılır ve işçilerin topluma yeniden kazandırılması ve yaşam standartlarının istikrar kazanması hedeflenir.
Bu sistemin en önemli özelliklerinden biri zorunlu uygulanabilirliğidir. Japon İşçi Kazaları Tazminat Sigortası Kanunu’nun 3. maddesi, işçi çalıştıran her işletmeyi prensip olarak zorunlu uygulama kapsamında olan işletme (zorunlu uygulama işletmesi) olarak belirler. Bu, işletmenin türü veya büyüklüğüne, şirket olup olmadığına veya bireysel bir işletme olup olmadığına bakılmaksızın geçerlidir. Ayrıca, burada “işçi” denildiğinde sadece tam zamanlı çalışanlar değil, yarı zamanlı ve geçici çalışanlar da dahildir. Dolayısıyla, Japonya’da tek bir çalışanı bile işe aldığınız anda, şirketin Rōsai Hoken’e katılım işlemlerini yapma yasal yükümlülüğü vardır.
Şirketlerin finansal açıdan bakıldığında, Rōsai Hoken primleri, Japon sağlık sigortası veya emeklilik sigortası ile farklı olarak, tamamının işveren tarafından karşılanması zorunludur. İşçilerin prim ödemesi gerekmez. Prim miktarı, işletmenin tüm işçilere ödediği toplam ücret miktarına, işletmenin faaliyet türüne göre belirlenen Rōsai Hoken oranının çarpılmasıyla hesaplanır. Bu oran, geçmişteki kaza istatistikleri gibi faktörlere dayanarak, riski yüksek olan sektörler için daha yüksek belirlenmiştir.
Şirketler bu katılım yükümlülüğünü ihmal ettiğinde ciddi dezavantajlarla karşılaşabilirler. Eğer katılmadıkları dönemde bir iş kazası meydana gelirse, hükümet sadece geriye dönük olarak son iki yılın primlerini ve ekstra yüzde 10 cezai faizi tahsil etmekle kalmaz, ayrıca kasıtlı bir durumda kazaya uğrayan işçiye yapılan tüm sigorta ödemelerini (%100), ciddi bir ihmal durumunda ise ödemelerin bir kısmını (%40) işverenden tahsil edebilir. Üstelik, iş kazalarını kasıtlı olarak rapor etmeyen, yani “Rōsai Kakushi” olarak bilinen eylemler, Japon İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun ihlali olarak kabul edilir ve ciddi yaptırımlarla karşılanır.
Japonya’da İş Kazası Sigortasının Kapsadığı İş Kazaları
Japonya’daki iş kazası sigortasının tazminat kapsamına giren iş kazaları, Japon İşçi Kazası Tazminat Sigortası Kanunu’nun (労働者災害補償保険法) 7. maddesinde esas olarak ‘iş kazası’ ve ‘işe gidiş-geliş kazası’ olmak üzere iki ana kategoriye ayrılmaktadır. Her iki kategori de, meydana geliş koşullarına göre ayrılır ve tanınma kriterleri farklılık gösterir.
İş kazası, işçinin iş sırasında yaralanması, hastalanması, sakatlanması veya ölümü anlamına gelir. Bir kazanın iş kazası olarak tanınması için genellikle ‘işin yürütülmesi’ ve ‘işin neden olması’ olmak üzere iki temel kriteri karşılaması gerekmektedir. İşin yürütülmesi, kazanın, işçinin işverenin kontrolü ve yönetimi altında olduğu bir durumda meydana geldiğini ifade eder. Bu, belirlenen işin yapıldığı zamanları, mola zamanlarını ve işe bağlı hazırlık veya sonrasındaki işlemler sırasını da içerir. Öte yandan, işin neden olması, kazanın, işin içindeki risklerin gerçekleşmesi sonucu meydana geldiğini, yani iş ile yaralanma veya hastalık arasında mantıklı bir nedensellik ilişkisinin bulunduğunu belirtir. Örneğin, bir fabrikada makine kullanırken yaralanma veya iş seyahati sırasında trafik kazasına uğrama gibi durumlar tipik iş kazalarıdır.
Diğer yandan, işe gidiş-geliş kazası, işçinin işe gidiş-geliş sırasında yaralanması, hastalanması, sakatlanması veya ölümü anlamına gelir. Japon İşçi Kazası Tazminat Sigortası Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrasına göre, ‘işe gidiş-geliş’, işçinin işe ilişkin olarak, ikametgahı ile iş yerinin arasındaki gidip gelmeyi mantıklı bir güzergah ve yöntemle yapması olarak tanımlanmaktadır. Eğer işçi bu ‘mantıklı güzergah’tan saparsa veya işe gidiş-gelişle ilgili olmayan bir amaçla yolculuğunu keserse, bu kesinti süresi ve sonrasındaki hareketler genellikle işe gidiş-geliş olarak kabul edilmez. Ancak, gıda alışverişi gibi günlük yaşam için gerekli olan eylemleri kaçınılmaz nedenlerle en az düzeyde gerçekleştirirse, bu kesinti süresi hariç, mantıklı güzergaha geri döndükten sonra tekrar işe gidiş-geliş olarak koruma altına alınır.
Bu iki tür kazanın ayrımı hukuki olarak önemlidir. İş kazaları için, Japon İş Kanunu’nun (労働基準法) 8. bölümünde işverenin kazaya karşı tazminat sorumluluğu belirlenmiştir ve iş kazası sigortası bu işveren sorumluluğunu üstlenen bir rol oynamaktadır. Ancak, işe gidiş-geliş kazaları için, Japon İş Kanunu’nda işverenin doğrudan tazminat sorumluluğu belirtilmemiştir. Dolayısıyla, işe gidiş-geliş kazalarına karşı tazminat, iş kazası sigortası sisteminin başlıca rolü üstlendiği söylenebilir.
Japonya’da İş Kazası Sigortasından Sağlanan Tazminat Türleri ve İçeriği
İş kazası olarak tanınan durumlarda, zarar gören işçiler veya onların yakınları, çeşitli türdeki sigorta tazminatlarını iş kazası sigortasından alabilirler. Tazminatın adı, işle ilgili kazalar için “〇〇 Tazminat Ödemesi”, işe gidiş geliş kazaları için ise “〇〇 Ödemesi” şeklinde olup, tazminat içeriği temelde aynıdır.
Önemli sigorta tazminatları şunlardır:
İyileştirme (Tazminat) Ödemesi, iş kazası sonucu oluşan yaralanma veya hastalığın tedavi masraflarını karşılar. İş kazası hastanelerinde veya belirlenmiş sağlık kuruluşlarında tedavi görülmesi durumunda, iyileşme (semptomların sabitlenmesi) sürecine kadar tedavi masraflarından kişisel olarak ödeme yapılması gerekmez.
İş Göremezlik (Tazminat) Ödemesi, tedavi nedeniyle işe gidemeyip, ücret alınamayan dört günden fazla süren durumlarda verilir. İş göremezliğin dördüncü gününden itibaren, günlük tazminat temel tutarının (kaza öncesindeki son üç ayın ortalama ücretine denk gelen miktar) %60’ı ödenir.
Engellilik (Tazminat) Ödemesi, yaralanma veya hastalık iyileştikten sonra vücutta belirli bir engellilik kalması durumunda verilir. Engelliliğin derecesine göre belirlenen engellilik sınıfları (1. sınıftan 14. sınıfa kadar) temel alınarak, 1. sınıftan 7. sınıfa kadar olan ciddi engellilikler için yıllık maaş, 8. sınıftan 14. sınıfa kadar olan engellilikler için ise tek seferlik ödeme yapılır.
Yakın (Tazminat) Ödemesi, işçi öldüğünde, onun yakınlarının yaşamını desteklemek amacıyla verilir. Yakınların sayısına bağlı olarak yıllık maaş veya tek seferlik ödeme yapılır.
Bunun dışında, işçinin ölümü halinde cenaze masraflarını karşılayan cenaze masrafı (Cenaze Ödemesi) veya tedaviye başlandıktan sonra bir buçuk yıl geçmesine rağmen hastalık iyileşmeyip, engellilik derecesi ağır olduğunda iş göremezlik (Tazminat) Ödemesinin yerine verilen hastalık (Tazminat) Maaşı, ciddi engellilik nedeniyle bakıma ihtiyaç duyulduğunda verilen bakım (Tazminat) Ödemesi gibi tazminatlar da bulunmaktadır.
Burada özellikle belirtilmesi gereken, “Özel Ödeme” adlı sistemin varlığıdır. Yukarıda belirtilen ana sigorta tazminatlarına ek olarak, toplum içinde yeniden entegrasyonu teşvik etmek gibi amaçlarla çeşitli özel ödemeler eklenerek sağlanır. Örneğin, iş göremezlik (Tazminat) Ödemesine, tazminat temel tutarının %20’sine denk gelen iş göremezlik özel ödemesi eklenir ve toplamda tazminat temel tutarının %80’i karşılanmış olur. Bu özel ödeme, hukuken işçinin refahını artırmak amacıyla verilen bir şey olarak yorumlanır ve zararı telafi edici bir nitelik taşımaz. Bu hukuki konum, aşağıda ele alınacak olan şirketlerin sivil hukuk çerçevesindeki zarar tazminatı sorumluluğunu düşünürken son derece önemli bir anlam taşır.
Japonya’da İş Kazası Sigortası Ödemelerini Aşan Şirketlerin Medeni Sorumluluğu
Japonya’daki iş kazası sigortası sistemi, mağdur işçilere hızlı bir tazminat sağlar; ancak, işçinin uğradığı tüm zararları karşılamaz. Özellikle, iş kazası sonucu ortaya çıkan manevi zararlar için ödenen tazminat, iş kazası sigortası kapsamında değildir. Ayrıca, iş göremezlik zararı ve kalıcı sakatlık nedeniyle oluşan gelir kaybı için iş kazası sigortasından alınan ödemeler, gerçek zarar miktarını karşılamayabilir. İş kazası sigortası ödemeleriyle karşılanmayan zararlar için, mağdur işçiler veya yakınları, şirketlere karşı medeni hukuk çerçevesinde tazminat talebinde bulunabilirler.
Bu talebin hukuki dayanağı, şirketlerin “güvenlik önlemi yükümlülüğü” ihlalidir. Japon İş Sözleşmesi Kanunu’nun 5. maddesi, “İşveren, iş sözleşmesi gereği, işçinin yaşamını, bedenini ve diğer güvenliklerini sağlayarak çalışabilmesi için gerekli önlemleri almak zorundadır” şeklinde hüküm belirleyerek, şirketlerin güvenlik önlemi yükümlülüğünü açıkça ifade eder. Bu yükümlülük, yıllar boyunca içtihat hukuku ile sağlamlaştırılmıştır ve iki Yargıtay kararı bu konunun temelini oluşturmuştur. Birincisi, Kara Kuvvetleri Öz Savunma Gücü mensubunun görev sırasında ölümüyle ilgili olarak, devletin kamu görevlilerine karşı güvenlik önlemi yükümlülüğü taşıdığını ilk kez kabul eden 1975 yılı 25 Şubat tarihli Yargıtay kararıdır (Kara Kuvvetleri Öz Savunma Gücü davası). İkincisi, nöbetçi sırasında bir çalışanın öldürülmesiyle ilgili olarak, özel şirketlerin de iş sözleşmesine bağlı olarak güvenlik önlemi yükümlülüğü taşıdığını açıkça belirten 1984 yılı 10 Nisan tarihli Yargıtay kararıdır (Kawagoe davası). Şirketler, bu güvenlik önlemi yükümlülüğünü ihmal eder ve sonucunda iş kazası meydana gelirse, borç ihlali veya haksız fiil temelinde tazminat sorumluluğu taşır.
Şirketler tazminat sorumluluğu taşıdığında, mağdur işçinin zaten iş kazası sigortasından aldığı ödemeler, şirketin ödemesi gereken tazminat miktarından düşülür. Buna “zarar ve karşılıklı mahsuplaşma” denir ve zararın çift tazminini önlemek için bir düzenlemedir. Ancak, yukarıda bahsedilen “özel ödeme”nin niteliği burada önem kazanır. İçtihat hukukuna göre, özel ödemeler işçi refahı projelerinin bir parçası olarak kabul edilir ve zararın karşılanması amacı taşımadığı için mahsuplaşma kapsamında değildir. Yani, şirketin ödemesi gereken tazminat miktarından özel ödeme miktarını düşmek mümkün değildir ve bu durum, şirketin yükünü gerçekte artırır.
Ayrıca, medeni hukuk çerçevesindeki tazminat taleplerinde, işçinin kendi kusurunun kazanın meydana gelmesine veya zararın büyümesine katkıda bulunduğu kabul edilirse, kusur oranına göre tazminat miktarı azaltılabilir. Bu, kusur varlığına bakılmaksızın sabit ödemelerin yapıldığı iş kazası sigortası sisteminden büyük bir farktır.
İş kazası sigortası ve medeni hukuk çerçevesindeki tazminat taleplerinin ana farklarını özetlemek gerekirse, aşağıdaki tablo gibi olur:
| Karşılaştırma Öğeleri | Japon İşçi Kazası Tazminat Sigortası | Japon Medeni Hukuk Üzerine Tazminat Talepleri |
| Sorumluluk Temeli | Kusursuz Sorumluluk | Güvenlik Önlemi Yükümlülüğü İhlali vb. Kusurlu Sorumluluk |
| Tazminat | Kapsam Dışı | Tazminatın Merkezi Unsurları |
| Tazminat Miktarının Hesaplanması | Yasalara Dayalı Sabit Miktar/Sabit Oran Ödemeleri | Gerçekte Meydana Gelen Tüm Zarar Miktarı |
| İşçinin Kusuru | Dikkate Alınmaz (Kusur Mahsuplaşması Yok) | Dikkate Alınır (Kusur Mahsuplaşmasıyla Tazminat Miktarı Azaltılabilir) |
| Özel Ödemeler | Ödenir | Mahsuplaşma Kapsamı Dışı |
Japonya’da İş Kazası Ek Tazminat Sigortası Sistemine İsteğe Bağlı Katılım
Gördüğümüz gibi, şirketler yalnızca zorunlu iş kazası sigortası ile kapsanamayan, ciddi sivil sorumluluk riskleriyle karşı karşıyadır. Özellikle ölümcül kazalar veya ciddi kalıcı sakatlıkların olduğu durumlarda, tazminat miktarı milyonlarca yen ile yüz milyon yenin üzerine çıkabilir ve bu da nadir bir durum değildir. Bu tür finansal riskleri yönetmek için birçok şirketin başvurduğu yöntem, özel sigorta şirketlerinin sunduğu ‘iş kazası ek tazminat sigortası’ sistemidir.
Bu, şirketlerin isteğe bağlı olarak katıldıkları bir sigorta türüdür ve hükümetin iş kazası sigortası ödemelerinin üzerine ek olarak, ya da iş kazası sigortasının karşılamadığı tazminat ödemeleri (özellikle manevi tazminat gibi) için hazırlık yapmayı amaçlar. Bu sistemi kullanarak şirketler, beklenmedik durumlar meydana geldiğinde, tazminat ödemelerini sigorta ödemeleri ile karşılayabilir ve böylece işletme üzerindeki ciddi etkileri önleyebilirler.
İş kazası ek tazminat sigortası sistemini uygulamak, sadece riskten korunma amacıyla sınırlı kalmaz, aynı zamanda şirket yönetimine birden fazla avantaj sağlar. Birincisi, kapsamlı bir tazminat sistemi oluşturmak, çalışanlara yönelik sosyal yardımların iyileştirilmesine katkıda bulunur ve güvenli bir çalışma ortamı sağlayarak çalışanların şirkette kalma oranını artırır ve yetenekli personel kazanmaya yardımcı olur. İkincisi, inşaat sektörü gibi belirli endüstrilerde, ana yüklenici şirketlerin alt yüklenicilere iş kazası ek tazminat sigortası sistemine katılımı sözleşme şartı olarak zorunlu kıldığı durumlar artmaktadır. Bu, tedarik zinciri boyunca risk yönetiminin bir parçasıdır ve katılım, iş fırsatlarının genişlemesine yol açabilir. Üçüncüsü, bu sigortanın primleri, kurumlar vergisi kanunu kapsamında, prensip olarak tamamı gider olarak kaydedilebilir, bu da vergisel avantajlar sağlar.
Bu nedenle, iş kazası ek tazminat sigortası sistemi, yalnızca hukuki tazminat sorumluluğu gibi ‘koruma’ yönüyle sınırlı kalmayıp, iş sürekliliği, insan kaynakları stratejisi, ticari ilişkilerin güçlendirilmesi gibi ‘saldırı’ yönünde de işletme stratejilerine katkıda bulunan önemli bir araçtır.
Özet
Japonya’daki iş kazası tazminat sistemi, hükümet tarafından zorunlu kılınan ‘iş kazası sigortası’ temel alınarak kurulmuş, bu sigortanın ötesindeki zararlar için şirketlerin ‘medeni hukuk çerçevesindeki tazminat sorumluluğu’ devreye girmekte ve bu riski yönetmek için ‘iş kazası ek tazminat sistemi’ bulunmaktadır. Bu üç katmanlı yapı, Japonya’da iş yaparken uyulması gereken zorunlu bir uyum gereksinimi olup, aynı zamanda önemli bir yönetim meselesidir. İş kazalarına karşı alınacak önlemler, hukuk, finans ve insan kaynakları gibi şirket yönetiminin temelini oluşturan konularla ilgilidir ve uzman görüşlerine dayalı dikkatli kararlar gerektirir.
Monolith Hukuk Bürosu, Japonya’da geniş bir müşteri yelpazesine, bu makalede açıklanan iş kazası tazminat sistemini de içeren iş hukuku konularında geniş bir deneyime sahiptir. Büromuzda, Japonya’da iş yürüten uluslararası şirketlerin karşılaştığı özgün sorunlara derinlemesine anlayışla yaklaşabilen, yabancı avukatlık niteliklerine sahip birden fazla İngilizce konuşan avukat bulunmaktadır. İş kazalarıyla ilgili risk değerlendirmesi, şirket içi düzenlemelerin hazırlanması ve olası durumlarda alınacak önlemler dahil olmak üzere, kapsamlı hukuki hizmetlerimiz aracılığıyla şirketinizin iş faaliyetlerini desteklemekteyiz.
Category: General Corporate




















