MONOLITH LAW OFFICE+81-3-6262-3248Hafta içi 10:00-18:00 JST [English Only]

MONOLITH LAW MAGAZINE

General Corporate

Japonya Ticaret Kanunu'nda Taşımacılık İşletmeciliği: Sözleşmeler, Sorumluluklar ve Tarafların Hak ve Yükümlülüklerine Dair Açıklama

General Corporate

Japonya Ticaret Kanunu'nda Taşımacılık İşletmeciliği: Sözleşmeler, Sorumluluklar ve Tarafların Hak ve Yükümlülüklerine Dair Açıklama

Global şirketler için, Japonya pazarındaki başarı, etkin ve hukuki olarak sağlam bir tedarik zinciri oluşturmakla yakından ilişkilidir. Ürünlerin fabrikadan tüketiciye veya iş ortaklarına ulaşana kadar olan fiziksel akışı, yani lojistik, modern ticaret faaliyetlerinin temelini oluşturur. Bu lojistiği hukuki olarak destekleyen şey, Japon ticaret hukukunda “taşıma işi” ile ilgili düzenlemelerdir. Özellikle malların taşınması, işletmelerin başarısını belirleyen kritik bir unsurdur ve bu kuralları doğru bir şekilde anlamak, risk yönetimi ve sorunsuz işletme yönetimi açısından vazgeçilmezdir.

Bu alanı düzenleyen ana yasa, Japon ticaret hukukudur. Dikkat çekici olan, yaklaşık 120 yıl sonra gerçekleşen büyük bir değişiklikle 2018 yılında yenilenmiş ve 2019 yılı Nisan 1’den (2019) itibaren yürürlüğe girmiş olmasıdır. Bu değişiklik, eski düzenlemeleri güncelleyerek modern uluslararası ticari uygulamalar ve işlem gerçekliklerine uygun hale getirmiştir. Örneğin, tehlikeli maddelerin bildirim yükümlülüğünün açıkça belirtilmesi ve taşınan malların tamamen kaybolması durumunda alıcının haklarının netleştirilmesi gibi, uluslararası iş yapan şirketlerin karşılaştığı gerçek sorunlara yanıt veren içerikler bulunmaktadır. Bu sayede, Japon iç hukuku ile global standartlar arasındaki uyum artmış ve işlemlerin öngörülebilirliği iyileşmiştir.

Bu makalede, Japon ticaret hukukundaki taşıma işi, özellikle malların taşınması üzerine odaklanarak, hukuki çerçevesini sistematik bir şekilde açıklıyoruz. Öncelikle, taşıma sözleşmesinin temel nitelikleri ve oluşum şartları hakkında bilgi veriyor, ardından taşıma sözleşmesinin merkezi tarafları olan taşıyıcı, yük gönderen ve alıcı olmak üzere üç tarafın, her birinin hangi hak ve yükümlülüklere sahip olduğunu, somut maddeler ve yargı kararları ile detaylandırıyoruz. Özellikle, taşıyıcının sorumluluk ilkesi, değerli eşyaların veya tehlikeli maddelerin ele alınması ve yasal düzenleme ile büyük ölçüde değişen alıcının konumu gibi, iş dünyası için özellikle önemli olan konuları derinlemesine ele alıyoruz. Bu düzenlemelerin çoğu, taraflar arasındaki anlaşmayla değiştirilebilen “isteğe bağlı düzenlemeler” olduğundan, hukukun anlaşılması, daha avantajlı sözleşme müzakereleri yapmanın ilk adımı olacaktır.

Japonya’da Taşıma Sözleşmelerinin Temelleri Japon Ticaret Kanunu Çerçevesinde

Eşya taşıma sözleşmesi, taşıyıcının yükleyiciden eşyaları alıp bunları taşıyarak alıcıya teslim etmeyi taahhüt ettiği bir sözleşmedir. Hukuki niteliği itibarıyla, taşıma işinin tamamlanmasını amaçlar ve bu sonuca karşılık ücret ödenir, bu nedenle Japon Medeni Kanunu tarafından belirlenen yüklenim sözleşmelerinden biri olarak kabul edilir. Bu sözleşme, taşıyıcının “taşırım” şeklindeki kabulü ve yükleyicinin “lütfen taşıyın” şeklindeki talebi gibi, tarafların karşılıklı irade beyanlarının uyuşmasıyla kurulur. Japon hukukunda, sözleşmenin kurulması için mutlaka yazılı bir belge talep edilmez, sözlü anlaşmalar da hukuki geçerlilik taşır.

Ancak, sözleşmeyi yalnızca sözlü olarak yapmak ticari açıdan akıllıca değildir. Sözleşme içeriği yazılı olarak belirlenmediğinde, taşımanın somut koşulları, maliyetler, sorumluluk alanları, sorun çıkması durumunda izlenecek kurallar gibi konular belirsiz hale gelir ve bu da sonradan taraflar arasında ciddi anlaşmazlıklara yol açma riskini artırır. Özellikle, sözleşmede olmayan ek hizmetlerin ortaya çıkması veya bunlarla ilgili ek ücret talepleri gibi konular, sözlü sözleşmelerde sıkça karşılaşılan sorunlardır. Bu nedenle, işlemlerin istikrarını ve öngörülebilirliğini sağlamak için, taşıma sözleşmesinin içeriğini açıkça belirten yazılı bir sözleşme hazırlamak son derece önemlidir.

Eşya taşıma alanı, çok sayıda tekrar eden işlemleri hızlı ve verimli bir şekilde işlemek zorunda olduğundan, taşıyıcılar genellikle “standart taşıma şartnamesi” olarak adlandırılan tipik sözleşme koşullarını belirlerler. Japonya’da, Ulaştırma Bakanlığı “Standart Kargo Otomobil Taşıma Şartnamesi” gibi modelleri ilan eder ve taşıyıcılar bunları benimsediklerinde, düzenleyici onay işlemleri basitleştirilir, bu nedenle bu standart şartnameler sektörde yaygın olarak kullanılan de facto standartlar haline gelmiştir. Bu durum, taşıma hizmetlerini kullanan şirketler için önemli bir anlam taşır. Hukuki düzenlemelerin çoğu, tarafların anlaşmasıyla değiştirilebilen isteğe bağlı hükümler olsa da, piyasada taşıyıcıların sunduğu standart şartnameler, genellikle “kabul edin ya da etmeyin” şeklinde pazarlık payı olmayan koşullar olarak sunulur. Bu nedenle, şirket hukuk departmanları için, sözleşmeyi sıfırdan tasarlamaktan ziyade, sunulan şartnamenin içeriğini incelemek ve içerdiği riskleri doğru bir şekilde anlamak, pratikteki risk yönetiminin merkezi bir meselesi haline gelir.

Japonya’da Taşıyıcının Yükümlülükleri ve Sorumlulukları

Taşıyıcı, gönderici tarafından teslim alınan malları, alıcıya güvenli bir şekilde ulaştırmakla yükümlüdür; bu, taşıma sözleşmesinin temel bir yükümlülüğüdür. Taşıma sürecinde mallar zarar gördüğünde, taşıyıcının hangi ölçüde sorumluluk taşıdığı Japon ticaret kanununda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Sorumluluk Temel İlkesi: Kusurun Varsayımı

Japonya’daki taşıyıcıların sorumluluğu ile ilgili en temel ilke, Japon Ticaret Kanunu’nun (商法) 575. maddesinde belirlenmiştir. Bu maddeye göre, taşıyıcı, taşıma sırasında eşyanın kaybolması, zarar görmesi veya gecikmesi durumunda, bu durumdan kaynaklanan zararları tazmin etme sorumluluğunu taşır.

Bu hükmün en önemli özelliği, taşıyıcının kusurunun hukuki olarak varsayılmasıdır. Bu, “ara sorumluluk” olarak adlandırılan bir durum olup, zarar meydana geldiğinde, ilke olarak taşıyıcının sorumlu olduğu kabul edilir. Taşıyıcının bu sorumluluktan kurtulabilmesi için, taşıyıcının “eşyanın teslim alınması, taşınması, saklanması ve teslim edilmesi sırasında gerekli özeni gösterdiğini” kanıtlaması gerekmektedir. Yani, ispat yükü taşıyıcıya geçmiştir. Pratikte, “gerekli özeni gösterdiğini” kanıtlamak kolay değildir. Geçmişteki yargı kararlarında, kamyonun kapısının kilit kontrolünün ihmal edilmesi sonucu meydana gelen yük düşmesi kazaları veya depolarda yetersiz güvenlik önlemleri nedeniyle gerçekleşen hırsızlık olayları gibi temel güvenlik önlemlerinin yetersizliği ağır ihmal olarak kabul edilmiş ve taşıyıcının sorumluluğu onaylanmıştır.

Zarar Tazminatı Miktarı

Taşınan mallarda meydana gelen zararlar için tazminat miktarının hesaplanması konusunda da Japon ticaret hukuku açık kurallar belirlemiştir.

Japon ticaret hukukunun 576. maddesinin birinci fıkrası, taşınan malların yok olması veya zarar görmesi durumunda zarar tazminatı miktarını sabit miktar tazminat ilkesine göre belirler. Özellikle, bu tazminat miktarı “teslim edilmesi gereken yer ve zamandaki taşınan malların piyasa fiyatı”na göre belirlenir. Bu sayede, zarar miktarının hesaplanması basitleştirilir ve anlaşmazlıkların hızlı bir şekilde çözülmesi sağlanır; ancak aynı zamanda, gönderici veya alıcının elde edebileceği tazminat miktarı piyasa fiyatı ile sınırlı hale gelir.

Öte yandan, taşımanın “gecikmesi” nedeniyle meydana gelen zararlar için ticaret hukukunda tazminat miktarının hesaplanmasına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, bu durumda Japon medeni hukukunun 416. maddesindeki genel ilkelere göre hareket edilir. Medeni hukuk ilkesinde, normalde meydana gelmesi beklenen zararların yanı sıra, tarafların öngördüğü veya öngörebileceği “özel durumlar” nedeniyle meydana gelen zararlar (özel zararlar) da tazminat kapsamına alınabilir. Örneğin, bir fabrikanın üretim hattı için gerekli parçaların gecikmesi nedeniyle üretimin durması ve büyük miktarda kaçırılmış karın meydana gelmesi durumunda, bu özel zarar olarak talep edilebilir. Bu potansiyel sınırsız sorumluluk riskini önlemek için, taşıyıcıların kullandığı standart taşıma sözleşmelerinde, gecikme ile ilgili tazminat sorumluluğunu taşıma ücreti miktarı ile sınırlayan gibi, büyük ölçüde kısıtlayıcı hükümler yer alır. Dolayısıyla, pratikte, ticaret hukukunun varsayılan kurallarından ziyade, sözleşme ve sözleşme hükümleri belirleyici öneme sahiptir.

Japonya’da Yüksek Değerli Mallara İlişkin Özel Hükümler

Japon ticaret hukuku, para, menkul kıymetler, mücevherler gibi özellikle değeri yüksek olan mallar (yüksek değerli mallar) için, taşıyıcıların sorumluluğunu hafifleten özel kurallar belirlemiştir. Japon ticaret hukukunun 577. maddesinin birinci fıkrasına göre, gönderen taşımayı üstlenirken bu tür ve değeri bildirmediği sürece, taşıyıcı yüksek değerli malların kaybı, hasarı veya gecikmesinden dolayı tazminat sorumluluğu taşımaz. Bu hüküm, taşıyıcıların beklenmedik yüksek tazminat sorumlulukları ile karşı karşıya kalmalarını önlemek için konulmuştur. Burada bahsedilen “yüksek değerli mallar”, yargı kararlarına göre “hacim veya ağırlığına kıyasla belirgin şekilde yüksek değerli olan malları” ifade etmektedir (Osaka Yüksek Mahkemesi, 1969 (Showa 44) yılının 25 Eylül tarihli kararı).

Yine de, taşıyıcının bu sorumluluktan muafiyetinin istisnaları bulunmaktadır. Aynı maddenin ikinci fıkrası, taşıyıcının sözleşme yapıldığı sırada taşınan malın yüksek değerli olduğunu biliyorsa veya taşıyıcının kasıt veya ağır ihmalinden dolayı zarar meydana gelmişse, gönderenin değeri bildirmemiş olmasına rağmen, taşıyıcının sorumluluktan muaf olmadığını belirtir.

Geçmişte, ticaret hukukundaki bu sorumluluk muafiyetinin, sadece sözleşme sorumluluğuna mı yoksa haksız fiil temelindeki tazminat taleplerine de uygulanıp uygulanmayacağı konusunda yorumlar ayrılmıştı. Bu konuda, Kobe Bölge Mahkemesi’nin 1990 (Heisei 2) yılının 24 Temmuz tarihli kararı, ticaret hukukunun 577. maddesi (eski ticaret hukukunun 578. maddesi) ile getirilen muafiyetin yalnızca sözleşme sorumluluğuna uygulandığını ve haksız fiil sorumluluğunun muaf tutulmadığını karara bağlamıştır. Ancak, yüksek değerli olduğunu bildirmeyen gönderen tarafında da ihmal olduğunu belirterek, ihmalin karşılıklı olarak azaltılması yoluyla tazminat miktarını büyük ölçüde düşürmüştür. Bu sorun, 2018 (Heisei 30) yılındaki ticaret hukuku reformu ile çözülmüştür. Yeni eklenen Japon ticaret hukukunun 587. maddesi, ticaret hukukuna göre taşıyıcının sorumluluk sınırlamaları hükümlerinin (yüksek değerli mallara ilişkin özel hükümler dahil) esasen haksız fiil sorumluluğuna da uygulanacağını açıkça belirtmiş ve hukuki istikrarı sağlamıştır.

Göndericinin Hakları ve Yükümlülükleri

Gönderici, taşıyıcıya malların taşınmasını tevdi eden taraftır. Gönderici, taşıma sözleşmesine dayanarak, malların güvenli bir şekilde taşınmasını sağlamak için önemli yükümlülükler üstlenirken, taşıma sürecinde mallar üzerinde belirli haklara da sahiptir.

Tehlikeli Mallar Hakkında Bildirim Yükümlülüğü

2018 yılında yapılan Ticaret Kanunu değişikliklerinin en önemli noktalarından biri, Japonya Ticaret Kanunu’nun 572. maddesine eklenen tehlikeli mallar hakkında bildirim yükümlülüğüdür. Bu madde, göndericilere, “taşınan malların yanıcı, patlayıcı veya diğer tehlikeli özelliklere sahip olduğu durumlarda, malları teslim etmeden önce, taşıyıcıya bu durumu ve ilgili malların adını, niteliğini ve güvenli taşıma için gerekli diğer bilgileri bildirmeleri” gerektiğini belirtir.

Bu yükümlülük, sadece tehlikeli olduklarını bildirmekle kalmayıp, güvenli taşımayı sağlamak için gerekli olan somut bilgilerin sağlanmasını talep eder ve taşımanın güvenliğini sağlamayı amaçlar. Bu yükümlülüğü taşıyan “gönderici”, sadece üreticilerle sınırlı değildir. Taşımayı düzenleyenler, örneğin ticaret şirketleri veya forwarderlar (kargo taşıma işletmeleri) de dahildir. Bu nokta, tedarik zincirine dahil olan aracı işletmeler için son derece önemlidir. Aracı işletmeler, üreticilerden sağlanan Güvenlik Veri Formları (SDS) gibi belgeleri sadece taşıyıcıya iletmekle yasal yükümlülüklerini yerine getirmiş sayılmazlar. Sağlanan bilgilerin doğru ve yeterli olduğunu doğrulamak ve taşıyıcıya uygun şekilde aktarmak için bağımsız bir sorumluluk taşıyabilirler.

Gönderici bu bildirim yükümlülüğünü ihlal eder ve bu nedenle zarar meydana gelirse, gönderici taşıyıcıya karşı tazminat sorumluluğu taşır. Bu sorumluluk ihmal varsayıldığından, ihmal olmadığını gönderici tarafı kanıtlayamadığı sürece sorumluluktan kaçınmak mümkün değildir. Bu nedenle, tedarik zincirinin ortasında yer alan şirketler, yük bilgilerinin doğruluğunu doğrulamak ve taşıyıcıya yapılan bildirimlerin kaydını kesin olarak tutmak gibi sıkı bir uyum sistemi oluşturmak, bu yeni riski yönetmek için zorunludur.

Tasarruf Hakkı

Gönderici, mallar varış yerine ulaşana kadar, bu mallar üzerinde belirli bir kontrolü elinde tutar. Japonya Ticaret Kanunu’nun 580. maddesi, göndericinin taşıyıcıya taşımayı durdurma, alıcının değiştirilmesi veya diğer tasarruflarda bulunma hakkını tanır. Bu, “tasarruf hakkı” olarak adlandırılır ve örneğin, ticari bir partnerin iflası gibi beklenmedik durumlar ortaya çıktığında, göndericinin taşımayı durdurmasına veya farklı bir varış noktasına yönlendirmesine olanak tanır. Ancak, bu hakkı kullanıldığında, gönderici, taşıyıcının zaten gerçekleştirdiği taşıma oranına göre taşıma ücreti veya tasarruf için ek olarak ortaya çıkan masrafları ödeme yükümlülüğünü üstlenir.

Japonya’da Taşıma İşlerinde Alıcının Hak ve Yükümlülükleri

Alıcı, taşıma sözleşmesinde, taşınan malları teslim alması öngörülen taraf olarak belirlenmiştir. Alıcının hukuki statüsü, özellikle taşıyıcıya karşı hakları, 2018 (Heisei 30) yılında yapılan Ticaret Kanunu değişikliği ile önemli ölçüde güçlendirilmiştir.

Hakların Kazanılması ve 2018 Yılında Yapılan Değişikliğin Etkisi

Japon Ticaret Kanunu’nun 581. maddesinin birinci fıkrası, taşıma mallarının varış yerine ulaştığı zaman, alıcının, gönderenin taşıma sözleşmesinden doğan hakları ile aynı hakları kazanacağını hükme bağlamaktadır. Bu sayede, alıcı, taşıma mallarında bir hasar olması durumunda, kendi adına doğrudan taşıyıcıya karşı tazminat talebinde bulunabilir.

Bu hükümle ilgili olarak, 2018 yılındaki değişiklik devrim niteliğinde bir değişiklik getirmiştir. Değişiklik öncesi Ticaret Kanunu’nda, alıcının hakları sadece taşıma mallarının “varış” yapması durumunda kazanıldığı belirtilmekteydi. Bu nedenle, taşıma sırasında malların tamamen kaybolması “tamamen yok olma” durumunda, mallar varış yapmadığı için alıcı, taşıma sözleşmesi üzerinden hak kazanamaz ve taşıyıcıya karşı tazminat talebinde bulunamaz olarak yorumlanmaktaydı.

Bu sorunu çözmek için, değişiklik sonrası Japon Ticaret Kanunu’nun 581. maddesinin birinci fıkrası, “taşıma malları varış yerine ulaştığında veya taşıma mallarının tamamı yok olduğunda”, alıcının gönderen ile aynı hakları kazanacağını açıkça belirtmiştir. Böylece, tamamen yok olma durumunda bile alıcı, doğrudan taşıyıcıya karşı tazminat talebinde bulunabilecek bir yol açılmıştır. Ayrıca, alıcı taşıma mallarının teslimini veya tazminat talebini yaptığında, çift talebi önlemek amacıyla, gönderen artık bu hakları kullanamaz hale gelir.

Japon Ticaret Kanunu ve İnkoterms’in Uyumlaştırılması

Japon Ticaret Kanunu’nun 581. maddesinde yapılan değişiklik, sadece iç hukuk sorunlarını çözmekle kalmamış, aynı zamanda uluslararası ticarette uzun yıllardır devam eden sorunlara da yanıt vermiştir. Uluslararası ticarette, satıcı ve alıcı arasında maliyet ve risk taşıma kapsamını belirlemek için “İnkoterms” adı verilen uluslararası ticaret şartları yaygın olarak kullanılmaktadır.

FOB (Gemiye Teslim), CIF (Navlun ve Sigorta Dahil) veya CPT (Taşıma Ücreti Dahil) gibi yaygın İnkoterms şartlarında, malların yok olması veya hasar görmesi riski, malların taşıyıcıya teslim edildiği veya gemiye yüklendiği anda satıcıdan (gönderen) alıcıya (alıcı) geçmektedir. Ancak, değişiklik öncesi Japon Ticaret Kanunu altında, riski taşıması gereken alıcı, malların tamamen yok olması durumunda taşıyıcıya karşı dava açma hukuki statüsüne sahip değildi ve hukuki statüye sahip olan satıcı (gönderen) zaten riski taşımıyor olduğundan tazminat talebinde bulunma motivasyonuna sahip değildi. Bu, hukuk ve ticari uygulamalar arasındaki uyumsuzluk, Japon ithalatçılar için büyük bir ticari risk oluşturuyordu.

581. maddenin değişikliği, bu çelişkiyi doğrudan çözmüştür. Malların tamamen yok olması durumunda bile alıcıya tazminat talep etme hakkı tanıyarak, Japon Ticaret Kanunu, İnkoterms’e dayalı uluslararası risk taşıma kuralları ile hukuki hakların yerini uyumlaştırmıştır. Bu değişiklikle Japonya, uluslararası ticaret yaparken daha güvenli ve öngörülebilir bir hukuk alanı haline gelmiştir.

Alıcının Yükümlülükleri

Alıcı sadece haklara sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda belirli yükümlülükleri de üstlenir. En temel yükümlülük, taşıma mallarını teslim aldığında, taşıyıcıya karşı taşıma ücreti gibi ödemeleri yapma yükümlülüğüdür (Japon Ticaret Kanunu’nun 581. maddesinin üçüncü fıkrası).

Ayrıca, taşıma mallarında hasar veya kısmi yok olma durumunda taşıyıcının sorumluluğunu sorgulamak için, alıcının hızlı hareket etmesi gerekmektedir. Japon Ticaret Kanunu’nun 584. maddesi, alıcının itiraz etmeksizin taşıma mallarını teslim aldığı takdirde, taşıyıcının sorumluluğunun ortadan kalkacağını belirtir. Ancak, hemen fark edilemeyen hasar veya kısmi yok olma durumları için, teslimattan itibaren iki hafta içinde taşıyıcıya bu durumu bildirirse, bu kural geçerli olmayacaktır. Bu hüküm, taşıma ile ilgili anlaşmazlıkları erken çözmek için konulmuş olup, alıcının taşıma mallarını gecikmeksizin inceleme yükümlülüğü fiilen üzerine yüklenmiştir.

Japonya’da Taşıma Sözleşmesinde Tarafların Sorumluluk İlişkisinin Karşılaştırılması

Bugüne kadar ayrıntılı bir şekilde açıkladığımız taşıyıcı, yük gönderen ve yük alıcının hak ve yükümlülüklerinin ilişkisini aşağıdaki tabloda özetliyoruz. Bu tablo, her bir tarafın temel hukuki durumunu genel bir bakışla incelemek için hazırlanmıştır. Ancak, bu hükümlerin çoğu isteğe bağlı hükümler olup, gerçek işlemlerde sözleşme metni ve taşıma şartnamelerinin içeriği öncelikli olabileceğine dikkat etmek gerekmektedir.

MaddeTaşıyıcıYük GönderenYük Alıcı
Asıl YükümlülükEşyayı güvenli bir şekilde varış yerine taşıma ve yük alıcıya teslim etme yükümlülüğü.Taşıma ücretini ödeme yükümlülüğü. Taşıma eşyasını teslim etme yükümlülüğü.Taşıma eşyasını aldığında, taşıma ücreti gibi ödemeleri yapma yükümlülüğü.
Yok Olma & Hasar Durumunda SorumlulukTeslim almadan teslimata kadar olan zararlardan sorumlu (kusur varsayımı). Ancak, gerekli özeni gösterdiğini kanıtlarsa sorumluluktan muaf olabilir (Ticaret Kanunu Madde 575).Esas olarak sorumluluk taşımaz. Ancak, taşıma eşyasının niteliği veya kusurları, yük gönderenin kusuru nedeniyle yok olursa, taşıma ücretinin tamamını ödeme yükümlülüğü doğabilir.Sorumluluk taşımaz.
Tehlikeli Maddelerle İlgili YükümlülükGüvenli taşıma yapma yükümlülüğü.Teslimattan önce, güvenli taşıma için gerekli olan bilgileri, tehlikeli maddenin nitelikleri gibi, bildirme yükümlülüğü (Ticaret Kanunu Madde 572).Yükümlülük taşımaz.
Değerli Eşyalarla İlgili Haklar & YükümlülüklerYük gönderenden tür & değer bildirimi yapılmadıkça, esas olarak zarar tazminatı sorumluluğu taşımaz (Ticaret Kanunu Madde 577).Taşıyıcının sorumluluğunu takip etmek için, önceden tür & değeri bildirme yükümlülüğü vardır.Yük gönderenin haklarını devralır.
Zarar Tazminatı Talep HakkıYük gönderen & yük alıcıdan taşıma ücreti gibi ödemeleri talep etme hakkı.Taşıma eşyasının yok olması, hasar görmesi veya gecikmesi durumunda, taşıyıcıya karşı zarar tazminatı talep etme hakkı.Taşıma eşyası varış yaptığında veya tamamen yok olduğunda, yük gönderenle aynı zarar tazminatı talep hakkını kazanır (Ticaret Kanunu Madde 581).
Taşıma Eşyasına Karşı Tasarruf HakkıEsas olarak yoktur. Ancak, yük alıcı belirsiz olduğu durumlarda, depozito veya açık artırma yoluyla satış yapabilir (Ticaret Kanunu Madde 582).Taşıma eşyası varış yapana kadar, taşımanın durdurulması veya yük alıcının değiştirilmesi gibi taleplerde bulunma hakkı (Ticaret Kanunu Madde 580).Esas olarak yoktur. Ancak, taşıma eşyasını aldıktan sonra, sahibi olarak serbestçe tasarrufta bulunabilir.

Özet

Bu makalede, Japonya’daki ticaret hukuku çerçevesinde taşımacılık işletmelerinin hukuki yapısını, taşıma sözleşmelerinin temellerinden, taşıyıcıların, yük gönderenlerin ve yük alıcıların hak ve yükümlülüklerine kadar detaylı bir şekilde açıkladık. Taşıyıcıların sorumluluğu, kusurun varsayıldığı ara sorumluluk ilkesine dayanırken, değerli eşyalar için özel kurallar belirlenmiştir. Yük gönderenlere, özellikle 2018 (Heisei 30) yılındaki yasal düzenleme ile açıkça belirtilen tehlikeli maddelerin bildirim yükümlülüğü gibi önemli sorumluluklar yüklenmiştir. Ayrıca, yük alıcılarının konumu bu düzenleme ile büyük ölçüde güçlendirilmiş, taşınan malların tamamen yok olması durumunda bile taşıyıcıya karşı tazminat talebinde bulunulabilmesi mümkün hale gelmiş ve Incoterms gibi uluslararası ticaret adetleriyle uyum sağlanmıştır. Bu yasal düzenlemeler, Japonya’nın lojistik yasalarını küresel standartlara uyumlu hale getirerek, işlemlerin şeffaflığını ve güvenliğini artırmada büyük bir ilerleme olarak değerlendirilebilir.

Ancak, en önemli nokta, bu ticaret hukuku hükümlerinin çoğunun isteğe bağlı kurallar olmasıdır. Bu, yasal olarak belirlenen kuralların, taraflar arasında ayrı bir anlaşma olmadığı takdirde yalnızca varsayılan kurallar olduğu ve nihai hak ve yükümlülük ilişkisinin bireysel taşıma sözleşmeleri ve standart taşıma şartları ile belirleneceği anlamına gelir. Dolayısıyla, lojistik sektöründe faaliyet gösteren şirketler için, Japon ticaret hukukunun hükümlerini anlamak elbette önemlidir; ancak bunun yanı sıra, şirketin risklerini uygun şekilde yönetmek ve karları maksimize etmek için sözleşme müzakerelerinde ve sözleşme içeriğinin detaylı bir şekilde incelenmesinde hukuki bilgiyi aktif olarak kullanmak da hayati önem taşır.

Monolith Hukuk Bürosu, yurt içi ve yurt dışındaki birçok müşteriye, Japon taşıma ve lojistik hukuku konusunda geniş bir danışmanlık deneyimi sunmaktadır. 2018 yılındaki ticaret hukuku düzenlemelerinde meydana gelen önemli değişikliklere uyum sağlama da dahil olmak üzere, Japon ticaret hukukunun taşımacılık işletmeleri için belirlediği her yönü kapsayan, derin uzmanlık bilgisine dayalı destek sağlıyoruz. Büromuzda, yabancı avukatlık niteliklerine sahip İngilizce konuşan avukatlar da dahil olmak üzere, çift dilli avukatlar bulunmaktadır ve bu sayede Japon yasal düzenlemeleri ile küresel iş uygulamaları arasında bir köprü oluşturarak, net ve pratik hukuki tavsiyelerde bulunabilmekteyiz. Karmaşık tedarik zinciri sözleşmelerinin oluşturulmasından, bireysel taşıma sözleşmelerinin müzakerelerine, yük taleplerinde temsilcilik hizmetlerine kadar, Monolith Hukuk Bürosu, Japonya’daki yasal çevrede şirketinizin iş haklarını korumak ve tam bir uyum sağlamak için gerekli uzman hukuki desteği sunmaktadır.

Managing Attorney: Toki Kawase

The Editor in Chief: Managing Attorney: Toki Kawase

An expert in IT-related legal affairs in Japan who established MONOLITH LAW OFFICE and serves as its managing attorney. Formerly an IT engineer, he has been involved in the management of IT companies. Served as legal counsel to more than 100 companies, ranging from top-tier organizations to seed-stage Startups.

Başa dön