MONOLITH LAW OFFICE+81-3-6262-3248Hafta içi 10:00-18:00 JST [English Only]

MONOLITH LAW MAGAZINE

Internet

İtibar Zedelenmesi Davası Açmanın Koşulları Nedir? Kabul Edilen Şartlar ve Tazminat Miktarını Açıklıyoruz

Internet

İtibar Zedelenmesi Davası Açmanın Koşulları Nedir? Kabul Edilen Şartlar ve Tazminat Miktarını Açıklıyoruz

İnternetin gelişmesiyle birlikte, herkesin özgürce mesaj yayınlaması mümkün hale geldi. Ancak, bunun bir yansıması olarak, internet üzerindeki iftira ve hakaretler toplumsal bir sorun haline gelmiştir. İnternet üzerindeki iftira ve hakaretlerin, itibar zedelenmesi olarak kabul edilip sorumluluk talep edilebileceği durumlar nelerdir?

Aşağıda, itibar zedelenmesi hakkında, oluşum koşullarını merkeze alarak bir açıklama yapacağız.

İtibar Zedelenmesi Nedir?

İtibar zedelenmesi, belirli bir kişinin toplumsal değerlendirmesi olan güvenilirliği ve ününü haksız yere düşüren ifadeleri belirsiz veya çok sayıda kişiye karşı kullanmayı ifade eder. İtibar zedelenmesi durumunda, sivil sorumluluk (Japon Medeni Kanunu 709. Madde) talep edilebilir ve ayrıca cezai itibar zedelenme suçu (Japon Ceza Kanunu 230. Madde) sorumluluğu talep edilebilir ve ceza verilebilir.

İtibar Zedelenmesinin Sivil ve Cezai Hukuki Sorumlulukları

İtibar zedelenmesi durumunda, genellikle sivil ve cezai sorumluluklar söz konusu olabilir. Sivil ve cezai davalarda talep edilen sorumluluklar farklıdır.
Sivil dava durumunda, hak ihlali nedeniyle tazminat talebi (Japon Medeni Kanunu 709. Madde) kabul edilirse, manevi tazminat ve araştırma masrafları gibi ödemeler yapma sorumluluğu doğar. Ayrıca, maddi sorumlulukların yanı sıra, itibarı geri kazanmak için özür ilanı yayınlama gibi orijinal durumu geri getirme önlemleri (aynı kanunun 723. Maddesi) almakla yükümlü olabilirsiniz. Dahası, internet üzerindeki iftira durumunda, blogları veya makaleleri silme sorumluluğu da doğabilir.
Cezai dava durumunda, itibar zedelenme suçu (Japon Ceza Kanunu 230. Madde) sorumluluğu talep edilebilir ve 3 yıla kadar hapis cezası veya 500.000 yen’e kadar para cezası verilebilir. Ayrıca, davanın mağdurun itibarını daha da zedeleyebileceği endişesiyle, bu suç, mağdurun şikayeti olmadan kamu davası açılamayan bir suç (aynı kanunun 232. Maddesi) olarak kabul edilir.

Manevi Tazminatın Ortalama Değeri

Sivil sorumluluk olarak tazminat kabul edildiğinde, mağdur, ruhsal acı için tazminat olarak, failden manevi tazminat ödemesi talep edebilir.

Manevi tazminatın ortalama değeri hakkında, mağdurun özellikleri ve itibar zedelenmesinin durumu gibi çeşitli durumlar göz önünde bulundurulduğundan, durumdan duruma değişir, ancak ünlü bir kişi için yaklaşık 1 milyon yen, genel bir kişi için ise yaklaşık 500.000 yen olabilir.

İtibar Zedelenmesi ve Hakaretin Farkı

İtibar zedelenmesine benzer bir durum olarak, hakaret vardır. Hakaret, bir kişinin toplumsal statüsünü küçümseyen kişisel bir yargıyı açıkça ifade etme eylemidir (Büyük Panel Taisho 15 (1926) 5 Temmuz Ceza Toplantısı 5. Cilt 303. Sayfa). Basitçe söylemek gerekirse, bir kişiyi küçümseyen ifadeler hakareti oluşturur.

İtibar zedelenmesi ve hakaret, her ikisi de bir kişinin dış itibarını küçümser. Her ikisi de sivil ve cezai sorumlulukları doğuran eylemlerdir.

İtibar zedelenmesi ve hakaret arasındaki fark, somut bir gerçeğin belirtilip belirtilmediğindedir.

Örneğin, “O kişi zina yapıyor” dediğinizde, zina yaptığına dair bir gerçeği belirttiğiniz için itibar zedelenmesi oluşabilir. “O kişi bir suçlu”, “O kişinin dükkanındaki ürünleri kullanırsanız kaza olur” gibi ifadeler de aynıdır.

Öte yandan, “aptal”, “budala”, “iğrenç” gibi ifadeler kullandığınızda, sadece bir değer yargısını ifade edersiniz ve bir gerçeği belirtmezsiniz, bu yüzden itibar zedelenmesi oluşmaz. Cezai olarak hakaret suçu oluşabilir ve sivil olarak haksız fiil sorumluluğu doğabilir.

Ancak, daha sonra da değineceğimiz gibi, itibar zedelenmesi ve hakaret arasındaki ayrım, yani bir gerçeği belirtip belirtmediğinizin belirlenmesi genellikle zordur.

https://monolith.law/reputation/honor-feelings-part1[ja]

İtibar Zedeleme Davası İçin Gerekli Şartlar Nelerdir?

Ceza Kanunu, itibar zedeleme suçunun oluşabilmesi için gerekli şartları aşağıdaki gibi belirlemiştir:

“Herkesin önünde bir gerçeği belirtip, bir kişinin itibarını zedeleyen kişi, gerçeğin var olup olmadığına bakılmaksızın, üç yıla kadar hapis veya para cezası ile cezalandırılır.”

Japon Ceza Kanunu Madde 230, Fıkra 1

Yani, itibar zedeleme suçu, Ceza Kanunu’na göre,

  1. Herkesin önünde,
  2. Bir gerçeği belirterek,
  3. Bir kişinin itibarını zedeleyerek

gerçekleşmiş olur.

Öte yandan, medeni hukukta itibar zedeleme suçunun oluşabilmesi için gerekli şartları belirleyen özel bir kanun bulunmamaktadır. Ancak, yargı kararlarına göre, medeni hukukta da itibar zedeleme suçunun oluşabilmesi için Ceza Kanunu’nda belirtilen aynı şartların yerine getirilmiş olması gerekmektedir.

“Açıkça” Ne Demektir?

“Açıkça”, “belirsiz veya çok sayıda kişi tarafından algılanabilir” anlamına gelir. Yani, “belirsiz” veya “çok sayıda” olması, en azından birinin karşılanması yeterlidir.

“Belirsiz” terimi, karşı tarafın sınırlı olmadığını ifade eder. Örneğin, aynı sınıftaki sınıf arkadaşları “belirli” olarak kabul edilirken, bir alışveriş bölgesindeki yaya trafiği “belirsiz” olarak kabul edilir. “Çok sayıda” için net bir çizgi yoktur, ancak onlarca kişi genellikle “çok sayıda” olarak kabul edilir.

“Aynı sınıftaki tüm sınıf arkadaşları” “belirli” olmasına rağmen “çok sayıda”dır ve “belirsiz veya çok sayıda”nın birini karşılar, bu nedenle “açıkça”yı karşılar. Bu nedenle, “aynı sınıftaki tüm sınıf arkadaşlarına” hakaret ettiğinizde, itibarınızı zedeleyebilirsiniz.

Öte yandan, “birine e-posta göndermek” durumunda, bu sadece “belirli bir az sayıda” kişiye gerçeğin belirtilmesi olup, “belirsiz çok sayıda” koşulunu karşılamayabilir. Bu nedenle, bu durumda itibar zedeleme genellikle oluşmaz.

Ancak, “belirli bir az sayıda” kişiye gerçeğin belirtilmesi bile “açıkça”ya uygun olabilir. Bu, yayılma teorisidir.

Yayılma teorisi, bir gerçeği sadece bir kişiye aktardığınızda bile, bu kişinin belirsiz çok sayıda kişiye bu gerçeği “yayma” olasılığı varsa, belirsiz çok sayıda kişiye belirtme ile aynı kabul edilebilir. Yani, “belirli bir az sayıda” kişiye gerçeğin belirtilmesi bile, yayılma potansiyeli varsa, “açıkça”ya uygundur.

Tipik bir örnek, bir gazeteciye iftira atma durumudur. Gazetecinin bunu bir makaleye dönüştürmesi beklenir ve bir gazete makalesi olduğunda, belirsiz çok sayıda kişi iftirayı okur. Bu nedenle, yayılma kabul edilir ve “açıkça”ya uygundur.

“Gerçekleri Belirtmek” Ne Demektir?

İtibar zedeleme suçunun oluşabilmesi için, ifadenin içeriğinin “gerçek” olması gerekmektedir. “Gerçek”, “kanıtlarla doğruluğu veya yanlışlığı belirlenebilecek bir durum” anlamına gelir.

Örneğin, “A şirketinin hamburgeri B şirketinin hamburgerinden daha lezzetli” ifadesi, bir kişinin kişisel görüşüdür. Zevkler kişiden kişiye değişir. “Kanıt sunalım ve hangisinin doğru olduğuna karar verelim” gibi bir durum söz konusu değildir. Bu nedenle, bu bir “gerçek” değildir, hukuk böyle düşünür. Bu tür bir ifade kullanıldığında, itibar zedeleme suçu oluşmaz.

Öte yandan, “A şirketinin hamburgerinde hamam böceği var” ifadesi, doğru olup olmadığı kanıtlarla belirlenebilir. Bu yüzden bu bir “gerçek”tir. Bu tür bir ifade kullanıldığında, itibar zedeleme suçu oluşabilir.

Ancak, bu ayrım, belirli bir durumda her zaman açık değildir. Örneğin, “Kara Liste Şirket” ifadesi, “gerçek” olup olmadığı her zaman açık olmayan bir ifadedir. Gösterilen ifadenin “gerçek”e uygun olup olmadığı, geçmiş yargı kararları gibi referansları kullanarak belirlenmelidir.

https://monolith.law/reputation/black-companies-dafamation[ja]

Yargı kararlarında, mesaj panoları gibi yerlerde yapılan gönderilerin durumunda, bağlamın önceki ve sonraki yanıtlarla birlikte değerlendirilmesi gerektiği gibi bir çerçeve de vardır. Bunlar hakkında ayrıntılı açıklamalar başka bir makalede bulunmaktadır.

https://monolith.law/reputation/delationrequest-for-defamation[ja]

Not: “Gerçek” içeriğinin yalan olması gerekmez. Hukukta “gerçek” dediğimiz şey, “gerçek mi yalan mı” ile ilgisi yoktur. Bu nedenle, gerçekleri belirtmek de itibar zedeleme suçunu oluşturur.

Ancak, biraz karmaşık olabilir, ancak itibar zedeleme, aşağıda belirtildiği gibi, “gerçek olması” gibi bazı koşulların karşılanması durumunda, oluşmaz.

  1. “Gerçek”lerin belirtilmesi gibi bazı koşulların karşılanması durumunda, itibar zedeleme suçu ilk etapta oluşur
  2. Ancak “gerçek” olması gibi bazı koşulların karşılanması durumunda, suç oluşmaz

Yapı bu şekildedir.

Sivil Onur Kırıcı Davranışlar, Gerçeklerin Belirtilmesi Olmadan da Gerçekleşebilir

Sivil onur kırıcı davranışlar (onur hakkı ihlali), bir kişinin toplumsal değerlendirmesini düşüren ifadelerle gerçekleşir. Yani, sivil onur kırıcı davranışlar, ceza hukuku anlamında onur kırıcı suçların gerçekleştiği durumların yanı sıra, belirli gerçeklerin belirtilmediği durumlarda da gerçekleşir. Bu, genellikle “görüş ve eleştiri türü onur kırıcı davranışlar” olarak adlandırılan bir tür onur kırıcı davranıştır.

Basitçe söylemek gerekirse, görüş ve eleştiri türü onur kırıcı davranışlar, belirli gerçeklerin belirtilmediği, görüş veya eleştiri ile gerçekleşen onur kırıcı davranışlardır. Örneğin, “O kişi zararlı ve yeteneksiz bir insan” gibi bir görüş belirtildiğinde bu durum söz konusu olabilir.

Görüş veya eleştiriler, ifade özgürlüğü çerçevesinde geniş çapta kabul edilmesi gereken eylemler olduğundan, gerçeklerin belirtildiği onur kırıcı davranışlara kıyasla, gerçekleşme eşiği daha yüksektir.

Görüş ve eleştiri türü onur kırıcı davranışlar hakkında aşağıdaki makalede detaylı bir şekilde açıklama yapılmıştır.

https://monolith.law/reputation/expressions-and-defamation[ja]

“Bir Kişinin Onurunu Zedelemek” Ne Demektir?

İtibar zedeleme bağlamında “onur”, toplumsal değerlendirme anlamına gelir. Yani, “bir kişinin onurunu zedelemek”, objektif olarak bir kişinin toplumsal değerlendirmesini düşürmek anlamına gelir.

“Bir suç işledi”, “bir ilişki yaşadı”, “işinde kötü yöntemler kullandı” gibi gerçekler, doğru olsun ya da olmasın, açıklanırsa bir kişinin toplumsal değerlendirmesi düşer. Bu nedenle, bu tür gerçekleri belirtmek itibar zedeleme sayılır.

Öte yandan, “bir ifadeyle özsaygım zedelendi” ifadesi, toplumsal değerlendirmeyi düşürmez, sadece kişisel duyguları (onur duyguları) zarar görür, bu yüzden itibar zedeleme sayılmaz.

Bir kişinin toplumsal değerlendirmesini düşürmeyen durumlarda, ceza hukuku açısından bir sorumluluk doğmaz. Ancak, medeni hukuk açısından sorumluluk, onur hakkı dışında bir hak ihlal edilirse doğabilir. Özellikle, gizlilik hakkı veya onur duygularını ihlal eden ifadeler kullanıldığında, itibar zedeleme olmasa bile, tazminat talebinde bulunabilirsiniz.

Medeni hukuk açısından sorumluluğun doğduğu durumlarla ilgili olarak, pratik bir his olarak, yüzde 70 civarı “itibar zedeleme (onur hakkı)”, yüzde 20 civarı “gizlilik hakkı (veya buna benzer haklar)” ve geri kalan yüzde 10, diğer çeşitli haklar olup, “onur duyguları” bu “diğer çeşitli haklar”dan biridir.

“Onur duygularının ihlali” durumunda medeni hukuk açısından sorumlulukla ilgili olarak, aşağıdaki makalede ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

https://monolith.law/reputation/defamation-and-infringement-of-self-esteem[ja]

Tanımlanabilirlik Kabul Edilmesi Gerekir

“Bir kişinin sosyal değerlendirmesinin düşmesi” gerekliliğinin ön koşulu olarak, sözde “tanımlanabilirlik” kabul edilmesi gereklidir. Tanımlanabilirlik, iftira ve hakaretin hedefinin kesinlikle belirli bir kişiyi işaret ettiği ve aynı soyadı ve isme sahip başka bir kişiyi işaret etme olasılığının olmadığı anlamına gelir.

Örneğin, 5chan gibi anonim mesaj panolarında, “Şirket A’nın K.S. adlı çalışanı şirketin malını çaldı ve kovuldu” şeklinde yazılmış bir hakaret ve iftira aldığınızı varsayalım. Ancak, A baş harfi olan bir şirkette çalışan K.S. baş harfi olan bir kişi, birden fazla olabilir ve bu durumda tanımlanabilirlik kabul edilemez.

“Bu açıklamanın kesinlikle kendim hakkında yazıldığı” iddiasını kanıtlayamazsanız, iftira ve hakaret oluşmaz. Tanımlanabilirlik hakkında aşağıdaki makalede detaylı bir şekilde açıklama yapılmıştır.

https://monolith.law/reputation/defamation-privacy-infringement-identifiability[ja]

İtibar Zedeleme Suçunun Oluşmaması İçin Gerekli Koşullar

Bir politikacının rüşvet almasını ifşa etmek, itibar zedeleme olarak kabul edilip cezalandırılırsa büyük bir sorun olur. Bu tür eylemler, ifade özgürlüğü olarak anayasal olarak korunmaktadır.

Bu nedenle, ifade özgürlüğünün korunması ve itibarın korunması arasında denge sağlamak için, itibar zedeleme suçunun unsurlarını karşılasa bile, belirli koşullar karşılandığında, itibar zedeleme suçu oluşmaz ve cezai veya hukuki sorumluluk doğmaz.

İtibar zedeleme suçunun oluşmaması için gereken koşullar, aşağıdaki üçünün tamamını karşılamaktır:

  1. Kamuoyu ilgisi olmalı
  2. Kamu yararı olmalı
  3. Gerçek olmalı veya makul olmalı

“Kamuoyu İlgisi” Ne Demektir?

Kamuoyu ilgisi, birçok kişinin çıkarlarıyla ilgili olması anlamına gelir. Basitçe söylemek gerekirse, bir “konu”nun halkın ilgisini çekip çekmediği sorunudur. Örneğin, bir politikacının skandalı hakkındaki ifadeler, konu olarak halkın ilgisini çeker ve kamuoyu ilgisinin reddedilmesi düşünülemez.

Yargı kararlarına göre, sadece politikacılar veya bürokratlar gibi kamu görevlileri değil, dini gruplar veya ünlü şirketlerin yöneticileri gibi toplumsal etkisi güçlü pozisyonlardaki kişiler hakkında da genellikle kabul edilir.

Pratikte, BtoC iş yapan şirketler veya belirli bir büyüklükteki şirketlerin yöneticileri için “kamuoyu ilgisi”nin kabul edilmesi daha kolaydır.

“Kamu Yararı” Ne Demektir?

Kamu yararı, itibarı zedeleyen ifadenin kamu yararını hedeflediği anlamına gelir. Basitçe söylemek gerekirse, bu bir “amaç” sorunudur. Örneğin, bir politikacının skandalı hakkındaki ifadeler, eğer bu ifadeler ilgili politikacı ve üçüncü bir kişi arasındaki ilişkiyi ifşa etmek için yapılmışsa, kamu yararı reddedilebilir.

Yargı kararlarına göre, kamu yararını belirlerken, ifade şekli ve gerçeklerin araştırılma derecesi gibi faktörler dikkate alınır (En Yüksek Mahkeme Kararı, 1981 (Showa 56) 16 Nisan, Ceza Davaları Topluluğu 35. Cilt, 3. Sayı, 84. Sayfa). Yani, kamu yararı değerlendirmesi bireysel ve somut olarak yapılır.

İnternet üzerindeki itibar zedeleme durumlarında, bazen yazarın bilinmediği aşamada sorun olabilir. Yazar bilinmiyorsa, yazarın amacı da genellikle bilinmez. Yazarın bilinmediği durumlarda, “Yazar kim olursa olsun, ilgili gönderi kamu yararından yoksundur” denilebilecek durumlarda, kamu yararı reddedilir. Bu tür durumlarda kamu yararının reddedilmesi nadirdir.

“Gerçeklik” ve “Makullük” Ne Demektir?

Gerçeklik, belirtilen gerçeğin doğru olduğu anlamına gelir. Belirtilen gerçeğin tüm detaylarının doğru olması gerekmez, önemli kısımları doğruysa, “gerçeklik” kabul edilir.

Makullük, belirtilen gerçeğin yanlış olsa bile, gerçeği belirten kişinin doğru olduğuna yanılgıya düştüğü ve kesin belge veya kanıtlarla makul bir neden olduğu anlamına gelir. Bir belgeye dayanıyor olsa bile, bu belge tek taraflı bir duruşa sahipse veya belgeye olan anlayış yetersizse, makullük reddedilir.

Kamuoyu ilgisi ve kamu yararı varsa ve gönderi içeriği doğruysa veya doğru olduğuna dair yanılgıya düştüğü ve kesin belge veya kanıtlarla makul bir neden olduğu sürece, itibar zedeleme suçu oluşmaz.

İtibar zedeleme iddiasında bulunan taraf olarak, kamuoyu ilgisi veya kamu yararının reddedilmesi nadir olduğu için, hayati önem taşıyan şey gerçeklik ve makullüktür. Yani, çoğu durumda, itibar zedeleme suçunu oluşturmak için, “Kamuoyu ilgisi veya kamu yararı ne olursa olsun, doğru değil ve doğru olduğuna dair yanılgıya düştüğü ve kesin belge veya kanıtlarla makul bir neden de yok” gereklidir.

Belirtilen gerçeğin doğru olmadığı iddiası ve kanıtının bir örneği hakkında ayrıntılı açıklamalar aşağıdaki makalede bulunabilir.

https://monolith.law/reputation/defamation-dueto-stealthmarketing[ja]

İftira Davası Açılan Örnekler

İftira nedeniyle dava açılan örneklerden bazılarını tanıtacağım.

Twitter’da Retweet’in İftira Olarak Kabul Edildiği Örnek

Gerçeği yansıtmayan ve bir kişinin itibarını zedeleyen bir illüstrasyon Twitter’da paylaşıldı ve retweet edildi. Bunun üzerine mağdur, retweet yapan kişiye tazminat talebinde bulundu. Tokyo Bölge Mahkemesi, 30 Kasım 2021 (Reiwa 3 (2021) 14093 Tazminat Talebi Davası) kararında, retweet’in genellikle orijinal tweet’e onay verme niyetini gösterdiğini ve bu durumda iftira oluştuğunu belirtti.

Ayrıca, bir kişinin itibarını zedeleyen bir tweet’i retweet eden kişiye karşı mağdurun tazminat talebinde bulunduğu bir durumda, Osaka Yüksek Mahkemesi, 23 Haziran 2020 (Reiwa 2 (2020) 2126 Tazminat Talebi İstinaf Davası) kararında, orijinal tweet’in iftira oluşturduğu durumlarda, retweet’in durum veya niyetine bakılmaksızın haksız eylem oluşturduğunu belirtti ve tazminat talebini kabul etti.

Twitter’da bir kişinin toplumsal değerlendirmesini düşüren bir gerçeği belirten bir tweet sadece iftira oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda bu tür bir tweet’i retweet etme eylemi de iftira oluşturur.

İş Yerinde E-posta Gönderiminin İftira Olarak Kabul Edildiği Örnek

Bir çalışanın geçmişte hırsızlık suçundan tutuklandığı, zorlama veya tehdit suçlarına, hatta yasadışı avukatlık faaliyetlerine veya yalan beyan suçlarına karıştığı gerçeği, bir meslektaşın diğer çalışanlara e-posta ile gönderdiği bir durum hakkında, Tokyo Bölge Mahkemesi, 13 Nisan 2017 (Heisei 29 (2017) No. 19355 İftira Nedeniyle Tazminat Talebi Ana Davası, Özel Belge Sahteciliği vb. Nedeniyle Tazminat Talebi Karşı Davası) kararında, iftira oluşturduğunu ve tazminat talebini kabul etti.

İş yerinde iftira oluşup oluşmadığı “açıkça” ifadesi sorun olabilir, ancak bu durumda e-posta alıcılarının çok sayıda olması ve yayılma potansiyeli olması nedeniyle, “açıkça” olduğu kabul edildi.

İftira Oluşumunun Kabul Edilmediği Örnekler

İftira oluşumunun kabul edilmediği örnekler hakkında, aşağıdaki makalede detaylı bir şekilde açıklama yapılmıştır.

https://monolith.law/reputation/cases-not-recognized-as-defamation[ja]

Özet: İftira Davası Açmadan Önce Şartları Kontrol Edin

Bugüne kadar anlattıklarımızı özetlersek, iftira suçunun oluşabilmesi için, “açıkça”, “gerçeği belirtmek” ve “bir kişinin itibarını zedelemek” durumlarında, kamu yararı, kamusal nitelik, gerçeklik ve uygunluk gibi koşullardan herhangi birini karşılamaması gerekmektedir.

İftira konusu, sadece karmaşık bir yapıya sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda çok sayıda emsal karar da bulunur ve bu kararların verilmesi yüksek düzeyde hukuk bilgisi gerektirir. Bu nedenle, bir avukata danışmanız iyi olabilir.

Bu makalenin içeriğini video olarak öğrenmek isteyenler, lütfen YouTube kanalımızdaki videoyu izleyin.

https://youtu.be/pPYN_5k_5P4[ja]

Managing Attorney: Toki Kawase

The Editor in Chief: Managing Attorney: Toki Kawase

An expert in IT-related legal affairs in Japan who established MONOLITH LAW OFFICE and serves as its managing attorney. Formerly an IT engineer, he has been involved in the management of IT companies. Served as legal counsel to more than 100 companies, ranging from top-tier organizations to seed-stage Startups.

Başa dön