Japonya şirketler hukukunda hisse değişimi ve hisse devrinin durdurulması talebi ve geçersizlik davası

Japon Şirketler Hukuku’nun belirlediği hisse değişimi ve hisse devri, şirketlerin organizasyonel yeniden yapılanmasında son derece güçlü araçlardır. Bu yöntemler, tam ana-yan şirket ilişkisi kurma, birleşme ve devralma (M&A) gerçekleştirme veya holding yapısına geçiş gibi çeşitli yönetim stratejilerini hayata geçirmek için sıkça kullanılır. Yönetim kadrosunun öncülüğünde gerçekleştirilen bu işlemler, şirketin büyümesi ve rekabet gücünün artırılması için vazgeçilmezdir, ancak mutlak değildir. Japon Şirketler Hukuku, hissedarların çıkarlarını korumak amacıyla, bu organizasyonel yeniden yapılanma işlemlerine itiraz edebilmek için belirli yasal çözümler sunar. Bunlar, hisse değişimi veya hisse devrinin yürürlüğe girmesini önlemek için “ihtiyati tedbir talebi” ve yürürlüğe girdikten sonra yasal geçerliliğini iptal etmek için “geçersizlik davası”dır.
Bu yasal araçlar, hissedarlar için kendi haklarını korumak adına son savunma hattı olabilir. Öte yandan, yönetim kadrosu için planlanan organizasyonel yeniden yapılanmanın sekteye uğramasına neden olabilecek ciddi bir risk faktörüdür. Bu nedenle, hisse değişimi veya hisse devrine dahil olan tüm taraflar için, bu itiraz mekanizmalarının gerekliliklerini, katı prosedürlerini ve mahkemelerin karar eğilimlerini derinlemesine anlamak son derece önemlidir. Bu makalede, Japon Şirketler Hukuku’nda hisse değişimi ve hisse devrinin ihtiyati tedbir talebi ve geçersizlik davası hakkında, yasal dayanakları ve somut dava örnekleriyle birlikte kapsamlı bir açıklama sunacağız.
Japonya’da Hisse Değişimine İtiraz: İhtiyati Tedbir Talebi
İhtiyati Tedbir Talebinin Hukuki Çerçevesi
Hisse değişiminin gerçekleştirilmesini önceden engellemek amacıyla, hissedarlara ihtiyati tedbir talep etme hakkı tanınmıştır. Bu hak, hisse değişiminin yürürlüğe girmesinden önce, şirketten bu işlemi durdurmasını talep etme hakkıdır. Japonya’nın Şirketler Hukuku, tam bağlı ortaklıkların hissedarları için 784-2. madde, tam ana şirketlerin hissedarları için ise 796-2. madde ile bu hakkı düzenlemektedir.
Bu hakkı etkili bir şekilde kullanabilmek için genellikle mahkemeye, hisse değişiminin ihtiyati tedbir talep hakkını koruma altına alan bir geçici tedbir kararı başvurusu yapılır. Geçici tedbir kabul edilirse, şirket yasal olarak hisse değişimi işlemlerini ilerletemez. Bu, organizasyonel yeniden yapılanmayı planlayan şirketler için son derece hızlı ve güçlü bir caydırıcıdır.
İhtiyati Tedbir Talebinin Kabul Edilme Sebepleri
Hissedarların ihtiyati tedbir talebinde bulunabilmesi için, yasalarla belirlenmiş belirli sebepler gereklidir. Ana sebepler, hisse değişiminin yasalara veya şirketin tüzüğüne aykırı olması ve bu durumun hissedarlara zarar verme olasılığı taşımasıdır.
Burada bahsedilen “yasa ihlali” çeşitli durumları kapsar. Örneğin, aşağıdaki durumlar tipik örneklerdir:
- Hisse değişim sözleşmesinin içeriğinin yasadışı olması (örneğin: bedelin hesaplanmasının son derece adaletsiz olması)
- Yasalarla zorunlu kılınan önceden açıklama belgelerinin bulundurulmaması veya yanlış beyan edilmesi
- Hisse değişimini onaylayan genel kurul kararının prosedüründe ciddi bir kusur bulunması
- Yasal olarak gerekli alacaklı koruma prosedürlerinin yerine getirilmemesi
Ayrıca, genel kurul kararının atlanabileceği basit hisse değişimlerinde, bunlara ek olarak, hisse değişim bedelinin taraf şirketlerin mali durumu gibi faktörlere göre “son derece haksız” olması durumu da ihtiyati tedbir sebebi olarak kabul edilmektedir.
Yargının Kararı: Kansai Süpermarket Olayı
İhtiyati tedbir talebinin nasıl tartışıldığına dair temsilci bir örnek olarak, 2021 (Reiwa 3) yılında Kansai Süpermarket ile ilgili dava örneği bulunmaktadır. Bu olay, bir hissedarın oy davranışının yorumlanmasıyla ilgili prosedürel bir kusurun, büyük bir yönetim birleşmesini durdurma gerekçesi olup olamayacağı konusunda büyük ilgi çekmiştir.
Olayın özeti şu şekildedir: Kansai Süpermarket’in olağanüstü genel kurulunda, bir hissedar önceden lehte oy kullanma belgesi sunmuştu. Ancak, bu hissedar toplantıya katıldı ve yanlış anlamadan dolayı boş oy kullandı. Başkan, ilk sayımdan sonra bu hissedarın gerçek niyetini doğruladı ve nihayetinde oyu “lehte” olarak değerlendirdi. Sonuç olarak, hisse değişim önerisi kıl payı kabul edildi.
Buna karşılık, birleşmeye karşı olan OK Corporation, bu başkanın takdir yetkisinin Japonya’nın Şirketler Hukuku’nun 831. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendinde belirtilen “son derece adaletsiz bir yöntemle” alınan karar olduğunu iddia etti. Ve bu genel kurul kararının kusurunu “yasa ihlali” olarak değerlendirerek, Japonya’nın Şirketler Hukuku’nun 796-2. maddesine dayanarak hisse değişiminin durdurulmasını talep eden bir geçici tedbir başvurusunda bulundu.
Sonuç olarak, Japonya Yüksek Mahkemesi, 14 Aralık 2021 (Reiwa 3) tarihli kararıyla, başkanın takdir yetkisini kabul etti ve hisse değişiminin gerçekleştirilmesine izin verdi. Ancak, bu olay, genel kurulda önemsiz gibi görünen prosedürel sorunların, nasıl olup da şirketin tüm yönetim stratejisini sarsabilecek bir yasal mücadeleye dönüşebileceğini açıkça gösterdi. Mahkemenin prosedürlerin adilliğine ne kadar önem verdiği ortaya çıktı. Bu durum, şirket yönetiminde, biçimsel kurallara sıkı sıkıya uymanın, yasal riskleri önlemek için birincil savunma hattı olduğunu ima etmektedir. İhtiyati tedbir talebinde, hissedarlar prosedür ihlalini ve bu ihlal nedeniyle kendilerinin zarar görme “olasılığını” kanıtlamak zorundadır, ancak prosedür ihlali ciddi ise, zarar görme olasılığı da geniş bir şekilde yorumlanabilir.
Japonya’da Hisse Senedi Değişiminin Geçerliliğini İptal Etmek: Geçersizlik Davası
Japon Hukuku Altında Geçersizlik Davasının Hukuki Çerçevesi
Hisse senedi değişimi zaten yürürlüğe girdikten sonra, bu yasal etkinin kökten iptal edilmesi için kullanılan yöntem “geçersizlik davası”dır. Bu, sonradan sağlanan bir hukuki çare olup, Japon Şirketler Hukuku’nun 828. maddesinin 1. fıkrasının 11. bendinde dayanağını bulur.
Geçersizlik davası, durdurma talebinden daha katı usuli sınırlamalara sahiptir.
- Dava Açma Süresi: Hisse senedi değişiminin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde dava açılmalıdır. Bu süre değişmez bir süredir ve uzatılmasına izin verilmez.
- Dava Açma Hakkı: Davayı açabilecek kişiler (davacı ehliyeti), yürürlük tarihindeki ilgili şirketin hissedarları, yönetim kurulu üyeleri, denetçiler, tasfiye memurları ve hisse senedi değişimini onaylamayan alacaklılar ile sınırlıdır.
- Davalı: Dava, hem ana şirketi hem de bağlı şirketi davalı olarak içermelidir (zorunlu ortak dava).
Geçersizliğin Tanınabileceği Nedenler
Japon yasaları, geçersizlik nedenlerini açıkça sıralamaz. Bu nedenle, hangi durumlarda geçersiz sayılacağı, her bir olayın özel koşullarına göre Japon mahkemeleri tarafından değerlendirilir. Genel olarak, durdurma nedenlerinden daha ciddi olan ve işlemin bütününün meşruiyetini sarsacak kadar önemli bir kusur aranır. Durdurma talebinde istenen “zarar görme tehlikesi” şartı, geçersizlik davasında gerekli değildir, ancak bu durumda kusurun ciddiyeti daha fazla sorgulanır.
Yargı Kararlarının Eğilimi: İki Zıt Mahkeme Kararı
Mahkemelerin geçersizliği kabul edip etmeme konusundaki karar kriterleri, iki zıt mahkeme kararı aracılığıyla anlaşılabilir.
İlk örnek, usul açısından ciddi bir kusur nedeniyle geçersizliği kabul eden, 6 Şubat 2015 tarihli Kobe Bölge Mahkemesi Amagasaki Şubesi kararına aittir. Bu davada, şirketin, hisse değişim sözleşmesinin içeriği veya karşı taraf şirketin mali durumu gibi bilgileri içeren ve yasalarca zorunlu kılınan önceden açıklama belgelerini hiç hazırlamaması sorun teşkil etmiştir. Mahkeme, bu ihmali, hissedarların adil bir değerlendirme yapma imkanını ellerinden almak ve hisse geri alım talep hakkı gibi önemli hakların kullanılmasını fiilen imkansız hale getirmek olarak değerlendirmiştir. Bu durumun basit bir hata olmadığını, hissedarların haklarını kökten ihlal eden ciddi bir usul hatası olduğunu belirterek, hisse değişimini geçersiz ilan etmiştir.
İkinci örnek, hisse değişim oranının adaletsizliği gibi maddi iddiaların reddedildiği, 28 Eylül 2023 tarihli Tokyo Yüksek Mahkemesi kararıdır (eski Alps Electric-Alpine davası). Bu davada, tamamen bağlı ortaklık haline gelen Alpine’nin azınlık hissedarları, ana şirket olan Alps Electric ile yapılan hisse değişim oranının adaletsiz olduğunu ileri sürerek geçersizlik talep etmiştir. Ancak, mahkeme bu iddiayı kabul etmemiştir. Kararın merkezinde, şirketin karar alma sürecinde aldığı “adaleti sağlama önlemleri” yer almıştır. Özellikle, bağımsız bir üçüncü taraf değerleme kuruluşundan hisse değeri değerlendirme raporu ve adalet görüşü alınması, bağımsız bir üçüncü taraf komitesi kurularak müzakere sürecinin denetlenmesi ve çıkar çatışması olan yönetim kurulu üyelerinin karardan çıkarılması gibi önlemler değerlendirilmiştir. Mahkeme, bu şekilde objektif ve şeffaf bir usulün takip edildiği sürece, yönetimin belirlediği değişim oranının adil kabul edilmesi gerektiğini ve bunu çürütmek için özel durumların gerekli olduğunu belirten bir karar çerçevesi sunmuştur.
Bu mahkeme kararları, Japonya’daki mahkemelerin organizasyonel yeniden yapılandırmanın geçerliliğini değerlendirirken izledikleri belirgin bir eğilimi göstermektedir. Önceden açıklama belgelerinin eksikliği gibi objektif ve açık usul ihlallerine karşı sert bir şekilde geçersizlik kararı verirken, değişim oranının uygunluğu gibi yönetim kararlarına ilişkin konularda, adil bir usul sağlandığı sürece, mahkemeler kolayca müdahale etmemektedir. Bu durum, şirket yöneticileri için, bağımsız uzmanlardan danışmanlık almak gibi, usulün adaletini sağlama çabasının, hukuki meydan okumalara karşı en iyi savunma stratejisi olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca, geçersizlik kararı kesinleştiğinde, bu kararın etkisi üçüncü kişilere de yayılır (karşı taraf etkisi) ve geriye dönük olmasa da, ilgili şirketler elde ettikleri hisseleri eski hissedarlara iade etme yükümlülüğü altına girer (Japonya Şirketler Kanunu Madde 844), bu da ticari ilişkilerde büyük bir karmaşaya yol açar. Bu hukuki istikrar kaygısı, mahkemelerin geçersizlik kararlarında temkinli olmasının bir nedenidir.
Japonya’da Hisse Senedi Devri İçin İhtiyati Tedbir Talebi ve Geçersizlik Davası
Hisse senedi devri, yeni kurulan bir şirkete mevcut bir şirketin tüm hisselerini devrettirerek tam bir ana-yan şirket ilişkisi oluşturma yöntemidir. Bu işleme yönelik hukuki itirazlar, hisse senedi değişimi ile neredeyse aynı çerçevede düzenlenmiştir.
Hissedarlar, hisse senedi devrinin yürürlüğe girmesinden önce, Japonya Şirketler Kanunu’nun 805-2. maddesine dayanarak ihtiyati tedbir talebinde bulunabilirler. Ayrıca, yürürlüğe girdikten sonra, Japonya Şirketler Kanunu’nun 828. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendine dayanarak geçersizlik davası açabilirler.
İhtiyati tedbir talebi veya geçersizlik davasının kabul edilme nedenleri, hisse senedi değişimi durumunda olduğu gibi temelde aynıdır. Hisse senedi devri planının içeriği veya onay prosedürlerindeki yasa ve tüzük ihlalleri gibi konular sorun teşkil edebilir. Ancak önemli bir fark olarak, hisse senedi değişiminden farklı olarak, hisse senedi devrinde hissedarlar genel kurulunu atlayabilecek “basit prosedür” veya “kısaltılmış prosedür” bulunmamaktadır. Bu nedenle, bu prosedürlerle ilgili ihtiyati tedbir nedenleri, hisse senedi devrine uygulanmaz.
Japon Hukuku Altında İhtiyati Tedbir Talebi ve Geçersizlik Davasının Stratejik Karşılaştırması
Japonya’da hissedarlar ve yöneticiler hukuki yolları değerlendirirken, ihtiyati tedbir talebi mi yoksa geçersizlik davası mı seçecekleri veya hangi risklere karşı hazırlıklı olacakları stratejik açıdan önemli bir karardır. Her iki sistem, zamanlama, hukuki gereklilikler ve amaçlar açısından belirgin farklılıklara sahiptir.
İhtiyati tedbir talebi, hisse değişimi veya hisse devrinin yürürlüğe girmesinden önce yalnızca önleyici bir tedbir olarak mümkündür. Bu talebin amacı, sorunlu bir işlemin gerçekleştirilmesini engellemek veya daha avantajlı koşullarda yeniden müzakereyi şirkete teşvik etmektir. Buna karşılık, geçersizlik davası, yürürlüğe girdikten sonra 6 ay içinde açılabilen ve tamamlanmış bir işlemi geçersiz kılmayı hedefleyen daha köklü ve etkili bir sonuç arayan bir hukuki yoldur.
Hukuki ispat açısından, ihtiyati tedbir talebinde hissedarın “zarar görme olasılığını” kanıtlaması gerekirken, geçersizlik davasında bu gereklilik yoktur. Ancak, geçersizlik davasında, tamamlanmış bir işlemi geçersiz kılacak kadar ciddi bir kusurun varlığını ispatlamak gerekir ve bu oldukça yüksek bir eşiği temsil eder.
Özellikle hukuk uzmanlarının dikkat etmesi gereken bir nokta, “absorpsiyon teorisi” olarak adlandırılan yargı uygulamasındaki bir düşüncedir. Bu düşünceye göre, hissedarlar genel kurul kararındaki bir kusuru gerekçe göstererek kurumsal yeniden yapılanmanın geçerliliğine itiraz ettiklerinde, yeniden yapılanmanın yürürlüğe girmesinden sonra artık kararın iptali için dava açılamaz ve bu kusur, yeniden yapılanmanın geçersizlik nedeni olarak ileri sürülmelidir. Örneğin, genel kuruldan itibaren 3 ay içinde kararın iptali için dava açılabilir, ancak eğer genel kuruldan 1 ay sonra yeniden yapılanma yürürlüğe girerse, kalan 2 ay içinde kararın iptali için dava açılamaz. Bu kusuru ileri sürmek için, yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde yeniden yapılanmanın geçersizliği için dava açılmalıdır. Bu hukuki mantığı anlamamak, dava açma süresini yanlış hesaplamaya ve itiraz hakkını kaybetme riskine yol açabilir.
Bu sistemlerin farklılıklarını özetleyen tablo aşağıdadır.
| Özellik | Hisse Değişimi İhtiyati Tedbir Talebi | Hisse Değişimi Geçersizlik Davası | Hisse Devri İhtiyati Tedbir Talebi | Hisse Devri Geçersizlik Davası |
| Hukuki Dayanak | Japon Şirketler Hukuku Madde 784-2, Madde 796-2 | Japon Şirketler Hukuku Madde 828-1-11 | Japon Şirketler Hukuku Madde 805-2 | Japon Şirketler Hukuku Madde 828-1-12 |
| Dava Açma Süresi | Yürürlük tarihinden önce | Yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde | Yürürlük tarihinden önce | Yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde |
| Başlıca Başvuru Nedenleri | Kanun veya tüzük ihlali, aşırı haksız koşullar (özet durumlarda) | Ciddi usul veya esas kusurları | Kanun veya tüzük ihlali | Ciddi usul veya esas kusurları |
| “Zarar Görme Olasılığı” Şartı | Gerekli | Gerekli değil | Gerekli | Gerekli değil |
| Kararın Etkisi | Gelecekteki eylemlerin durdurulması | Karşı taraf etkisi (geriye dönük etki yok) | Gelecekteki eylemlerin durdurulması | Karşı taraf etkisi (geriye dönük etki yok) |
Özet
Japon Şirketler Hukuku kapsamında hisse değişimi ve hisse devrine karşı tedbir talepleri ve geçersizlik davaları, hissedarların haklarını koruyan önemli bir sistemdir. Ancak, bu hakların kullanımı için yüksek bir engel bulunmaktadır. Yargı kararlarının analizinden de anlaşılacağı üzere, mahkemeler özellikle işlemin geçersizliğini değerlendirirken dikkatli bir tutum sergilemektedir. En yüksek başarı olasılığı, önceden açıklama yükümlülüğünün ihlali gibi şirketin açık bir usul hatasını ileri sürme durumunda ortaya çıkmaktadır. Bu durum, yönetim kadrosuna, organizasyonel yeniden yapılanmayı gerçekleştirirken dikkatli olmaları ve yasal prosedürlere sıkı sıkıya uymalarının önemini güçlü bir şekilde vurgulamaktadır. Hissedarlar açısından, şirket tarafında usul hatası tespit edilirse, hızlı ve doğru bir hukuki yanıt vermek zorunludur.
Monolith Hukuk Bürosu, Japonya’daki birçok müşteriye, bu makalede açıklanan hisse değişimi ve hisse devrine ilişkin hukuki konularda geniş bir deneyime sahiptir. Organizasyonel yeniden yapılanmanın planlama aşamasında hukuki risklerin belirlenmesinden, tedbir talepleri ve geçersizlik davaları gibi dava süreçlerine kadar tutarlı bir destek sunmaktayız. Büromuzda, yabancı avukatlık lisansına sahip İngilizce konuşan birçok uzman bulunmaktadır ve Japon Şirketler Hukuku’nun karmaşık düzenlemelerini ve uygulama alışkanlıklarını uluslararası müşterilere anlaşılır bir şekilde açıklayarak en uygun stratejiyi önermekteyiz. Bu konu hakkında danışmak isterseniz, lütfen büromuzla iletişime geçiniz.
Category: General Corporate




















