Reşit Olmayan Kişilerin Elektronik Ticaretteki Başvurularının İptali
Reşit olmayan bir kişinin başvurucusu olduğu elektronik ticaret hakkında, başvuru sahibi iptal talep ettiğinde, durum nasıl değerlendirilir?
Reşit olmayanların sözleşme başvuruları hakkında, Medeni Kanun’un 5. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında,
Medeni Kanun (Reşit olmayanların hukuki işlemleri)
Madde 5 – Reşit olmayan bir kişi hukuki bir işlem yaparken, yasal temsilcisinin (veli veya vasi) onayını almalıdır. Ancak, sadece hak kazanma veya yükümlülükten kaçınma hukuki işlemleri için bu durum geçerli değildir.
1 – Önceki fıkranın hükümlerine aykırı hukuki işlemler iptal edilebilir.
Yasal temsilcisinin (veli veya vasi) onayını almadan yapılan reşit olmayan bir kişi tarafından yapılan sözleşme başvuruları, elektronik sözleşme durumunda bile, prensip olarak iptal edilebilir.
Reşit Olmayan Kişilerin Sözleşme Başvurularının İptal Edilemeyeceği Durumlar
Ancak, bir kişi reşit olmayan biri olduğu için her durumda sözleşme başvurusunu iptal edebileceği anlamına gelmez.
‘Reşit olmayan kişinin yasal vasisinin onayını aldığı durumlar’, ‘izin verilen mülkiyet işlemleri durumları’ ve ‘reşit olmayan kişinin dolandırıcılık kullanarak başvuru yaptığı durumlar’ söz konusu olduğunda, reşit olmayan olma durumunu gerekçe göstererek başvurunun iptali kabul edilmez. Bu konuları açıklıyoruz.
Reşit Olmayan Kişinin Yasal Temsilcinin Onayını Aldığı Durumlar
Medeni Kanun’un 5. maddesinin 1. fıkrasında belirtildiği üzere, reşit olmayan bir kişi, yasal temsilcisinin onayını alarak bir sözleşme başvurusunda bulunduysa, bu başvuruyu iptal etme hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle, elektronik sözleşmelerde, yüz yüze veya yazılı işlemlere kıyasla, yasal temsilcinin onayını doğrulamak zor olabilir, ancak işletmelerin, başvuranın yaşını ve yasal temsilcinin onayını doğrulamak için uygun başvuru kabul adımlarını gözden geçirmesi gerekmektedir.
Yasal temsilcinin onayını doğrulama yöntemi olarak, başvuru adımları sırasında ekranda veya kullanım koşullarında, “Reşit olmayan kişilerin başvuruda bulunması durumunda yasal temsilcinin onayı gereklidir” gibi ifadelerin yer alması genellikle yaygındır. Ancak, bu ifadenin yalnızca yasal temsilcinin onayının olduğunu göstermek için yeterli olmadığı düşünülmektedir. Bu nedenle, telefon veya posta gibi çevrimiçi olmayan yöntemlerle onayı doğrulama gibi diğer unsurlarla birlikte onayın varlığını belirlemek gerekmektedir.
Ayrıca, reşit olmayan bir kişi kendi başvuru işlemlerini gerçekleştirirken, işlemleri ekranda gerçekleştiren kişi reşit olmayan kişi olduğu için, yasal temsilcinin onayını almanın gerekliliği konusunda uyarıda bulunulması gerekmektedir. Bu durumda, uygun bir ekran (yazı boyutu, renk, ifade biçimi, cep telefonu durumunda ekranın küçük olması göz önünde bulundurularak anlaşılır bir görüntü vb.) sağlanması gerekmektedir.
https://monolith.law/corporate/points-of-user-policy-firsthalf [ja]
Ödeme yöntemi olarak işletmenin kredi kartını belirlediği durumlarda, sözleşme başvuru sahibi olan reşit olmayan kişi ve kredi kartı sahibi aynı kişi ise, kredi kartının oluşturulma aşamasında, yasal temsilcinin onayının kartı çıkaran işletme tarafından sıkı bir şekilde doğrulandığı düşünülmektedir. Bu nedenle, reşit olmayan bir kişi adına kredi kartı çıkarılmış ve yasal temsilci kartın çıkarılması sırasında onay vermişse, bu tür bir satış sözleşmesi için, reşit olmayan kişi kredi kartını belirleyerek kartla ödeme yaparsa, genel olarak, kartın limiti dahilindeki her bir satış sözleşmesi için yasal temsilcinin genel onayının olduğu varsayılabilir.
Ancak, yasal temsilcinin kartın çıkarılması sırasında tahmin etmediği işlemlerin gerçekleştirildiği durumlar da olabilir. Örneğin, reşit olmayan bir kişinin bir arkadaşlık sitesinde kredi kartıyla ödeme yapması bu duruma bir örnektir. Bu durumda, her bir satış sözleşmesi için, işlemin konusunu dikkate alarak, yasal temsilcinin onayının olup olmadığı belirlenir.
Mobil telefon cihazı kullanılarak yapılan elektronik sözleşmeler için de, sözleşme başvuru sahibi reşit olmayan bir kişi ise, aynı düşünce tarzı uygulanır.
Mobil telefonla yapılan elektronik sözleşmelerde, mobil telefon operatörünün sunduğu faturalama sistemi (mobil telefon abonesine, mobil telefon kullanım ücreti ile birlikte hizmet kullanım ücretini talep eden, yani taşıyıcı faturalama) sıklıkla kullanılır. Ancak, her bir elektronik sözleşme, mobil telefon abonelik sözleşmesinden ayrı olarak, her bir kullanıcı (başvuru sahibi) ve hizmet sağlayıcı arasında kurulur ve kullanıcı reşit olmayan bir kişi ise, her bir elektronik sözleşme için yasal temsilcinin onayının olup olmadığı belirlenir, bu nedenle dikkatli olunmalıdır.
Taşıyıcı faturalama hakkında, reşit olmayan bir kişi mobil telefon kullanıcı sözleşmesi sahibi olduğunda veya ebeveyn sözleşme sahibi olsa bile kullanıcı olarak reşit olmayan bir kişi kaydedildiğinde, kullanım miktarının üst limitinin reşit bir kişi olduğunda belirlenen miktarın altında olması veya üst limit miktarını isteğe bağlı olarak düşük bir miktar olarak belirleyebilme durumu olabilir. Bu tür durumlarda, yasal temsilcinin üst limiti açıkça anladığı ve belirlediği bir adım atılmışsa, her bir hizmet kullanım sözleşmesi için, üst limit dahilinde önceden genel olarak onay verildiği varsayılabilir.
İzin Verilen Varlıkların Tasfiyesi Durumu
Sivil Kanun’un 5. maddesinin 3. fıkrasında,
Sivil Kanun (Reşit olmayanların hukuki işlemleri) Madde 5
3. Birinci fıkranın hükümlerine rağmen, yasal vekilin belirli bir amaç için tasfiyeye izin verdiği varlık, bu amaç çerçevesinde, reşit olmayanlar tarafından serbestçe tasfiye edilebilir. Amaç belirlemeden tasfiyeye izin verilen varlıkların tasfiyesi durumunda da aynıdır.
Yasal vekilin belirli bir amaç için tasfiyeye izin verdiği varlık hakkında, bu amaç çerçevesinde, reşit olmayanlar serbestçe tasfiye edebilir.
“Amaç belirleyerek tasfiyeye izin verilen” durum, örneğin okul ücreti veya seyahat masrafları gibi belirli bir kullanım amacı belirlenerek tasfiyeye izin verilen durumlardır. Ayrıca, yasal vekilin “amaç belirlemeden tasfiyeye izin verdiği” varlıkların reşit olmayanlar tarafından tasfiyesi durumunda, örneğin kullanım amacı belirlenmeden verilen harçlık vb. durumlarda reşit olmayanlar işlem yapabilir ve bu durumda da yasal vekilin onayı gerekli değildir.
Ancak, reşit olmayanlar tarafından iptal talebi geldiğinde, işletmelerin bu gerçekleri doğrulaması genellikle zor olabilir. Reşit olmayanların kullandığı ücretli online hizmetlerde, kullanım koşulları vb. ile aylık kullanım ücreti nispeten düşük belirlenmiş olsa bile, “tasfiyeye izin verilen varlık”ın bu duruma uygun olup olmadığı, her bir yasal vekil ve reşit olmayanın durumuna bağlıdır ve “tasfiyeye izin verilen varlık” olarak kabul etmek zor olabilir.
Ayrıca, Sivil Kanun’un 6. maddesinde,
Sivil Kanun (Reşit olmayanların işletme izni) Madde 6
1. Bir veya birkaç işletmeyi yürütmeye izin verilen reşit olmayanlar, bu işletme ile ilgili olarak, yetişkinlerle aynı işlem kapasitesine sahiptir.
Belirtilmiştir ki, izin verilen işletme ile ilgili mülkiyet eylemleri durumunda, reşit olmayan olma durumu iptal sebebi olamaz.
Ek olarak, Sivil Kanun’un 753. maddesinde,
Sivil Kanun (Evlilik ile reşit sayılma) Madde 753
Reşit olmayan bir kişi evlendiğinde, bu durumda reşit olmuş sayılır.
Belirtilmiştir ki, reşit olmayan bir kişi evlendiğinde, reşit olmayan olma durumu iptal sebebi olamaz. Ancak, Sivil Kanun’un 2022 yılında (Gregorian takvimine göre) 1 Nisan’da yapılacak değişiklikle, reşit yaşın düşürülmesiyle birlikte, Sivil Kanun’un 753. maddesi kaldırılacak ve evlilik ile reşit sayılma durumu da kaldırılacaktır.
Reşit Olmayan Bir Kişi Dolandırıcılık Yoluyla Başvuru Yaptığında
Sivil Kanun’un 21. maddesinde,
(Kısıtlı İşlem Yeteneği Olanların Dolandırıcılığı) Madde 21
Kısıtlı işlem yeteneği olan bir kişi, bir işlem yeteneği olan kişi olduğuna inandırmak için dolandırıcılık yaptığında, bu işlemi iptal edemez.
denilmektedir. Sivil Kanun’da, yalan söylemek “dolandırıcılık” olarak adlandırılır. Eğer reşit olmayan bir kişi, işlem yaptığı kişiye kendisinin reşit olduğuna veya yasal temsilcisinin onayının olduğuna inandırmak için “dolandırıcılık” yaparsa, bu reşit olmayan kişi, bu irade beyanını iptal edemez.
Bu “dolandırıcılık” ifadesi, sadece kısıtlı işlem yeteneği olan bir kişinin, karşı tarafı yanıltmak için aktif bir strateji kullandığı durumlarla sınırlı değildir. Kısıtlı işlem yeteneği olan bir kişi, normalde bir kişiyi aldatmak için yeterli olan söz ve davranışları kullanarak karşı tarafın yanılgısını tetikler veya yanılgısını güçlendirirse, bu da dahil olmak üzere anlaşılmaktadır (Yargıtay Kararı, 13 Şubat 1969).
Örneğin, bir elektronik sözleşme sırasında, başvuru sahibinin doğum tarihini (veya yaşını) ekrana girmesini sağlar, reşit olmayan bir kişi için “ebeveyn onayı gereklidir” şeklinde bir bildirim yaparak ebeveyn onayını kesin olarak alır ve reşit olmayan bir kişinin ebeveyn onayı olmadan işlem yapmasını önler. Ancak, reşit olmayan bir kişi, yanlış bir doğum tarihi (veya yaş) girerse ve sonuç olarak işletme, karşı tarafın reşit olduğuna yanlışlıkla inanırsa, bu durumda reşit olmayan kişinin “dolandırıcılık” yaptığı değerlendirilebilir ve reşit olmayan kişinin “dolandırıcılık” yaptığı değerlendirilebilir durumda, bu reşit olmayan kişi, iptal hakkını kaybetme olasılığı yüksektir.
Ancak, “dolandırıcılık” yapıldığı söylenebilir mi, yoksa söylenemez mi konusunda, sadece bildirim önlemleri ve yanlış giriş gibi gerçeklerle tek tip veya mekanik bir karar verilemez. Reşit olmayan bir kişi, reşit bir kişi gibi davranarak doğum tarihini (veya yaşını) girdiği durumda, sadece bu durumla karar verilmez, reşit olmayan kişinin kasıtlı yanlış girişi “bir kişiyi aldatmak için yeterli” bir eylem olarak kabul edilebilir mi, diğer gerçekler de dikkate alınarak, bireysel somut durumlar genel olarak dikkate alınarak ve gerçek bir bakış açısından karar verilir.
Sadece “Reşit misiniz?” sorusuna “Evet” düğmesini tıklattığınız durumlar veya kullanım koşullarının bir bölümünde “Reşit olmayan kişilerin yasal temsilci onayı gereklidir” yazılı olduğu durumlar gibi durumlarda, iptal edilebilir (=dolandırıcılık sayılmaz) olduğu kabul edilme olasılığı yüksektir.
https://monolith.law/corporate/points-of-user-policy-secondhalf [ja]
Reşit Olmayan Kişilerin Elektronik Ticaret İptali Sonrası
Reşit olmayan bir kişi tarafından yapılan elektronik sözleşme iptal edildiğinde, sözleşme baştan itibaren geçersiz sayılır. Sözleşme gereği reşit olmayan kişi ödeme yükümlülüğüne, işletme ise hizmet sağlama (ürün satışı durumunda ürün teslimi) yükümlülüğüne sahip olur. Ancak, işlem yerine getirilmemişse, bu yükümlülüklerin her ikisi de ortadan kalkar.
İşlem yerine getirilmişse, her iki taraf da elde ettikleri kazancı diğer tarafa iade etme yükümlülüğüne sahiptir.
Japon Medeni Kanunu (Durumun İlk Haline Getirilmesi Yükümlülüğü) Madde 121-2
1 Geçersiz bir eyleme dayalı borcun yerine getirilmesi olarak bir ödeme alan kişi, diğer tarafı durumun ilk haline getirmekle yükümlüdür.
3 Birinci fıkranın hükümlerine rağmen, eylem sırasında irade yeteneği olmayan kişi, eylemden dolayı elde ettiği kazanç ölçüsünde iade yükümlülüğüne sahip olur. Sınırlı eylem yeteneği olan kişiler için de aynı durum geçerlidir.
İşletme, ödeme iade yükümlülüğüne sahip olmasına rağmen, ödeme işlemlerinde kredi kartı veya operatör faturalandırma gibi, elektronik sözleşmenin doğrudan tarafları dışındaki ödeme işlemcileri yer alıyorsa, elektronik sözleşme iptal edildikten sonraki ödeme işlemcisi ile olan ilişki, genellikle kredi kartı işletmecisi ve kart sahibi, mobil telefon işletmecisi ve mobil telefon abonesi vb. arasındaki sözleşme içeriğine dayanır.
Reşit olmayan kişi, ürün teslimini almışsa, bu ürünü iade etme yükümlülüğüne sahip olur. Ancak, reşit olmayan kişinin iade yükümlülüğü, elde ettiği kazanç ölçüsünde (mevcut kazanç sınırları içinde) kalır. Bu nedenle, reşit olmayan kişinin aldığı hizmet, dijital içerik vb. bilgi varlıklarının sağlanması durumunda, durumun ilk haline getirilmesi yükümlülüğü olarak, reşit olmayan kişi, bilgi varlığını bundan sonra kullanamaz ve bunu garanti altına almak için, ücretli hizmet sağlayıcı, reşit olmayan kişiden bilgi varlığının silinmesini talep edebilir.
Ancak, örneğin reşit olmayan kişi, baştan itibaren iptal etmeyi düşünerek sözleşmeyi imzalar, ürünü alır ve kullanır, sonra iptal eder ve sonuç olarak işletme, ürün değerinde düşüş vb. zararlar yaşarsa, reşit olmayan kişi haksız eylem (Japon Medeni Kanunu Madde 709) temelinde tazminat sorumluluğu doğabilir. Reşit olmayan kişi, işletmeye zarar vermiş olsa bile, reşit olmayan kişi sorumluluk yeteneğine sahip değilse, haksız eylem sorumluluğunu taşımaz (Japon Medeni Kanunu Madde 712). Ancak, ebeveynler gibi gözetim yükümlüsü olan kişiler, gözetim yükümlülüğünün ihlali olarak haksız eylem sorumluluğu taşıyabilir (Japon Medeni Kanunu Madde 714). Ayrıca, reşit olmayan kişinin sorumluluk yeteneği varsa, ebeveynlerin gözetim yükümlülüğünün ihlali ve ilgili reşit olmayan kişinin haksız eylemi nedeniyle işletmeye verilen zarar arasında uygun bir nedensellik ilişkisi olduğunda, gözetim yükümlüsü tazminat sorumluluğu taşıyabilir (Japon Medeni Kanunu Madde 709, Yüksek Mahkeme Kararı, 22 Mart 1974).
Özet
Sivil Kanun (Japon Sivil Kanunu), reşit olmayan kişileri ve yetişkin vesayet altındaki kişiler gibi sınırlı eylem yeteneği olan kişileri korumaktadır. Özellikle reşit olmayanlar için koruma sağlanmıştır, bu yüzden işletmelerin dikkatli bir şekilde hareket etmesi gerekmektedir.
Ayrıca, Sivil Kanun’da yapılan değişiklikle, 2022 yılında (Gregorian takvimine göre 2022) reşit olma yaşı 18’e düşürülmüştür ve reşit olma yaşının düşürülmesinin ardından, 18-19 yaş arası genç yetişkinler, reşit olmayanların iptal edilmesi kapsamından çıkarılacaktır.
Büromuz Tarafından Alınan Önlemler
Monolith Hukuk Bürosu, özellikle IT ve hukuk alanlarında yüksek uzmanlığa sahip bir hukuk firmasıdır. Yetişkinlik yaşının düşürülmesiyle birlikte, çeşitli sözleşmelerin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Büromuzda, Tokyo Borsası Prime listesindeki şirketlerden girişimlere kadar çeşitli durumlar için sözleşme oluşturma ve inceleme hizmetleri sunmaktayız. Eğer sözleşme ile ilgili bir sorunuz varsa, lütfen aşağıdaki makaleye başvurunuz.