Japonya Ticaret Hukukunda 'Ticari İşlem' Kavramı: Sınıflandırılması ve Kapsamının Açıklanması

Japonya’da iş yaparken, Japon hukukunun işlemleri nasıl düzenlediğini anlamak son derece önemlidir. Japon hukuk sistemi, genel özel hukuk ilişkilerini düzenleyen ‘Japon Medeni Kanunu’ ve şirket faaliyetleri ile ticari işlemlere özgü kuralları belirleyen ‘Japon Ticaret Kanunu’ olmak üzere iki ana sütuna sahiptir. Bir işlemin hangi kanunun uygulama alanına girdiğine bağlı olarak, sözleşmenin kurulma şartları, tarafların hak ve yükümlülükleri ve alacakların zamanaşımı süreleri gibi birçok noktada hukuki muamele büyük ölçüde farklılık gösterir. Örneğin, Japon Medeni Kanunu’nun genel alacakların zamanaşımı için belirlediği süre, revize edilmiş Medeni Kanunun 166. maddesine göre, esas olarak ‘hakkın kullanılabileceğini öğrendiği tarihten itibaren 5 yıl’ veya ‘hakkın kullanılabilir olduğu tarihten itibaren 10 yıl’ olarak belirlenmiştir. Daha önce, ticari işlemlerden doğan alacaklar için Ticaret Kanunu’nun (eski 522. madde) 5 yıllık kısa zamanaşımı uygulanmaktaydı, ancak 2005 yılındaki Ticaret Kanunu değişikliği ve 2020 yılındaki Medeni Kanun değişikliği ile Ticaret Kanunu’ndaki özel hükümler kaldırılmış ve şu anda Medeni Kanun’un genel prensipleri uygulanmaktadır. Bu fark, alacak yönetimi ve anlaşmazlık çözüm stratejileri üzerinde doğrudan etkiye sahip olduğundan, şirketinizin faaliyetlerinin Japon Ticaret Kanunu’nda ‘ticari işlem’ olarak tanımlanan kapsama girip girmediğini doğru bir şekilde belirlemek, iş risklerini yönetmenin ilk adımıdır. Bu makalede, ‘ticari işlem’ kavramına odaklanarak, bu terimin hukuki tanımını, ana kategorilerini ve her bir kategorinin hangi tür eylemleri kapsadığını, Japon yasaları ve mahkeme kararlarına dayanarak sistematik bir şekilde açıklıyoruz.
Japonya’daki Ticaret Hukuku Çerçevesinde Ticari İşlemler
Japon ticaret hukuku, “ticari işlemleri” belirli bir liste ve tanımlara dayanarak sınıflandırır. Bu sınıflandırmayı anlamak için, öncelikle iki temel kavramsal ayrım olan “temel ticari işlemler” ve “yardımcı ticari işlemler” perspektifini benimsemek faydalıdır.
Temel ticari işlemler, şirketlerin iş faaliyetlerinin çekirdeğini oluşturan ve kendisi iş amacı haline gelen işlemleri ifade eder. Bu, şirketlerin var oluş nedeni olan ticari faaliyetler olarak kabul edilebilir. Japon ticaret hukuku, bu temel ticari işlemleri daha da iki yasal tipe ayırır. Birincisi, işlemin objektif doğasının kendiliğinden ticari nitelik taşıdığı ve her zaman ticari işlem olarak kabul edilen “mutlak ticari işlemler”dir. Diğeri ise, kendisi genel bir sivil işlem olmasına rağmen, “işletme olarak” tekrarlanan ve sürekli yapıldığında ticari işlem niteliği kazanan “işletmecilik ticari işlemleri”dir.
Buna karşılık, yardımcı ticari işlemler, tüccarların temel ticari işlemlerini gerçekleştirmek için yardımcı olarak yaptıkları işlemleri ifade eder. Örneğin, bir üretici firmanın temel ticari işlemi olan ürün üretimi ve satışı için, fabrika inşaatı için bankadan kredi almak veya ürün reklamını bir reklam ajansına yaptırmak gibi işlemler buna dahildir. Yardımcı ticari işlemler, şirketin asıl iş amacı olmasa da, ana iş faaliyetleriyle yakından ilişkili ve onu destekleyici olduğu için ticaret hukuku kapsamında ticari işlem olarak ele alınır. Temel ticari işlemler ile yardımcı ticari işlemler arasındaki bu ayrım, ticaret hukukunun uygulama alanını anlamada temel bir yaklaşımdır.
Temel Ticari Faaliyetler: Mutlak Ticari Faaliyetler
Japonya’daki ticaret hukukunun 501. maddesinde tanımlanan mutlak ticari faaliyetler, faaliyetin objektif niteliğinden dolayı, faaliyeti gerçekleştiren kişinin tüccar olup olmadığına veya iş olarak tekrarlanıp tekrarlanmadığına bakılmaksızın, tek seferlik bir işlem bile olsa her zaman ticari faaliyet olarak kabul edilir. Bu tür faaliyetler, esasen spekülatif veya finansal bir karaktere sahip olup, ticaret hukukunun hız ve istikrarı sağlama talebi bu alanda güçlü bir şekilde hissedildiğinden, özel bir muameleye tabi tutulurlar. Japon ticaret hukukunun 501. maddesi, mutlak ticari faaliyet olarak aşağıdaki dört türü sıralar:
İlk olarak, “kar elde etmek amacıyla taşınır veya taşınmaz malların veya menkul kıymetlerin ücretli olarak edinilmesi veya edinilenlerin devredilmesi amacıyla yapılan işlemler” gelir (Japon ticaret hukukunun 501. maddesi 1. fıkra). Bu genellikle “spekülatif edinme” ve “spekülatif devir” olarak adlandırılan işlemlerdir. Tipik bir örnek, ürünleri satın alıp kar elde etmek amacıyla yeniden satış yapmaktır. Burada önemli olan nokta, “kar elde etmek amacıyla devretme niyeti”, yani spekülatif bir niyetin varlığıdır. Bu niyet varsa, bir kişinin sadece bir kez gerçekleştirdiği bir sanat eserinin satışı bile mutlak ticari faaliyet kapsamına girebilir.
İkinci olarak, “başkalarından edinilen taşınır malların veya menkul kıymetlerin tedarik sözleşmesi ve bu sözleşmenin yerine getirilmesi için yapılan ücretli edinme işlemleri” sayılır (Japon ticaret hukukunun 501. maddesi 2. fıkra). Bu, üretici olmayan bir aracının, müşterilere malları tedarik etmek için sözleşme yapması ve bu sözleşmeyi yerine getirmek için tedarikçiden malları satın alması gibi işlemleri ifade eder. Örneğin, bir şirketin müşteriye belirli bir makineyi teslim etme sözleşmesi yapması ve bu makineyi üreticiden satın alması bu kapsama girer.
Üçüncü olarak, “borsada yapılan işlemler” gelir (Japon ticaret hukukunun 501. maddesi 3. fıkra). Bu, menkul kıymetler borsası veya emtia borsası gibi belirli bir pazarda gerçekleştirilen standart işlemleri kapsar. Hisse senedi alım satımı veya emtia vadeli işlemleri gibi işlemler tipik örneklerdir. Borsa gibi yüksek derecede örgütlenmiş bir pazarda yapılan işlemler, doğaları gereği ticari faaliyet olarak kabul edilir.
Dördüncü olarak, “senet ve diğer ticari belgelerle ilgili işlemler” sıralanır (Japon ticaret hukukunun 501. maddesi 4. fıkra). Senetlerin veya çeklerin düzenlenmesi, arka yazılması, kabul edilmesi gibi işlemler, ticari işlemlerde ödeme ve kredi aracı olarak gelişmiş olmalarından dolayı, kendi başlarına ticari faaliyet olarak kabul edilir.
Bu mutlak ticari faaliyetler, işletme sahibi olmayan bireyler tarafından gerçekleştirilse bile, ticaret hukukunun düzenlemelerine tabi olacağından, dikkatli olunması gerekmektedir.
Temel Ticari Faaliyetler: İşletme Bazında Ticari Faaliyetler
İşletme bazında ticari faaliyetler, Japonya Ticaret Kanunu’nun (商法) 502. maddesinde sıralanan faaliyetlerdir ve yalnızca “işletme olarak yapıldığında” ticari faaliyet olarak kabul edilirler. Burada bahsedilen “işletme olarak” ifadesi, kar amacı güderek, aynı türden faaliyetleri tekrarlayarak ve sürekli olarak gerçekleştirme niyetini ifade eder. Dolayısıyla, bu faaliyetlerden birini yalnızca bir kez veya kar amacı gütmeksizin gerçekleştirirseniz, bu genellikle ticari faaliyet sayılmaz ve Japon medeni hukukunun uygulanacağı anlamına gelir.
Japonya Ticaret Kanunu’nun 502. maddesi aşağıdaki gibi faaliyetleri örnek olarak gösterir:
- Kira amaçlı yapılan taşınır veya taşınmaz malların ücretli edinimi veya kiralanması veya edinilen veya kiralanmış olanların kiraya verilmesi (1. madde): Emlak kiralama işi veya leasing işi gibi faaliyetler buna örnektir.
- Başkası adına yapılan üretim veya işleme faaliyetleri (2. madde): Üretim taşeronluğu veya işleme hizmet alımı gibi faaliyetler buna örnektir.
- Elektrik veya gaz tedariki ile ilgili faaliyetler (3. madde)
- Taşımacılık ile ilgili faaliyetler (4. madde): Taşımacılık sektörü buna örnektir.
- İş veya hizmet alımı (5. madde): İnşaat sektörü gibi faaliyetler buna örnektir.
- Yayıncılık, baskı veya fotoğrafçılık ile ilgili faaliyetler (6. madde)
- Müşteri çekmeyi amaçlayan işletmelerde yapılan işlemler (7. madde): Oteller veya tiyatroların işletilmesi gibi faaliyetler buna örnektir.
- Döviz değişimi veya diğer bankacılık işlemleri (8. madde)
Bu faaliyetlerin ticari faaliyet olarak kabul edilip edilmeyeceği, somut olaylara göre değerlendirilir. Örneğin, Sendai Yüksek Mahkemesi’nin 1958 (昭和33) yılı 26 Kasım tarihli kararında, yalnızca kendi sermayesini ödünç veren kredi verenlerin faaliyetleri, mevduat kabul edip kredi sağlayan tipik bir bankadan farklı olduğu için, Japonya Ticaret Kanunu’nun 502. maddesinin 8. bendindeki “bankacılık işlemleri”ne uymadığına karar verilmiştir. Bu, maddenin listesinde yer alan faaliyetlerin bile, yorumunun dikkatli bir şekilde yapılması gerektiğini göstermektedir.
Özellikle önemli olan, işletmeyi başlatmadan önceki hazırlık aşamasındaki faaliyetlerin nasıl ele alındığıdır. Bu konuda, Japonya Yüksek Mahkemesi’nin 1958 (昭和33) yılı 19 Haziran tarihli kararında, “belirli bir işletmeyi başlatma amacıyla hazırlık faaliyetlerinde bulunan kişiler, bu faaliyetlerle işletmeyi başlatma niyetlerini gerçekleştirmiş olur ve bu sayede ‘tüccar’ sıfatını kazanır” ve bu hazırlık faaliyetleri de ticari faaliyet olarak kabul edilir. Örneğin, bir restoran açmak için bir dükkan kiralama veya mutfak ekipmanı satın alma gibi faaliyetler, henüz gelir elde edilmemiş olsa bile, objektif olarak işletmeyi açma hazırlığı olarak kabul edilirse, işletme bazında ticari faaliyetler kapsamına girer ve bu faaliyetlerin sahibi tüccar olur.
Bu “işletme bazında ticari faaliyet” tanımı, hukuki olarak son derece büyük bir öneme sahiptir. Bir faaliyetin işletme bazında ticari faaliyet olarak tanınması, genellikle, o faaliyetin sahibinin Japon ticaret hukuku çerçevesinde “tüccar” olarak statü kazandığı anlamına gelir. Ve bir kez “tüccar” olunduğunda, aşağıda bahsedilecek olan Japonya Ticaret Kanunu’nun 503. maddesinin hükümleri devreye girer ve tüccarın işi için gerçekleştirdiği diğer tüm yardımcı faaliyetler “yardımcı ticari faaliyetler” olarak kabul edilir ve kapsamlı bir şekilde ticaret hukukunun uygulama alanına dahil edilir. Bu nedenle, işletme bazında ticari faaliyetlerin tanımı, bir şirketin tüm faaliyetlerinin ticaret hukukunun disiplinine tabi olup olmayacağını belirleyen önemli bir ayrım noktasıdır.
Japonya’da Mutlak Ticari İşlemler ile İşletmeye Bağlı Ticari İşlemlerin Karşılaştırılması
Bugüne kadar açıkladığımız mutlak ticari işlemler ile işletmeye bağlı ticari işlemlerin temel farklarını özetlersek, aşağıdaki gibi sıralayabiliriz. Her iki kavram arasındaki en temel fark, bir işlemin ticari işlem olarak kabul edilmesi için gereken şartlarda yatmaktadır. Mutlak ticari işlemler, işlemin kendisinin objektif niteliğine odaklanır ve işlemi gerçekleştiren kişinin özellikleri veya niyetinin tekrarlanabilirliği ile bağlantısız olarak ticari işlem niteliği tanır. Öte yandan, işletmeye bağlı ticari işlemler, işlemin niteliğinin yanı sıra, işlemi gerçekleştiren kişinin subjektif ve tekrarlayıcı “işletme olarak” tutumu da dahil olmak üzere, ticari işlem niteliği tanınır. Bu fark, işlemin öznesi ve sıklığına ilişkin şartlarda da kendini gösterir.
Aşağıdaki tablo, bu farkları özetleyen bir karşılaştırmadır.
| Karşılaştırma Kriteri | Mutlak Ticari İşlemler | İşletmeye Bağlı Ticari İşlemler |
| Temel Madde | Japon Ticaret Kanunu’nun (Japanese Commercial Code) 501. maddesi | Japon Ticaret Kanunu’nun (Japanese Commercial Code) 502. maddesi |
| Ticari İşlem Olma Şartı | İşlemin objektif niteliği | “İşletme olarak” tekrarlayarak sürdürmek |
| İşlemin Öznesi | Tüccar olup olmaması önemli değil | Genellikle tüccar tarafından yapılır |
| İşlemin Sıklığı | Tek seferlik işlem de geçerli | Tekrarlayarak sürdürmek şart |
Yardımcı Ticari Faaliyetlerin Kapsamı
Yardımcı ticari faaliyetler, Japonya’nın Ticaret Kanunu’nun 503. maddesinin 1. fıkrasında, “tüccarın işletmesi için yaptığı faaliyetler” olarak tanımlanmaktadır . Bu, temel ticari faaliyetlerin (mutlak ticari faaliyetler veya işletme ticari faaliyetleri) gerçekleştirilmesi sürecinde, onlara eşlik eden tüm faaliyetleri ifade eder. Örneğin, ürün satın almak için fon ödünç almak, çalışanları işe almak, iş amaçlı araç satın almak, ofis kiralama gibi faaliyetler tipik örneklerdir .
Yardımcı ticari faaliyetler kavramını özellikle güçlü kılan, Japonya’nın Ticaret Kanunu’nun 503. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen “tüccarın faaliyetleri, işletmesi için yapılmış sayılır” hükmüdür . Bu “varsayım” hükmü, hukuki ispat yükümlülüğü açısından son derece önemlidir. Bir faaliyetin tüccarın işletmesiyle ilgisiz olarak yapıldığını iddia eden tarafın, bu gerçeği kanıtlama sorumluluğunu üstlenmesi anlamına gelir. Yüksek Mahkeme’nin 2008 yılı 22 Şubat (2008) tarihli kararı da, bu varsayımı çürütmek için yapılan iddia ve ispat yükümlülüğünün, ticari faaliyet olmadığını savunan tarafta olduğunu doğrulamıştır .
Özellikle, şirketler Japonya’nın Şirketler Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, işletmeleri için yaptıkları faaliyetleri ve işletmeleri için yaptıkları faaliyetleri hak kapasiteleri dahilinde gerçekleştirmeleri gerektiği belirtilmiş olup, temelde tüccardırlar. Bu nedenle, bir şirketin faaliyetinin “işletme için” olmadığını kanıtlamak fiilen çok zordur ve şirketlerin gerçekleştirdiği hemen hemen tüm faaliyetler bu varsayım altında yardımcı ticari faaliyet olarak kabul edilir.
Bu varsayım hükmünün geniş etki alanını gösteren iyi bir örnek, Yüksek Mahkeme’nin 1967 yılı 6 Ekim (1967) tarihli kararıdır . Bu davada, ticari olmayan bir kredi garanti kooperatifi, ticari olan ana borçlu adına, onun borcunu garanti etmiştir. Daha sonra, garanti kooperatifi ana borçlu adına ödeme yapmış ve ana borçluya karşı rücu hakkı kazanmıştır. Bu rücu hakkının ticari işlemlere uygulanan 5 yıllık zamanaşımı süresine mi yoksa medeni hukuka uygulanan 10 yıllık süreye mi tabi olduğu tartışılmıştır. Yüksek Mahkeme, garanti kooperatifinin kendisi ticari olmasa da, garantiye temel olan ana borçlunun (tüccar) garanti taahhüdü faaliyetinin, onun işletmesi için yapılan yardımcı ticari faaliyetlere dahil olduğuna karar vermiştir. Sonuç olarak, garanti kooperatifinin elde ettiği rücu hakkı da ticari işlemlerden doğan bir alacak olarak kabul edilmiş ve 5 yıllık kısa zamanaşımı süresi uygulanmıştır . Bu karar, bir tüccarın ticari faaliyetlerinin ticari niteliğinin, işlemdeki diğer tarafın (ticari olmayan bile olsa) hukuki ilişkilerine kadar uzanabileceğini ve bu hakların niteliğini değiştirebileceğini göstermektedir.
Bu şekilde, yardımcı ticari faaliyetler kavramı ve onu destekleyen güçlü varsayım hükmü, Japonya’nın ticaret kanununun uygulama alanını şirketlerin tüm faaliyetlerine genişletmekte ve işlemlerin hızlı ve kesin bir şekilde işlenmesini sağlayarak, Japon ticaret kanununun temel felsefesini yansıtmaktadır.
Özet
Bu makalede, Japon ticaret hukukunda “ticari işlem” kavramını, sınıflandırmasını ve hukuki anlamını açıkladık. Ticari işlemler, işlemin objektif niteliğinden dolayı her zaman ticari işlem sayılan “mutlak ticari işlemler”, işletme olarak yürütüldüğünde ticari işlem sayılan “işletmeye özgü ticari işlemler” ve tüccarın iş faaliyetlerini destekleyen “yardımcı ticari işlemler” olmak üzere üç ana kategoriye ayrılır. Özellikle, tüccarın eylemleri işletme için yapıldığı varsayıldığından, şirketlerin gerçekleştirdiği çoğu işlem Japon ticaret hukukunun uygulama alanına girer. Bu sınıflandırmayı anlamak ve kendi işlemlerinizin hangi kategoriye girdiğini bilmek, sözleşme koşullarının müzakeresi, alacak yönetimi, potansiyel hukuki uyuşmazlıklara hazırlık gibi şirket hukuku işlemlerinin her yönü için hayati önem taşır. Japonya’daki karmaşık ticari işlem kurallarını doğru bir şekilde anlamak ve buna uygun hareket etmek, Japon pazarında başarının anahtarıdır.
Monolith Hukuk Bürosu, Japon ticaret hukuku ile ilgili hukuki sorunlarda, hem yerel hem de uluslararası birçok müşteriye hizmet vermiş zengin bir deneyime sahiptir. Büromuzda, sadece Japon avukatlık lisansına sahip olmakla kalmayıp, aynı zamanda yabancı avukatlık lisanslarına da sahip İngilizce konuşan uzmanlar bulunmaktadır. Bu makalede açıklanan ticari işlem kavramının yorumlanması, belirli bir işlemin ticari işlem olup olmadığının değerlendirilmesi, buna bağlı olarak sözleşme incelemesi ve hazırlanması gibi, Japonya’daki iş faaliyetlerinizle ilgili tüm hukuki konularda, Japonca ve İngilizce olmak üzere iki dilde, iş dünyasının gerçek durumuna uygun yüksek kaliteli destek sağlamamız mümkündür. Şirketinizin işlemlerinin Japon yasal düzenlemelerine tam olarak uyumlu olmasını ve sorunsuz bir şekilde ilerlemesini sağlamak için, uzman bilgimizden yararlanın.
Category: General Corporate




















