MONOLITH LAW OFFICE+81-3-6262-3248Hafta içi 10:00-18:00 JST [English Only]

MONOLITH LAW MAGAZINE

General Corporate

Japonya Telif Hakkı Kanunu'nda Türev Eserlerin Hukuki Korunması: Derleme, Veritabanı ve İkincil Eserlerin Açıklaması

General Corporate

Japonya Telif Hakkı Kanunu'nda Türev Eserlerin Hukuki Korunması: Derleme, Veritabanı ve İkincil Eserlerin Açıklaması

Günümüz iş dünyasında, bilgi ve mevcut içerikler şirketlerin temel varlıklarıdır. Yeni değerlerin yaratılması, sıklıkla bu mevcut varlıkların kullanılmasını, yeniden düzenlenmesini ve dönüştürülmesini gerektiren bir süreçtir. Ancak bu süreç, karmaşık bir hukuki çerçeve tarafından düzenlenmektedir. Özellikle, Japonya’daki (Japan) Telif Hakları Kanunu, mevcut materyallerden türetilen eserlerin korunmasına ilişkin detaylı düzenlemeler getirmektedir. Bu hukuki çerçeveyi anlamak, sadece akademik bir araştırma değil, Japonya’da iş yürüten her şirket için risk yönetimi ve fikri mülkiyet stratejisinin önemli bir parçasıdır. Bu makalede, Japonya’nın Telif Hakları Kanunu’nun mevcut eserler ve bilgilere dayanarak yaratılan eserleri nasıl koruduğunu üç ana kategoriye odaklanarak açıklıyoruz. Birincisi, materyalin seçimi ve düzenlenmesi yoluyla değer yaratılan ‘derleme eserler’. İkincisi, dijital çağın karşılığı olan ve bilgilerin sistematik bir şekilde yapılandırılmasına odaklanan ‘veritabanı eserleri’. Ve üçüncüsü, mevcut yaratıcı eserlerin uyarlanması veya dönüştürülmesiyle yaratılan ‘ikincil eserler’. Bu kategoriler, her biri farklı gereksinimler ve koruma kapsamları ile gelir. Örneğin, basit bir veri koleksiyonunun nasıl yasal olarak korunan bir varlığa dönüşebileceği ya da mevcut bir esere dayalı yeni bir eserin, ne zaman orijinal eserin haklarını ihlal etmeden bağımsız bir eser olarak kabul edilebileceği. Bu soruların cevapları, şirketlerin içerik stratejileri, veri kullanımı ve lisans anlaşmalarının yapılması üzerinde doğrudan etkiler yaratır. Bu kategorileri, onların korunması için gerekli olan özel gereksinimleri ve ilgili karmaşık hak ilişkilerini derinlemesine anlamak, kendi yaratıcı eserlerinizi korumak ve başkalarının haklarını ihlal etmekten kaçınmak için hayati önem taşır.

Japonya’daki Telif Hakları Kanunu Altında ‘Eser’ Temel Kavramı

Türev eserlerin tartışmasına girmeden önce, Japonya’daki Telif Hakları Kanunu’nun koruma kapsamına aldığı ‘eser’ temel tanımını anlamak esastır. Bu tanım, tüm telif hakkı korumasının başlangıç noktasıdır ve aşağıda bahsedilecek her kategori eserin korunması için temel bir ön koşuldur.

Japonya Telif Hakları Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendi, ‘eser’i ‘düşünce veya duyguları yaratıcı bir şekilde ifade eden ve edebiyat, bilim, sanat veya müzik alanına ait olan şeyler’ olarak tanımlar. Bu tanım, dört önemli unsura ayrılabilir.

İlk olarak, ‘düşünce veya duyguları’ içermesi gerekmektedir. Bu sayede, sadece gerçekler veya veriler, eser kapsamından çıkarılmıştır. İkinci olarak, ‘yaratıcı bir şekilde’ ifade edilmiş olması gerekmektedir. Buradaki ‘yaratıcılık’, yazarın kişisel bir özelliğinin yansıtılmasını gerektirir ve mutlaka yenilik veya sanatsal bir üstünlük talep edilmez. Üçüncü olarak, ‘ifade edilmiş olması’ gerekmektedir. Bu, telif hakkı kanununun temel ilkesi olan ‘fikir-ifade ikiliği’ni yansıtır ve somut ifade korunurken, altında yatan fikir veya konsept kendisi koruma kapsamı dışındadır. Dördüncü olarak, ‘edebiyat, bilim, sanat veya müzik alanına ait olması’ gerekmektedir. Bu alan geniş yorumlanmakta ve Japonya Telif Hakları Kanunu’nun 10. maddesi, roman, müzik, resim, mimari yapılar gibi eser örneklerini sıralar.

Bu ‘eser’ tanımı, sadece biçimsel bir nitelik taşımaz. Derleme eserlerdeki düzenlemenin yaratıcılığı veya ikincil eserlerdeki uyarlamaların yaratıcılığı da, sonuçta ‘düşünce veya duyguları yaratıcı bir şekilde ifade eden’ bu kritere göre değerlendirilir. Örneğin, sadece bilgileri alfabetik sıraya dizmiş bir listenin derleme eser olarak korunmamasının nedeni, orada yazarın kişiliğini yansıtan ‘yaratıcı’ bir düzenlemenin bulunmamasıdır. Bu temel kavramı anlamak, türev eserlerin hukuki niteliğini doğru bir şekilde kavramanın ilk adımıdır.

Bilgi Kümelerini Japon Hukuku Altında Fikri Mülkiyet Olarak Koruma: Derleme Eserler

Birçok şirket, iş faaliyetleri boyunca büyük miktarda bilgi toplar ve düzenler. Bu bilgiler tek başlarına birer eser olmasalar bile, belirli bir amaç doğrultusunda bu bilgi kümelerini düzenleyerek, yasal olarak korunan fikri mülkiyet yaratabilirler. İşte bu, ‘derleme eserler’ kavramıdır.

Japon telif hukukunun 12. maddesinin 1. fıkrası, derleme eserleri ‘materyallerin seçimi veya düzenlemesi yoluyla yaratıcılık içeren derlemeler (veritabanları hariç) olarak korunacak eserlerdir’ şeklinde tanımlar. Burada önemli olan, korumanın odağının bireysel ‘materyaller’ değil, ‘materyallerin seçimi veya düzenlemesi’ndeki yaratıcılık olduğudur. Dolayısıyla, bir derleme eseri oluşturan materyallerin kendilerinin eser olmaları gerekmez; sadece gerçekler, veriler veya telif hakkı koruma süresi dolmuş kamu malı eserler de olabilirler.

Yargı kararlarında, bu ‘materyallerin seçimi veya düzenlemesi’ndeki yaratıcılığın nasıl değerlendirildiği son derece önemlidir. Bu konuda yol gösterici bir karar olarak ‘NTT Town Page Davası’ öne çıkar. Mahkeme bu davada, meslek gruplarına göre sınıflandırılmış bir telefon rehberi olan ‘Town Page’i derleme eser olarak kabul etmiştir. Mahkemenin yaratıcılığı kabul ettiği temel, bireysel veriler olan telefon numaraları veya isimler değil, kullanıcıların arama kolaylığını hedefleyen ve özgün bir hiyerarşik meslek sınıflandırma sistemi tasarımında yatmaktadır. Bu sınıflandırma sistemi, sadece mekanik bir düzenleme değil, editoryal politikaya dayalı ‘özgün bir düzenleme’ içermekte ve yaratıcılık olarak kabul edilmiştir. Buna karşılık, sadece kana sırasına göre isimlerin sıralandığı ‘Hello Page’ telefon rehberi, düzenlemede yaratıcılık olmadığı için derleme eser olarak kabul edilmemiştir.

Bu karar, şirketler için önemli stratejik içgörüler sunar. Piyasa istatistikleri veya müşteri bilgileri gibi, kendi başlarına korunmayan kamu verilerini topladıklarında bile, bu verileri özgün bir bakış açısı veya sınıflandırma ekseni kullanarak düzenleyip, yararlı bir bilgi kümesi oluştururlarsa, bu küme ‘derleme eser’ olarak yeni bir fikri mülkiyet olarak korunabilir. Bu, verileri sadece sahip olmanın ötesinde, onların yapılandırılmasına zihinsel bir yatırım yaparak, rekabet avantajı sağlayan özgün bir varlık yaratabileceğiniz anlamına gelir.

Dijital Çağda Bilgi Birikimi: Japonya’daki Veritabanı Telif Hakları

Dijital çağa uyum sağlayan düzenlemelerden biri de “veritabanı telif hakları”dır. Bilgi arama ve kullanımının bilgisayarlar aracılığıyla yaygınlaşmasıyla birlikte, Japon telif hakkı yasası, veritabanlarını korumak için özel hükümler getirmiştir.

Japon telif hakkı yasasının 12. maddenin 2. fıkrasının 1. bendi, “Bir veritabanının, bilgilerin seçimi veya sistematik bir yapıda düzenlenmesiyle yaratıcılık barındırması durumunda, eser olarak korunacağını” belirtir. Ayrıca, aynı yasanın 2. maddesinin 1. fıkrasının 10. numarasının 3. alt bendi, “veritabanını”, “makaleler, sayılar, şekiller veya diğer bilgilerin bir araya getirildiği, bu bilgilerin elektronik bir bilgisayar kullanılarak aranabilir şekilde sistematik olarak düzenlendiği bir koleksiyon” olarak tanımlar. Editöryal eserlerde olduğu gibi, korumanın odak noktası bireysel bilgiler değil, bilgilerin toplu olarak oluşturduğu yapıdır. Ancak, veritabanı telif haklarında, özellikle bilgisayar aracılığıyla yapılan aramaları ön gören “sistematik yapı”da yaratıcılık esastır.

Bu konuda, Japon yargı tarihinde son derece önemli bir karar “Tsubasa Sistem Veritabanı Davası”dır. Bu dava, iki önemli yönüyle dikkat çekici kararlar ortaya koymuştur. Birincisi, telif hakkı yasası tarafından sağlanan korumanın reddedilmesidir. Tokyo Bölge Mahkemesi, 2002 yılında verdiği kararda, otomobil parçaları ve özellikleri hakkında bilgi içeren davacının veritabanı için, bilgilerin seçimi ve sistematik düzenlemesinin, sektördeki gerekliliklerden kaynaklanan sıradan bir yapı olduğunu ve telif hakkı yasasının gerektirdiği yaratıcılıktan yoksun olduğuna hükmetmiş ve veritabanının telif hakkı eseri olarak kabul edilmesini reddetmiştir.

Fakat mahkemenin kararı bununla sınırlı kalmamıştır. İkincisi, Japon medeni hukukuna dayalı haksız fiil yoluyla korumanın tesis edilmesidir. Telif hakkı ihlali kabul edilmemesine rağmen, mahkeme, davalının davacının veritabanını birebir kopyalama (dead copy) eyleminin, Japon medeni hukukunun 709. maddesine dayalı bir haksız fiil oluşturduğuna karar vermiştir. Mahkeme, davacının veritabanını oluşturmak ve sürdürmek için 500 milyon yenin üzerinde büyük bir maliyet ve emek harcadığını ve bu veritabanının telif hakkı eseri olmasa bile “hukuki korumaya değer ticari bir çıkar” olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, rekabet içinde olan davalının, bu yatırıma “bedavaya binerek” veritabanını kopyalayıp işinde kullanmasının, adil rekabet ilkelerine zarar veren “aşırı derecede haksız bir yöntem” olduğunu ve davacının çıkarlarını ihlal ettiğini sonuçlandırmıştır.

Bu karar, telif hakkı yasası kapsamındaki yaratıcılık nedeniyle korunamayan ancak ticari olarak değerli olan veritabanları için, Japon hukuk sisteminin haksız fiil hukuku şeklinde bir tür güvenlik ağı sağladığını göstermesi açısından çığır açıcıdır. Bu, Japon yargısının, belirli fikri mülkiyet yasalarının sınırlarını aşarak, parazitik rekabet eylemlerini engellemeye ve adil bir piyasa düzenini korumaya yönelik pratik bir tutum sergilediğini göstermektedir. Büyük yatırımlar yaparak veri varlıklarını oluşturan şirketler için bu karar, son derece önemli bir koruma gerekçesi oluşturmaktadır.

Var Olan Eserlerden Yeni Değerler Yaratmak: Japonya’da İkincil Eserler

Yeni yaratıcı faaliyetler sık sık mevcut eserlerden ilham alarak gerçekleştirilir. Romanların filme çevrilmesi, yabancı dil edebiyatının çevirisi ve müzik eserlerinin düzenlenmesi gibi faaliyetler, mevcut eserlere dayanarak yeni değerler yaratmanın tipik örnekleridir. Japon telif hukuku, bu tür eserleri “ikincil eserler” olarak koruma altına almaktadır.

Japon telif hukuku madde 2, fıkra 1, madde 11, ikincil eserleri “bir eserin çevrilmesi, düzenlenmesi, değiştirilmesi veya uyarlanması yoluyla yaratılan eserler” olarak tanımlar. Orijinal eser “ana eser” olarak adlandırılır. Bir eserin ikincil eser olarak korunabilmesi için, sadece ana eserin taklidi veya mekanik kopyası olmamalı, aynı zamanda yeni yaratıcı ifadeler eklenmiş olmalıdır.

Hukuki açıdan en önemli mesele, yasal ikincil eserler ile yaratıcılık içermeyen kopyalar veya uyarlamalar şeklindeki yasa dışı telif hukuku ihlalleri arasındaki ayrımı belirleyen standartlardır. Bu standartlar, telif hukukunun fikirleri değil, ifadeleri koruduğu temel ilkesiyle derinden bağlantılıdır. Bu konuda Japon Yargıtay’ın net bir standart belirlediği 2001 (Heisei 13) yılındaki “Esashi Oiwake Olayı” kararıdır.

Bu olayda, bir halk müziği olan “Esashi Oiwake” ve ilgili kasaba hakkında yazılmış bir eser ile aynı temayı ele alan bir televizyon kanalı (NHK) belgeseli arasındaki benzerlik konusu ele alınmıştır. Yargıtay, alt mahkemenin kararını bozmuş ve telif hukuku ihlali olmadığına hükmetmiştir. Bu kararda belirlenen standart, “mevcut esere dayanarak ve ifadenin temel özelliklerinin aynılığını koruyarak… eserin ifade ettiği temel özellikleri doğrudan algılayabilen” durumlarda uyarlamaya girer, şeklindedir.

Yargıtay, her iki eserin ortak noktalarını analiz ederek, tarihi gerçeklerle ilgili açıklamaların veya “yılda bir kez düzenlenen halk müziği festivalinin kasabanın en hareketli zamanı olduğu” gibi fikirlerin veya düşüncelerin, telif hukuku koruması altındaki “ifade” olmadığına karar vermiştir. Ardından, bu ortak fikirleri ifade etmek için kullanılan somut dil ifadelerine odaklanarak, yazarın eserinin şiirsel ve edebi ifadeler kullandığına, buna karşın televizyon programının daha doğrudan ve gerçekçi ifadeler kullandığına ve her iki eser arasında “ifadenin temel özellikleri” açısından bir ortaklık olmadığı sonucuna varmıştır.

Yargıtay’ın bu kararı, uyarlamaya dayalı telif hukuku ihlalinin oluşması için yüksek bir engel belirlemiş ve böylece, önceden var olan eserlerde sunulan fikirler veya gerçekler temel alınarak yeni eserler yaratma özgürlüğünün garanti altına alınmasını sağlamıştır. Bu, telif hakkı sahiplerinin haklarının korunması ile telif hukukunun amacı olan kültürel gelişimin dengelenmesi arasında bir denge kurar ve içerik üretimiyle ilgilenen şirketler için iş faaliyetlerinin hukuki istikrarını artıran önemli bir karardır.

Japonya’da İkincil Eserlerdeki Karmaşık Hak İlişkileri: Orijinal Eser Sahibinin Hakları

İkincil eserler yaratırken ve kullanırken, son derece önemli bir hukuki yönü göz önünde bulundurmak zorunludur: Orijinal eserin yazarı (orijinal eser sahibi), yaratılan ikincil eser üzerinde de güçlü haklarını sürdürmektedir.

Bu ilkeyi belirleyen, Japon Telif Hakkı Kanunu’nun (Copyright Act) 28. maddesidir. Bu madde, “İkincil eserin orijinal eser sahibi, ilgili ikincil eserin kullanımı hakkında, …ikincil eserin yazarının sahip olduğu ile aynı türdeki hakları münhasıran sahiptir” şeklinde hüküm koymaktadır. Bu hükümün pratikteki sonucu, ikincil eseri kullanabilmek için, genellikle her iki tarafın da izninin gerektiğidir. Yani, ikincil eserin yazarının izni ve orijinal eser sahibinin izni her ikisi de gereklidir. Örneğin, bir romanı (orijinal eser) temel alan bir filmi (ikincil eser) gösterime sokmak istediğinizde, sadece film yapımcısının izni değil, aynı zamanda romanın yazarının da iznini almanız gerekir.

Peki, orijinal eser sahibi ile ikincil eserin yazarının hakları ne kadarlık bir kapsama sahiptir? Bu karmaşık hak kapsamı hakkında kesin bir yorumu, 1997 yılında Yargıtay’ın “Popeye Kravat Olayı” kararıyla sunmuştur. Bu davada, yıllar boyunca yaratılan “Popeye” çizgi roman serisi ele alınmış ve daha sonra çizilen çizgi roman ile ilk çizgi roman arasındaki ilişki sorun olmuştur.

Yargıtay, sonraki çizgi romanın ilk çizgi romanın ikincil bir eseri olduğunu kabul ettikten sonra, hakların kapsamı hakkında şu şekilde hüküm vermiştir: “İkincil eserin telif hakkı, ikincil eserde yeni olarak eklenen yaratıcı kısma ilişkin olarak doğar ve orijinal eserle ortak olan ve onun özünü aynı kılan kısımlarda doğmaz.”

Bu karar, orijinal eser sahibi ile ikincil eserin yazarının haklarının birleşmek yerine, katmanlı bir şekilde var olduğunu açıkça ortaya koymuştur. İkincil eserin yazarının hakları, yalnızca kendisinin yeni eklediği yaratıcı kısımlara (örneğin, çevirideki özgün kelime seçimi veya film uyarlamasındaki özgün görsel ifadeler gibi) sınırlıdır. Öte yandan, hikayenin temel konusu, karakterler, dünya görüşü gibi orijinal eserin temelini oluşturan unsurların hakları, ikincil eserde somutlaşmış olsalar bile, tamamen orijinal eser sahibine aittir. Bu ilke, lisans anlaşmalarının uygulamasında büyük bir etkiye sahiptir. Şirketler, ikincil eserin kullanım iznini alırken, ikincil eserin yazarından alınan haklar (yeni yaratıcı kısımlar) ile orijinal eser sahibinden ayrıca alınması gereken haklar (temel unsurlar) arasındaki farkı netleştirmeli ve bu farkı sözleşmeye yansıtmalıdır ki, bu durum ilerideki anlaşmazlıkları önlemek için şarttır.

Japon Hukuku Altında Düzenleyici Eserler, Veritabanı Eserleri ve Türev Eserlerin Karşılaştırmalı Analizi

Bugüne kadar yaptığımız açıklamalarda, düzenleyici eserler, veritabanı eserleri ve türev eserlerin hukuki niteliklerini ve gerekliliklerini detaylı bir şekilde ele aldık. Bu önemli eser kategorileri arasındaki temel farkları netleştirmek için aşağıdaki tabloda özelliklerini özetliyoruz.

Düzenleyici EserlerVeritabanı EserleriTürev Eserler
Hukuki TemelJapon Telif Hakkı Kanunu’nun 12. MaddesiJapon Telif Hakkı Kanunu’nun 12. Maddesi’nin 2Japon Telif Hakkı Kanunu’nun 2. Maddesi’nin 1. Fıkrasının 11. Numarası, 11. Madde
Koruma KapsamıMateryalin seçimi veya düzenlemesindeki yaratıcılıkBilginin seçimi veya sistematik yapılandırılmasındaki yaratıcılıkOrijinal esere bağlılık ve yeni yaratıcı ifadenin eklenmesi
Koruma GereklilikleriDüzenleme politikasına dayalı materyalin seçimi veya düzenlemesinde yaratıcılık olmasıBilgisayar destekli aramayı esas alan bilginin seçimi veya sistematik yapılandırılmasında yaratıcılık olmasıOrijinal eserin ifade üzerindeki temel özelliklerini korurken yeni yaratıcılık eklenmiş olması
Materyal/Orijinal Eser ile İlişkiMateryalin kendisinin haklarına etki etmez. Materyal bir eser olmak zorunda değildirYapılandırılan bilginin kendisinin haklarına etki etmez. Bilgi bir eser olmak zorunda değildirOrijinal eser sahibi, türev eser üzerinde de haklara sahiptir (Japon Telif Hakkı Kanunu’nun 28. Maddesi)

Özet

Yaratıcı eserlerin türetilmesi ve kullanımı, modern iş dünyasında değer yaratmanın önemli bir kaynağıdır, ancak bu aynı zamanda karmaşık hukuki sorunları da beraberinde getirir. Derleme eserler, veritabanı eserleri ve türev eserler, her biri Japon telif hakkı yasası (Japanese Copyright Law) altında farklı koruma gereksinimleri ve hak ilişkilerine sahiptir. Derleme eserler ve veritabanı eserlerinde “yaratıcılık” unsuru sorgulanır ve özellikle veritabanları için, telif hakkı yasası kapsamında koruma sağlanmaması durumunda bile, Japon medeni hukuku (Japanese Civil Law) kapsamında haksız fiil olarak koruma altına alınabilir. Türev eserlerde ise, orijinal eser sahibinin güçlü hakları korunur, bu nedenle kullanım izni alırken ekstra dikkat gereklidir. Bu hukuki çerçeveleri doğru bir şekilde anlamak ve iş stratejilerine entegre etmek, fikri mülkiyet çevresindeki anlaşmazlıkları önlemek ve şirket varlıklarını güvence altına almak için kilit öneme sahiptir.

Monolith Hukuk Bürosu, bu makalede açıklanan türev eserlerle ilgili karmaşık telif hakkı sorunları konusunda, hem yerel hem de uluslararası çeşitli müşterilere geniş bir deneyime sahiptir. Biz, fikri mülkiyetin temel bir iş varlığı olduğunu anlıyor ve her zaman iş ve stratejinin gerçeklerine dayalı hukuki tavsiyeler sunuyoruz. Büromuzda, uluslararası müşterilere destek olmak için özel bir yapı oluşturan, yabancı avukatlık niteliklerine sahip avukatlar da dahil olmak üzere, birden fazla İngilizce konuşan avukat bulunmaktadır. Telif hakkı analizinden sözleşme hazırlamaya, davalardan hak iddialarına kadar, müşterilerimizin fikri mülkiyetlerinin Japonya pazarında güvenle korunmasını sağlamak için kapsamlı destek sunabilmekteyiz.

Managing Attorney: Toki Kawase

The Editor in Chief: Managing Attorney: Toki Kawase

An expert in IT-related legal affairs in Japan who established MONOLITH LAW OFFICE and serves as its managing attorney. Formerly an IT engineer, he has been involved in the management of IT companies. Served as legal counsel to more than 100 companies, ranging from top-tier organizations to seed-stage Startups.

Başa dön