MONOLITH LAW OFFICE+81-3-6262-3248Hafta içi 10:00-18:00 JST [English Only]

MONOLITH LAW MAGAZINE

General Corporate

Japonya Şirket Hukukunda Hisse Devrinin Hukuki Çerçevesi

General Corporate

Japonya Şirket Hukukunda Hisse Devrinin Hukuki Çerçevesi

Japonya’daki Şirketler Hukuku Altında Hisse Devri, işletme yönetimi ve yatırım faaliyetlerinin temelini oluşturan önemli bir unsurdur. Anonim şirketlerde, hissedarlar yatırımlarını geri kazanmanın ana yollarından biri olarak hisse devrine sahiptirler. Japonya’daki Şirketler Hukuku, genel olarak hisselerin serbestçe devredilmesini garanti altına alırken, bazı türdeki hisselerde devir kısıtlamaları bulunabilir. Yabancı yatırımcılar Japon şirketlerine yatırım yaparken, bu hisse devri ile ilgili hukuki kuralları doğru bir şekilde anlamak son derece önemlidir. Özellikle, devir kısıtlamalı hisselerin onay işlemleri, hissedarlar defterinin doğru yönetimi ve yabancı yatırımcılara özgü Japon Döviz ve Dış Ticaret Kanunu (Gaitamehō) altındaki bildirim yükümlülükleri, beklenmedik hukuki riskleri önlemek için hayati bilgilerdir. Bu detaylı rehber, İngilizce konuşan ve Japonca öğrenen kişilere, Japonya’daki Şirketler Hukuku altında hisse devrinin karmaşık yönlerini net bir şekilde anlamaları için hazırlanmıştır. Hisse devrinin temel prensiplerinden, devir kısıtlamalı hisselerin spesifik işlemlerine, hissedarlar defterinin rolünden ve yabancı yatırımcıların karşılaştığı özel düzenlemelere kadar, somut yasal maddeleri alıntılayarak açık ve anlaşılır bir şekilde açıklar.

Japon Hukukunda Hisse Devrinin Temel İlkeleri ve Karşı Koyma Şartları

Hisse Devri Özgürlüğünün İlkesi

Japonya şirket hukuku, anonim şirketlerin hisselerinin esas olarak serbestçe devredilebileceğini belirtir. Bu ilke, hissedarların şirkete yaptıkları yatırımları geri alma fırsatını güvence altına almak ve hisse yatırımlarını teşvik etmek için son derece önemlidir. Hisse devri özgürlüğünün ilkesi, Japon şirket hukukunun 127. maddesinde açıkça ifade edilmiştir.

Japon şirket hukukunun 127. maddesi, “Hisseler devredilebilir” şeklinde özlü bir şekilde düzenlemekte ve hisse devrinin esas olarak serbest olduğunu göstermektedir. Bu düzenleme, hissedarların kendi yatırımlarını esnek bir şekilde yönetmelerini ve piyasada hisse senetlerinin likiditesini sağlamalarını temel alır.

Hisse devri özgürlüğünün ilkesi, sadece hissedarların haklarını korumakla kalmaz, aynı zamanda sermaye piyasalarının sağlıklı işleyişi ve şirketlerin sürekli büyümesini destekleyen önemli bir hukuki temel de oluşturur. Serbest devrin garantisi altında, hissedarlar gerektiğinde kolayca hisselerini satabilir ve yatırımlarını geri alabilirler. Bu, yatırımcılar için cazip bir özellik olup, yatırım kararlarında önemli bir kriterdir. Yatırımcıların güvenle yatırım yapabildikleri bir ortam, şirketlerin sermaye toplamaları için avantajlıdır. Likiditesi yüksek hisseler, daha fazla yatırımcıyı çeker ve şirketlerin büyümesi için gerekli sermayeyi sağlamak daha kolay hale gelir. Böylece, hisse devri özgürlüğünün ilkesi, yatırım likiditesini sağlama ve dolayısıyla şirket büyümesini teşvik etme konusunda vazgeçilmez bir rol oynar.

Hisse Devrinin Karşı Koyma Şartlarının Önemi

Hisse devri, devreden ve alıcı arasındaki anlaşmayla etkinlik kazanır; ancak bu devri şirkete veya diğer üçüncü kişilere karşı ileri sürmek için belirli şartların yerine getirilmesi gereklidir. Bu, “karşı koyma şartları” olarak adlandırılır. Japon şirket hukukunda hisse devrinin karşı koyma şartlarına ilişkin doğrudan bir madde bulunmamakla birlikte, bunun arkasında Japon medeni hukukundaki alacak devrinin karşı koyma şartlarına dair düşünce yapısı bulunmaktadır.

Japon medeni hukukunun 467. maddesi, alacak devri hakkında, devredenin borçluya bildirimde bulunması veya borçlunun onay vermesi gerektiğini, aksi takdirde borçluya veya diğer üçüncü kişilere karşı koyma hakkının olmayacağını belirtir. Ayrıca, borçlu dışındaki üçüncü kişilere karşı koymak için “kesin tarihli bir belge” ile bildirim veya onay gereklidir.

Hisse devrinde de, şirkete karşı karşı koyma şartı olarak, hissedarlar defterine kayıt değişikliği gereklidir. Bu, şirketin kimleri hissedar olarak kabul etmesi gerektiğini açıkça belirlemek için zorunlu bir işlemdir. Hisse senedi çıkarmayan şirketlerde, hissedarlar defterine yapılan kayıt, devrin karşı koyma şartı haline gelir. Hissedarlar defteri, şirketin kimleri hissedar olarak tanıyacağını ve kime oy hakkı veya temettü vereceğini açıkça belirleyen tek resmi kayıttır. Kayıt değişikliği yapılmadıkça, şirket devralanı hissedar olarak kabul etmez. Bu sistem, hisse senetlerinin çift devri gibi anlaşmazlıkları önlemeye ve şirket ile hissedarlar arasındaki, ayrıca üçüncü kişilerle olan hukuki ilişkilere açıklık ve istikrar kazandırmaya yardımcı olur. Deftere kaydedilen bilgilerin resmi olarak tanınmasıyla işlem güvenliği sağlanır. Dolayısıyla, hissedarlar defteri sadece bir kayıt değil, hisse devrinin hukuki etkinliğini şirket ve üçüncü kişilere karşı kurmak için bir “kamuoyuna duyuru aracı” olarak işlev görür ve şirket yönetimi ile sermaye işlemlerinin hukuki istikrarını sürdürmede son derece önemli bir rol oynar.

Japonya’da Devredilemez Hisse Senetlerinin Sistemi ve Onay İşlemleri

Japonya’da Devredilemez Hisse Senetlerinin Tanımı ve Ana Sözleşme ile Belirlenmesi

Bir anonim şirket, çıkardığı tüm hisse senetleri veya belirli türdeki hisse senetleri için, devir işlemlerinin şirketin onayına tabi olacağını ana sözleşmede belirleyebilir. Bu tür hisse senetlerine “devredilemez hisse senetleri” denir. Japonya’daki halka açık olmayan şirketlerde, hissedar yapısının istikrarını korumak ve istenmeyen üçüncü şahısların şirkete girmesini engellemek amacıyla, ana sözleşmeye devredilemezlik şartı koymak yaygındır.

Japon Şirketler Hukuku’nun 107. maddesi, şirketin çıkardığı tüm hisse senetleri için devredilemezlik şartı koyabileceğini düzenlemektedir. Ayrıca, Japon Şirketler Hukuku’nun 108. maddesi, farklı türde hisse senetleri çıkaran şirketlerin, belirli türdeki hisse senetlerine devredilemezlik şartı ekleyebileceğini belirtir. Ana sözleşmede, devir onayının gerektiği ve belirli durumlarda onayın var sayılacağı açıkça belirtilmelidir.

Devredilemez hisse senetleri, Japon Şirketler Hukuku’nun 107. ve 108. maddelerine dayanarak ana sözleşme ile belirlenir. Japonya’daki halka açık olmayan şirketlerde devredilemezlik şartının yaygın olması özellikle önemlidir. Devredilemezlik, hissedarların hisse senetlerini serbestçe satmalarını sınırladığı için, hissedar yapısının istikrarını korumayı sağlar. Bu, yönetim kurulunun dışarıdan gelen düşmanca satın almaları ve istenmeyen hissedarların girişini etkili bir şekilde önlemesine olanak tanır. Özellikle halka açık olmayan şirketlerde, yönetim kurulu ile hissedarlar arasında sıkı bir ilişki bulunur ve işletmenin sürekliliği ile karar alma hızı önemsenir. Devredilemezlik, bu yönetişim hedeflerine ulaşmak için stratejik bir araç olarak işlev görür. Dolayısıyla, devredilemez hisse senetleri, sadece hisse senetlerinin likiditesini sınırlamakla kalmaz, aynı zamanda halka açık olmayan şirketlerin yönetim istikrarını, belirli bir hissedar yapısını korumayı ve istenmeyen dış etkileri engellemeyi amaçlayan önemli bir yönetişim stratejisinin parçası olarak anlaşılabilir.

Japonya’da Devir Onayı Talep Etme Yöntemleri

Devir kısıtlamalı hisse senetlerini devretmek isteyen bir hissedar, şirkete devrin onayını talep etmek zorundadır. Bu talep, devredilmek istenen hisse senetlerinin türünü ve miktarını, ayrıca hisse senetlerini devralacak kişinin adını veya unvanını açıkça belirterek yapılır. Devir onayı talep formunda, şirketin devri onaylamaması durumunda, şirketin veya şirket tarafından belirlenen bir alıcının söz konusu hisse senetlerini satın almasını talep edebileceğiniz de belirtilebilir. Bu satın alma talebinin beyanı, hem devreden hem de devralan için son derece önemlidir.

Japon Şirketler Kanunu’nun (138. madde) devir onayı talep yöntemleri hakkında ayrıntılı düzenlemeler içermektedir. Bu madde, hissedarın devir onayını talep ettiği durumlar (Japon Şirketler Kanunu’nun 136. maddesine dayalı talepler) ile hisse senetlerini zaten edinmiş olan kişinin onayı talep ettiği durumlar (Japon Şirketler Kanunu’nun 137. maddesinin 1. fıkrasına dayalı talepler) için, her iki durumda da aynı hususların açıkça belirtilmesini gerektirir.

Onay Kararı ve Bildirimi

Bir şirket, devir onay talebi aldığında, bu onayı verip vermeme kararını alır. Bu karar, genellikle yönetim kurulu bulunan şirketlerde yönetim kurulu tarafından, diğer şirketlerde ise hissedarlar genel kurulu tarafından verilir. Şirket, kararını verdikten sonra, içeriği devir onay talebinde bulunan kişiye bildirmek zorundadır.

Japonya şirketler hukuku (Japanese Corporate Law) kapsamında 139. madde, devir onayının hangi organ tarafından verileceğini açıkça belirtir ve kararın ardından bildirim yükümlülüğünü düzenler. Ancak, tüzükte ayrı bir düzenleme yapılması da mümkündür. Bu bildirimi ihmal etmek, ‘varsayılan onay’ (implied consent) riskini doğurur.

Japonya’da Şirket veya Belirlenmiş Alıcı Tarafından Hisse Geri Alımı

Şirketin hisse devri onayını vermeme kararı aldığı ve aynı zamanda hisse devri onayı talep eden kişinin geri alım talebinde bulunduğu durumlarda, şirket ilgili hisseleri geri almakla yükümlüdür. Şirketin hisseleri geri alması durumunda, bu karar için şirket genel kurulunun özel kararı gereklidir. Şirket, kendi yerine, ilgili hisselerin tamamını veya bir kısmını geri alacak ‘belirlenmiş alıcıyı’ atayabilir. Bu atama, genellikle şirket genel kurulu veya yönetim kurulu kararıyla yapılır.

Şirket hisseleri geri almayı kararlaştırdığında, şirket geri alım bedeline denk gelen parayı bir emanet hesabına yatırmalı ve bu emaneti belgeleyen bir yazıyı hisse devri vb. onayı talep eden kişiye vermelidir.

Japon Şirketler Hukuku’nun (日本の会社法) 140. maddesi, şirketin hisse devri onayını vermemesi durumunda geri alım yükümlülüğü ve belirlenmiş alıcı ataması ile ilgili hükümleri içermektedir. Japon Şirketler Hukuku’nun 141. maddesi ise, şirketin hisseleri geri alırken yapılacak bildirim, geri alım bedelinin emanete alınması ve hisse senetlerinin emanete alınması ile ilgili prosedürleri ayrıntılı bir şekilde düzenlemektedir.

Japonya’da İmplied Onay Sistemi

Bir şirket, hisse devri onayı talebini aldığı halde belirlenen süre içinde uygun işlemleri gerçekleştirmezse, hisse devrinin onaylandığı kabul edilir. Bu duruma ‘implied onay’ denir.  

Japon Şirketler Kanunu’nun 145. maddesi (Article 145 of the Japanese Companies Act), implied onayın gerçekleştiği spesifik koşulları belirler. Örneğin, hisse devri onay talebinin alındığı tarihten itibaren iki hafta içinde (tüzükte daha kısa bir süre belirlenmişse o süre dahilinde) şirket tarafından bir ret bildirimi yapılmazsa veya ret bildiriminden sonra, şirket veya belirlenen alıcı tarafından belirlenen süre içinde bir satın alma bildirimi veya teminatı kanıtlayan bir belgenin verilmemesi durumunda bu koşullar uygulanır. Bu süre hesaplamasında, Japon Medeni Kanunu’nun 97. maddesinin 1. fıkrasındaki prensipler (ulaşma ilkesi) uygulanır.  

Japon Şirketler Kanunu’nun 145. maddesi, şirketin hisse devri onay talebine karşı bildirim veya satın alma işlemlerini belirli bir süre içinde (örneğin: iki hafta, 40 gün/10 gün) gerçekleştirmediği durumlarda, hisse devrinin onaylandığı kabul edileceğini belirtir. Bu, şirketlere sıkı süre uyum yükümlülüğü getirir. Sürenin aşılması durumunda, şirket istenmeyen bir şekilde hisse devrini onaylamış sayılır ve bu durum, sonraki hissedar yapısı ve yönetim üzerinde büyük etkiler yaratabilir. Şirket bu süreye uymazsa, bu sadece işlemlerin gecikmesi olarak kalmaz, aynı zamanda yönetim kurulunun özen borcu ihlali ve sadakat yükümlülüğü ihlali risklerini de doğurabilir. Özellikle, istenmeyen hissedarların girişini engellemek için devir kısıtlamaları koyan kapalı şirketler için, implied onay ciddi yönetişim sorunlarına yol açabilir. ‘İmplied onay’ sistemi, şirketlerin devir kısıtlamalı hisselerin yönetiminde son derece yüksek düzeyde dikkat ve hızlı yanıt verilmesini gerektirdiğini gösterir. Bu, sadece işlemlerin tamamlanması değil, aynı zamanda süreçteki sıkı süre yönetiminin, şirketin hukuki istikrarı ve yönetim stratejisinin gerçekleştirilmesi üzerinde doğrudan etkisi olduğunu ve daha derin bir hukuki sorumluluğu ortaya koyduğunu gösterir.

Japonya’da Hisse Senedi Sahiplerinin Kaydının Rolü ve Yönetimi

Japonya’da Şirketlerin Hisse Sahibi Sicil Defteri Kayıt Bilgileri

Anonim şirketler, hisse sahipleri hakkında önemli bilgileri kaydetmek için “Hisse Sahibi Sicil Defteri” oluşturmak ve bunu muhafaza etmekle yükümlüdür. Hisse Sahibi Sicil Defteri, şirketin hisse sahiplerini tanımlamasına ve onların hisse sahibi olarak haklarını kullanmalarını kabul etmesine temel teşkil eder. Japon Şirketler Kanunu’nun (Companies Act) 121. maddesi, Hisse Sahibi Sicil Defteri’ne kaydedilmesi gereken bilgileri ayrıntılı olarak belirlemektedir.

Japon Şirketler Kanunu’nun 121. maddesi, Hisse Sahibi Sicil Defteri’ne aşağıdaki bilgilerin kaydedilmesini veya yazılmasını zorunlu kılmaktadır:

  1. Hisse sahibinin adı veya unvanı ve adresi. Hisse sahibi birey ise adı ve adresi, tüzel kişi ise unvanı ve merkezinin bulunduğu yer kaydedilir.
  2. Hisse sahibinin sahip olduğu hisse sayısı. Çeşitli hisse senetleri ihraç eden şirketlerde, hisse senedinin türü ve her tür için sayı da kaydedilir.
  3. Hisse sahibinin hisse senetlerini edindiği tarih. Bu, hisse senedi devrinin yürürlüğe girdiği tarih veya şirketin adına tescil talebini aldığı tarihi ifade eder.
  4. Hisse senedi çıkaran şirketlerde, ilgili hisse senetlerinin numarası. Ayrıca, rehin haklarına ilişkin bilgiler (Japon Şirketler Kanunu’nun 148. maddesi) ve güven mal varlığının gösterimi (Japon Şirketler Kanunu’nun 154. maddesi 2) de kaydedilir. Borsada işlem gören şirketlerin çıkardığı kaydi hisse senetleri söz konusu olduğunda, Japon Menkul Kıymetlerin Kaydıyla İlgili Kanun uygulanır ve Hisse Sahibi Sicil Defteri kaydi sistem içinde kaydedilir. İkamet eden yabancı hisse sahipleri kanji veya katakana ile, ikamet etmeyen yabancı hisse sahipleri ise genellikle Latin harfleri ve rakamlarla kaydedilir.

Hisse Sahibi Sicil Defteri’nde, hisse sahibinin adı, unvanı ve adresi zorunlu kayıt bilgileri arasındadır ve kaydi hisse senetleri durumunda, ikamet eden yabancı hisse sahipleri kanji veya katakana, ikamet etmeyen yabancı hisse sahipleri ise Latin harfleri ve rakamlarla kaydedilir. Yabancı hisse sahipleri söz konusu olduğunda, sadece ad ve adresin kaydedilmesinin ötesinde, kayıt yönteminin Japon sistemine uygun şekilde ayarlanması gerekmektedir. Özellikle ikamet etmeyen yabancılar için, Japonca kayıt zorunluluğu olmamasına rağmen, doğru Latin harfleri ve rakamlarla kaydın önemi büyüktür. Bu farklılık, yabancı hisse sahiplerinin kendi hisse sahibi bilgilerini kontrol etmeleri veya şirketten gelen bildirimleri almaları sırasında, kayıtlardaki tutarsızlık veya yanlış bilgiler nedeniyle ortaya çıkabilecek pratik sorunlara işaret eder. Örneğin, adres değişikliği bildirimi uygun şekilde yapılmazsa, hisse sahibi önemli bildirimleri alamayarak dezavantaj yaşayabilir. Bu nedenle, yabancı hisse sahipleri Japonya’da hisse senedi edindiklerinde, sadece hisse senedi edinmekle kalmayıp, Hisse Sahibi Sicil Defteri’ne kayıtla ilgili Japon özel uygulamalarını ve bununla birlikte gelen bilgi yönetiminin önemini anlamaları ve uygun önlemleri almaları gerekmektedir.

Japonya’da Şirketlerin Hisse Senedi Sahipleri Kayıt Yöneticisinin Rolü

Halka açık şirketler gibi hissedar sayısı fazla olan şirketlerde, hissedar listesinin oluşturulması ve yönetimi, genel kurul işlemleri, temettü ödemeleri gibi çeşitli işlemler gerekmektedir. Bu tür işlemler, uzmanlık bilgisi ve geniş çaplı bir sistem gerektirir. Bu nedenle, şirketler, tüzüklerinde belirledikleri üzere, bu tür işleri uzman bir servis sağlayıcı olan ‘Hisse Senedi Sahipleri Kayıt Yöneticisi’ne devredebilirler.

Japonya’daki uygulamada, Mitsubishi UFJ Trust Bank, Mitsui Sumitomo Trust Bank, Mizuho Trust Bank gibi güven bankaları veya Japan Securities Agents, Tokyo Securities Transfer Agent, IR Japan gibi özel menkul kıymet transfer hizmetleri sunan şirketler, Hisse Senedi Sahipleri Kayıt Yöneticisi olarak hizmet vermektedirler.

Hisse Senedi Sahipleri Kayıt Yönetimi işlemleri geniş kapsamlı olup, özellikle büyük şirketlerde büyük miktarda işlem gerektirir. Japon Şirketler Kanunu’nun (Japanese Companies Act) 123. maddesi, bu tür işlemlerin uzman Hisse Senedi Sahipleri Kayıt Yöneticilerine devredilebileceğini hükme bağlar. Uzman servis sağlayıcılara devredilmesiyle, şirketler hissedar yönetimiyle ilgili karmaşık iş yükünden kurtulur. Böylece, şirketler ana işlerine odaklanabilir ve yönetim kaynaklarını daha etkin bir şekilde dağıtabilirler. Uzman Hisse Senedi Sahipleri Kayıt Yöneticileri, katı yasal gerekliliklere ve gelişmiş bilgi işlem sistemlerine dayanarak hizmet verirler. Bu sayede, hisse senedi sahipleri listesinin doğruluğu ve güvenilirliği sağlanır ve borsanın genel şeffaflığı ve verimliliği artar. Yatırımcılar, kendi haklarının uygun şekilde yönetildiğine dair bir güven duygusu kazanırlar. Dolayısıyla, Hisse Senedi Sahipleri Kayıt Yöneticisi sistemi, sadece iş yükünün devredilmesinden öte, Japon şirketlerinin etkin yönetimini gerçekleştirmelerine ve aynı zamanda sermaye piyasasının güvenilirliğini ve işlevselliğini artırmalarına yardımcı olan önemli bir altyapı olarak işlev görmektedir.

Japonya’da Hisse Senedi Sahipleri Sicilinin Muhafazası ve İnceleme/Taslak Alma Hakkı

Anonim şirketler, hisse senedi sahipleri sicilini şirketin ana merkezinde muhafaza etmek zorundadır. Eğer bir sicil yöneticisi varsa, sicil bu kişinin iş yerinde muhafaza edilir. Hisse senedi sahipleri ve alacaklılar, şirketin iş saatleri içinde istedikleri zaman hisse senedi sahipleri sicilini inceleyebilir veya taslak alabilirler.

Japon Şirketler Kanunu’nun (125. madde) belirttiği üzere, hisse senedi sahipleri sicilinin muhafaza edilme zorunluluğu ve hisse senedi sahipleri ile alacaklıların inceleme ve taslak alma hakları mevcuttur. Ancak, şirket, talep eden kişinin bu hakkı sadece haklarını koruma veya kullanma amacı dışında bir amaçla talep ettiği durumlarda, şirketin işleyişini engelleyecek veya hisse senedi sahiplerinin ortak çıkarlarına zarar verecek amaçlarla talep ettiği durumlarda, ya da hisse senedi sahipleri sicilinin incelemesi veya taslağını alarak öğrendiği bilgileri üçüncü şahıslara bildirerek menfaat sağlamak amacıyla talep ettiği durumlarda, belirli sebepler mevcut olduğunda talebi reddedebilir.

Japonya’da Yabancı Yatırımcıların Hisse Senedi Edinirken Dikkat Etmesi Gereken Hukuki Hususlar

Japonya’da Uygulanan Döviz ve Dış Ticaret Kanunu (Gaitame-Hō) Kapsamı

Japon şirketlerinin hisselerini satın almak isteyen yabancı yatırımcılar, sadece Japon Şirketler Kanunu’nu değil, aynı zamanda Japon Döviz ve Dış Ticaret Kanunu’nun (Gaitame-Hō) uygulamasını da göz önünde bulundurmalıdırlar. Gaitame-Hō, yabancı yatırımcıların Japon şirketlerine yaptıkları yatırımların (‘içe doğrudan yatırımlar vb.’) Japonya’nın ulusal güvenliğini tehdit edip etmediğini değerlendirmek için, yatırımcılara önceden bildirim yapma veya sonradan raporlama yükümlülüğü getirmektedir.

Yabancı yatırımcılar Japon hisselerini satın aldıklarında, Japon Şirketler Kanunu’nun yanı sıra Japon Döviz ve Dış Ticaret Kanunu’nun (Gaitame-Hō) hükümlerine de tabi olurlar. Bu, tek bir işlem olan hisse devrinin birden fazla farklı kanun tarafından düzenlendiği anlamına gelir. Şirketler Kanunu, hisse devrinin kendisinin geçerliliği ve prosedürlerini düzenlerken, Gaitame-Hō, yatırımın ulusal güvenlik üzerindeki etkisini izlemek amacıyla ek bildirim ve raporlama yükümlülükleri getirir. Yabancı yatırımcılar, kendi ülkelerinin kanunlarının yanı sıra Japon Şirketler Kanunu ve Japon Döviz ve Dış Ticaret Kanunu gibi birden fazla hukuk alanının gerekliliklerini aynı anda karşılamak zorundadırlar. Bu durum, uyum karmaşıklığını artırır ve uzman hukuki danışmanlık olmadan uygun prosedürleri tamamlamak zorlaşır. Yabancı yatırımcılar için Japon hisse senedi edinimi, tek bir hukuki mesele değil, birden fazla kanunun iç içe geçtiği karmaşık bir sınır ötesi işlemdir ve her hukuk alanının gerekliliklerini kapsamlı bir şekilde anlamak ve bunlara uymak başarının anahtarıdır.

Japonya’da Yabancı Yatırımcılar İçin İç Yatırım ve Belirli Edinimlerin Genel Bakışı

Japon Döviz ve Dış Ticaret Kanunu’na göre “yabancı yatırımcı”, ikamet etmeyen bireyler, yabancı şirketler, yabancı şirketlerin oy haklarının %50’den fazlasını elinde bulunduran şirketler, yatırım işletmeleri yürüten ortaklıklar ve ikamet etmeyenlerin yönetim kurulunun çoğunluğunu oluşturduğu kuruluşlar gibi unsurları ifade eder.

  • İç Yatırım: İç yatırım, Japonya’da listelenen şirketlerin hisse senetlerinin veya oy haklarının edinilmesi (sahip olunan payın veya oy haklarının oranı %1 veya daha fazla olduğunda), listelenmeyen şirketlerin hisse senetlerinin veya paylarının edinilmesi (diğer yabancı yatırımcılardan devralma hariç), Japon şirketlerin iş amaçlarında esaslı değişikliklere onay verilmesi, Japonya’da şube açılması gibi durumları kapsar.
  • Belirli Edinim: Belirli edinim, yabancı yatırımcının Japonya’daki listelenmeyen bir şirketin hisse senetlerini veya paylarını “diğer yabancı yatırımcılardan” devralması anlamına gelir. Bu, iç yatırımdan farklı bir kategoridir.

Japon Döviz ve Dış Ticaret Kanunu’nda işlem kategorileri aşağıdaki gibidir:

  • Önceden Bildirim: Yabancı yatırımcının vatandaşlığı veya bulunduğu ülke Japonya ve yayınlanan ülke dışında olduğunda veya yatırım yapılan işletme belirli sektörleri içerdiğinde gereklidir.
  • Sonradan Bildirim: Yukarıdaki durumların dışında, yani yabancı yatırımcının vatandaşlığı veya bulunduğu ülke Japonya veya yayınlanan ülke olduğunda veya yatırım yapılan işletme belirli sektörleri içermediğinde gereklidir. Önceden bildirim muafiyeti sisteminden yararlanıldığında da sonradan bildirim yapılması gerekmektedir.
  • Önceden Bildirim Muafiyeti: Belirli standartlara uyulması şartıyla, önceden bildirim yapılmasına gerek olmayan ve sonradan bildirimle yetinilen bir sistemdir. Belirli yabancı finans kuruluşları veya SWF gibi sınırlı sayıda yabancı yatırımcı tarafından kullanılabilir. Muafiyet standartlarına aykırı davranılması durumunda, yaptırım emri alınması olasılığı bulunmaktadır.

Ön Bildirim ve Sonrasında Raporlama Prosedürleri

Ön bildirim gerektiğinde, yabancı yatırımcılar planlanan işlem tarihinden en az 6 ay önce Japonya Bankası aracılığıyla Maliye Bakanı ve ilgili işletme bakanına bildirim formu sunmak zorundadırlar. Bildirimin kabul edilmesinden sonra, işlem yapılmasını engelleyen 30 günlük bir “yasak dönemi” başlar, ancak ülkenin güvenliği gibi konularda sorun olmadığına karar verilirse bu süre kısaltılabilir. Ancak, inceleme süreci uzun sürerse, yasak dönemi en fazla 4 aya kadar uzatılabilir.

Sonrasında raporlama gerektiren işlemler için, işlem tamamlandıktan sonraki 45 gün içinde rapor sunulmalıdır. Ön bildirim yükümlülüğü yabancı yatırımcı tarafında olup, alıcı şirket tarafında ise genellikle bildirim yükümlülüğü bulunmamaktadır.

Japonya’da Dış Değer Kanunu İhlallerinin Riskleri ve Cezaları

Japonya’daki Dış Değer Kanunu’na (Foreign Exchange and Foreign Trade Act) göre bildirim yükümlülüğüne aykırı davranan yabancı yatırımcılar ağır cezalara çarptırılabilir. Örneğin, bildirim yapılması gerektiği halde yanıltıcı bildirimde bulunulduğunda, 100 milyon yen (yaklaşık 1 milyon dolar) üzerinde para cezası verilebilir. Ayrıca, bildirim yapılmadan yatırım gerçekleştirilmesi veya emirlerin yerine getirilmemesi durumunda, cezai yaptırımlarla karşılaşılabilir veya Maliye Bakanı ve ilgili bakanlık tarafından hisse satışı gibi emirler verilebilir. Bu tür ihlaller, teknoloji sızıntıları da dahil olmak üzere, ekonomik güvenlik ve ulusal çıkarlar açısından ciddiye alınır ve sıkı bir şekilde ele alınır.

Dış Değer Kanunu’na göre bildirim yükümlülüğü yabancı yatırımcılara aittir ve ihlal durumunda yüksek miktarda para cezaları veya hisse satış emirleri gibi ağır cezalar uygulanabilir. Japon şirketler yabancı yatırımcılardan yatırım kabul ederken, şirketin doğrudan bir bildirim yükümlülüğü olmadığından, yabancı yatırımcıların Dış Değer Kanunu prosedürlerini ihmal etmeleri durumunda şirketin bu durumu fark etmesi zor olabilir. Ancak, yabancı yatırımcılar Dış Değer Kanunu’nu ihlal ettiklerinde, yatırımın kendisi yasa dışı hale gelebilir ve sonuç olarak yatırım yapılan şirkete hisse satış emri gibi etkileri olabilir. Bu, yatırım yapılan şirket için beklenmedik bir işletme riski oluşturabilir. Yatırım yapılan şirketlerin Dış Değer Kanunu’na göre doğrudan bir bildirim yükümlülüğü olmasa bile, yabancı yatırımcıların kanuna uygun hareket edip etmediklerini doğrulamak, şirketin hukuki istikrarı ve iş sürekliliği için son derece önemlidir. Yabancı yatırımcılar, kendi uyumlarının yatırım yapılan şirketin istikrarına doğrudan etki ettiğinin farkında olmalıdır ve yatırım yapılan şirketler de potansiyel riskleri önlemek için yabancı yatırımcılarla Dış Değer Kanunu’na uyum konusunda açık bir anlaşma ve doğrulama yapılmasının hayati olduğunu söyleyebiliriz.

Özet

Japonya’daki şirketler hukuku çerçevesinde hisse devri kuralları, serbest devir ilkesine dayanmakla birlikte, devir kısıtlamalı hisselerin onay işlemleri, hissedar kayıtlarının yönetimi ve yabancı yatırımcılara yönelik döviz yasası düzenlemeleri gibi çok katmanlı bir hukuki yapıya sahiptir. Bu karmaşık kuralları doğru bir şekilde anlamak ve uygun işlemleri gerçekleştirmek, sorunsuz bir hisse devri sağlamak ve beklenmedik hukuki riskleri önlemek için hayati öneme sahiptir. Monolith Hukuk Bürosu, Japonya’da halka açık şirketlerden start-up’lara kadar geniş bir müşteri yelpazesine, şirket hukuku, birleşme ve satın almalar (M&A) ve uluslararası ticaret konularında zengin deneyim ve uzmanlık sunmaktadır. Özellikle, Kaliforniya eyaleti gibi yerlerde yabancı avukatlık sertifikasına sahip İngilizce konuşan birçok üye bulunmakta ve Japon hukuk sistemini ve yurtdışı iş adetlerini derinlemesine anlayarak, yabancı yatırımcıların karşılaştığı karmaşık hukuki sorunlara çok yönlü bir bakış açısıyla doğru destek sağlayabilmektedirler. Japonya’daki hisse devri konusunda danışmanlık gerektiğinde, lütfen Monolith Hukuk Bürosu’na başvurun.

Managing Attorney: Toki Kawase

The Editor in Chief: Managing Attorney: Toki Kawase

An expert in IT-related legal affairs in Japan who established MONOLITH LAW OFFICE and serves as its managing attorney. Formerly an IT engineer, he has been involved in the management of IT companies. Served as legal counsel to more than 100 companies, ranging from top-tier organizations to seed-stage Startups.

Başa dön