İnternet Üzerindeki Hakaretler (İftira ve Sözlü Saldırılar) ve Onur Duygusunun İhlali
İnternet üzerindeki anonim mesaj panoları ve kişisel bloglar gibi yerlerde, ne yazık ki, başkalarına yönelik hakaret ve iftira atma durumları sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu tür hakaret ve iftira durumları hangi durumlarda yasadışı kabul edilir? Ayrıca, gerçekten mahkemeye taşınan örnekler nelerdir ve bu durumlarda hangi tür kararlar verilmiştir?
Toplumsal Onur ve Öznel Onur
İnternet üzerinden başkaları tarafından “aptal”, “çirkin” gibi hakaretlere maruz kaldığınızda, doğal olarak bir şeyler yapmak istersiniz.
Ancak, ne kadar çok hakaret edilirse edilsin, kişinin toplumsal değerlendirmesi düşmez, bu yüzden bu durumlar iftira suçuna girmez. İftira suçu (Japon Ceza Kanunu’nun 230. maddesi) toplumun verdiği değerlendirme olarak toplumsal onuru korur ve iftira suçu sadece “bu gerçek iddia ile toplumsal değerlendirme düştüğünde” gerçekleşir.
Bu nedenle, birçok kişi bu tür hakaretleri ve aşağılamaları görmezden gelmekten, katlanmak zorunda olduklarını düşünerek vazgeçerler, ancak bu doğru değildir.
Ceza hukuku gibi, medeni hukukta da toplumsal onuru zedeleyen durumlar iftira suçu olarak kabul edilir, ancak medeni hukukta yasal koruma, öznel onur olan onur duygusunu da içerir.
Onur duygusunu ciddi şekilde zedelediğinde de haksız fiil oluşabilir. Ve internet üzerinde istediğinizi söyleyebilirsiniz, eğer görmezden gelirseniz, hakaret ve iftira suçları kontrolden çıkabilir. Bu, toplumsal değerlendirmenin düşmesini içermeyen, hiçbir temeli olmayan kaba hakaretler olabilir, bu yüzden çözüm olarak “onur duygusunun ihlali”ni düşünmek gereklidir.
https://monolith.law/reputation/defamation-and-infringement-of-self-esteem[ja]
Onur Kırıcı Davranışlar ve Onur Duygusunun İhlali
Yargı kararlarında, onur duygusunun ihlali “sosyal normlar çerçevesinde kabul edilebilir sınırları aşan bir hakaret eylemi olduğunda, kişinin kişilik haklarının ihlal edildiği kabul edilebilir” (Japon Yüksek Mahkemesi, 13 Nisan 2010 tarihli karar) olarak belirtilmiştir. Ancak, somut olarak, hangi durumların sosyal normları aşarak onur duygusunu ihlal ettiği ve hukuka aykırı bir eylem oluşturduğu, ve internet üzerindeki bir makalenin silinmesinin kabul edilebilir olduğu konusu nasıl belirlenir?
Mahkemede dava sürecinde olan A ve B, mahkeme koridorunda tartışmaya başlarlar. A, B’ye “hırsız”, “soyguncu” gibi hakaretlerde bulunur. B, A’nın onun onurunu veya onur duygusunu ihlal ettiğini iddia eder, yani “onur kırıcı davranış” veya “onur duygusunun ihlali” olarak adlandırılan durumlar için tazminat talep eder.
Mahkeme, hakaret içeren ifadeler kullanarak davacıyı karalayan eylemlerin, davacının onur duygusunu ihlal eden ve toplum yaşamında kabul edilebilir bir hoşgörü sınırını aşan hukuka aykırı eylemler olduğunu belirtmiştir.
Öte yandan, genellikle “hırsız” veya “soyguncu” gibi ifadeler, başkalarını karalamak için sıklıkla kullanılan kelimelerdir. “Hırsız” veya “soyguncu” gibi “soyut ifadelerle yetinmeyip, belirli bir suç eylemi gerçekleştirdiğini gösteren somut bir gerçeği belirtmeden bu ifadeleri kullandığına dair yeterli kanıt olmadığından, bu ifadelerin davacının toplum içindeki değerlendirmesini düşürdüğünü söylemek mümkün değildir” diyerek, onur kırıcı davranışı kabul etmemiştir (Tokyo Bölge Mahkemesi, 19 Şubat 2009 tarihli karar).
Onur kırıcı davranış, sadece somut bir gerçeği belirttiğinde oluşur.
Onur Duygularının İhlali Hakkında Karar
Örnek bir dava üzerinden, hangi ifadelerin nasıl değerlendirildiğine bakalım. Bu, iftira ve hakarete karşı tazminat talebi örneğidir.
Bu bir alt mahkeme örneği olsa da, son dönemdeki dava örnekleri arasında, mahkemelerin neyi nasıl değerlendirdiğine dair referans olabileceğini düşünüyorum.
Davacı, bir blog oluşturdu ve “B” adı altında, güzellik, sağlık, flört ve aşk, evlilik aktiviteleri hakkında makaleler yazdı. Ayrıca, blogunda kendi yüz fotoğrafını yayınladı ve A Kliniği’nde diş hekimi asistanı olarak çalışıyordu. Kliniğin web sitesinde, davacının yanı sıra birçok diş hekimi asistanının yüz fotoğrafları yayınlanmıştı.
Davalı, Facebook’ta davacının adını belirledi ve 5chan adlı bir forumda, “B”nin gerçek adını belirttikten sonra, iftira ve hakaretlerde bulundu. Davacı, bu iftiraların yedisini sorun olarak belirleyerek tazminat talep etti.
Davacı, içerik hizmet sağlayıcısından bilgi talebinde bulundu ve IP adresinin açıklanmasını sağladı. İletim sağlayıcısına gönderen bilgilerini saklamasını istedi ve kablo TV şirketinin gönderen bilgilerini sakladığına dair bir bildirim aldı. Bu nedenle, kablo TV şirketini davalı olarak belirleyerek gönderen bilgilerinin açıklanmasını talep eden bir dava açtı ve davalının bu konudaki her bir gönderinin göndereni olduğu belirlendi.
https://monolith.law/reputation/disclosure-of-the-senders-information[ja]
https://monolith.law/reputation/provider-liability-limitation-law[ja]
Mahkeme öncelikle, davacının, bu gönderinin öncesinde, yüz fotoğrafını ve mesleğini blogda belirttiği ve gerçek adının diğer SNS sitelerinde aranabilir durumda olduğunu kabul etti. Bu nedenle, davacının bu özellikleri hakkında bir miktar bilgiye sahip olan bir kişinin, bu gönderileri genel bir okuyucunun normal dikkati ve okuma şekliyle yorumladığında, “B” veya “B”yi alay eden bir isim kullanarak kişiyi belirlediği kabul edilir. Bu isimlerin, blogun yazarı olan davacıyı belirttiği kabul edilir.
Tokyo Bölge Mahkemesi 15 Ocak 2019 (Gregorian Takvimi 2019) Kararı
Kimlik belirlenebilirliğini kabul ettikten sonra, davalının yedi gönderisi hakkında her biri için haksız fiilin var olup olmadığına karar verdi. Hangi hakaretlerin “onur duygularını ihlal eder” olarak kabul edildiği ve hangi hakaretlerin “toplum normlarına göre kabul edilebilir sınırları aşarak, davacının onur duygularını ihlal etmez” olarak kabul edildiği konusunda referans olabilir.
https://monolith.law/reputation/defamation-privacy-infringement-identifiability[ja]
Yazı 1: “Saçma” ve “Aptal Kadın” Gibi İfadeler
Bir blog yazısını “saçmalığın bu kadarına da pes, acaba bu bir hava mı (hayali)?” şeklinde yorumlayan bir gönderi, sonuçta sadece bu blogu okuyan davalının görüşlerini ifade ettiği için, toplumun genel kabul gören sınırlarını aşarak davacının onur duygularını ihlal ettiği kabul edilmedi.
Öte yandan, davacıyı “aptal” olarak nitelendiren “aptal kadın” ifadesi, davacının kişiliğini eleştiren bir yorum olup, B’nin davacı olarak belirlenebilir olması nedeniyle, toplumun genel kabul gören sınırlarını aşarak davacının onur duygularını ihlal ettiği kabul edildi.
Yazı 2: “Çirkin” ve Diğerleri
Davacının görünüşünü “çirkin” olarak ifade eden ve ayrıca davacının ve onun erkek arkadaşının “iğrenç” olduğunu ima eden yorumlar, toplumun genel kabul gören sınırlarını aştığı ve davacının onur duygularını ihlal ettiği kabul edilmiştir.
Yazı 3: “Çirkin Cüce” ve Diğerleri
Davacının sevgilisini “sadece genç bir çirkin cüce” olarak nitelendiren ve davacının bu tür bir ilişkide neşelenmesini “acıklı” olarak tanımlayan yorumlar, davacının sevgilisini alaycı bir şekilde ifade ederken, davacıyı doğrudan karalayan ifadeler değildir. Ayrıca, böyle bir kişiyle ilişki içinde olmanın genel olarak bir kişinin kişilik değerlendirmesini etkileyeceği söylenemez. “Acıklı” ifadesi de tam olarak uygun bir ifade olmasa da, Yazı 3’ü genel olarak ele alırsak, bu, davacının eylemleri hakkındaki düşünceleri aşan bir durum değildir ve toplumun genel kabul gören sınırlarını aştığı kabul edilemez. Bu nedenle, Yazı 3’ün yorumları, davacıya karşı hukuka aykırı bir eylem oluşturduğu kabul edilemez.
Yazı 4: “Çirkin” vb.
“Çirkin” kelimesi ile eşanlamlı olarak kabul edilen “çirkin” kelimesini dört kez kullanarak, yazılan metinde “Fotoğraflar bile düzenlendikten sonra çirkin, bu ne demek oluyor w” gibi ifadelerle, normalde görünümün iyi görünmesi gereken düzenlenmiş fotoğrafların bile çirkin olduğunu belirtmiş ve ayrıca, bu ifadenin sonunda “gülme” anlamına gelen “w” işaretini kullanarak davacıyı hakaret etmiştir. Önceki gönderilerden dolayı, davacının adının Facebook’ta ad araması ile belirlenebileceği, bu blogda davacının yüz fotoğrafının yayınlandığı göz önüne alındığında, bu tür bir ifade toplumun genel kabul görmüş sınırlarını aşarak davacıyı hakaret etmekte ve davacının onur duygularını ihlal etmektedir.
Yazı 5: “Çirkin” vb.
Davacının “çirkin” olarak nitelendirildiği kısımların, toplumun genel kabul gören sınırlarını aşarak davacıyı hakaret ve iftira ettiği söylenebilir ve davacının onur duygularını ihlal ettiği kabul edilmiştir. Öte yandan, davacının “acınası” gibi nitelendirildiği ve “Ne kadar acınası… gerçekten. Her gün zor görünüyor” şeklindeki ifadelerin, davacının görünüşünü vb. somut bir şekilde hakaret ve iftira etmeyen, sadece davalının tahminlerini ifade eden ifadeler olduğu için, toplumun genel kabul gören sınırlarını aşarak davacının onur duygularını ihlal ettiği söylenemez.
Yazı 6: “Hafifmeşrep” ve Diğerleri
“Çirkin ve kısa boylu birini evine alıyor” şeklindeki gerçeği belirttikten sonra, davacının “Hafifmeşrep olmasını bile düzeltmezse, çirkin bir kadının geleceği yoktur” şeklinde ifade edilmiştir. “Çirkin ve kısa boylu birini evine alıyor” ifadesinin ardından “hafifmeşrep” kelimesi kullanılarak cinsel ilişkiye atıfta bulunulduğu için, bu ifadenin sadece cinsel ilişki amacıyla kullanıldığı kabul edilir. Bu nedenle, Yazı 6, davacının hafifmeşrep bir kişi olduğunu ve çirkin olduğunu belirttiği için, toplumun genel kabul gören sınırlarını aşarak davacının onur duygusunu ihlal ettiği kabul edilmiştir.
Yazı 7: Yüz Konturları Hakkında “Patates Gibi” vb.
Davacının yüz konturlarının “patates gibi” olduğunu ve yüz “parçalarının büyük olmasına rağmen konturların düzgün olmaması nedeniyle her durumda çirkin göründüğünü” belirtmişlerdir. Davacının görünüşü hakkında somut özellikler belirttikten sonra davacıyı “çirkin” olarak nitelendiren bu ifadeler, toplumun genel kabul gören sınırlarını aşarak davacının onur duygusunu ihlal eder ve bu nedenle davacıya karşı hukuka aykırı bir eylem oluşturduğu kabul edilmiştir.
Mahkeme Kararı
Tokyo Bölge Mahkemesi, bu dava kapsamındaki her bir gönderinin, 5chan adlı herkesin erişebildiği anonim bir internet forumunda, davacıyı “çirkin” ve “itici” gibi ifadelerle defalarca aşağıladığını, ayrıca davacının ilişkisi olduğu kişiyi küçümseyip davacıyı “hafifmeşrep” olarak iftira ettiğini belirtti. Mahkeme, davalının bu tür gönderi eylemlerinin sıklığı ve yayınlanan her bir gönderinin içeriği gibi tüm durumları göz önünde bulundurduğunda, davacının maruz kaldığı itibar duygusunun ihlali nedeniyle yaşadığı ruhsal acıyı telafi etmek için yeterli miktarın 200.000 yen olduğuna hükmetti.
Ayrıca, davacı, gönderenin bilgilerinin açıklanmasıyla ilgili masraflar için 1.002.600 yen talep etmişti, ancak bu miktarın davalının haksız eylemi ve davacının zararı arasındaki uygun nedensellik ilişkisi (yani 3. gönderi hariç 6/7) olarak, 859.373 yen, avukat ücreti olarak 100.000 yen, toplamda 1.159.373 yen ödeme emri verildi.
İtibar zedelenmesine karşı tazminat genellikle tatmin edici olmayacak kadar düşük olabilir, ancak itibar duygusunun ihlaline karşı olan tazminat genellikle daha da düşük olur.
Bu davanın davacısı da memnun olmayabilir, ancak ihmal edilirse daha da kötüleşecek olan hakaret ve aşağılamaları durdurabildi ve davalının ödemesi gereken 1.159.373 yenlik tazminat miktarı, davalının pişmanlığını teşvik etmek için yeterli olmuş olabilir.
https://monolith.law/reputation/calculation-method-of-compensation-for-damages[ja]
Özet
Tekrar etmek gerekirse, burada belirttiğimiz sadece alt mahkemelerin hüküm örnekleridir. Yine de, hangi tür hakaretlerin kabul edilemez olduğu, bireysel hakaret ve aşağılamaların nasıl değerlendirildiği konusunda bir referans olabileceğini düşünüyoruz.
Hakaret, aşağılama veya iftira mağduru olan kişiler, iftira nedeniyle dava açıp açamayacaklarını, iftira olmadığı durumda kişinin onur duygusuna saldırı olup olmadığını, deneyimli bir avukata danışabilirler.
Category: Internet