Sistem Geliştirme Anlaşmazlıklarının Çözüm Yolu Olarak Sivil Uzlaşma Nedir?
Bir anlaşmazlık durumunda, genellikle dava gibi çözüm yollarının olduğu iyi bilinir. Ancak, sistem geliştirme ile ilgili anlaşmazlıkların çözümü sadece dava ile sınırlı değildir. Bu makalede, dava yerine anlaşmazlık çözüm yöntemi olarak, sivil uzlaşma yöntemini ve ADR (Alternatif Uyuşmazlık Çözümü) kavramını tanıtıyoruz. Ayrıca, sistem geliştirme ile ilgili anlaşmazlıkların sivil uzlaşma özellikleri ve sivil uzlaşma yönteminin avantajları hakkında da açıklamalar yapıyoruz.
ADR’nin Sivil Uzlaşma Bağlamındaki Konumu
ADR Nedir?
Sivil uzlaşma, ADR’nin bir türüdür. Dolayısıyla, sivil uzlaşmayı anlamak için öncelikle ADR hakkında bilgi sahibi olmanız gerekmektedir. ADR, Alternative (Alternatif) Dispute (Anlaşmazlık) Resolution (Çözüm) kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır ve Türkçede “Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri” olarak çevrilebilir. Burada “alternatif” kelimesi, “mahkemeye alternatif bir yol” anlamına gelmektedir.
Aslında, sistem geliştirmeyle sınırlı olmaksızın, herhangi bir anlaşmazlık durumunda, bunu dava yoluyla çözmeye çalışmak büyük çaba ve maliyet gerektirebilir. Bu nedenle, gerçek iş dünyasında, genellikle dava açmadan önce taraflar arasında bir müzakere yapılır ve bir tür uzlaşma noktası bulunarak çözüm sağlanır.
Anlaşmazlık çözüm yöntemleri olarak, “dava” ve “müzakere”nin karşılaştırılmasını göz önünde bulundurarak, her birinin avantajları ve dezavantajları aşağıdaki makalede düzenlenmiştir.
https://monolith.law/corporate/disputes-related-to-system-development[ja]
Bu makalede, müzakere yoluyla anlaşmazlık çözümünün, düşük maliyetli ve hızlı bir yöntem olarak, dava sürecinde bulunmayan birçok avantaja sahip olduğunu ve müzakere yoluyla çözüm ararken hukuki bilginin yararlı olabileceğini açıklıyoruz.
ADR’nin bu genel çerçevedeki konumunu belirtmek gerekirse, ADR’nin “dava” ve “müzakere” arasında bir yerde olduğunu anlamak önemlidir. Yani, bir dava olmasa da, dava yerine geçen diğer yöntemlerle, daha esnek bir anlaşmazlık çözümüne yönelmek demektir.
ADR’nin Türleri ve Sivil Uzlaşmanın Konumu
Genellikle, ADR olarak adlandırılan prosedürler aşağıdaki iki türde sınıflandırılır:
- Anlaşmazlık taraflarının anlaşmasını teşvik eden çeşitli prosedürler → Uzlaşma bu kategoriye girer.
- (Her iki tarafın anlaşmaya varmış olmasa bile) Üçüncü bir tarafın anlaşmazlık hakkında bir karar vermesi ve her iki tarafın bu karara bağlı kalması için yapılan prosedürler → Tahkim bu kategoriye girer.
ADR’nin kendisi oldukça geniş bir kavramdır ve mahkemelerin veya ADR’ye odaklanmış özel kuruluşların yürüttüğü prosedürler olabilir. Sivil uzlaşma, mahkemelerin yürüttüğü bir prosedürdür (sivil konuları “sivil dava” olarak değil, “görüşme” olarak ele almanın “sivil uzlaşma” olduğunu anlarsanız, her ikisinin de yetkili olduğu mahkeme olduğunu anlamak daha kolay olacaktır).
Sivil Uzlaşma Nedir
Sivil uzlaşma, mahkeme tarafından değil, mahkemenin taraflar arasındaki görüşmeleri teşvik etmesi yoluyla anlaşmazlıkların çözümünü hedefler. Tarafların somut durumlarını göz önünde bulundurarak, hukuka bağlı kalmadan çözüm bulunabileceği bir durumdur ve bu, davanın sahip olmadığı bir avantajdır. Çözüm sürecinin dava sürecine göre daha kısa olması ve gizli olarak yürütülebilmesi de bir avantajdır.
Aşağıda alıntılanan Sivil Uzlaşma Yasası’nın birinci maddesi, sivil uzlaşmanın konumunu açıkça belirtmektedir.
Madde 1 – Bu yasa, sivil anlaşmazlıkların, tarafların karşılıklı ödünleriyle, gerçek duruma uygun bir çözüm bulmayı amaçlar.
Sistem Geliştirme Anlaşmazlıklarında Medeni Arabuluculuğun Özellikleri ve Avantajları Nelerdir?
Sistem geliştirme anlaşmazlıkları genellikle, kullanıcılar ve satıcılar arasında, şirketler (veya bireyler) arasında medeni bir konu olarak ele alınır. Ancak, sistem geliştirme konularında, genel medeni arabuluculuktan farklı bazı özellikler de bulunmaktadır.
Arabulucu olarak IT uzmanlarının seçilebileceği durumlar
Sistem geliştirme anlaşmazlıklarında, ister medeni ‘dava’ yoluyla çözüm aransın, ister medeni ‘arabuluculuk’ yoluyla görüşmelerle çözüm bulunsun, burada genellikle sistem geliştirme alanına özgü uzman bilgisinin nasıl dahil edileceği bir sorun olmaktadır.
Bu durumu göz önünde bulundurarak, örneğin Tokyo Basit Mahkemesi’nde, sistem geliştirme ile ilgili medeni arabuluculuk durumlarında, IT ile ilgili bilgiye sahip ve ilgili dava için uygun bir uzman ile bir hukuk uzmanı, arabulucu olarak atanır. Aslında, medeni arabuluculukta, bir hakim veya avukat kökenli yarı zamanlı hakim olan bir arabulucu ve iki arabulucu, toplamda üç kişilik bir ekip oluşturur ve arabuluculuk komitesi, taraflar arasında bir anlaşma oluşturmak için yardımcı olur. Yani, bu iki arabulucudan birinin, IT alanında bir uzman olması genellikle bir kuraldır ve bu, sistem geliştirme arabuluculuğunun bir özelliğidir.
Yine de, davanın büyük olması veya birden fazla uzman görüşüne ihtiyaç duyulması durumunda, üç veya daha fazla uzman arabulucu seçilebilir.
IT uzmanlarının rolünün, dava yoluyla çözüm aranmasına kıyasla daha büyük olması
Ayrıca, iki arabulucudan birinin IT uzmanı olması genellikle bir kuraldır ve bu, arabuluculukta, hukuk yerine IT uzmanlarının rolünün daha büyük olma eğiliminde olduğunu gösterir. Yargılama sürecinde, kararı veren her zaman hakimdir ve bir bilirkişi veya benzeri bir şekilde IT uzmanı bir kişi dahil olsa bile, bu yardımcı bir rolü aşmaz.
Ancak, arabuluculuk durumunda, IT ve sistem uzmanları doğrudan taraflar arasında yer alır ve birbirlerine taviz verme konusunda teşvik eder. Arabuluculuk odasında gerçekten bir bilgisayar çalıştırarak, yazılımın durumunu doğrulamak gibi şeyler de yapılır. Bu tür çabalar, Tokyo Bölge Mahkemesi gibi büyük mahkemelerde daha aktif olarak gerçekleştirilir ve mahkeme, resmi yargılama sürecine sıkışıp kalmadan anlaşmazlıkların çözümünü kendisi de aktif olarak gerçekleştirir.
Dikkat: Arabuluculuk ve Dava İkili Bir Seçenek Değildir
Öncelikle, buraya kadar olan konuşmada dikkat edilmesi gereken bir nokta, ‘arabuluculuk’ ve ‘dava’ seçeneklerinden birini seçtiğinizde, diğer seçeneği terk etmek zorunda olmadığınızdır. Bu, sadece sistem geliştirme ile sınırlı bir durum değildir. Başlangıçta arabuluculuk yoluyla bir çözüm aramayı hedeflemiş olsanız bile, tarafların görüşlerinin uyuşmaması durumunda, sonuçta bir dava olarak mahkemede sonuçlanması gerekebilir. Bu, gerçekten olabilecek bir durumdur.
Ayrıca, bir kez dava olarak mahkemeye taşınan bir durumun, hakimin kararıyla arabuluculuğa yönlendirilmesi de pratikte olabilecek bir durumdur. Bu duruma ‘ekli arabuluculuk’ denir.
Medeni Arabuluculuk Kanunu Madde 20: Dava mahkemesi, uygun olduğunu düşündüğünde, kendi yetkisiyle, olayı arabuluculuğa yönlendirebilir ve işlemi yetkili mahkemeye bırakabilir veya kendisi işlem yapabilir. Ancak, dava hakkında tartışma konuları ve kanıtlar düzenlendikten sonra, tarafların anlaşması olmadığı durumlarda, bu durum geçerli değildir.
Bu, hakimin kendi kararını vermenin son derece zor olduğu durumlar veya tarafların taviz vermesinin uygun olduğu durumlar için uygulanır.
Özet
Bu makalede, sistem geliştirme ile ilgili anlaşmazlıkları çözme yöntemi olarak sivil arabuluculuğu ele aldık. IT ile ilgili uzman bilgisi göz önünde bulundurulduğunda, yargısal bir çözüm hedeflemek birçok zorlukla karşılaşabilir. Bu nedenle, bu alandaki kapsamlı anlaşmazlık çözümü için, tek bir yönteme takılıp kalmadan, duruma göre çözüm seçmek önemli olacaktır.
Category: IT
Tag: ITSystem Development