MONOLITH LAW OFFICE+81-3-6262-3248Hafta içi 10:00-18:00 JST [English Only]

MONOLITH LAW MAGAZINE

General Corporate

Üretken Yapay Zekâ ve Japon Telif Hakkı Hukuku: Şirketler İçin Hukuki Risk Rehberi

General Corporate

Üretken Yapay Zekâ ve Japon Telif Hakkı Hukuku: Şirketler İçin Hukuki Risk Rehberi

Japonya’da Yapay Zeka (AI) tarafından üretilen içerik, işletme yönetiminin her yönünde devrim yaratma potansiyeline sahiptir. İçerik üretiminden araştırma ve geliştirmeye, müşteri hizmetlerine kadar uygulama alanları her geçen gün genişlemektedir. Ancak bu teknolojik yenilik, özellikle Japon telif hakkı yasası ile ilgili olarak şirketler için yeni hukuki zorluklar sunmaktadır. Birçok şirket, Yapay Zeka’nın kullanımını değerlendirirken veya ilerletirken, bu teknolojinin kolaylıklarının arkasında gizlenen telif hakkı ihlali risklerini doğru bir şekilde anlamak ve yönetmek zorundadır. Japon telif hakkı yasası, AI’nin geliştirme ve kullanım aşamalarında farklı hukuki prensipler uygulayan özgün bir yapıya sahiptir ve bu durum karmaşıklığın bir nedenidir. Öğrenme aşamasında AI gelişimini teşvik etmek için nispeten hoşgörülü düzenlemeler getirilirken, üretilen içeriği kullanan kullanıcılara sıkı sorumluluklar yüklenmektedir. Bu çift yapıyı anlamak, risk yönetiminin ilk adımıdır. Bu makalede, Japon telif hakkı yasasının çerçevesi içinde, Yapay Zeka’nın getirdiği başlıca hukuki meseleleri sistematik bir şekilde açıklıyoruz. Spesifik olarak, AI’nin ‘geliştirme ve öğrenme aşaması’ndaki hukuki muamelesi, işletmelerde ‘üretim ve kullanım aşaması’nda AI tarafından üretilen içeriğin telif hakkı ihlali riskleri, AI üretimlerinin telif hakkı sahipliği ve ihlal meydana geldiğinde şirketlerin sorumluluğu ve hukuki önlemler hakkında, Japon hükümet organı olan Bunka-cho’nun görüşlerini dikkate alarak, şirket yöneticileri ve hukuk departmanları için stratejik yaklaşımlar sunuyoruz.

Yapay Zeka Geliştirme ve Öğrenme Aşamaları ile Japon Telif Hakkı Kanunu

Yapay zekanın gelişmiş yetenekler sergileyebilmesi için, büyük miktarda veriyi öğrenmesi gerekmektedir. Bu veriler arasında, metinler, görseller, müzikler ve program kodları gibi, telif hakkı ile korunan çeşitli eserler bulunmaktadır. Japon telif hakkı kanunu, yapay zeka gelişiminde bu tür eserlerin kullanımını kolaylaştırmak amacıyla, belirli koşullar altında eser sahiplerinin iznini gerektirmeyen hükümler içermektedir.

Bunun merkezinde, 2018 (Heisei 30) yılında yapılan yasal düzenleme ile getirilen Japon telif hakkı kanununun 30. maddesinin 4. fıkrası yer almaktadır. Bu madde, “eserde ifade edilen düşünce veya duyguların tadını çıkarmak amacı gütmeyen kullanımları” kabul eder ve “esnek hak kısıtlama hükümleri”nden biri olarak kabul edilir. Yapay zekanın öğrenmesi, insanların eserleri takdir edip keyif alması (yani “tadını çıkarması”) için değil, verideki desenleri ve yapıları çıkarmak ve analiz etmek için bilgi analizi yapmak amacıyla gerçekleşir. Dolayısıyla, bu “tadını çıkarmama amaçlı” kullanımlar, yapay zeka geliştiricilerinin internet üzerindeki açık verileri eser sahiplerinin izni olmaksızın öğrenme amaçlı kullanabilmesine olanak tanır. Bu hüküm, Japon teknolojik yeniliklerini ve endüstriyel rekabet gücünü teşvik etme politikasının bir sonucudur.

Ancak, bu ilkenin önemli istisnaları vardır. Japon telif hakkı kanununun 30. maddesinin 4. fıkrası, bir şerh ile “ilgili eserin türü ve kullanımı ile kullanım şekli göz önünde bulundurulduğunda, eser sahibinin çıkarlarını haksız yere zarara uğratacak durumlar bu kapsam dışındadır” demektedir. Hangi durumların “haksız yere zarar verme” kapsamına girdiği konusunda bireysel ve somut bir değerlendirme gerekmektedir, ancak Japon Kültür Ajansı tarafından yayınlanan “Yapay Zeka ve Telif Haklarına İlişkin Görüşler”de, bazı örnekler belirtilmiştir.

Örneğin, yapay zeka öğrenme amaçlı özel olarak düzenlenmiş ve satılan bir veritabanı eserini, karşılığını ödemeden izinsiz kopyalayıp öğrenme amaçlı kullanmak, veritabanı sağlayıcısının pazarıyla doğrudan rekabet eder ve onun çıkarlarını haksız yere zarara uğratma olasılığı yüksek olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca, belirli bir yaratıcının tarzını taklit eden içerik üretmek amacıyla, sadece o yaratıcının eserlerini yoğun bir şekilde öğrenmeye yönlendirmek de, asıl “tadını çıkarmama amaçlı” kullanımın sınırlarını aşar ve tadını çıkarma amacının da var olduğu yorumlanabilir. Dahası, telif hakkı ihlali olan, yani korsan baskıların yayınlandığını bilerek, bu verileri toplayıp yapay zekanın öğrenmesi için kullanmak da, hak ihlallerini teşvik eden bir durum olarak görülmektedir.

Bu örnekler, yapay zeka geliştirme aşamasında uyumun, sadece teknik olarak veri kopyalama yeteneğiyle ilgili bir sorun olmadığını, aynı zamanda bu eylemin mevcut pazarları veya hak sahiplerinin meşru çıkarlarını ekonomik olarak zarara uğratmadığını değerlendirmeyi gerektirdiğini göstermektedir. Şirketler yapay zeka geliştirdiklerinde veya geliştirmeyi başka bir kuruma devrettiklerinde, öğrenme verilerinin kaynağı ve kullanım yönteminin bu tür hukuki ve etik standartları karşıladığından emin olmak için dikkatli bir due diligence süreci gereklidir.

Yapay Zeka Üretimlerinin Kullanımı ve Japonya’da Telif Hakkı İhlali Riski

Yapay zekanın (AI) geliştirilmesi ve öğrenme aşaması Japonya’nın Telif Hakkı Kanunu’nun 30. Maddesi’nin 4’üncü fıkrası uyarınca yasal olarak gerçekleştirilmiş olsa bile, bu AI kullanılarak üretilen içeriklerin telif hakkını ihlal etmeyeceği garantisi yoktur. Hukuki koruma, öğrenme aşamasıyla sınırlıdır ve üretim ve kullanım aşamasında, AI kullanıcıları doğrudan telif hakkı ihlali sorumluluğu ile karşı karşıya kalabilirler.

Japon yargı kararlarına göre, telif hakkı ihlalinin gerçekleşebilmesi için genellikle ‘benzerlik’ ve ‘dayanaklık’ olmak üzere iki temel unsurun karşılanması gerekmektedir. Benzerlik, sonradan oluşturulan eserin, mevcut telif hakkı bulunan eserin yaratıcı ifade bölümleriyle esaslı bir benzerlik göstermesini ifade eder. Sadece fikirlerin, tarzın veya yaygın ifadelerin ortak olması, benzerlik olarak kabul edilmez. Dayanaklık ise, sonradan oluşturulan eserin, mevcut bir esere dayanarak yaratıldığını belirtir ve eğer eser, mevcut telif hakkı bulunan eseri bilmeksizin tesadüfen yaratılmışsa, dayanaklık reddedilir.

AI kullanımında, üretilen eserin mevcut telif hakkı bulunan bir esere benzer olması ihtimali oldukça yüksektir. Sorun, dayanaklığın değerlendirilmesidir. AI kullanıcısı belirli bir eseri bilerek ve onu yeniden üretmek için talimat (prompt) vermişse, dayanaklık açıkça kabul edilir. Ancak, daha karmaşık olan durum, kullanıcının belirli bir eseri hiç bilmediği halde, AI’nin öğrenme verisi olarak o eseri içermesi nedeniyle benzer bir şey üretmesidir. Bu konuda hukuki görüş henüz kesinleşmemiş olsa da, AI’nin öğrenme verisinde ilgili telif hakkı bulunan eserin bulunması gerçeğinin, dayanaklığın varsayılmasına yol açabileceği yönünde tartışmalar mevcuttur. AI modelinin öğrenme verileri genellikle büyük ve ‘kara kutu’ niteliğindedir, bu nedenle kullanıcıların tüm içeriği anlaması pratikte imkansızdır. Bu durum, şirketler için yönetilmesi son derece zor olan temel bir hukuki risk oluşturur.

Bu riski tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmadığından, şirketlerin riski yönetmek ve olası anlaşmazlıklara hazırlıklı olmak için pratik önlemler alması gerekmektedir. İlk olarak, şirket içinde AI kullanımına ilişkin açık kurallar belirlemek ve çalışanlara bu konuda eğitim vermek önemlidir. Hangi amaçla, hangi AI araçlarının, nasıl kullanılacağını belirlemek gereklidir. İkinci olarak, özellikle dışarıya açıklanmadan önce, AI tarafından üretilen içeriğin insan gözüyle kontrol edilmesi ve düzenlenmesi gereken bir süreç uygulanmalıdır. AI üretimleri, ‘ilk taslak’ olarak ele alınmalı ve insanın yaratıcı kararları eklenerek nihai ürüne dönüştürülmelidir, böylece orijinal eserle olan benzerlik azaltılabilir. Üçüncü olarak, üretim sürecine ilişkin kayıtların mümkün olduğunca saklanması tavsiye edilir. Hangi talimatlarla (prompt) üretim yapıldığına dair kayıtlar, dayanaklık tartışıldığında, ihlalin kasıtlı olmadığını göstermede yararlı olabilir.

Japonya’da AI ve Telif Hakkı: Ana Hukuki Meselelerin Karşılaştırılması

AI ve telif hakkı etrafındaki hukuki sorunlar, AI’nin yaşam döngüsünün aşamalarına göre doğası itibarıyla büyük farklılıklar gösterir. Aşağıdaki tablo, “geliştirme ve öğrenme aşaması” ile “üretim ve kullanım aşaması” arasındaki ana hukuki meseleleri karşılaştırarak düzenlemiştir. Bu karşılaştırma aracılığıyla, sorumluluğun yerinin ve riskin doğasının nasıl değiştiğini açıkça anlamak mümkündür.

Karşılaştırma KriteriGeliştirme & Öğrenme AşamasıÜretim & Kullanım Aşaması
Ana İlgili YasalarJapon Telif Hakkı Kanunu’nun (Japon Telif Hakkı Kanunu) 30. Maddesi’nin 4. FıkrasıJapon Telif Hakkı Kanunu’nda yer alan çoğaltma hakkı, uyarlamaya hak gibi
Merkezi Hukuki SorunKullanım amacı ‘keyif amaçlı olmayan’ mı, ayrıca telif hakkı sahibinin çıkarlarını ‘haksız yere zarara uğratıyor’ mu?Üretilen eser, mevcut telif hakkı eserlerine ‘benzer’ ve onlara ‘dayanıyor’ mu?
Ana Sorumlu TaraflarAI GeliştiricileriAI Kullanıcıları
Hukuki Riskin DoğasıYasadışı veri toplama ve öğrenme yoluyla geliştirme sürecinin hukuki kusurlarıKasıtlı olmayan telif hakkı ihlali eserlerin üretimi ve yayımı yoluyla doğrudan ihlal sorumluluğu

Yapay Zeka Tarafından Üretilen İçeriklerin Telif Hakkı

Şirketler, pazarlama materyalleri, tasarımlar, raporlar gibi içerikleri yapay zeka (AI) kullanarak oluşturduğunda, son derece önemli bir sorunla karşı karşıya kalırlar: “Bu ürünlerin telif hakkı doğar mı ve doğarsa, kime aittir?” Bu sorun, şirketlerin ürettikleri içeriği fikri mülkiyet olarak koruyup, başkalarının izinsiz kullanımını engelleyebilmeleri açısından belirleyicidir.

Japonya telif hakkı yasasının (Japon Telif Hakkı Yasası) 2. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendi, eserleri “düşünce veya duyguların yaratıcı bir şekilde ifade edildiği, edebiyat, bilim, sanat veya müzik alanına ait olanlar” olarak tanımlar. Bu tanımın temelinde, yaratıcının insan olması gerektiği varsayımı yatar. AI insan olmadığı için, AI tarafından otomatik olarak üretilen içeriklerde, AI’nin kendisinin telif hakkı sahibi olarak kabul edilmesi mevcut yasalar çerçevesinde mümkün değildir.

Bu nedenle, AI tarafından üretilen bir eserin telif hakkı kazanıp kazanamayacağı, üretim sürecindeki “insanın yaratıcı katkısı”nın varlığına bağlıdır. İnsan, AI’yi sadece bir “araç” olarak kullanıp, düşüncelerini ve duygularını yaratıcı bir şekilde ifade ettiği takdirde, o insan eserin yazarı olarak kabul edilir ve eser telif hakkı koruması altına alınabilir.

“Yaratıcı katkı”nın kabul edilip edilmeyeceği, insanın katılım derecesine göre değerlendirilir. Örneğin, “gün batımında bir kedi” gibi basit ve genel bir komut girildiğinde ve AI, ifadenin büyük bir kısmını otomatik olarak belirlediğinde, insanın yaratıcı katkısı yetersiz kabul edilir ve ürünün eser olarak telif hakkı kazanması olası değildir.

Diğer yandan, insan belirli bir yaratıcı niyetle hareket eder, bu niyeti gerçekleştirmek için komutlara çok sayıda ayrıntılı talimat ekler ve belirli bir ifadeyi elde etmek için defalarca deneme yanılma yaparsa, bu talimatlar ve seçimler süreci yaratıcı bir eylem olarak değerlendirilebilir ve eserin telif hakkı kazanması mümkün olabilir. Ayrıca, AI tarafından üretilen birkaç görseli insan seçip yerleştirir ve üzerine önemli düzeltmeler ve eklemeler yaparak bir eseri tamamlarsa, bu insanın yaratıcı düzenleme ve işleme kısmı için açıkça telif hakkı doğar.

Bu durum, şirketler için önemli stratejik ipuçları sunar. AI kullanarak değerli fikri mülkiyet yaratmak için, sadece AI’ye üretim talimatı vermek yerine, insanın yaratıcı katılımını sürece bilinçli olarak dahil etmek ve bunu kayıt altına almak esastır. Detaylı komut geçmişi, üretim sonuçlarının seçim süreci ve insanın sonradan yaptığı işlemlerin somut içeriği gibi bilgileri kaydetmek, gelecekte bu içeriğin telif hakkını iddia etmek ve korumak için önemli kanıtlar oluşturacaktır.

Sorumluluk ve Şirketlerin Karşılaştığı Japon Hukukuna Göre Yasal Önlemler

Yapay zeka kullanımı sonucunda istemeden telif hakkı ihlali yapan şirketler, ciddi yasal önlemlerle karşı karşıya kalabilir. Telif hakkı sahipleri, kendi haklarını korumak için Japon Telif Hakkı Kanunu ve Japon Medeni Kanunu’na dayanarak, çeşitli güçlü yasal araçlara başvurabilirler.

En doğrudan önlem, sivil hukuk çerçevesinde yapılan taleplerdir. Telif hakkı sahipleri, ihlalin durdurulmasını veya önlenmesini isteyen ‘durdurma talebi’nde bulunabilirler. Bu durumda, şirketler ihlal ettikleri içeriğin kullanımını hemen durdurmak ve web sitelerinden kaldırmak gibi önlemler almak zorunda kalabilirler. Ayrıca, telif hakkı sahipleri, ihlalden dolayı uğradıkları zararlar için ‘tazminat talebi’nde bulunabilirler. Zarar miktarının hesaplanması karmaşık olabilir, ancak ihlalden dolayı şirketin elde ettiği kâr gibi unsurlara dayanarak yüksek meblağlara ulaşabilir. Yazarın kişilik hakları ihlal edildiğinde ise, ‘itibarın iadesi gibi önlemler’ kapsamında özür ilanı yayınlama gibi taleplerle karşılaşılabilir.

Sivil sorumluluğun yanı sıra, telif hakkı ihlali cezai yaptırımlara da tabi olabilir. Özellikle kötü niyetli vakalarda, hak sahibinin şikayeti üzerine ceza davasına dönüşebilir. Bireyler için 10 yıla kadar hapis veya 10 milyon yen (yaklaşık 100 bin dolar) kadar para cezası verilebilirken, şirketler iş olarak ihlalde bulunduğunda, şirkete 300 milyon yen (yaklaşık 3 milyon dolar) kadar ağır para cezaları uygulanabilir.

Sorumluluk taşıyan taraf, esas olarak yapay zekayı kullanan ve ürünleri oluşturan şirketlerdir. Ancak, yapay zeka geliştiricileri tarafından sunulan hizmetler, belirli bir telif hakkı eseriyle benzer ürünler üretmeye yönelik tasarlanmışsa veya yüksek ihtimalle üretiyorsa, geliştiriciler de teknik sorunlardan dolayı sorumluluk paylaşabilir.

Şu anda, Japonya’da yapay zekanın telif hakkı sorunlarını doğrudan ele alan kesin yargı kararları hala sınırlıdır. Ancak, Japon büyük bir gazete şirketi, kendi ücretli makalelerinin izinsiz olarak öğrenilmesi ve kullanılması nedeniyle, yurtdışındaki bir yapay zeka işletmecisine karşı tazminat talebiyle dava açmıştır ve somut anlaşmazlıklar zaten meydana gelmiştir. Bu tür yargı kararlarının olmadığı durumlarda, şirketlerin yasal riskleri değerlendirmeleri ve uyulması gereken standartları belirlemeleri için, daha önce bahsedilen Kültür Ajansı’nın resmi görüşleri ve rehberlikleri, fiili davranış kuralları olarak son derece önemli bir anlam taşır. Bu nedenle, şirketlerin uyum stratejileri, bu idari kurumun rehberliğine sıkı sıkıya uymayı temel ilke olarak benimsemelidir.

Özet

Yapay zeka üretimi, şirketlere ölçülemeyecek faydalar sağlarken, Japon telif hakkı yasası altında ciddi hukuki riskler de taşımaktadır. Japonya’nın hukuk sistemi, AI gelişimini teşvik etmek amacıyla öğrenme aşamasında esnek bir yaklaşım benimserken, üretilen içeriği kullanan kullanıcılara telif hakkı ihlalleri konusunda katı sorumluluklar yüklemektedir. Bu çift yönlü yapıyı derinlemesine anlamak, şirketlerin AI teknolojisini güvenle kullanabilmesinin anahtarıdır. AI’nın öğrenme verileri yasal olarak toplansa bile, kullanıcılar tarafından üretilen içerik mevcut telif hakkı eserlerine benzerse, ciddi sivil ve cezai sorumluluklarla karşı karşıya kalabilirler. Şirketlerin, iç politika geliştirme, insan gözetiminde kapsamlı inceleme süreçlerini uygulama ve fikri mülkiyet haklarını güvence altına almak için yaratıcı süreçlerin dokümantasyonu gibi aktif ve somut risk yönetimi önlemleri alması şarttır.

Monolith Hukuk Bürosu, yapay zeka üretimi ve telif hakkı konularında karmaşık hukuki sorunlar hakkında Japonya’daki birçok müşteriye geniş çaplı tavsiyelerde bulunmuş bir geçmişe sahiptir. Büromuzda, sadece Japon avukatlık lisansına sahip olmakla kalmayıp, aynı zamanda yabancı avukatlık lisanslarına da sahip İngilizce konuşan uzmanlar bulunmaktadır ve bu sayede uluslararası iş geliştiren şirketlerin Japon hukuk sistemine hassas bir şekilde uyum sağlamalarına detaylı destek sunabilmekteyiz. Bu makalede açıklanan gibi konular hakkında danışmanlık veya somut iç yapıların oluşturulmasına destek gibi uzman hukuki hizmetler sunmaktayız.

Managing Attorney: Toki Kawase

The Editor in Chief: Managing Attorney: Toki Kawase

An expert in IT-related legal affairs in Japan who established MONOLITH LAW OFFICE and serves as its managing attorney. Formerly an IT engineer, he has been involved in the management of IT companies. Served as legal counsel to more than 100 companies, ranging from top-tier organizations to seed-stage Startups.

Başa dön