MONOLITH LAW OFFICE+81-3-6262-3248Hafta içi 10:00-18:00 JST [English Only]

MONOLITH LAW MAGAZINE

General Corporate

Japonya Şirketler Hukukunda Gōdō Kaisha'nın Sermaye İadesine İlişkin Detaylı Açıklama

General Corporate

Japonya Şirketler Hukukunda Gōdō Kaisha'nın Sermaye İadesine İlişkin Detaylı Açıklama

Japonya’da, Japon Şirketler Hukuku (Heisei (1989)) tarafından düzenlenen Gōdō Kaisha (合同会社), hisse senedi şirketlerine kıyasla daha esnek bir organizasyon tasarımı ve işletme imkanı sunduğu için, çeşitli işletmeler arasında kullanımı artmaktadır. Bu esnekliğin önemli yönlerinden biri, ‘sermaye iadesi’ sistemidir; bu sistem, ortakların, yatırılan sermayenin bir kısmını veya tamamını, pozisyonlarını koruyarak geri talep edebilmelerine olanak tanır. Hisse senedi şirketlerinde, alacaklıların korunması açısından sermayenin sıkı bir şekilde korunmasını gerektiren ‘sermaye koruma ilkesi’ uygulanır ve hissedarların şirketten doğrudan yatırılan sermayenin iadesini talep etmeleri genellikle kabul edilmez. Hissedarlar, hisselerini üçüncü şahıslara devrederek yatırılan sermayeyi geri alırlar. Buna karşılık, Gōdō Kaisha’da sermaye iadesi, ortaklara sermayeyi geri kazanmaları için alternatif bir yol sunar; ancak bu, sınırsız bir hak olarak tanınmaz. Bu sistem, ortakların çıkarlarını ve şirket alacaklılarının korunmasını dengelemek için, Japon Şirketler Hukuku tarafından son derece katı prosedürel disiplin altında düzenlenmiştir. Bu makalede, Japon Şirketler Hukuku kapsamında Gōdō Kaisha’nın sermaye iadesine ilişkin hukuki çerçeveyi, gerekliliklerini, spesifik prosedürlerini ve prosedüre aykırı davranılması durumunda yasal sorumlulukları da içerecek şekilde, yasal maddeler temelinde detaylı bir şekilde açıklıyoruz.

Japonya’da Bir Limited Şirketteki Sermaye Katkısının Geri Ödenmesinin Hukuki Tanımı ve Önemi

Japon Şirketler Kanunu’nun (Heisei (1989)) 624. maddesinin 1. fıkrası, bir yatırımcının şirkete karşı, daha önce yaptığı sermaye katkısının geri ödenmesini talep edebileceğini belirtir. Bu “sermaye katkısının geri ödenmesi”, bir limited şirketin ortağının, ortak olarak statüsünü kaybetmeden, geçmişte yaptığı nakit veya diğer varlıkların tamamının veya bir kısmının şirketten geri alınmasını istemesi eylemini ifade eder. Bu, bir ortağın şirketten ayrıldığı (istifa ettiği) zaman, sahip olduğu payın tam değerinin geri ödenmesini almasını ifade eden “istifa ile ilgili payın geri ödenmesi” (Japon Şirketler Kanunu’nun 611. maddesi) kavramından net bir şekilde ayrılan bir konsepttir.

Sermaye katkısının geri ödenmesi için kaynak, ortakların yatırdığı sermayenin kendisidir ve şirketin kârından dağıtılan temettülerden farklıdır. Özellikle, şirketin bilançosunda yer alan sermaye veya sermaye yedekleri hesabından ödenir. Bu sistemin var olma sebebi, limited şirketin paylarının doğasına derinden bağlıdır. Bir anonim şirketin hisselerinin aksine, limited şirketin payları genellikle piyasada işlem görmemekte ve bu payların devri diğer ortakların onayını gerektirmekte gibi, likiditesi oldukça düşük bir özellik taşımaktadır. Bu nedenle, bir hissedarın hisse senedi piyasasında hisselerini satarak yatırımını geri alması gibi bir çıkış stratejisini, limited şirket ortakları kolaylıkla uygulayamaz. Sermaye katkısının geri ödenmesi sistemi, bu tür kapalı ve kişisel ilişkilere dayanan limited şirketlerde, ortaklara yatırımlarını geri alma fırsatını hukuki olarak garanti eden önemli bir mekanizma olarak işlev görmektedir.

Japonya’da Sermaye İadesini Düzenleyen İki Ana Hukuki Gereklilik

Sermaye iadesi, hem şirket ortaklarının bir hakkı olmakla birlikte hem de şirketin mali temelini azaltan bir işlem olduğundan, şirket alacaklılarının çıkarlarını koruma ihtiyacı doğar. Bu nedenle, Japon şirketler hukuku, sermaye iadesinin gerçekleştirilmesi için iki katı hukuki gereklilik getirmiştir.

Birinci Gereklilik: Ana Sözleşme Değişikliği ile Sermaye Miktarının Azaltılması

Öncelikle, en önemli ön koşul olarak, Japon şirketler hukukunun 632. maddesinin birinci fıkrası, bir kumpanyanın ortaklarının, ana sözleşmeyi değiştirerek bu ortakların sermaye miktarını azaltmadıkça, sermaye iadesi talep edemeyeceğini hükme bağlamıştır. Bu, sermaye iadesinin sadece ortaklar ile şirket arasında bir para alışverişi olmaktan öte, şirketin temel kurallarını oluşturan ana sözleşmenin değişikliğini gerektiren resmi bir organizasyonel işlem olduğu anlamına gelir.

Japon şirketler hukukunun 637. maddesine göre, bir kumpanyanın ana sözleşme değişikliği, esas olarak tüm ortakların onayını gerektirir. Ancak, ana sözleşmede ayrı bir düzenleme yaparak bu gerekliliği hafifletmek de mümkündür. Bu temel tüm ortakların onay gerekliliği, sermaye iadesi işlemine önemli bir yönetişim anlamı kazandırır. Bir ortak sermaye iadesi istese bile, diğer tüm ortaklar onaylamadıkça, bu değişikliğin ön koşulu olan ana sözleşme değişikliği gerçekleştirilemez; böylece, her ortak diğer ortakların sermaye çekmesine karşı veto hakkına sahip olur. Bu mekanizma, bazı ortakların tek taraflı olarak şirketin sermaye yapısını değiştirmesini ve özellikle azınlık ortakların çıkarlarını zarar görmesini engelleyen güçlü bir koruma önlemi olarak işlev görür.

İkinci Gereklilik: Finans Kaynaklarına İlişkin Düzenlemeler ve Karşılıklı Fonların Sınırlanması

İkinci olarak, ana sözleşme değişikliği gibi prosedürel bir gerekliliği yerine getirdikten sonra, iade edilebilecek miktar, şirketin mali durumuna dayalı olarak katı bir üst sınır ile sınırlanmıştır. Japon şirketler hukukunun 632. maddesinin ikinci fıkrası, sermaye iadesi yoluyla ortaklara dağıtılacak olan nakit veya diğer varlıkların defter değerinin (sermaye iade miktarı), aşağıdaki iki miktarın hangisi daha az ise o miktarı aşamayacağını belirtir:

  1. Sermaye iadesi talep edilen tarihte şirketin karşılıklı fon miktarı
  2. Ana sözleşme değişikliği ile azaltılan ilgili ortağın sermaye miktarı

Burada bahsedilen “karşılıklı fon miktarı”, basit bir “sermaye karşılıkları + kar karşılıkları” değil, şirket hesap kuralları tarafından belirlenen bir yöntemle hesaplanan miktarı ifade eder (Şirketler Hukuku 632. madde 2. fıkra). Bu çift sınırlama, alacaklı korumasını ve ortaklar arası adil bir dengeyi sağlamak için temel düzenlemelerdir. Karşılıklı fon miktarını üst sınır olarak belirlemek, iade işlemiyle şirketin net varlıklarının sermaye miktarının altına düşmesini (sözde sermaye yetersizliği) önlemek ve şirketin mali temelini koruyarak tüm şirket alacaklılarını koruma amacına hizmet eder. Öte yandan, ana sözleşmede belirlenen sermaye miktarının azalma miktarını üst sınır olarak belirlemek, mali işlem olan iade işleminin, organizasyonel işlem olan ana sözleşme değişikliğiyle doğru bir şekilde eşleşmesini garanti eder ve belirli bir ortağa, ana sözleşmede bir temel olmaksızın varlıkların akışını önler.

Japonya’da Sermaye Azaltma İşlemleri

Sermaye Azaltma Kararı

Ödenmiş sermayenin, muhasebe kayıtlarında “sermaye” olarak yer aldığı durumlarda, işlemler daha karmaşık bir hal alır. Bu durumda, sermayenin geri ödenmesi, Japon Şirketler Kanunu’nun 626. maddesine göre “sermayenin azaltılması” (sermaye azaltma) işlemi gerektirir. Japon kumpanyalarının sermaye azaltma işlemleri, alacaklıların korunmasını en öncelikli konu olarak ele alır ve aşağıdaki katı adımları takip etmek zorundadır.

Öncelikle, sermaye azaltma kararı, ana sözleşmede aksi belirtilmedikçe, işleri yürüten ortakların çoğunluğunun onayı ile gerçekleştirilir.

Ardından, en önemli ve zaman alıcı işlem, Japon Şirketler Kanunu’nun 627. maddesinde belirlenen “alacaklıların korunması prosedürü”dür. Bu prosedür, şirketin sermayesi ve dolayısıyla alacaklılar için son güvence olan sermayenin azalması durumunda, alacaklılara itiraz etme fırsatı sunmak için tasarlanmıştır. Şirket, aşağıdaki önlemleri almak zorundadır.

Resmi Gazete İlanı

Şirket, Japon Resmi Gazetesinde, sermayenin azaltılacağını ve alacaklıların belirli bir süre içinde itiraz edebileceklerini duyurmak zorundadır. Ayrıca, “payların geri ödeme tutarının, Adalet Bakanlığı yönetmeliği ile belirlenen yönteme göre hesaplanan şirketin net varlık tutarını aşması durumunda” süre iki ay veya daha fazla olur ve Resmi Gazete ilanı zorunlu hale gelir (Madde 635, Fıkra 2, İstisna ve Fıkra 3). İlan örneği aşağıdaki gibidir.

Sermaye Azaltma İlanı
Şirketimiz, sermaye miktarını ●●● milyon yen azaltma kararı almıştır. Bu karara itirazı olan alacaklılar, bu ilanın yayınlanmasından itibaren bir ay içinde başvuruda bulunabilirler.
Reiwa (2023) ●● yıl ●● ay ●● gün
Tokyo, Chuo-ku, Ginza ●-chome ●-no ●
Kumpanya ●●●●
Yönetici Ortak Shiodome Taro

Bireysel İhtar

Resmi Gazete ilanına ek olarak, şirket, bilinen tüm alacaklılara (bilgi sahibi olduğu alacaklılar) aynı içerikteki bir ihtar mektubu göndermek zorundadır. Ancak, ana sözleşmede Resmi Gazete dışında bir ilan yöntemi (günlük gazeteye ilan veya elektronik ilan gibi) belirleyen şirketler, Resmi Gazete ilanı ile birlikte bu ana sözleşme ile belirlenen yöntemi kullanarak ilan yaparsa (sözde çift ilan), bu bireysel ihtarı atlayabilir.

Alacaklıların İtiraz Başvurusu

Alacaklılar itirazda bulunduğunda, şirket, borcu ödemek, uygun bir teminat sağlamak veya borcu ödemek amacıyla bir güven şirketine uygun miktarda mal varlığı devretmek gibi önlemler almadıkça, sermaye azaltma işlemini sürdüremez.

Sermaye Azaltmanın Etkisinin Başlaması

Anonim şirketlerden farklı olarak, kumpanyaların sermaye azaltma etkisi, şirketin keyfi olarak belirlediği bir tarihte başlamaz. Japon Şirketler Kanunu’nun 627. maddesinin 6. fıkrası, alacaklıların korunması prosedürünün tamamlandığı gün etkinin başlayacağını belirtir. Bu genellikle, alacaklıların itiraz süresinin sona ermesi ve tüm itirazlara karşı önlemlerin tamamlanması anlamına gelir. Etkin başladıktan sonra, şirketin yasal sicilde sermaye miktarındaki değişikliği tescil ettirmesi gerekir. Bu süreç, kumpanyaların sermayelerini sık sık değiştirmelerini fiilen engelleyen bir etkiye sahiptir. Böylece, hukuki bir yasak olmaksızın, prosedürel bir yük aracılığıyla sermayenin istikrarını sağlama yaklaşımı benimsenmiş olur ve bu, anonim şirketlerden farklı bir yaklaşımdır.

Japonya’da Kabushiki Kaisha ve Gōdō Kaisha’nın Sermaye Sistemlerinin Karşılaştırılması

Gōdō Kaisha’nın sermaye iadesi sisteminin özelliklerini daha iyi anlamak için, Kabushiki Kaisha’nın sermaye sistemleriyle karşılaştırılması faydalıdır. Kabushiki Kaisha’da, şirket varlıklarını güvence altına almak ve alacaklıları korumak amacıyla “sermaye koruma ilkesi” katı bir şekilde uygulanır. Bu ilke, şirket kurulduğunda hissedarlardan alınan sermayenin, şirketin mali temeli olarak korunması gerektiği ve prensip olarak hissedarlara geri ödenmemesi gerektiği fikrine dayanır. Hissedarların yatırdıkları sermayeyi geri almanın ana yolu, sahip oldukları hisseleri üçüncü bir tarafa satmaktır.

Buna karşılık, Gōdō Kaisha sistemi “prosedürel esneklik” olarak ifade edilebilir. Sermaye iadesi mümkündür, ancak bunun için toplam ortakların onayı, kullanılabilir kar rezervleri gibi finansal kaynak kısıtlamaları ve sermaye azaltımı gerektiğinde katı alacaklı koruma prosedürleri gibi çok katmanlı prosedürlerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu fark, her iki organizasyonun karakterindeki farklılıkları yansıtmaktadır. Aşağıdaki tablo, her iki sermaye sisteminin ana farklılıklarını özetlemektedir.

ÖzellikKabushiki KaishaGōdō Kaisha
Temel İlkeSermaye Koruma İlkesi: Alacaklı koruma amacıyla sermaye sabitlenir.Prosedürel Esneklik: Katı prosedürler altında sermayenin iadesi mümkündür.
Yatırımcının Sermaye Geri Kazanım YöntemiEsas olarak hisselerin üçüncü bir tarafa satışı. Şirketten doğrudan iade genellikle yasaktır.Sermaye iadesi (ortaklık statüsünün korunması) veya ortaklıktan ayrılma ile payın iadesi.
Alacaklı Koruma MekanizmasıSermaye iadesine karşı hukuki mutlak yasak. Kar payı dağıtımı (kar rezervleri) için katı finansal kaynak kısıtlamaları.Toplam ortakların onayı, kar rezervleri ile finansal kaynak kısıtlamaları, alacaklı itiraz prosedürleri gibi çok katmanlı prosedürel kontroller.

İşlemlerdeki Usulsüzlüklerin Hukuki Sonuçları: İcra Yetkilisi Çalışanların Sorumluluğu

Japonya şirket hukukunun belirlediği katkı paylarının geri ödenmesine ilişkin katı prosedürler, bu prosedürlerin uygulanmasını sağlamak için güçlü bir yürütme mekanizması tarafından desteklenmektedir. Bu mekanizmanın çekirdeğini, Japon şirket hukukunun 636. maddesinde düzenlenen icra yetkilisi çalışanların sorumluluğu oluşturur.

Bu madde, bir kumpanyanın finansal kaynak düzenlemelerine (Japon şirket hukukunun 635. maddesi) aykırı olarak payların geri ödemesini (katkı paylarının geri ödemesi için de geçerlidir) gerçekleştirmesi durumunda, bu geri ödeme işlemini yürüten çalışanın, geri ödemeyi alan çalışanla birlikte, şirkete karşı yasa dışı olarak geri ödenen miktarı ödeme yükümlülüğünü taşıdığını belirtir. Bu sorumluluk, sadece şirkete karşı olan bir yükümlülük olmayıp, icra yetkilisi çalışanın kişisel mal varlığına kadar uzanır.

Özellikle dikkat edilmesi gereken nokta, bu sorumluluğun ispat yükünün değişmiş olmasıdır. Yani, icra yetkilisi çalışanlar, görevlerini yerine getirirken gerekli özeni göstermediklerini kanıtlamadıkça, sorumluluktan kaçınmaları mümkün değildir. Bu, “ihmalin varsayımı” olup, icra yetkilisi çalışanlar için son derece ağır bir yükümlülüktür. Ayrıca, bu yükümlülük esasen muaf tutulamaz ve genel ortakların onayı olsa bile, yasa dışı geri ödemenin yapıldığı tarihteki serbest bakiye miktarı ile sınırlı kalmak üzere, sadece belirli koşullarda muafiyet tanınabilir. Bu kişisel sorumluluk hükümleri, alacaklı koruma sisteminin etkinliğini garanti altına almak için son çare olarak işlev görür. Yönetim kararları alan icra yetkilisi çalışanlar, katkı paylarının geri ödemesini yaparken, hukuki prosedürlerin tamamen uyulduğundan emin olmak için kendi sorumlulukları altında güçlü bir motivasyona sahip olur ve bu, sermayenin kolayca dışarı akmasını önleyen önemli bir rol oynar.

Özet

Japonya’daki şirketler hukuku çerçevesinde, bir kumpanyanın sermaye iadesi sistemi, üyelere yatırılan sermayeyi geri alma konusunda esneklik sağlarken, bu hakkın kullanımına son derece katı hukuki kurallar getirilmektedir. Bu işlemler, tüm üyelerin onayını gerektiren ana sözleşme değişikliği, şirketin mali temelini korumak için kaynak düzenlemesi ve sermayenin azaltılmasını gerektiren durumlarda, alacaklıların korunması için zaman ve maliyet gerektiren prosedürlerden oluşmaktadır. Bu prosedürlerden herhangi birinin ihmal edilmesi durumunda, yapılan iade yasadışı hale gelebilir ve işleme dahil olan yönetici üyeler, şirkete karşı ciddi kişisel sorumluluklarla karşı karşıya kalabilirler. Bu nedenle, sermaye iadesini düşünürken, Japon şirketler hukukunun hükümlerini doğru bir şekilde anlamak ve prosedürleri dikkatlice ilerletmek hayati önem taşımaktadır.

Monolit Hukuk Bürosu, Japon şirketler hukuku alanında geniş bir deneyime sahip olup, yerli ve yabancı birçok müşteriye profesyonel hukuki hizmetler sunmaktadır. Kumpanyanın kuruluşu, yönetimi ve sermaye iadesi veya sermaye azaltımı gibi karmaşık sermaye yapılandırma işlemleri konusunda da derin bilgi birikimi ve tecrübeye sahiptir. Büromuzda, uluslararası iş dünyasında sorunsuz iletişim sağlayarak, müşterilerimizin Japon yasal düzenlemelerine tam olarak uymalarını ve stratejik hedeflerine ulaşmalarını destekleyecek şekilde, birden fazla İngilizce konuşan yabancı avukat bulunmaktadır.

Managing Attorney: Toki Kawase

The Editor in Chief: Managing Attorney: Toki Kawase

An expert in IT-related legal affairs in Japan who established MONOLITH LAW OFFICE and serves as its managing attorney. Formerly an IT engineer, he has been involved in the management of IT companies. Served as legal counsel to more than 100 companies, ranging from top-tier organizations to seed-stage Startups.

Başa dön