Japonya Şirket Hukukunda Muhasebe Denetçisi: Rolü, Yetkileri ve Sorumluluklarına İlişkin Kapsamlı Açıklama

Şirketlerin finansal bilgilerinin güvenilirliği, sağlıklı ekonomik faaliyetlerin ve uluslararası yatırım ile ticaretin temelini oluşturur. Yatırımcıların ve alacaklıların güvenle karar verebilmeleri için, şirketler tarafından hazırlanan finansal tabloların doğru ve adil olduğunu bağımsız bir üçüncü tarafın garanti etmesi şarttır. Japonya’nın hukuk sistemine göre, bu son derece önemli rolü ‘muhasebe denetçisi’ üstlenir. Muhasebe denetçisi sistemi, Japon şirketler hukuku tarafından belirlenen resmi bir kurumdur ve şirketlerin muhasebesinin şeffaflığını ve güvenilirliğini sağlama konusunda merkezi bir rol oynar. Bu sistem, sadece iç piyasaya yönelik bir prosedür olmanın ötesinde, Japon şirket yönetişiminin uluslararası standartları karşıladığını gösteren önemli bir göstergedir. Muhasebe denetçileri, bağımsız konumlarından katı denetimler yapan yüksek derecede uzmanlaşmış profesyoneller olan yeminli mali müşavirler veya denetim firmaları tarafından yerine getirilir. Özellikle, toplum üzerinde büyük etkisi olan büyük ölçekli şirketlerde, muhasebe denetçisinin atanması yasal olarak zorunlu kılınmıştır; bu, şirketlerin ekonomik ölçeği büyüdükçe, finansal raporlamalarına karşı toplumsal sorumluluklarının da arttığı düşüncesini yansıtır. Bu makalede, Japon şirketler hukukunun hükümleri ve gerçek dava örnekleri temel alınarak, muhasebe denetçisinin hukuki anlamı, atanma süreçleri, somut görev yetkileri ve ağır sorumlulukları kapsamlı bir şekilde açıklanacaktır.
Japon Şirketler Hukuku Altında Muhasebe Denetçisi Sisteminin Anlamı ve Amacı
Muhasebe denetçisi, Japon şirketler hukukuna dayanarak kurulan ve ana amacı şirketin mali tablolarının muhasebe denetimini gerçekleştirmek olan bir şirket organıdır. Bu sistemin altında yatan düşünce, şirket yönetiminden bağımsız dışarıdan bir muhasebe uzmanı tarafından yapılan denetimler aracılığıyla finansal raporlamaların güvenilirliğini sağlamak ve hissedarlar ile alacaklılar başta olmak üzere tüm paydaşları korumaktır. Bir şirketin kendi ürettiği finansal bilgiler, üçüncü bir taraf olan muhasebe denetçisi tarafından objektif bir bakış açısıyla incelenir ve uygunluk hakkında görüş bildirilir. Bu sayede, bu bilgiler çok daha yüksek bir güvenilirlik kazanır. Bu işlev, şirketlerin toplumsal itibarını korumak ve finans piyasalarından sorunsuz bir şekilde kaynak sağlamak için hayati öneme sahiptir.
Japon şirketler hukuku, özellikle “büyük şirketler” için muhasebe denetçisi atamasını zorunlu kılmaktadır. Japon şirketler hukukunun 2. maddesinin 6. fıkrasına göre, büyük şirket, son iş yılında bilançosunda gösterilen sermayenin 500 milyon yen (yaklaşık 4.5 milyon dolar) veya toplam borç miktarının 20 milyar yen (yaklaşık 180 milyon dolar) üzerinde olduğu şirket olarak tanımlanmaktadır. Bu düzenlemenin arkasında, bir şirketin büyüklüğü arttıkça, onun iş faaliyetlerinin toplum ve ekonomi üzerindeki etkisinin de büyüyeceği yasal düşüncesi yatmaktadır. Büyük ölçekli şirketler, çok sayıda hissedar, alacaklı, çalışan ve iş ortağına sahiptir ve bu şirketlerin finansal durumunun sağlıklı olması, bu pek çok paydaşın çıkarlarıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle, yasa, bu tür şirketlerden daha yüksek finansal şeffaflık talep eder ve dışarıdan uzmanların sıkı denetimini zorunlu kılarak ekonominin genel istikrarını sağlamayı amaçlar.
Japonya’da Muhasebe Denetçisi ile Denetim Kurulu Üyesinin Karşılaştırılması
Japon şirket yönetim yapısını anlamak için, muhasebe denetçisi ile “denetim kurulu üyesi” arasındaki farkları net bir şekilde kavramak önemlidir. Her iki kurum da şirketin denetim işlevini üstlenir, ancak rolleri ve yetkileri temelde farklıdır.
En büyük fark, denetim kapsamındadır. Muhasebe denetçisinin görevi, adından da anlaşılacağı üzere, “muhasebe denetimi” ile sınırlıdır. Yani, bilanço veya gelir tablosu gibi mali tabloların, şirketin finansal durumunu ve iş performansını doğru bir şekilde yansıttığını doğrulamak ana görevidir. Öte yandan, denetim kurulu üyesinin denetim kapsamı, prensip olarak muhasebe denetimine ek olarak “iş denetimi”ni de içerir. İş denetimi, yönetim kurulu üyelerinin görevlerini yasalara ve şirket ana sözleşmesine uygun olarak ve doğru bir şekilde yerine getirip getirmediğini gözetlemeyi ifade eder ve daha geniş kapsamlı bir faaliyettir.
Ayrıca, nitelik gereksinimleri de farklıdır. Muhasebe denetçisi olabilmek için, Japon Şirketler Kanunu’nun 337. maddesinin 1. fıkrasına göre, yalnızca yeminli mali müşavirler veya denetim firmaları yeterli görülmüştür. Bu, muhasebe denetimi için yüksek düzeyde uzmanlık bilgisi gerektiğinden dolayıdır. Buna karşılık, denetim kurulu üyesi olmak için yasal olarak belirli bir uzmanlık niteliği talep edilmemektedir.
Ek olarak, pozisyonları da farklıdır. Muhasebe denetçisi, şirketle arasında denetim sözleşmesi imzalayan bağımsız bir “dış” uzmandır. Buna karşın, denetim kurulu üyesi, hissedarlar toplantısında seçilen ve yönetim kurulundan bağımsız olarak görevlerini yerine getiren şirketin “iç” yöneticisidir.
Bu iki kurum, birbirlerini tamamlayarak çift katmanlı bir denetim sistemini oluştururlar. Muhasebe denetçisi, dışarıdan bir mali uzman olarak mali bilgilerin doğruluğunu “gerçek” olarak belirlerken, iç denetim sorumlusu olan denetim kurulu üyesi, bu gerçeklere dayanarak yönetim kurulu üyelerinin iş kararlarının uygunluğunu ve yasallığını “süreç” olarak denetler. Örneğin, muhasebe denetçisinin keşfettiği muhasebe usulsüzlükleri, denetim kurulu üyesine bildirilir ve bu bilgiler, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu sorgulamak için önemli bir kaynak haline gelir. Böylece, her iki kurum da işbirliği yaparak daha etkili bir şirket yönetimi sağlarlar.
Aşağıdaki tablo, muhasebe denetçisi ile denetim kurulu üyesinin temel farklarını özetlemektedir.
Kriter | Muhasebe Denetçisi | Denetim Kurulu Üyesi |
Ana Rol | Mali tabloların doğruluğunu denetler | Yönetim kurulu üyelerinin görevlerini yasalara uygun olarak yerine getirip getirmediğini denetler |
Denetim Kapsamı | Muhasebe Denetimi | Prensip olarak İş Denetimi ve Muhasebe Denetimi |
Nitelik Gereksinimleri | Yeminli Mali Müşavir veya Denetim Firması | Özel bir gereksinim yok |
Pozisyon | Şirketin dış kurumu | Şirketin iç kurumu (yönetici) |
Görev Süresi | 1 yıl (yeniden atanabilir) | Prensip olarak 4 yıl |
Japonya’da Muhasebe Denetçisinin Seçimi
Japonya’daki şirketlerin muhasebe denetçisi seçim süreci, bağımsızlıklarını sağlamak amacıyla Japon Şirketler Kanunu tarafından ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.
Öncelikle, muhasebe denetçileri için katı nitelik gereksinimleri ve görevden alınma sebepleri belirlenmiştir. Daha önce belirtildiği üzere, muhasebe denetçisi olabilmek için yalnızca yeminli mali müşavirler veya denetim firmaları uygun görülmektedir. Ayrıca, bağımsızlıklarını tehlikeye atacak durumları önlemek için, Japon Şirketler Kanunu’nun 337. maddesinin 3. fıkrası, belirli çıkar ilişkilerine sahip kişilerin muhasebe denetçisi olmasını yasaklamaktadır. Örneğin, şirketin bir iştiraki olmak veya şirketten veya onun iştiraklerinden denetim hizmetleri dışında sürekli bir gelir elde eden kişiler muhasebe denetçisi olamazlar.
Muhasebe denetçisi, hissedarlar genel kurulunun olağan kararı ile seçilir (Japon Şirketler Kanunu’nun 329. maddesinin 1. fıkrası). Burada önemli olan nokta, muhasebe denetçisinin seçimi veya görevden alınması ile ilgili tekliflerin içeriğini belirleme yetkisinin yönetim kurulu üyelerinde değil, denetçilerde (veya denetim kurulu gibi denetim organlarında) olmasıdır. Bu, muhasebe denetçilerinin yönetim kurulunun etkisinden bağımsız olarak, adil bir denetim yapabilmelerini sağlamak için son derece önemli bir düzenlemedir. Yönetim kurulunun ücreti belirlemesi ve denetçilerin personel konularını kararlaştırması gibi bu yetki ayrımı, muhasebe denetçilerinin bağımsızlığını korumak için akıllıca tasarlanmış bir hukuki yapı olarak değerlendirilebilir.
Muhasebe denetçisinin görev süresi, seçildikten sonra sona erecek iş yılına ait olağan hissedarlar genel kurulunun sona ermesine kadar olarak belirlenmiştir (Japon Şirketler Kanunu’nun 338. maddesinin 1. fıkrası). Ancak, bu olağan hissedarlar genel kurulunda, görevden alma veya yeniden seçmeme gibi ayrı bir karar alınmadığı takdirde, o muhasebe denetçisi yeniden seçilmiş sayılır (Japon Şirketler Kanunu’nun 338. maddesinin 2. fıkrası). Bu ‘varsayılan yeniden seçim’ sistemi, muhasebe denetçisinin pozisyonunu istikrarlı kılar ve aktif bir görevden alma kararı olmadıkça görev süresinin devam etmesini esas alarak bağımsızlığını daha da güçlendirir.
Görevden alma konusunda, hissedarlar genel kurulunun kararı ile her zaman mümkündür (Japon Şirketler Kanunu’nun 339. maddesi), ancak denetçiler, muhasebe denetçisinin mesleki yükümlülüklere aykırı davrandığı veya muhasebe denetçisi olarak uygun olmayan bir davranış sergilediği gibi belirli durumlar söz konusu olduğunda, tüm denetçilerin onayı ile muhasebe denetçisini görevden alabilir (Japon Şirketler Kanunu’nun 340. maddesi). Bu da, denetçilerin muhasebe denetçisinin bağımsızlığını ve denetim kalitesini korumak için sahip olduğu güçlü yetkilerden biridir.
Japonya’da Muhasebe Denetçilerinin Görevleri ve Yetkileri
Muhasebe denetçilerinin görevlerini etkili bir şekilde yerine getirebilmeleri için, Japon şirketler hukuku geniş kapsamlı görevler ve yetkiler tanımaktadır. Bu yetkiler, özellikle Japon şirketler hukukunun 396. maddesinde yoğunlaşarak düzenlenmiştir.
Muhasebe denetçilerinin en temel görevi, şirketin finansal tablolarını, bunlara eşlik eden detaylı raporları, geçici finansal belgeleri ve konsolide finansal tabloları denetlemektir. Denetim tamamlandıktan sonra, Adalet Bakanlığı yönetmeliği gereğince, denetim sonuçlarını özetleyen bir ‘Muhasebe Denetim Raporu’ hazırlamaları gerekmektedir (Japon şirketler hukuku 396. madde 1. fıkra). Bu muhasebe denetim raporu, hissedarlar ve alacaklılar için güvenilir bir bilgi kaynağı oluşturur.
Bu görevi yerine getirebilmek için, muhasebe denetçilerine güçlü bir inceleme yetkisi verilmiştir. Denetçiler, denetim için gerekli olduğunda ‘her zaman’ şirketin muhasebe defterlerine ve ilgili belgelere erişebilir ve bunların kopyalarını alabilirler. Ayrıca, yönetim kurulu üyeleri, muhasebe danışmanları, yöneticiler ve diğer çalışanlardan muhasebe ile ilgili rapor talep edebilirler (Japon şirketler hukuku 396. madde 2. fıkra). Yönetim, doğası gereği dış denetçilerden daha fazla şirket içi bilgiye sahiptir. Bu bilgi asimetrisini aşmak ve muhasebe denetçilerinin pasif bir şekilde bilgi almak yerine aktif olarak bilgi toplayıp doğrulayabilmeleri için bu inceleme yetkisi hayati bir araçtır.
Bu inceleme yetkisi, ana şirketin yanı sıra, onun iştiraklerine de uzanır. Muhasebe denetçileri, görevlerini yerine getirmek için gerekli olduğunda, iştiraklerden muhasebe ile ilgili rapor talep edebilir ve bu iştiraklerin işleyişi ve varlıklarının durumunu inceleyebilirler (Japon şirketler hukuku 396. madde 3. fıkra). Ancak, iştirakler, raporlama veya inceleme taleplerini ‘geçerli bir neden’ olduğu takdirde reddedebilirler (Japon şirketler hukuku 396. madde 4. fıkra).
Ek olarak, muhasebe denetçileri için önemli bir raporlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Görevlerini yerine getirirken, yönetim kurulu üyelerinin görevlerini yerine getirirken yaptıkları usulsüzlükleri veya yasalara ve şirket ana sözleşmesine aykırı ciddi olayları keşfettiklerinde, bunları derhal denetçiye (veya denetim kurulu gibi denetim organlarına) bildirmek zorundadırlar (Japon şirketler hukuku 397. madde). Böylece, muhasebe denetçilerinin keşfettiği sorunlar sadece raporlarda belirtilmekle kalmaz, aynı zamanda hızla şirket içindeki denetim organlarına iletilir ve düzeltici önlemler alınması sağlanır.
Japon Hukuku Altında Muhasebe Denetçilerinin Yükümlülükleri ve Hukuki Sorumlulukları
Muhasebe denetçileri, büyük yetkileriyle birlikte, ağır hukuki yükümlülükler ve sorumluluklar taşır. Bu yükümlülükler ve sorumluluklar, denetçilere yüksek etik standartlar ve dikkatli olma gerekliliği getirir ve denetim kalitesini garanti altına almak için önemli bir disiplin işlevi görür.
Muhasebe denetçilerinin üstlendiği en temel yükümlülük, “iyi bir yöneticinin dikkat yükümlülüğü” (善管注意義務) olarak bilinir. Bu, şirket ile muhasebe denetçisi arasındaki ilişkinin Japon Şirketler Kanunu’nun (日本の会社法) 330. maddesi uyarınca bir vekalet ilişkisi olduğu ve Japon Medeni Kanunu’nun (日本の民法) 644. maddesinin hükümlerinin uygulanabilir olduğu anlamına gelir. İyi bir yöneticinin dikkat yükümlülüğü, muhasebe denetçisinin, mesleki uzmanlık ve yeteneklerine uygun olarak, objektif olarak beklenen dikkat düzeyini göstererek görevlerini yerine getirme yükümlülüğünü ifade eder. Denetçinin eylemlerinin bu düzeye ulaşıp ulaşmadığı, aşağıda bahsedilecek sorumlulukların belirlenmesinde bir ölçüt olarak kullanılır.
Bu yükümlülüğün ihlal edilmesi durumunda, muhasebe denetçisi öncelikle şirkete karşı sorumluluk taşır. Japon Şirketler Kanunu’nun 423. maddesinin birinci fıkrası, muhasebe denetçisinin görevlerini ihmal etmesi (任務懈怠) sonucunda şirkete zarar verilmesi halinde, denetçinin şirkete karşı bu zararı tazmin etme sorumluluğunu taşıdığını belirtir. Bu, uzman bir profesyonel olarak görev ihmaline karşı doğrudan bir sorumluluktur.
Ayrıca, muhasebe denetçileri, denetim raporlarına güvenerek işlem yapan hissedarlar ve alacaklılar gibi üçüncü şahıslara karşı da sorumluluk taşıyabilir. Bu üçüncü şahıslara karşı sorumluluk, Japon Şirketler Kanunu’nun 429. maddesinde belirlenmiş olup, iki aşamalı bir yapıya sahiptir. İlk olarak, muhasebe denetçisi görevini yerine getirirken “kötü niyet veya ağır ihmal” varsa, bu nedenle üçüncü şahıslara zarar verilmişse, zararı tazmin etme sorumluluğu taşır (Japon Şirketler Kanunu’nun 429. maddesi birinci fıkrası). Burada “ağır ihmal” gibi yüksek bir gereklilik getirilmesinin nedeni, denetimin uzmanlık gerektiren bir karar süreci içermesi ve basit ihmallere dayanarak sınırsız sorumluluk yüklenmesinin önüne geçmek ve denetçilerin görevlerini çekinmeden yerine getirebilmesini sağlamaktır.
İkinci olarak, muhasebe denetim raporunda yer alması gereken önemli konular hakkında “yanlış beyan” varsa, sorumluluk daha da ağırlaşır. Bu durumda, muhasebe denetçisi, kendi eylemlerinde dikkatsizlik yapmadığını, yani kusursuz olduğunu “kanıtlamadıkça”, üçüncü şahıslara karşı tazminat sorumluluğundan kaçınamaz (Japon Şirketler Kanunu’nun 429. maddesi ikinci fıkrası dördüncü bendi). Bu, yükümlülüklerin kanıt yükünün değişimi olarak adlandırılır ve piyasaya açıklanan nihai ürün olan denetim raporunun içeriği için özellikle ağır bir dikkat yükümlülüğü getirilmesinin hukukun amacını yansıtır. Bu iki aşamalı sorumluluk yapısı, üçüncü şahısların korunması ve denetçilerin aşırı yüklerden kaçınması gibi iki talebi dengeli bir şekilde karşılamaya çalışan sofistike bir hukuki denge üzerine kurulmuştur.
Japonya’da Muhasebe Denetçilerinin Sorumluluğunun Sorgulandığı Dava Örnekleri
Muhasebe denetçilerinin hukuki sorumluluklarına dair soyut düzenlemelerin, gerçek anlaşmazlıklarda nasıl yorumlanıp uygulandığını anlamak için, somut dava örneklerine bakmak faydalıdır. Japon mahkemeleri, zamanın değişimiyle birlikte, muhasebe denetçilerinden beklenen dikkat yükümlülüğü seviyesini yükseltme eğilimindedir.
Şirketlere karşı sorumluluğun değerlendirilmesinde dönüm noktası niteliğinde bir karar, Yargıtay’ın 2021 yılı 19 Temmuz (Reiwa 3) tarihli kararıdır. Bu dava, sınırlı muhasebe denetçisi sorumluluğunun sorgulandığı bir durum olmakla birlikte, kararın mantığı muhasebe denetçileri için de geçerlidir. Şirket çalışanları yıllar boyunca mevduatı zimmetlerine geçirmiş ve sahte banka bakiye belgelerinin kopyalarını sunarak dolandırıcılığı gizlemişlerdir. Alt mahkeme, denetçinin sunulan belgelerle muhasebe defterlerinin uyumlu olduğunu doğrulamasının yeterli olduğunu belirterek sorumluluğu reddetmiştir. Ancak, Yargıtay bu kararı bozmuş ve “Denetçi, muhasebe defterlerinin içeriğinin doğru olduğunu varsayarak hesap dokümanlarının denetimini yapamaz” demiştir. Ayrıca, bakiye belgesi gibi önemli kanıtların kopya olarak sunulduğu durumlarda, güvenilirliğe şüphe düşüren koşullar varsa, denetçinin orijinal belgeleri doğrulamak gibi daha ileri düzeyde inceleme yapma yükümlülüğü olduğunu belirtmiştir. Bu karar, muhasebe denetçilerinin sadece biçimsel prosedürleri takip etmekle kalmayıp, mesleki uzman olarak şüpheci bir yaklaşımla somut denetim yapmaları gerektiğini belirten, daha yüksek bir dikkat yükümlülüğü standardını açıkça ortaya koymuştur.
Üçüncü şahıslara karşı sorumluluk açısından ise, karşıt iki dava örneği bulunmaktadır. Bunlardan biri, Kimuraya olayı (Tokyo Bölge Mahkemesi 2007 yılı 28 Kasım kararı) olarak bilinir. Bu olayda, şirket kurnaz yöntemlerle büyük ölçekli stok varlıklarını süslemiş, ancak muhasebe denetçisi genel olarak adil ve makul olarak kabul edilen denetim standartlarına uyarak, yüksek riskli olarak değerlendirdiği durumlar için normalden daha sıkı denetim prosedürleri uygulamıştır. Mahkeme, muhasebe denetçisinin uzman olarak dikkat yükümlülüğünü yerine getirmesine rağmen, kurnazca yapılan dolandırıcılığın keşfinin zor olduğu durumlarda, sonuç olarak bunu fark edememiş olsa bile sorumluluk taşımadığına karar vermiştir. Bu karar, denetim standartlarına uymanın muhasebe denetçileri için bir “güvenli liman” olarak işlev gösterdiğini ortaya koymuştur.
Diğer bir örnek ise, toplumda büyük ilgi gören Livedoor olayıdır (Tokyo Bölge Mahkemesi 2009 yılı 21 Mayıs kararı). Bu olayda da büyük ölçekli bir makyajlı mali tablo hazırlanmış ve muhasebe denetçisi uygun görüş bildirmiştir. Ancak, bu olayda muhasebe denetçisinin şirketin hileli muhasebe işlemlerini fark ettiği veya en azından kasıtlı olarak göz ardı ettiğine dair kanıtlar bulunmaktaydı. Mahkeme, denetim firmasının yatırımcılara verdiği zararlar için tazminat sorumluluğu taşıdığına hükmetmiştir. Kimuraya olayı ile arasındaki belirleyici fark, muhasebe denetçisinin bağımsızlığının ve dürüstlüğünün eksik olmasıdır. Bu karar, denetim standartlarına uymanın, hileye karışma veya kötü niyet tespit edildiğinde savunma olarak yetersiz olduğunu göstermektedir.
Bu dava örneklerinin akışı, mahkemelerin muhasebe denetçilerinden beklediği sorumluluk standardının, sadece “prosedürlere uyum”dan “somut mesleki şüpheciliğin sergilenmesi”ne doğru evrildiğini göstermektedir. Muhasebe denetçileri, kurallara uymakla kalmayıp, sürekli eleştirel bir bakış açısı taşıyarak ve dolandırıcılığın belirtilerini gözden kaçırmamak için aktif olarak hareket etmek zorundadır; bu, hukuki olarak giderek daha fazla talep edilen bir durumdur.
Özet
Bu makalede ayrıntılı olarak anlatıldığı üzere, muhasebe denetçileri, Japon şirketler hukuku (Japanese Corporate Law) tarafından belirlenen, şirketlerin finansal raporlamasının güvenilirliğini sağlamak için vazgeçilmez bir kurumdur. Katı nitelik gereksinimleri, genel kurul tarafından atanmaları ve denetçiler tarafından gözetimleri, bağımsızlıklarını garanti altına almak için tasarlanmıştır. Ayrıca, geniş kapsamlı inceleme yetkileri, görevlerini etkili bir şekilde yerine getirmek için bir araç olurken, iyi yönetim sorumluluğu ve şirket ile üçüncü şahıslara karşı ağır hukuki yükümlülükler, görevlerinin kalitesini teminat altına alan bir disiplin olarak işlev görür. Muhasebe denetçisi sistemi, Japon piyasasının (Japan’s market) şeffaflığını ve adil oluşunu destekleyen temeldir ve hem yerel hem de uluslararası yatırımcıların güvenini kazanmalarının temelini oluşturur.
Biz Monolit Hukuk Bürosu olarak, Japon muhasebe denetçilerinin atanması, görevleri, yetkileri ve sorumlulukları ile ilgili karmaşık hukuki meselelerde, Japonya’daki (in Japan) sayısız müşterimize geniş çaplı tavsiye ve destek sağlama konusunda kanıtlanmış bir geçmişe sahibiz. Büromuzda, yabancı avukatlık niteliklerine sahip İngilizce konuşan birçok avukat bulunmakta ve Japon şirketler hukukuna (Japanese Corporate Law) dair derin uzmanlık bilgisi ile uluslararası pratik deneyimi birleştirmektedirler. Bu benzersiz gücümüzü kullanarak, yabancı şirketlerin ve yatırımcıların Japon iş ortamındaki (Japanese business environment) önemli kurumsal yönetim yönlerini doğru bir şekilde anlamalarını ve uygun şekilde yanıt vermelerini sağlamak için tam bir destek sistemi sunuyoruz.
Category: General Corporate