MONOLITH LAW OFFICE+81-3-6262-3248Hafta içi 10:00-18:00 JST [English Only]

MONOLITH LAW MAGAZINE

IT

Web3 ile İlgili Yasalar Nedir? Sektöre Giren Şirketlerin Bilmesi Gereken Noktaları da Açıklıyoruz

IT

Web3 ile İlgili Yasalar Nedir? Sektöre Giren Şirketlerin Bilmesi Gereken Noktaları da Açıklıyoruz

Web3, blok zinciri teknolojisini kullanarak dağıtılmış bir internet ağıdır ve merkeziyetçi Web2.0 internetinin yerini alacak yeni nesil internet olarak dikkat çekmektedir. Web3 ile ilgili işlere giriş yaparken, gizlilik, güvenlik, fikri mülkiyet hakları gibi çeşitli hukuki zorlukların farkında olmak ve bu zorluklara doğru şekilde yanıt vermek gerekmektedir.

Bu makalede, Web3’ün hukuki yönlerine odaklanarak, Web3 ile ilgili yasalar ve şirketlerin dikkate alması gereken önemli noktalar hakkında ayrıntılı bilgi verilecektir.

Web3 ve Hukuk

Web3 (Web3.0), evrilen Dünya Çapında Ağ’ın tarihinde bir dönemi ifade eder ve 2014 yılında Ethereum (blok zinciri platformu) kurucu ortaklarından Gavin Wood tarafından “blok zinciri tabanlı dağıtık çevrimiçi ekosistem” olarak tanımlanarak ortaya atılmıştır.

Web3 alanındaki başlıca trend teknolojiler arasında, kripto varlıklar ve sanal para birimleri olan NF, NFT, Dağıtık Finans (DeFi), Dağıtık Otonom Organizasyonlar (DAO), Metaverse ve Social Token gibi unsurlar bulunmakta ve Web3, web teknolojileri, hukuk ve ödeme altyapısının gelecek nesil tipi olarak kabul edilmektedir.

Öte yandan, Web3 ile karşılaştırıldığında Web 1.0, statik içeriklerden oluşan web sitelerini ifade eder ve “tek yönlü” bir özelliğe sahip olup, 1991’den 2004 yılına kadar olan dönemi kapsar.

Web 2.0, “Web’in bir platform olarak” fikrine dayanarak, forumlar, sosyal medya, bloglar ve vikiler gibi kullanıcı tarafından üretilen içeriklerin merkezde olduğu ve “çift yönlü” bir özellik taşıdığı bir dönemdir ve 2004 yılından günümüze kadar devam ettiği düşünülmektedir.

Web3, Web1.0 ve Web2.0’ı daha da ileriye taşıyarak, bireylerin kendi veri ve içeriklerinin yönetimini ve ticaretini kendilerinin yapabilmesi gibi avantajlar sunar.

Web3’ün hukuki düzenlemelere ihtiyacı olduğu bir gerçektir. Bu makalede, mevcut durumda ilgili yasalar hakkında bilgi verilecektir.

Web3 ile İlgili Yasalar (Düzenlemeler)

Web3 ile İlgili Yasalar (Düzenlemeler)

Amerikan girişim sermayesi şirketi Andreessen Horowitz, Web3’ün topluma fayda sağlaması için 10 temel ilkeyi 2022 yılının Ocak ayının 22’sinde (2022) açıkladı.

Bu 10 ilke, Web3’ün yaygınlaştırılması için dünya genelindeki hükümetlere rehberlik eden bir dizi yönergedir. Japonya da 2023 yılının Nisan ayında (2023) ‘Japon Web3 Beyaz Kitabı[ja]‘nı yayınladı. Yazı yazıldığı sırada, Web3 ile ilgili yasalar (düzenlemeler) aşağıdaki altı tanesi olarak sıralanabilir:

Kripto Varlıklar (Sanal Para Birimleri) Hakkında Yasalar

Günümüzde, kripto varlıklar (sanal para birimleri) esas olarak aşağıdaki üç yasa ile düzenlenmektedir:

  1. Ödeme Hizmetleri Yasası (Japanese Payment Services Act)
  2. Finansal Enstrüman ve Borsa Yasası (Japanese Financial Instruments and Exchange Act)
  3. Finansal Hizmetlerin Sunumu Yasası (Japanese Financial Products Sales Law)

Fonların Ödeme Yöntemi Olarak Düzenlenmesi Kanunu (Japanese 資金決済法)

Kripto varlıklar (sanal para birimleri), 2009 yılında Bitcoin’in doğuşuyla tarih sahnesine çıktı. O dönemde, yasal düzenlemeler yeterince yapılmamış olup, spekülatif işlemler ve hacklenme sonucu veri sızıntıları, ICO dolandırıcılık olayları dünya genelinde peş peşe gerçekleşiyordu.

Bu nedenle, 2017 yılında Fonların Ödeme Yöntemi Olarak Düzenlenmesi Kanunu’na sanal para birimleri eklendi (dünyanın ilk sanal para birimi kanunu) ve 2021 yılında Finansal Ürünler Ticaret Kanunu ve Finansal Hizmetler Sunumu Kanunu (Finansal Ürünler Satış Kanunu) değişiklikleri yapılarak, şu anda belirli bir yatırımcı koruması sağlanmış durumdadır.

Fonların Ödeme Yöntemi Olarak Düzenlenmesi Kanunu’nun ana noktaları şunlardır:

(2017 yılında yeni düzenleme yürürlüğe girdi)

  • Kripto para birimi değişim hizmet sağlayıcılarının (kripto para birimi borsaları) kayıt sistemine alınması

(2020 yılında yapılan değişiklik)

  • Kripto varlık saklama hizmetleri sağlayıcılarının (kripto varlıkların saklanması ve yönetimine odaklanmış uzman hizmet sağlayıcıları) kayıt sistemine alınması
  • Sanal para birimlerinden kripto varlıklara isim değişikliği
  • Müşteri varlıklarının korunmasının güçlendirilmesi
  • İşlem gören kripto varlıkların önceden bildirim sistemine alınması
  • Reklam ve teşviklerle ilgili düzenlemeler
  • ICO düzenlemeleri

(2023 yılında yapılan değişiklik)

  • Stablecoin düzenlemeleri

Aşağıda, her bir noktanın detayları açıklanmaktadır.

  • Kripto para birimi değişim hizmet sağlayıcılarının (kripto para birimi borsaları) kayıt sistemine alınması

Fonların Ödeme Yöntemi Olarak Düzenlenmesi Kanunu’nda, kripto varlıklar (sanal para birimleri) yasal ödeme aracı olmayan bir ödeme yöntemi olarak tanımlanmış ve kripto para birimi değişim hizmet sağlayıcıları (kripto para birimi borsaları) kayıt sistemine alınmıştır.

Hesap açanların kimlik doğrulama yükümlülüğü, müşteri varlıkları, müşteri ve hizmet sağlayıcı varlıklarının ayrı yönetimi, müşterilere bilgi sağlama gibi yatırımcı koruma çerçevesi de oluşturulmuştur.

  • Kripto varlık saklama hizmetleri sağlayıcılarının (kripto varlıkların saklanması ve yönetimine odaklanmış uzman hizmet sağlayıcıları) kayıt sistemine alınması

2020 yılındaki yasal değişiklikle, para aklama ve terör finansmanıyla mücadele amacıyla kripto varlık saklama hizmetleri sağlayıcıları (kripto varlık yönetim hizmet sağlayıcıları) da kayıt altına alınmış ve kripto para birimi değişim hizmet sağlayıcıları (kripto para birimi borsaları) ile benzer yükümlülükler getirilmiştir.

  • Müşteri varlıklarının korunmasının güçlendirilmesi

2017 yılındaki Fonların Ödeme Yöntemi Olarak Düzenlenmesi Kanunu’nda, müşterilerden alınan depozitoların ayrı bir banka hesabında veya para güven fonunda yönetilmesi gerektiği belirtilmişti, ancak 2020 yılındaki yasal değişiklikle güven bankalarına veya güven şirketlerine güven sağlanması zorunlu hale getirilmiştir. Ayrıca, müşterilerin kripto varlıkları soğuk cüzdan (çevrimdışı) gibi güvenilir yöntemlerle yönetilmeli ve sıcak cüzdan (çevrimiçi) ile yönetiliyorsa, aynı ölçekte bir tazminat kaynağı bulundurulması zorunlu kılınmıştır.

  • İşlem gören kripto varlıkların önceden bildirim sistemine alınması

2020 yılındaki yasal değişiklikle, borsaların işlem gördüğü kripto varlıklar bildirim sistemine alınmış ve anonimliği yüksek olan kripto varlıkların yasa dışı işlemlerinin önlenmesi için önceden kontrol edilmesi sağlanmıştır.

  • Reklam ve teşviklerle ilgili düzenlemeler

2020 yılındaki yasal değişiklikle, yanıltıcı ifadelerin, abartılı reklamların ve spekülasyonu teşvik eden reklam ve teşviklerin yasaklanması gibi reklam ve teşviklerle ilgili düzenlemeler de eklenmiştir.

  • ICO düzenlemeleri

2017 yılındaki Fonların Ödeme Yöntemi Olarak Düzenlenmesi Kanunu’nda, ICO (Initial Coin Offering – Yeni Kripto Varlık (Sanal Para Birimi) Halka Arzı) öngörülmemişti, ancak 2020 yılındaki yasal değişiklikle ICO düzenlemeleri getirilmiştir.

Finansal Ürünler Ticaret Kanunu

2021 yılında yürürlüğe giren Japon Finansal Ürünler Ticaret Kanunu değişikliği, kripto varlık türev işlemleri ve STO’lar için düzenlemeler getirmiştir.

Finansal Ürünler Ticaret Kanunu’nun ana noktaları şu dört maddedir:

  • Kripto varlık türev işlemlerinin düzenlenmesi
  • STO’lar hakkında düzenlemeler
  • Asılsız haber yayma ve piyasa manipülasyonunun yasaklanması
  • Stablecoin düzenlemeleri

Aşağıda her bir nokta detaylı olarak açıklanmaktadır.

  • Kripto varlık türev işlemlerinin düzenlenmesi

Kripto varlıkların (sanal para birimlerinin) temel alındığı türev işlemler (finansal türev ürünler) eklenmiş ve birinci sınıf finansal ürünler ticaret işletmelerinin kaydı gereklilik haline gelmiştir. Ayrıca, marjin ticaretinde kaldıraç oranının üst sınırı bireyler için en fazla 2 kat olarak düzenlenmiştir.

  • STO’lar hakkında düzenlemelerin oluşturulması

STO (Security Token Offering), değerli menkul kıymetlerin (Security) dijital token olarak ihraç edilerek fon toplama yöntemidir. Değişiklik kanunu, “elektronik kayıt transfer hakları” kavramını (daha sonra detaylandırılacaktır) tanımlayarak STO kurallarını netleştirmiştir.

STO işlemleri yapan platformlar birinci sınıf finansal ürünler ticaret işletmesi kaydına ihtiyaç duyarlar, ancak genel işletmeler “elektronik kayıt transfer hakları” çıkarıp, platformlar aracılığı olmadan doğrudan satın alma teşvikinde bulunacaklarsa, ikinci sınıf finansal ürünler ticaret işletmesi kaydı gereklidir.

Belli şartları karşılayan durumlarda (halka arzda 50’den fazla kişi veya toplam ihraç değeri 100 milyon yen üzerinde), “değerli menkul kıymetler bildirim formu” sunulması ve bir işletme yılı için “değerli menkul kıymetler raporu” sunulması gerekmektedir.

  • Asılsız haber yayma ve piyasa manipülasyonunun yasaklanması

Kripto para birimi işlemlerinde, haksız fiyat manipülasyonları yaygın olduğundan, asılsız haber yayma ve piyasa manipülasyonu gibi haksız uygulamalar yasaklanmıştır.

  • Stablecoin düzenlemeleri

Stablecoin, fiyatının stabil kalmasını sağlamak üzere tasarlanmış, blok zinciri teknolojisini kullanan yeni bir dijital coindir.

Belirli bir varlık fiyatına (yani yasal para birimi, diğer kripto varlıklar veya emtia gibi stabil kaynaklar) bağlı olarak tasarlanmış “teminatlı” ve algoritma tarafından fiyatın stabil kalmasını sağlayan “teminatsız” olmak üzere iki türü vardır.

2023 yılı Mayıs ayında, teminatsız Güney Kore stablecoini “Terra”nın ABD doları ile olan bağlantısının kopması ve %99’dan fazla değer kaybetmesi gibi bir olay yaşanmıştır. Bunun sonucunda, dünya genelinde stablecoin risklerine karşı düzenlemelerin artırılması yönünde çağrılar yükselmektedir.

Japonya’da 2023 yılı Haziran ayından itibaren yasal düzenleme ile bankalar, güven şirketleri ve fon transfer işletmeleri tarafından yasal para birimi ile teminatlandırılmış stablecoinlerin ihraç edilmesi mümkün hale gelmiştir. Öte yandan, merkez bankası tarafından çıkarılan dijital para birimi (CBDC) üzerinde de çalışmalar yapılmaktadır.

Finansal Hizmetler Sunma Kanunu (Finansal Ürünlerin Satışı Kanunu)

Finansal Ürünlerin Satışı Kanunu, 2000 yılında yürürlüğe girmiş olup, 2021 yılında yapılan yasal düzenleme ile Finansal Hizmetler Sunma Kanunu olarak adlandırılmıştır.

Yasal düzenlemenin ana maddeleri şu şekildedir:

(2021 Kasım yasal düzenlemesi)

  • Kripto varlık işlemleri ve kripto varlık türev işlemlerinin düzenlenmesi
  • Finansal hizmetler aracılık işinin kayıt sistemine alınması
  • Önemli hususların açıklanma zorunluluğu ve zarar tazmin sorumluluğu
  • Onaylı finansal hizmetler aracılık işi derneği ve belirlenmiş anlaşmazlık çözüm kurumu (ADR) kurulması

Aşağıda, her bir düzenleme maddesi hakkında açıklama yapılacaktır.

  • Kripto varlık işlemleri ve kripto varlık türev işlemlerinin düzenlenmesi

Kripto varlık işlemleri ve sanal para türev işlemleri eklenmiş ve kripto varlıkların (sanal para) işlem görebilir hale gelmesi sağlanmıştır.

  • Finansal hizmetler aracılık işinin kayıt sistemine alınması

Finansal hizmetler aracılık işi oluşturulmuş ve böylece bankacılık, menkul kıymetler, sigortacılık gibi sektörel aracılık işleri tek bir kayıtla tümüyle ele alınabilir hale gelmiştir. Belirli bir finansal kuruluşa bağlılık sistemi kaldırılmış, ancak yan iş olarak yapılması yasaklanmış ve karmaşık açıklamalar gerektiren hizmetlerin (yapılandırılmış mevduatlar, türevler vb.) işlemi sınırlandırılmıştır.

Yani, sanal para aracılığı mümkün olmakla birlikte, sanal para türev işlemlerinin aracılığı yapılamaz.

  • Finansal hizmetler aracılık işinin açıklama zorunluluğu ve zarar tazmin sorumluluğu

Finansal hizmetler aracılık işi, kullanıcı varlıklarının kabul edilmemesi ve her bir alana özgü teminat yatırma zorunluluğu gibi yükümlülükler altına alınmış ve zarar tazmin sorumluluğu üstlenilmiştir.

  • Onaylı finansal hizmetler aracılık işi derneği ve mahkeme dışı anlaşmazlık çözüm sistemi (ADR) uygulaması

Şikayetlerin ve benzeri durumların iç yönetim sistemi ile çözülmesinin yanı sıra, dışsal anlaşmazlık çözüm aracı olarak belirlenmiş anlaşmazlık çözüm kurumu (ADR) kullanımı talep edilmektedir. Onaylı finansal hizmetler aracılık işi derneğine üye olarak, iş birliği yapılan belirlenmiş anlaşmazlık çözüm kurumu (ADR) kullanım yükümlülüğü yerine getirilebilir.

İlgili makale: Kripto varlıkların düzenlenmesi nedir? Fonların Ödeme Kanunu ve Finansal Ürünlerin Satışı Kanunu ile ilişkisini açıklıyoruz[ja]

Elektronik Kayıt Transfer Haklarına İlişkin Japon Yasası

Japon Finansal Araçlar ve Borsa Yasası’nın (金融商品取引法) 2. maddesinin 3. fıkrasında, elektronik kayıt transfer hakları şu şekilde tanımlanmaktadır:

  1. Elektronik bilgi işlem organizasyonu kullanılarak transfer edilebilen,
  2. Mülkiyet değeri taşıyan (sadece elektronik cihazlar veya diğer nesneler üzerinde elektronik yöntemlerle kaydedilenlerle sınırlı) hakları ifade eden

haklar olarak ve bu haklar kıymetli evrak olarak kabul edilmektedir.

Yasal düzenlemelerde “Elektronik Kayıt Transfer Kıymetli Evrak Gösterge Hakları vb.” olarak tanımlanan güvenlik token’ları (blockchain teknolojisi kullanılarak ihraç edilen dijital menkul kıymetler), aşağıdaki üç kategoriye ayrılmaktadır:

  • Tokenize edilmiş kıymetli evrak gösterge hakları,
  • Elektronik kayıt transfer hakları,
  • Uygulama dışı bırakılan elektronik kayıt transfer hakları.

Kasım 2021’den (Reiwa 3) itibaren yürürlüğe giren değişik Japon Finansal Araçlar ve Borsa Yasası, Web3 teknolojilerini kullanan finansal işlemler için yeni düzenlemeler ve korumalar getirmiştir.

Değişik yasada, “Elektronik Kayıt Transfer Kıymetli Evrak Gösterge Hakları vb.”ne uygun güvenlik token’larının ihraç edilmesi ve ticaretinin yapılması durumunda, kayıt ve raporlama gibi yükümlülükler getirilmiştir. (STO maddesine bakınız)

Bu, dijital menkul kıymetlerin blockchain üzerindeki dağıtık defter teknolojisini göz önünde bulundurarak yapılmıştır.

Referans: Japon Kurumsal Muhasebe Standartları Komitesi|Uygulama Raporu ‘Elektronik Kayıt Transfer Kıymetli Evrak Gösterge Hakları vb.’nin İhraç Edilmesi ve Sahipliğinin Muhasebe İşlemleri ve Açıklanmasıyla İlgili Uygulama’

Akıllı Sözleşmeler Hakkında Yasal Düzenlemeler

Akıllı Sözleşmeler Hakkında Yasal Düzenlemeler

Akıllı sözleşmeler hakkında, sözleşme hukuku açısından, yasal bağlayıcılık ve yasal riskler gibi konuları açıklıyoruz. Akıllı sözleşme, STO veya NFT çıkarılırken, koşulları belirlenen sözleşmelerin etkin bir şekilde yürütülmesini sağlayan, sözleşme yerine getirme yönetiminin otomatikleştirilmiş bir programıdır ve çoğu kripto para biriminde uygulanmaktadır.

Blockchain’de, sözleşme kayıtları, finansal işlem kayıtları ve kişisel bilgiler (kripto adresler, açık anahtarlar) gibi veriler saklanır.

Blockchain işlemleriyle ilgili kişisel bilgiler, blockchain üzerinde şifrelenmiş adresler ve açık anahtarlar olarak ifade edilir. Bu bilgiler, üçüncü şahıslara gösterilmeden, bireylerin gizliliğinin korunmasını sağlar.

Böylece blockchain, dağıtık defter teknolojisi ve şifreleme teknolojisi kullanarak, verilerin değiştirilmesini veya kaybolmasını önler ve güvenlik ile şeffaflığı artırır.

Sözleşme Hukuku ve Akıllı Kontratlar

Akıllı kontratlar, aracıların gerekliliğini azaltır ve blok zinciri teknolojisinin değişmezliği ile şeffaflığı sayesinde, sözleşmelerin güvenilirliğini ve verimliliğini artırma avantajına sahiptir.

Öte yandan, sözleşme ifasından sonra taraflar sözleşmenin değiştirilmesi veya feshedilmesi konusunda anlaştıklarında, blok zinciri üzerinde kaydedilmiş verilerin kaydı geri alınamaz olduğundan, bu geri dönülemezlik nedeniyle yasal sözleşme ile kayıtlı sözleşme arasında uyumsuzluklar meydana gelebilir.

Akıllı Sözleşmelerin Hukuki Bağlayıcılığı

Japonya’da akıllı sözleşmelerin hukuki bağlayıcılığına dair açık bir yasa veya içtihat bulunmamakla birlikte, İngiltere’de 2019 yılında Yargı Özel Komitesi ‘Kripto Varlıklar ve Akıllı Sözleşmeler Hakkında Hukuki Bildiri’ yayımlayarak, mevcut hukuki çerçevenin ‘Akıllı Hukuki Sözleşmeler’ (hukuki bağlayıcılığı olan sözleşme yükümlülüklerini akıllı sözleşmelerle ifade edilen) kullanımını teşvik etmek ve desteklemek için yeterli sağlamlık ve uyum yeteneğine sahip olduğunu kanıtlamıştır.

Ayrıca, 2021 yılında İngiltere Hukuk Komisyonu ‘Yapay Zeka İlkelerinin Uygulanması İçin Yönetişim Kılavuzu’nu yayımlayarak, Akıllı Hukuki Sözleşmelere yönelik hukuki muamele hakkında somut eylem hedefleri ve referans bilgiler sunmuştur.

Amerika Birleşik Devletleri’nde ise, akıllı sözleşmelerin genel sözleşmeler gibi hukuki bağlayıcılığa sahip olduğunu kabul eden eyaletler bulunmakta, ancak kripto varlıkların ve tokenlerin vergilendirilmesi ve düzenlenmesi konusunda henüz açık bir standart belirlenmiş değildir.

Avrupa Birliği’nde (AB) ise, 2020 yılının Eylül ayında ‘Kripto Varlık Piyasalarına İlişkin Düzenleme (MiCA)’ ve ‘Dağıtık Defter Teknolojisi (DLT) Kullanılarak Oluşturulan Piyasa Altyapısına İlişkin Düzenleme (DORA)’ olmak üzere iki düzenleme teklifi sunulmuştur.

Bu düzenleme teklifleri, kripto varlıkların ve tokenlerin ihraç edilmesi ve ticaretine ilişkin kuralları ve denetim organlarını belirleyerek, tüketici koruması ve piyasa entegrasyonunu hedeflemektedir.

Akıllı Sözleşmelerin Hukuki Riskleri

Akıllı sözleşmeler, programlar tarafından otomatik olarak yürütüldüğünden, insan iradesi veya kararının müdahalesi olmadan, beklenmedik durumlar veya hileli işlemlere karşı çaresiz kalabilirler. Örneğin, akıllı sözleşmede bir hata veya güvenlik açığı bulunması ya da blok zincirinin kendisinde bir arıza veya saldırı meydana gelmesi gibi durumlar söz konusu olabilir.

Bu nedenle, bu bilgiler, taraflar arasında önceden saklanıp yönetilmezse, sözleşme içeriğinin veya tarafların tespit edilmesi zorlaşabilir. Yani, blok zinciri teknolojisinin değişmezliği ve anonimliği, sözleşme işletiminde, kanıt ve çözüm bulma imkanlarını zorlaştırabileceğini göstermektedir.

Bunun yanı sıra, blok zinciri üzerinde yürütülen sözleşme içeriği ile gerçek hak ilişkilerinin uyumunu sağlamak da zor olabilir.

Akıllı sözleşmelerin sınırları aşarak yürütülme ihtimali yüksek olduğundan, hangi ülkenin hukukunun uygulanacağı, anlaşmazlıkları çözecek mahkeme veya tahkim kuruluşunun neresi olacağı gibi sorunlar da ortaya çıkabilir.

Dahası, blok zinciri üzerinde yürütülen sözleşme içeriğini kanıt olarak sunmak veya mahkeme veya tahkim kuruluşlarının bunu kabul etmesi de zor olabilir. Bu risklerle başa çıkmak için, akıllı sözleşmeleri uygularken, otomatik yürütme tipi kodları blok zincirine programlayan geliştiricilerin aşağıdaki gibi önlemler alması uygun olacaktır:

  1. Akıllı sözleşmenin kodunu yeterince doğrulayarak, hataları ve güvenlik açıklarını ortadan kaldırmak.
  2. Beklenmedik durumlar veya hileli işlemlere karşı koymak için, acil durdurma veya düzeltme gibi işlevler eklemek.
  3. Akıllı sözleşmenin içeriğini ve tarafları belirleyebilmek için, blok zinciri dışında (off-chain) sözleşme dokümanlarının oluşturulması, imzalanması ve saklanması gibi işlemleri gerçekleştirmek.
  4. Blok zinciri üzerinde (on-chain) ve dışındaki (off-chain) sözleşme içeriklerinin uyumunu sağlamak için, Oracle (blok zinciri dışındaki bilgileri blok zincirine ileten sistem) gibi araçları kullanmak.
  5. Akıllı sözleşmeye uygulanacak hukuku ve anlaşmazlık çözüm yöntemlerini açıkça belirlemek.
  6. Blok zinciri üzerinde yürütülen sözleşme içeriğini kanıt olarak sunabilmek için, hash değerleri veya zaman damgaları gibi teknik yöntemleri kullanmak.

Web3’te Gizlilik ve Veri Koruma Hukuku

Gizlilik ve Veri Koruma Hukuku

Web3, gizlilik ve veri koruma konularında yeni zorluklar getirmekte ve Web3’ün düzenlenmesi ve hukuki çerçevesi uluslararası düzeyde henüz tam olarak oluşturulmamıştır. Bu nedenle, işletmelerin ve kullanıcıların, Web3’ü kullanırken uygun bilgiye sahip olmaları ve gerekli önlemleri almaları gerekmektedir.

Web3’ün gizlilik ve veri koruma risklerine örnek olarak, blockchain üzerindeki işlemler (sözleşme kayıtları, finansal işlem kayıtları, kişisel bilgilerin depolandığı) kamuya açık olduğundan, kişisel bilgilerin (kripto adresler, açık anahtarlar) ifşa olma ve takip edilme riskleri bulunmaktadır.

Web3 ve Japonya’daki Kişisel Bilgi Koruma Yasası

Japonya’da, 2022 Nisan’ında (Reiwa 4) “Güncellenmiş Kişisel Bilgi Koruma Yasası” yürürlüğe girdi. Bu yasal düzenleme ile “Kişiyle İlişkili Bilgiler” ve “Anonim İşlenmiş Bilgiler” gibi yeni veri kategorileri tanımlanmış ve işletmelerin yönetmesi gereken veri kapsamı önemli ölçüde genişletilmiştir.

Ayrıca, yasal ihlaller için uygulanan para cezaları da büyük ölçüde artırılmış ve Japonya’nın sıkı veri koruma düzenlemelerine sahip diğer ülkelerle uyumlu hale gelmesi sağlanmıştır. Web3 teknolojisi ve hizmetlerini sunarken de bu yasanın düzenlemelerine uyulması gerekmektedir.

Blockchain’de, sözleşme kayıtları, işlem kayıtları ve kişisel bilgiler (kripto adresler, genel anahtarlar) saklanabilir, ancak bu bilgilerin içeriği ve formatı blockchain’in türüne ve amacına göre değişiklik gösterebilir.

Blockchain üzerinde saklanan kişisel bilgiler (kripto adresler, genel anahtarlar) ile ilgili birçok hukuki sorun ve meydan okuma bulunmaktadır. Kişisel bilgi, kişinin kimliğini belirleyebilecek isim, adres gibi bilgileri içerir. Blockchain üzerindeki bilgiler esas olarak şifrelenmiş olsa da, şifrelenmiş bilgilerden kişinin kimliği belirlenebilecek veya başka bilgilerle eşleştirilebilecek durumlar söz konusu olabilir. Bu durumda, blockchain üzerindeki bilgiler de kişisel bilgi olarak ele alınabilir.

İşletmeler, kişisel bilgileri uygun bir şekilde yönetmeli ve kişinin rızası olmaksızın bu bilgileri üçüncü taraflara sağlamamalı veya kullanım amaçlarını değiştirmemelidir.

Blockchain Türleri ve Güvenliği

Blockchain teknolojisi, aşağıdaki üç türden oluşmaktadır ve kişisel bilgi işleyen işletmeler, yani “iş amaçlı kişisel bilgi veritabanlarını kullananlar” için, bu türlerin her biri farklı bir bakış açısı gerektirir.

Blockchain’in özelliklerinden biri, yüksek düzeyde güvenilirlikle veri kaydı ve yönetimini mümkün kılmasıdır. Japon ~Kişisel Bilgi Koruma Yasası’nın blockchain’e uygulanması bağlamında, her bir blockchain yapısının ve özelliğinin dikkate alınarak, yasalara uygun bir yönetim sistemi oluşturulması esastır.

① Kamu Tipi Blockchain

SBI VC Trade, Bitcoin, Ethereum gibi sanal para birimi değişim hizmetleri sunan ve dünya genelinden herkesin serbestçe katılabildiği dağıtık bir blockchain türüdür.

② Özel Tipi Blockchain

Belli bir organizasyon veya grup tarafından yönetilen kapalı bir ağdır ve katılımcılar ile yetkiler sınırlıdır. Bilgi gizliliği ve güvenliği yüksektir, işlemlerin onaylanması ve kuralların değiştirilmesi kolaydır, bu da bir avantajdır.

Bununla birlikte, şeffaflık ve kamusallık düşüktür ve sistem çalıştırılması ve güvenliği belirli kişi veya organizasyonlara bağlıdır, bu da bir dezavantajdır. (Örneğin, Japan Net Bank’ın sözleşme sistemi gibi)

③ Konsorsiyum Tipi Blockchain

Birden fazla organizasyon veya grup tarafından ortaklaşa yönetilen işbirlikçi bir ağdır ve katılımcılar ile yetkiler müzakere ile belirlenir.

Kamu ve özel tip blockchainlerin arasında bir yerde konumlanır ve bilgi gizliliği ve güvenliğini korurken, değişikliğe karşı direnç ve şeffaflık da sağlayan avantajlara sahiptir. Örneğin, Hyperledger açık kaynaklı bir blockchain platformudur ve sağlık, yabancı sermayeli finans ve yabancı sermayeli IT şirketleri gibi sektörlerde projeler organize edilmektedir.

Blockchain’de Kişisel Bilgi Koruma Sorunları

Bireyler, kendi kişisel bilgileri üzerinde açıklama, düzeltme, kullanımı durdurma ve silme gibi taleplerde bulunma hakkına sahiptir; ancak, blockchain üzerindeki bilgiler bir kez kaydedildikten sonra düzeltilmesi veya silinmesi mümkün değildir. Bu, blockchain’in değiştirilemezlik özelliğini sağlamak için gerekli bir mekanizmadır.

Blockchain üzerindeki verilerin düzeltilmesinin veya silinmesinin mümkün olmaması, beklenmedik durumlar ortaya çıkabilir ve bu durumlar kişisel bilgi koruma yasalarına uyulmamasına yol açabilir:

  • Hukuki geçersizlik veya iptal sebepleri varsa veya anlaşma ile değişiklik veya feshedilme durumları söz konusuysa, blockchain üzerindeki sözleşmelerde tutarsızlıklar oluşabilir.
  • Hatalı veriler veya virüsler kaydedildiğinde, blockchain’in güvenliği ve güvenilirliği zarar görebilir.
  • Yanlış veya gereksiz veriler yarı kalıcı olarak kalabilir.

Mevcut durumda, blockchain tasarımı hukuki ve teknik sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, işletmeler kişisel bilgileri blockchain üzerine kaydederken hukuki sorunlara ve zorluklara dikkat etmelidir.

Öte yandan, blockchain geliştiricileri için:

  • Blockchain üzerine kaydedilecek veri türlerini ve içeriğini dikkatlice seçmek,
  • Blockchain dışında tamamlayıcı yönetim ve müdahaleler için alt sistemler kullanmak,
  • Blockchain kurallarını ve özelliklerini uygun şekilde tasarlamak,

gibi önlemler gerekebilir.

Use case olarak özellikle, dünya genelinde node’ları birbirine bağlayan public blockchain’de, kişisel bilgi koruma yasaları ile çatışmalar tartışılmaktadır.

Genel olarak kişisel bilgi koruma yasalarını, merkeziyetçi işletmeleri hedef alan yasalar olarak ele alırsak, işlem bilgilerini kaydeden merkezi olmayan public blockchain ile karşıtlık oluşturur.

Ancak, kişisel bilgi koruma yasaları kapsamındaki düzenlemelere tabi olan kişisel bilgi işleyen işletmeler yani “kişisel bilgi veri tabanlarını iş amaçlı olarak kullananlar”, blockchain’i işleten kripto para borsaları bu tanıma uyar olarak düşünülebilir.

Yabancı ülkelerdeki üçüncü taraflara veri sağlama ile ilgili sınırlama hükümlerinde, public blockchain aracılığıyla node’lar arasında kişisel bilgi paylaşımı “ağ veya benzeri araçlar kullanılarak kişisel verilere erişilebilir durumda” olarak değerlendirildiğinde, kişinin onayının alınması veya gizlilik politikası ile önceden bilgilendirilerek istisnai durumlarda kişinin onayı olmaksızın üçüncü taraflara veri sağlanması gibi durumlar için gerekli önlemlerin alınması gerekecektir.

Eğer bir sorun meydana gelirse, hukukun uygulanması ve anlaşmazlıkların çözümü konusunda duruma göre değişiklik gösterecek ve avukatların müdahalesi gerekecektir.

Web3’te Fikri Mülkiyet Hukuku

Japonya’da fikri mülkiyet haklarının blok zinciri kaydını korumak için uygun olan yasalar, öncelikle Japon Telif Hakları Kanunu ve Japon Haksız Rekabetin Önlenmesi Kanunu’dur.

Fikri mülkiyet hakları ile ilgili sorunlar arasında, başkaları tarafından üretilen içeriğin üçüncü şahıslar tarafından izinsiz olarak NFT’ye dönüştürülmesi ve NFT/metaverse ile ilgili hakların düzenlenmesinin henüz tamamlanmamış olması sayılabilir.

Blok zincirinin avantajları arasında, verilerin değiştirilmesini veya kaybolmasını önleyebilmesi nedeniyle, fikri mülkiyet haklarının yaratılma zamanını ve hak sahipliğini kanıtlamada güçlü bir araç olması yer alır.

Ayrıca, işlemlerin ve bilgilerin şeffaflığını artırarak, fikri mülkiyet haklarının lisanslanması ve devri sırasında sözleşme yerine getirilmesini ve anlaşmazlıkların çözülmesini kolaylaştırabilir.

Öte yandan, blok zinciri, yasalar ve düzenlemelerle uyumluluk ve birlikte çalışabilirlikle ilgili sorunlar yaratabilir.

Blok zinciri üzerinde verilerin silinmesi veya düzeltilmesi zor olduğundan, fikri mülkiyet haklarının sona ermesi veya değişikliğe uğraması durumlarında uyum sağlamak zor olabilir. Örneğin, bir marka veya tasarımın geçersiz kılınması veya devredilmesi durumunda, blok zinciri kayıtlarının nasıl güncelleneceği bir sorun teşkil edebilir.

Ayrıca, veri gizliliği ve güvenliği ile ilgili sorunlara da yol açabilir. Örneğin, blok zinciri üzerinde saklanan verilerin üçüncü şahıslar tarafından sızdırılması veya değiştirilmesi durumunda, fikri mülkiyet haklarının sahipleri ve kullanıcılarının kişisel ve gizli bilgileri tehlikeye girebilir.

Japonya’da Japon Müzik Telif Hakları Derneği (JASRAC), 2022 yılının Ekim ayının 31’inde (2022), blok zincirini kullanarak varlık kanıtı işlevi ve eKYC (çevrimiçi kimlik doğrulama işlevi) özelliklerini içeren bir müzik bilgi yönetim sistemi olan ‘KENDRIX’i piyasaya sürdü. Bu, ücretsiz bir müzik yaratıcıları DX platformudur.

JASRAC ile müzik telif haklarının yönetimi için yapılan vekalet anlaşmasında, daha önce gerekli olan kullanım geçmişi kriterleri hafifletilmiş ve anlaşma işlemlerinin tamamlanması için gereken süre kısaltılmıştır. (Çevrimiçi güven anlaşması ve eser bildirim teslimi)

Müzik dosyalarını KENDRIX’e kaydettiğinizde, aşağıdaki bilgiler blok zincirine kaydedilir:

  • Müzik dosyasının hash değeri
  • Zaman damgası
  • Kullanıcı bilgileri
  • Başlık ve versiyon bilgileri

Bu sayede, müzik telif haklarını objektif bir şekilde kanıtlarken, blok zinciri kayıtlarını gösteren ‘varlık kanıtı sayfasını’ da yayınlamak mümkün olur. Yani, müzik eserlerini video paylaşım platformlarına veya sosyal medyaya yüklerken, ‘varlık kanıtı sayfasının’ halka açık URL’sini göstererek, haksız kullanımı caydırıcı bir etki yaratır.

Ek olarak, eKYC (çevrimiçi kimlik doğrulama işlevi) sayesinde, KENDRIX ile entegre hizmetlere genişletilebilir ve JASRAC ile güven anlaşması yapan müzik yaratıcıları, telif kullanım ücretlerinin dağıtımı için gereken işlemleri basitleştirerek adil bir karşılık alabilirler.

Yine de, ‘KENDRIX’ telif haklarının kazanılması veya oluşumuna katkıda bulunan bir araç değil, sadece telif haklarının yönetimini ve kanıtlanmasını destekleyen bir araçtır. Telif hakları, ‘KENDRIX’e kayıt olunmasa bile oluşur.
Referans: ‘Japon Müzik Telif Hakları Derneği (JASRAC) | KENDRIX’

Web3’te Para Aklama ve Terör Finansmanı ile İlgili Yasalar

NFT’ler arasında yüksek değerli olanlar da bulunmakta ve blockchain teknolojisinin kullanımı sayesinde kolayca transfer edilebilir olmaları, ayrıca dünya genelinde yasal düzenlemelerin yeterince yapılmamış olması nedeniyle, NFT’lerin para aklama ve terör finansmanı (ML/TF) için kullanılma riski taşımaktadır.

Para aklama, yasa dışı yollarla elde edilen paraların, yasal gibi gösterilerek ekonomiye sokulması işlemidir.

Hacking ve exploit (bilgisayar sistemlerindeki zayıf noktaları kullanarak yapılan saldırılar) gibi yöntemlerle gerçekleştirilen hırsızlık ve dolandırıcılık veya Ponzi şeması (bir tür yatırım dolandırıcılığı) ile elde edilen yasa dışı fonlar, küçük miktarlarda transfer edilerek veya defalarca başka kripto varlıklarla değiştirilerek aklanabilir. Bu durumda, yeterli kimlik doğrulaması yapmayan yabancı satış noktaları veya borsalar üzerinden işlem yapılırsa, fonların kaynağının tespiti zorlaşır.

Ayrıca, ‘dark site’ veya ‘dark web’ olarak adlandırılan ve genellikle kamuya açık olmayan internet üzerinden NFT gibi varlıkların alım satımı yapılarak nakde çevrilmesi gibi yöntemler de bulunmaktadır.

Japonya’da, para aklama (ML) ve terör finansmanı (TF) ile mücadele kapsamında ‘Japon Dış Döviz ve Dış Ticaret Kanunu (外為法)’, ‘Suç Gelirlerinin Transferinin Önlenmesine Dair Kanun (犯収法)’ ve ‘Terör Finansmanının Cezalandırılması Kanunu’ gibi yasalar bulunmaktadır.

Bu yasalar, finans kurumlarına işlem sırasında kimlik doğrulama zorunluluğu ve şüpheli işlemlerin bildirimi gibi yükümlülükler getirmekte, ancak 2021 yılı Haziran ayında yürürlüğe giren değişiklikle, kripto varlık değişim hizmet sağlayıcıları ve elektronik ödeme araçları işletmecileri gibi belirli işletmeler de özel işletmeler arasına eklenmiş ve para aklama ile terör finansmanı düzenlemelerine tabi tutulmaları gerektiği belirtilmiştir.

Uluslararası para aklama ve terör finansmanı önleme çerçevesinde lider konumda olan FATF (Mali Eylem Görev Gücü), kripto varlıklarla ilgili olarak uzun süredir ML/TF risklerinin analizini yapmakta ve ülkelerin benimsemesi gereken düzenleyici çerçeveyi zaten belirlemiş olmasına rağmen, NFT’lerle ilgili tartışmalar henüz başlamış durumdadır.

Web3’e Giriş İçin Bilinmesi Gereken Yasal Düzenlemeler

Yukarıda belirtildiği üzere, Japonya’da 2023 Nisan’ında “Web3 Beyaz Kitabı[ja]” yayımlanmış ve yasal düzenlemeler hız kazanmıştır.

Peki, sistemsel konsensüs sağlanana kadar halka açık şirketlerin Web3’e girişi mümkün müdür? Öncelikle FT ve NFT arasındaki farkı anlayarak, mümkün olan yöntemleri açıklayacağız.


FT ve NFT Arasındaki Farkı Anlamak

FT, Fungible Token (Değiştirilebilir Token) kısaltmasıdır ve birbirinin yerine geçebilen, aynı değer veya özelliklere sahip kripto varlıkları veya utility token’ları ifade eder. Bu token’lar, diğer FT’lerle değiştirilebilir, bölünebilir veya birleştirilebilir.

Diğer yandan NFT, Non-Fungible Token (Değiştirilemez Token) kısaltmasıdır ve tekil ve eşsiz token’ları ifade eder. Blok zinciri kullanılarak, dijital varlıkların nadirliği ve özgünlüğü garanti altına alınmıştır.

Örneğin, dijital sanat, gerçek dünyadaki nesneler veya metaverse içindeki gayrimenkuller gibi NFT’ler de mevcuttur; ancak bunlar diğer NFT’lerle değiştirilemez ve bölünemez veya birleştirilemez. Yani, FT için var olan ödeme hizmetleri yasası gibi kurallar bulunurken, NFT için hukuki bir kavram bulunmamaktadır.

Gelecekteki yasal düzenlemelerde dikkat çeken bir nokta, şirketler tarafından ihraç edilen ve sahip olunan token’ların, vergi kanunları çerçevesinde gelir olarak kabul edilip kurumlar vergisi kapsamına alınabileceği ihtimalidir. Özellikle, finansman sıkıntısı çeken yeni girişimler için, güvenlik token’ları aracılığıyla finansman sağlama ve karar alma süreçleri zorlaşabilir.

Diğer yandan, birçok VC (Venture Capital – Girişim Sermayesi) yatırım ortaklığı (LPS) formunda fonlar oluşturarak start-up’lara yatırım yapmaktadır; ancak LPS yasası çerçevesinde, yatırım araçları arasında STO (Security Token Offering) yer alırken, kripto varlıkların açıkça belirtilmemesi bir sorun olarak görülmektedir.

IFRS (Uluslararası Finansal Raporlama Standartları) Uygulamak

Muhasebe ile ilgili bir sorun olarak, FT sahibi olan halka açık şirketlerin, denetim firmaları tarafından kontrol edilememesi ve uygun görüş alamaması nedeniyle, Web3’e girişlerinin zorlaştığı belirtilmektedir.

IFRS (Uluslararası Finansal Raporlama Standartları), Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (IASB) tarafından oluşturulan, dünya genelinde kabul gören muhasebe standartlarıdır.

Japonya’da 2010 yılından itibaren, bazı halka açık şirketlere IFRS’nin gönüllü uygulanması mümkün kılınmış ve şu an itibarıyla Japon halka açık şirketlerin yaklaşık 260 tanesi IFRS’yi uygulamaktadır.

1: IFRS (Uluslararası Finansal Raporlama Standartları) Uygulamak

FT ihraç edilmesiyle ilgili muhasebe standartları dünya çapında tartışılmakta olup, henüz kesin kurallar belirlenmemiştir.

Yine de, Japon halka açık şirketlerine zorunlu olarak uygulanan ‘Gelir Tanıma ile İlgili Muhasebe Standartları’nda ‘FT ve STO’nun dışarıda tutulması’ açıkça belirtilmiştir; ancak IFRS (Uluslararası Finansal Raporlama Standartları) içinde böyle bir ifade bulunmamaktadır.

Yani, IFRS (Uluslararası Finansal Raporlama Standartları) çerçevesinde ‘Gelir Tanıma ile İlgili Muhasebe Standartları’nı uygulayarak, uyum sağlamak mümkündür. Genel şirketler de, belirli şartlar sağlandığında, IFRS (Uluslararası Finansal Raporlama Standartları) uygulayabilir.

2: Yurtdışında Web3 İşini Başlatmak

Dünyada, Web3’ü ulusal strateji olarak endüstri politikasının merkezine yerleştiren ülkeler bulunmaktadır. Bu tür ülkelerde bir merkez kurarak Web3 işini başlatmak da çözüm yollarından biri olarak kabul edilebilir.

Yurtdışı merkezlerde yürütülen Web3 işleri için, IFRS (Uluslararası Finansal Raporlama Standartları) ile muhasebe işlemleri yapılabilir ve konsolide mali tablolara dahil edilebilir.

Özet: Web3 Hukuku Gelişim Aşamasında, İlk Adım Olarak Avukata Danışın

Bu bölümde, Web3 ile ilgili hukuk ve bu alana giren şirketlerin dikkate alması gereken noktalar hakkında bir avukat açıklamalarda bulundu. Hukuki düzenlemelerin gerisinde kaldığı bu alanda, yasalar sık sık güncellenmekte ve en son bilgileri takip etmek şarttır. Web3 işletmeleriyle ilgili hukuki konularda, deneyimli bir avukata danışmanızı tavsiye ederiz.

Hukuk Büromuz Tarafından Sunulan Önlemler

Monolith Hukuk Bürosu, IT ve özellikle internet ile hukukun her iki alanında da yüksek uzmanlığa sahip bir hukuk firmasıdır. Büromuz, kripto varlıklar, NFT’ler ve blockchain ile ilgili işlerde kapsamlı destek sağlamaktadır. Aşağıdaki makalede detayları bulabilirsiniz.

Monolith Hukuk Bürosu’nun Uzmanlık Alanları: Kripto Varlıklar, NFT’ler ve Blockchain[ja]

Managing Attorney: Toki Kawase

The Editor in Chief: Managing Attorney: Toki Kawase

An expert in IT-related legal affairs in Japan who established MONOLITH LAW OFFICE and serves as its managing attorney. Formerly an IT engineer, he has been involved in the management of IT companies. Served as legal counsel to more than 100 companies, ranging from top-tier organizations to seed-stage Startups.

Başa dön