Alt Yüklenicilerin (Tekrar İhale) Dahil Olduğu Projelerin Başarısız Olması Durumunda İlgili Japon Hukuku Nedir?
Sistem geliştirme projeleri, işi sipariş eden kullanıcılar ve siparişi alan satıcılar arasında ticari işlemlerin tamamlanacağı anlamına gelmez. Ek personel ihtiyacı veya orijinal satıcının sahip olmadığı teknik bilgiyi dahil etme gibi beklentilerle, alt yüklenici (yeniden ihale) kullanımı da söz konusu olabilir. Bu tür durumlarda, projenin herhangi bir nedenle durması durumunda çıkan anlaşmazlıkların sadece kullanıcı ve satıcı arasında kalmayacağı düşünülebilir. Üç veya daha fazla tarafın karmaşık ilişkileri üzerine kurulan bir projede, projenin herhangi bir aşamada durması durumunda sorumluluğun kimde olacağına nasıl karar verilir? Bu makalede, alt yükleniciliğe (yeniden ihale) özgü proje yanma riskleri ve bu tür durumlarla nasıl başa çıkılacağına dair yönergeler hakkında bilgi verilmektedir.
Alt İşlerin (Tekrar İhale) Kullanımı, Sistem Geliştirme Hukukunu Nasıl Değiştirir?
Üç veya daha fazla tarafın dahil olduğu anlaşmazlıklar, karmaşık durumların gelişmesi konusunda endişe yaratır. Ancak, bu tür durumlarda bile, öncelikle kullanıcı ve tedarikçi arasındaki anlaşmazlıkların genel durumunu anlamak önemlidir. Sistem geliştirme projeleri, genellikle teknik uzman olan tedarikçi ve şirket içi iş bilgisi gibi konularda geniş bilgiye sahip olan kullanıcı arasında karşılıklı işbirliği ile ilerler. Uzun süreli projelerde, tarafların birbirleriyle sıkı bir şekilde işbirliği yapması gereklidir. Bu durumu iyi anlatan bir örnek, kullanıcının durumundan dolayı projenin durma noktasına gelmesidir. Bu konuda aşağıdaki makalede detaylı bir açıklama yapılmıştır.
https://monolith.law/corporate/interrruption-of-system-development[ja]
Yukarıdaki makalede, kullanıcının sistem geliştirmeyi durdurma talebinde bulunsa bile, hukuki sorumluluğun mutlaka kullanıcıya atfedilemeyeceği açıklanmaktadır. Projeyi durduranın kim olduğuna dair sorumluluğun kimin üzerinde olacağı da kolayca belirlenemez. Eğer tarafların anlayışları arasında bir uyuşmazlık varsa, sorumluluk kolayca tersine dönebilir ve anlaşmazlığın çıkmaza girmesi de olasıdır. Kullanıcının “işbirliği yükümlülüğü” ve tedarikçinin “proje yönetimi yükümlülüğü” gibi terimler, geçmişteki davalarda karar metinlerinde sıkça kullanılmıştır. Bu iki yükümlülüğün “çatışması”, sistem geliştirme hukukunun temel formunu oluşturur ve alt işler (tekrar ihale) dahil olduğunda, daha karmaşık sorunlara dönüşür.
Bir projenin durması ve sözleşmenin feshedilmesi durumunda, fesih etkisi ne kadar uzanır?
Örneğin, kullanıcı ve satıcı arasında bir sözleşme feshedilirse, bu durumun etki alanı sorun olabilir. Eğer tüm proje sadece iki taraf arasındaki bir sorunla sınırlı kalırsa, sözleşmenin feshi etkisi, her iki tarafın birbirine karşı olan yükümlülüklerini ortadan kaldırma, yani “eski duruma dönme” yükümlülüğünü karşılıklı olarak taşıma konusunda kalır. Ancak, doğrudan sözleşme imzalamayan alt yüklenici (yeniden taahhüt) ve ana yüklenici arasındaki ilişki birdenbire sona ererse, bu durum alt yüklenici (yeniden taahhüt) için beklenmedik zararlara yol açabilir ve bazen acımasız bir durum olabilir. Ancak, alt yüklenici (yeniden taahhüt) ve ana yüklenici arasındaki ilişkinin devam etmesi, projenin zaten durmuş olmasına rağmen, bu da mantıksız bir durum olabilir. Peki, bu konuyu nasıl düzenlemeliyiz?
Feshin Etki Alanı İle İlgili Önemli Mahkeme Kararları
Kullanıcı ve satıcı arasında yapılan feshin etki alanı hakkında, referans alınabilecek bir örnek, Tokyo Bölge Mahkemesi’nin 24 Aralık 2012 (Heisei 24 yılı) tarihli kararıdır. Bu dava, kullanıcı ve ana yüklenici arasındaki karşılıklı feshin etki alanını sorguladı ve bu etkinin ana yüklenici ve alt yüklenici (yeniden taahhüt) arasında da etkili olduğunu belirtti.
Bu dava kapsamında, alt yüklenici sözleşmesinin ilgili bölümü hakkında fesih niyetini beyan etmiş olmasına rağmen, ana yüklenici sözleşmesinin ilgili bölümü hakkında 20 Nisan 2009 (Heisei 21 yılı) tarihinde karşılıklı fesih yapıldığı, bu karşılıklı fesih sonucunda, alt yüklenici sözleşmesinin ilgili bölümünün, ifa edilecek bir konu olmadığından dolayı doğal olarak sona erdiği kabul edilir. Bu nedenle, davalının daha sonra yaptığı fesih niyet beyanının hukuki bir anlamı yoktur.
Tokyo Bölge Mahkemesi, 25 Aralık 2012
Bu kararda, karşılıklı feshin etkisi nedeniyle, alt yüklenici sözleşmesinin “doğal olarak sona erdiği” belirtildi. Özellikle kullanıcının talebi olmadan gerçekleştirilecek anlamı olmayan genel kullanımı düşük bir iş olduğunda, bu sonucun geçerliliği daha da yüksek olabilir. Bu kararda, alt yüklenici (yeniden taahhüt) ücret talep edemez, ancak tüm karşılıklı fesh durumlarında bu çözümü uygulamak, adalet açısından bir sorun olabilir. Bu nedenle, bu tür durumlar için karar kriterinin henüz tam olarak belirlenmediği düşünülmektedir.
Alt Yüklenici (Yeniden Taahhüt) Ücret Talebinin Mümkün Olup Olmadığı, Fesh Nedenine Göre Ayrılmalıdır
Yukarıda belirtilen mahkeme kararında, kullanıcı ve ana yüklenici arasında karşılıklı fesh yapıldığında, alt yüklenici (yeniden taahhüt) ücret talep edemez gibi görünmektedir. Ancak bu konuda, daha geçerli bir sonuca ulaşmak için fesh nedenine göre ayrılması gerektiği düşünülmektedir. Örneğin, ana yüklenicinin kusuru vb. nedeniyle sözleşme feshedildiyse, alt yüklenicinin onayı olmadan karşılıklı fesh yapıldıysa, alt yüklenicinin ücret talebini kabul etmek adil olabilir. Öte yandan, ana yüklenicinin hiçbir kusuru olmadığına karar verildiğinde, (alt yüklenici (yeniden taahhüt) bir sözleşme imzalamışsa özellikle) ücret almak zaten doğal olarak mümkün olmayacağından, ücret talebi kabul edilemez olabilir. Bu tür “kusursuz-kusursuz” ilişkilerde riskin taşınması sorunu, “risk taşıma” olarak adlandırılan sivil hukuk alanına girer.
Madde 536
1. Önceki iki madde dışında, her iki tarafın da suçlanamayacağı bir durum nedeniyle borcun ifa edilememesi durumunda, borçlu, karşı ödeme hakkına sahip olmaz.
Risk taşıma kavramı, IT ve sistem geliştirme ile sınırlı olmayan, sivil hukukla ilgili genel bir konudur. Örneğin, satış sözleşmesinde, büyük bir doğal afet gibi beklenmedik bir durumda, ürün teslim edilmeden önce yok olmuş olabilir. Ana yüklenici ve alt yüklenici (yeniden taahhüt) arasındaki ilişki de, “kusursuz-kusursuz” ilişkilerin nasıl düzenleneceği sorunu, risk taşıma maddesinin uygulanacağı bir durum olabilir.
Alt Yüklenici (Tekrar İhale) İşletmeleri İle İlgili Sözleşme Feshi Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Yukarıdaki konuyla ilgili olarak, ana yüklenici satıcı ile alt yüklenici (tekrar ihale) işletmeleri arasında yapılan sözleşmelerde, kullanıcılardan ödeme alındıktan sonra ödeme yapılacağına dair hükümler eklenmiş olabilir. Ancak, bu tür hükümler eklenmiş olsa bile, ana yüklenici satıcının ödeme almayı bekleyemeyeceği bir noktada, alt yüklenici (tekrar ihale) işletmelerine karşı ödeme süresinin geldiği düşünülmektedir. Yani, bu tür hükümler eklenmiş olsa bile, bunu gerekçe göstererek alt yüklenici (tekrar ihale) işletmelerine karşı ödeme yapmayı reddetmenin bir sınırı olduğunu belirtmek gerekir. Alt yüklenici (tekrar ihale) ile ilgili hukuki sorunlar ve sözleşme feshinin etkilediği alanlar birlikte düşünüldüğünde, bu tür noktaları da göz önünde bulundurmanız faydalı olacaktır.
Özet
Sistem geliştirme projeleri alt yüklenicileri (yeniden ihale) dahil ederek ilerlerken, durumlar genellikle karmaşıklaşır. Bu nedenle, kullanıcıların “işbirliği yükümlülüğü” veya satıcının “proje yönetimi yükümlülüğü” gibi noktaları temel alarak, yükümlülük ihlali olan tarafın zararları tazmin etme yükümlülüğü getirme gibi basit çözümlerle durumu çözme genellikle zor olabilir. Üç veya daha fazla tarafın dahil olduğu projelerin “yanma” durumlarının karmaşıklığı, sözleşmenin feshinin etki alanı gibi noktalarda oldukça belirgin olabilir. Bu konuda, gelecekte de yargı kararlarının birikimini beklerken, bireysel durumlara göre argümanlar oluşturmanın da önemli olacağı düşünülmektedir.
Category: IT
Tag: ITSystem Development