MONOLITH LAW OFFICE+81-3-6262-3248Hafta içi 10:00-18:00 JST [English Only]

MONOLITH LAW MAGAZINE

General Corporate

İşlem Konusu Olarak Telif Hakları: Hak Devri ve Zorla İcra Süreçleri

General Corporate

İşlem Konusu Olarak Telif Hakları: Hak Devri ve Zorla İcra Süreçleri

Japonya’daki hukuk sistemine göre, telif hakları yalnızca yaratıcı faaliyetleri korumak için var olan haklar değildir. Bunlar, şirket faaliyetlerinin merkezinde yer alan ve canlı bir ticaretin konusu olan önemli maddi olmayan varlıklardır. Japon telif hakkı yasası, eser yaratıldığı andan itibaren herhangi bir işlem gerektirmeden otomatik olarak hakların doğduğu ‘formalite gerektirmeyen’ bir sistem benimsemektedir. Bu ilke, yaratıcılığın teşvik edilmesine katkıda bulunurken, bu hakların ticaret konusu olduğunda, hak ilişkilerinin açıklığını ve ticaretin güvenliğini sağlamak için detaylı bir hukuki çerçeve gerektirir. Bu makalede, şirket hissedarları, yöneticiler ve hukuk departmanı çalışanlarının, telif haklarının ticaret konusu olarak anlamaları gereken, hakların devri (devretme), kullanım izni (lisans), rehin hakkı oluşturma, güven ve zorlayıcı icra gibi ana hukuki yönlerini, Japon mevzuatı ve yargı kararlarına dayanarak ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz. Bu hukuki mekanizmalar, sadece hukuki kavramlar olmanın ötesinde, finansman sağlama, birleşme ve satın almalar (M&A), iş ortaklıkları ve risk yönetimi gibi şirket stratejilerini gerçekleştirmek için pratik araçlardır. Japon telif hakkı yasasının temelinde, ‘kültürün gelişimine katkıda bulunmak’ amacıyla yazarların haklarını koruma ve bu hakların sorunsuz bir şekilde dolaşımını teşvik ederek endüstrinin gelişimini destekleme gibi iki önemli politika hedefi bulunmaktadır. Bu ikili yapıyı anlamak, Japon pazarında iş yaparken, telif hakkı gibi bir varlığın değerini en üst düzeye çıkarmak ve potansiyel riskleri önlemek için hayati önem taşımaktadır.

Japonya’da Telif Haklarının Devri (Cession)

Telif hakları, mülkiyet haklarının bir türü olarak, sözleşme yoluyla kısmen veya tamamen başka bir tarafa devredilebilir. Japon telif hakkı yasasının 61. maddesinin 1. fıkrası, bu devir imkanını açıkça belirlemekte ve bu, telif haklarına dayalı canlı bir piyasanın hukuki temelini oluşturmaktadır. Telif hakkının devri, örneğin bir tablonun fiziksel olarak satılmasından temelde farklıdır. Fiziksel bir eserin mülkiyet hakkı devredilse bile, buna bağlı telif haklarının otomatik olarak devredildiği anlamına gelmez. Benzer şekilde, telif hakkı sahibi, haklarını koruyarak başkalarına kullanım izni verme (lisanslama) ile de ayrılır.

Telif hakkı devir sözleşmesi yapılırken, en çok dikkat edilmesi gereken husus, Japon telif hakkı yasasının 61. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen özel hükümdür. Bu madde, telif haklarının devredildiği sözleşmelerde, çeviri hakkı ve uyarlamalar gibi ikincil telif eserlerin yaratılması hakkı (Japon telif hakkı yasasının 27. maddesi) ve ikincil telif eserlerin kullanımına ilişkin orijinal eser sahibinin hakları (aynı yasanın 28. maddesi) için, devir amacı olarak ‘özel olarak belirtilmedikçe’, bu hakların devreden kişiye (ilk telif hakkı sahibi) ait olduğu varsayılır. Bu, ‘ilgili telif eserine ilişkin tüm telif haklarını devrediyorum’ gibi genel ifadelerin, 27. ve 28. maddelerdeki hakların devri için hukuken yetersiz olduğu anlamına gelir. Bu önemli hakları güvence altına almak için, sözleşmede bu hakların ayrı ayrı ve açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Bu hüküm, yaratıcıların istemeden gelecekteki önemli gelir fırsatlarını kaybetmelerini önleyen koruyucu bir işlev taşırken, hakları elde etmeyi amaçlayan şirketler için sözleşme hazırlığında dikkat edilmesi gereken önemli bir noktadır.

Bu ‘özel belirtme’ maddesinin yorumunun tartışma konusu olduğu ünlü bir dava örneği olarak ‘Hikonyan Olayı’ (Osaka Yüksek Mahkemesi, 2011 (2011) Mart 31 tarihli karar) gösterilebilir. Bu olayda, popüler maskot karakter ‘Hikonyan’ın yaratıcısı, Hikone şehrine ‘telif hakları dahil tüm hakları’ devreden bir sözleşme imzalamıştır. Ancak, sözleşmede 27. ve 28. maddelerdeki haklar özel olarak belirtilmemiştir. Daha sonra, yaratıcı, Hikonyan’a benzer yeni pozlar içeren çizimler yaparak, uyarlamaya ilişkin hakların kendisinde kaldığını iddia etmiştir. Mahkeme, sözleşmede özel belirtme olmadığını kabul ederken, sözleşmenin amacı olan geniş kapsamlı turizm teşvik kullanımı, ödenen ücret miktarı ve taraflar arasındaki müzakere süreci gibi çeşitli koşulları dikkate alarak, taraflar arasında 27. ve 28. maddelerdeki hakları da içeren tüm telif haklarını devretme iradesi olduğuna hükmetmiştir. Bu, 61. maddenin 2. fıkrasındaki ‘varsayımın’ çürütülmesine ve şehrin haklarının tanınmasına yol açmıştır. Bu karar, Japon mahkemelerinin yalnızca yasa metninin ifadelerine değil, işlemin gerçek içeriğine ve tarafların gerçek niyetine de önem verdiğini göstermektedir. Ancak, bu, yalnızca dava yoluyla geriye dönük olarak sağlanan bir çözüm örneğidir ve büyük zaman ve maliyet gerektiren bir anlaşmazlık riskini içerir. Dolayısıyla, Hikonyan olayı, kolay bir çıkış yolu olarak değil, aksine açık ve net bir sözleşme hazırlamanın önemini yeniden hatırlatan bir ders olarak anlaşılmalıdır.

Telif Hakkı Kullanım İzni (Lisanslama) Japonya’da

Telif hakkı kullanım izni (lisanslama), telif hakkı sahibinin, telif hakkını kendinde saklı tutarken, diğer bir tarafa (lisans alan) belirli bir süre, bölge ve kapsamda eserini kullanma hakkı vermesidir. Bu işlem, Japon Telif Hakkı Kanunu’nun (Japon Telif Hakkı Kanunu) 63. maddesinin 1. fıkrasında hukuki dayanağını bulmaktadır.

Lisanslama sözleşmeleri esas olarak iki türde olabilir. Birincisi, ‘münhasır olmayan kullanım izni’ olup, telif hakkı sahibinin aynı eser üzerinde birden fazla lisans alana izin verebildiği ve aynı zamanda kendisinin de eseri kullanmaya devam edebileceği bir türdür. Sözleşmede aksi belirtilmedikçe, genellikle bu tür kabul edilir. İkincisi ise ‘münhasır kullanım izni’ olup, telif hakkı sahibinin belirli bir lisans alan dışındaki üçüncü şahıslara izin vermemeyi taahhüt ettiği bir sözleşmedir. Sözleşme içeriğine göre, telif hakkı sahibinin kendi kullanımını da yasaklaması mümkün olabilir.

Lisans alanın hukuki durumunu değerlendirirken, 2020 yılında yapılan telif hakkı kanunu değişikliği son derece önemlidir. Değişiklik öncesinde, kullanım izni yalnızca telif hakkı sahibi ile lisans alan arasındaki bir sözleşme hakkı (alacak hakkı) idi ve telif hakkı sahibi telif hakkını üçüncü bir şahsa devrettiğinde, yeni telif hakkı sahibi genellikle orijinal kullanım izni sözleşmesine bağlı değildi. Bu durum, lisans alanın aniden kullanım hakkını kaybetmesi gibi büyük bir iş riski taşımasına neden oluyordu. Bu sorunu çözmek için, 2020 yılının Ekim ayının 1’inde yürürlüğe giren değişiklikle Telif Hakkı Kanunu’na 63. maddenin 2’si eklenmiştir. ‘Otomatik karşı çıkma sistemi’ olarak adlandırılan bu düzenleme ile, bir kez geçerli bir şekilde kurulan kullanım izni, sonradan o telif hakkını edinen üçüncü şahıslara karşı da, herhangi bir özel prosedür uygulamaksızın, etkinliğini iddia edebilir hale gelmiştir. Bu değişiklik, lisans alanın konumunu büyük ölçüde güçlendirerek, lisans işlemlerinin istikrarını artırmış ve Japon içerik pazarının gelişimini teşvik eden ekonomi politikası açısından önemli bir anlam taşımaktadır.

Ayrıca, münhasır lisans alanın haklarının gücünü gösteren bir yargı kararı olarak, ‘Yatırım Amaçlı Yazılım Davası’ (Tokyo Bölge Mahkemesi, 2020 yılının Aralık ayının 17’sindeki kararı) bulunmaktadır. Bu davada mahkeme, münhasır lisans alanın, telif hakkı ihlal eden üçüncü şahıslara karşı doğrudan tazminat talep edebileceğini kabul etmiştir. Karar, kullanım izninin bir sözleşme hakkı olduğunu varsayarken, üçüncü şahısların ihlal eylemlerinin, münhasır lisans alanın özel konumundan elde etmesi gereken ekonomik faydayı yasadışı bir şekilde ihlal ettiğine hükmetmiştir. Böylece, münhasır lisans alan, sadece bir sözleşme tarafı olmanın ötesinde, ihlallere karşı doğrudan hukuki çözüm arayabilen önemli bir ekonomik aktör olarak konumlandırılmıştır.

Japonya’da Telif Haklarına İlişkin Teminat Hakları

Telif hakları maddi değere sahip olduğundan, borçlar için teminat (kolateral) olarak kullanılabilir. Borçlu, borcunu ödeyemediği durumlarda, alacaklı teminat olarak aldığı telif haklarını nakde çevirerek alacağını tahsil edebilir. Japonya’da telif haklarına ilişkin teminat hakları olarak özellikle ‘rehin hakkı’ ve ‘devir teminatı’ olmak üzere iki yöntem kullanılmaktadır.

Rehin hakkı, Japon telif hakkı kanunu ve medeni kanuna dayanan bir teminat hakkıdır. Taraflar arasındaki rehin hakkı sözleşmesi ile kurulur ve bu sözleşmenin Kültür Ajansı’nın telif hakkı kayıt defterine kaydedilmesiyle, üçüncü şahıslara karşı etkili olabilir (karşı koyma şartı). Japon telif hakkı kanununun 77. maddesinin 1. fıkrasının 2. bendi, bu kaydın üçüncü şahıslara karşı koyma şartı olduğunu belirtir.

Öte yandan, devir teminatı, Japon yargı içtihatları ile oluşturulmuş, kanunda açıkça düzenlenmemiş atipik bir teminattır. Bu yöntemde, borçlu (telif hakkı sahibi) telif hakkını teminat amacıyla alacaklıya şeklen devreder ve borç tamamen ödendiğinde telif hakkı borçluya geri döner. Devir teminatının en büyük avantajı esnekliğindedir. Genellikle borçlu, teminat sağladıktan sonra da eserini kullanmaya devam edebilir ve işinden gelir elde etmeye devam edebilir. Ayrıca, borç ödenmediği zaman teminat hakkının kullanılması, rehin hakkında olduğu gibi medeni icra hukukuna dayalı mahkeme işlemlerini gerektirirken, devir teminatında sözleşmede belirlenen özel satış gibi yöntemlerle mümkündür ve daha hızlı ve düşük maliyetli bir işlem beklenir. Devir teminatını üçüncü şahıslara karşı koymak için, rehin hakkı kaydı yerine ‘devir kaydı’ olarak kaydedilmesi gerekmektedir.

Bu iki yöntem, hukuki nitelikleri ve pratikteki işleyişleri açısından önemli farklılıklar gösterdiğinden, finansman sağlama durumlarında, bu özellikleri anlamak ve amaca uygun doğru yöntemi seçmek gerekmektedir.

ÖzellikRehin HakkıDevir Teminatı
Hukuki DayanakJapon Telif Hakkı Kanunu, Medeni KanunJapon Yargı İçtihatları
Borçlu Tarafından KullanımGenellikle alacaklının iznine bağlıdır ve kullanım sınırlı olabilir.Genellikle kullanım mümkündür ve işletmenin gelir elde etmeye devam etmesi beklenir.
Uygulama YöntemiGenellikle mahkeme tarafından düzenlenen açık artırma esastır.Sözleşme hükümlerine göre alacaklı tarafından özel satış yapılabilir ve hızlı nakde çevirme beklenir.
Kayıt‘Rehin Hakkı Kaydı’ olarak kaydedilir.‘Devir Kaydı’ olarak kaydedilir ve işlemin gerçek amacı kamuoyuna açıklanmayabilir.
Kayıt HarcıTeminat altına alınan borç miktarına göre değişir (borç miktarının binde dördü).Telif hakkı başına sabit bir ücrettir (her biri için 18,000 yen).

Japon Hukuku Altında Telif Haklarının Güvene Devri

Telif haklarının güvene devri, telif haklarını daha esnek ve etkin bir şekilde yönetmek ve kullanmak için bir hukuki çerçevedir. Japonya’nın Güven Hukuku’na dayanarak, telif hakkı sahibi olan ‘görevlendirici’, telif haklarını güvenilir bir ‘görevli’ye yasal olarak devreder ve görevli, güven sözleşmesinde belirlenen amaçlara uygun olarak, belirli ‘yararlanıcılar’ için bu telif haklarını yönetir ve tasarruf eder. Çoğu durumda, görevlendirici kendisi de yararlanıcıdır.

Telif haklarının güvene devrinin en yaygın kullanım örneklerinden biri, telif hakları yönetim kuruluşları tarafından yapılan merkezi yönetimdir. Örneğin, Japon Müzik Telif Hakları Derneği (JASRAC) gibi bir kuruluş, çok sayıda söz yazarı, besteci ve müzik yayıncısı (görevlendirici) tarafından müzik telif haklarının güvene devrini alır ve görevli olarak, iç ve dış piyasalarda lisansların verilmesi ve kullanım ücretlerinin tahsil edilmesi ve dağıtılması işlemlerini merkezi bir şekilde yürütür. Bu, bireysel hak sahiplerinin yapması zor olan geniş çaplı yönetimi mümkün kılan bir sistemdir ve Japon Telif Hakları Yönetim Kuruluşları Hukuku tarafından düzenlenmektedir.

Bir diğer gelişmiş kullanım şekli olarak, varlıkların menkul kıymetleştirilmesi gösterilebilir. Örneğin, bir film yapım şirketi, sahip olduğu film kütüphanesinin telif hakları portföyünü güven varlığı olarak kullanır ve bu güvenden doğan gelecekteki lisans gelirlerini alma hakkını (güven yararlanma hakkı) menkul kıymetleştirerek yatırımcılara satar. Bu sayede, telif hakkı sahibi gelecekteki gelirlerini bugünün değerine dönüştürebilir ve büyük ölçekli finansman sağlayabilir. Güven mekanizması, telif haklarının hukuki ‘sahipliğini’ ve ekonomik ‘yararını’ ayırma imkanı sunar ve bu tür gelişmiş finansal tekniklerin temelini oluşturur.

Telif haklarının devrini içeren güven kurulumunun üçüncü şahıslara karşı hukuki etki yaratması için, bunun Japon Kültür Ajansı’na ‘güven kaydı’ olarak tescil edilmesi şarttır. Japon Telif Hukuku’nun 77. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendi, bu tescilin üçüncü şahıslara karşı koyma şartı olduğunu belirtir.

Japonya’da Telif Haklarına Karşı Zorlayıcı İcra

Bir alacaklı, borçlu aleyhine kesinleşmiş bir mahkeme kararı veya noter onaylı bir belge gibi “borç belgesine” sahip olmasına rağmen borçlu ödemeyi yerine getirmezse, alacaklı mahkemeye başvurarak borçlunun mal varlığını zorla haczederek alacağını tahsil edebilir. Telif hakları, maddi olmayan varlık haklarıdır ve Japonya’daki Medeni İcra Hukuku kapsamında “diğer varlık hakları” olarak zorlayıcı icranın konusu olabilir.

Zorlayıcı icra işlemleri, öncelikle alacaklının borçlunun ikametgahının bulunduğu yerel mahkemeye haciz emri başvurusunda bulunmasıyla başlar. Mahkeme başvuruyu kabul ederse, borçluya haciz emri çıkarır ve tebliğ eder. Bu sayede, borçlu ilgili telif hakkını devretmek, lisanslamak veya teminat olarak kullanmak gibi tasarruf işlemlerini hukuken yapamaz hale gelir. Fiziksel varlıkların haczedilmesinden farklı olarak, bu hukuki tasarruf yasağı ile hak korunmuş olur. Haciz emri, telif hakkı için royalti ödeme yükümlülüğü taşıyan lisans sahipleri gibi üçüncü borçlulara da tebliğ edilebilir ve bu durumda alacaklı, royaltiyi doğrudan tahsil edebilir.

Haczedilen telif hakkının nakde çevrilmesi (paraya dönüştürülmesi) esas olarak aşağıdaki yöntemlerle gerçekleştirilir:

  • Devir emri: Mahkeme, değerlendirme sonucu belirlenen bir bedel üzerinden haczedilen telif hakkını doğrudan alacaklıya devretme emri verir.
  • Satış emri: Mahkeme, icra memuruna emir vererek genellikle açık artırma (müzayede) yoluyla telif hakkını üçüncü bir kişiye satmasını sağlar.
  • Tahsilat: Royalti geliri haciz konusu ise, alacaklı lisans sahibinden doğrudan ödeme alır.

Bu sistem, alacaklılar için borçlunun sahip olduğu telif hakları portföyünün güçlü bir tahsilat kaynağı olabileceği anlamına gelir. Öte yandan, borçlular için, işletmenin temelini oluşturan fikri mülkiyet haklarını kaybetme riski, borçlarını yerine getirme konusunda güçlü bir motivasyon kaynağıdır. Böylece, bir şirketin sahip olduğu telif hakları, işletme varlıkları olmanın yanı sıra, şirketin itibar risk profili bileşenlerinden birini de oluşturur.

Japonya’da Telif Hakları Kayıt Sistemi ile İşlemlerin Güvenliğini Sağlama

Japon telif hakları kayıt sisteminin temel amacını anlamak, telif hakları işlemlerine katılırken son derece önemlidir. Patent hakları veya ticari marka haklarından farklı olarak, telif hakları kayıt yoluyla oluşmaz. Haklar, yaratılışla birlikte otomatik olarak doğar. Peki, neden bir kayıt sistemi var? Bunun nedeni, telif haklarına ilişkin hukuki gerçekleri ve hak değişikliklerini kamuoyuna ilan etmek (kamuoyuna duyurma işlevi) ve hakların devredilmesi gibi durumlarda “işlemlerin güvenliğini” sağlamaktır.

Kaydın sağladığı en güçlü hukuki etki, “üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilirlik” şartının yerine getirilmesidir. Japon telif hakları kanununun 77. maddesi, telif hakkının devri, güvene dayalı değişiklikler veya telif hakkını konu alan rehin hakkının kurulması gibi önemli hak değişikliklerinin, bunlar kaydedilmedikçe üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez olduğunu belirtir. Örneğin, bir şirket (A Şirketi) telif hakkını başka bir şirkete (B Şirketi) sattıktan sonra, A Şirketi aynı telif hakkını haksız yere üçüncü bir şirkete (C Şirketi) de sattığında (çifte devir) ne olur? Eğer B Şirketi hızla devir kaydını tamamlamışsa, daha sonra ortaya çıkan C Şirketi’ne karşı kendisinin meşru hak sahibi olduğunu hukuki olarak iddia edebilir. Eğer B Şirketi ve C Şirketi kayıt yaptırmamışsa, hak ilişkisi belirsiz bir duruma düşer. İşte bu şekilde, kayıt sistemi, hak sahipliğini netleştirerek ve sonradan gelen hak iddia edenler veya diğer üçüncü kişilerle olan anlaşmazlıkları önleyerek, telif hakları piyasasında vazgeçilmez bir altyapı olarak işlev görür.

Telif hakkı kanunu, bu üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilirlik şartını sağlayan kayıt dışında, belirli amaçlar için birkaç kayıt sistemini daha belirlemiştir.

  • Gerçek adın kaydı (75. madde): Anonim veya takma adla yayımlanan eserler için, yazarın gerçek adını kaydetme sistemi. Bu, telif hakkının koruma süresini “yayımlanmasından sonra 70 yıl”dan, asıl kural olan “yazarın ölümünden sonra 70 yıl”a uzatma etkisi yaratır.
  • İlk yayın tarihinin kaydı (76. madde): Eserin ilk kez yayınlandığı veya yayımlandığı tarihi kaydetme sistemi. Bu, kaydedilen tarihte eserin ilk yayınlandığı veya yayımlandığı hukuki olarak varsayılır.
  • Yaratılış tarihinin kaydı (76. maddenin 2. fıkrası): Yalnızca bilgisayar programlarının eserleri için, yaratılış tarihini kaydetme sistemi. Bu, kaydedilen tarihte eserin yaratıldığı varsayılır.

Sonuç olarak, Japon telif hakkı sistemi, hakların “oluşum” aşamasında herhangi bir prosedür gerektirmeyen gayri resmi bir yaklaşım benimserken, hakların “işlem” aşamasında, işlemlerin güvenliğini ve hukuki istikrarı kayıt gibi resmi bir prosedür aracılığıyla sağlayan çift katmanlı bir yapıya sahiptir. Bu yapıyı anlamak, Japonya’da telif hakkı ile ilgili iş yapan tüm şirketler için temel ve en önemli bilgi olarak kabul edilebilir.

Özet

Bu makalede ayrıntılı olarak anlatıldığı üzere, Japonya’daki telif hakları, korunması gereken haklar olmakla birlikte, devir, kullanım izni, teminat olarak belirleme, güven, hatta zorunlu icra gibi işlemlerin konusu olan dinamik bir ekonomik varlıktır. Bu işlemleri düzenleyen hukuki çerçeve, hassas bir şekilde tasarlanmıştır ve bunların uygun kullanımı, şirket değerinin artırılmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Özellikle, telif hakkı devirlerindeki Madde 61, Fıkra 2’deki “özel belirtme” gerekliliği ve çeşitli hak değişikliklerindeki kayıt sisteminin “üçüncü şahıslara karşı koyma şartı” olarak işlevi, sözleşme uygulamaları ve hak yönetiminde büyük dikkat gerektiren noktalardır. Bu hukuki taleplere uygun hareket etmek ve bunları stratejik olarak kullanmak, telif haklarının fikri mülkiyet olarak değerini en üst düzeye çıkarmak ve aynı zamanda hukuki riskleri etkili bir şekilde yönetmenin anahtarıdır.

Monolith Hukuk Bürosu, Japonya’da çeşitli müşterilere, bu makalede ele alınan konular, yani telif haklarının işlem konusu olarak hukuki hizmetler konusunda geniş bir deneyime sahiptir. Büromuz, Japon fikri mülkiyet hukukuna hakim avukatların yanı sıra, yabancı avukatlık niteliklerine sahip İngilizce konuşan birçok üyeye sahiptir ve uluslararası iş bağlamını derinlemesine anlayarak kesintisiz iletişim ve doğru hukuki destek sunabilmektedir. Telif haklarının stratejik kullanımı, ilgili sözleşmeler ve anlaşmazlık çözümü konusunda uzman desteğe ihtiyacınız varsa, lütfen büromuza danışın.

Managing Attorney: Toki Kawase

The Editor in Chief: Managing Attorney: Toki Kawase

An expert in IT-related legal affairs in Japan who established MONOLITH LAW OFFICE and serves as its managing attorney. Formerly an IT engineer, he has been involved in the management of IT companies. Served as legal counsel to more than 100 companies, ranging from top-tier organizations to seed-stage Startups.

Başa dön