Japonya'nın Giriş-Çıkış ve İkamet Yönetim Sistemi: İkamet İzni İptali, Sınır Dışı Etme ve Yasallık Kanıtının Açıklaması

Global iş dünyasının hızla geliştiği günümüzde, uluslararası insan kaynaklarının hareketliliği, şirketlerin büyümesi için vazgeçilmez bir unsur haline gelmiştir. Japonya da bu durumun bir istisnası değildir ve birçok Japon şirketi, yurtdışından özel bilgi ve becerilere sahip insan kaynaklarını aktif bir şekilde kabul etmektedir. Uluslararası insan kaynaklarının bu akışını kolaylaştırmak ve aynı zamanda ülkenin güvenliğini ve düzenini korumak için Japonya’nın hukuk sistemi, detaylı bir çerçeve oluşturmuştur. Bu sistemin merkezinde, ‘Japonya’nın Göçmenlik ve Mülteci Tanıma Kanunu’ (bundan sonra ‘Göçmenlik Kanunu’ olarak anılacaktır) bulunmaktadır. Bu kanun, Japonya’nın Göçmenlik Kanunu’nun 1. maddesinde açıklandığı üzere, ‘ülkeye giriş ve çıkış yapan tüm kişilerin ve Japonya’da ikamet eden tüm yabancıların ikametlerinin adil bir şekilde yönetilmesini’ amaçlamaktadır. Bu ‘adil yönetim’ ilkesini somutlaştırmak için Göçmenlik Kanunu, birkaç önemli düzenlemeyi belirlemiştir. Bu makalede, özellikle şirket faaliyetleriyle yakından ilişkili olan üç düzenleme üzerinde duracağız: ikamet statüsünün sürekli uygunluğunu sağlamak için ‘İkamet Statüsünün İptal Edilmesi Sistemi’, yasal ihlallere karşı son çare olarak ‘Sınır Dışı Etme Sistemi’ ve uyumluluğu aktif olarak sağlamak için ‘İkametin Yasallığına İlişkin Kanıt Sistemi’. Bu düzenlemeler sadece düzenleyici önlemler değil, aynı zamanda Japonya’da iş yürüten şirketlerin riskleri yönetmeleri, yasalara uymaları ve yabancı insan kaynaklarını uygun şekilde desteklemeleri için anlamaları gereken son derece önemli hukuki temellerdir.
Japonya’da İkamet İzni İptal Sistemi: Uyumluluğun Korunması
Japonya’daki İkamet İzni İptal Sistemi, Japon Göçmenlik Kanunu’nun 22. maddesinin 4. fıkrasında düzenlenmiştir ve yabancıların Japonya’da ikametlerini sürdürmeleri için hukuki bir temel oluşturan önemli bir sistemdir. Bu sistemin amacı, sadece ikamet izni alırken yapılan hileli eylemleri cezalandırmak değildir. Daha ziyade, ikamet izni verilen yabancıların, izin verilen süre boyunca izin verilen faaliyetleri sürekli olarak gerçekleştirip gerçekleştirmediğini denetlemek ve ikamet yönetiminin doğruluğunu dinamik bir şekilde korumaktır. İstatistiklere bakıldığında, ikamet izni iptallerinin en çok ‘teknik staj’ ve ‘öğrenci’ gibi ikamet izinlerinde gerçekleştiği görülmektedir. Bu izinler, asıl faaliyetlerin (staj veya eğitim) durdurulması ve izin verilmeyen iş faaliyetlerine katılımın öngörülebilir olduğu için, yetkililerin sürekli uyumluluğu özellikle izlediği anlaşılmaktadır. Bu durum, ikamet izninin tek seferlik bir incelemeyle tamamlanan bir şey olmadığını, sürekli uyuma bağlı koşullu bir izin olduğunu göstermektedir.
İptal nedenleri, Japon Göçmenlik Kanunu’nun 22. maddesinin 4. fıkrasının 1. bendinde açıkça sıralanmıştır. Bunlar üç ana kategoriye ayrılabilir. Birincisi, yanıltıcı veya diğer hileli yollarla ikamet izni elde etmektir (aynı fıkranın 1., 2. ve 3. bentleri). Örneğin, ‘Teknik, Beşeri Bilimler ve Uluslararası Hizmetler’ ikamet izni almak için sahte bir eğitim belgesi sunulması veya geçmişteki sınır dışı edilme kaydının gizlenerek ülkeye giriş izni alınması bu duruma dahildir. Özellikle, ülkeye giriş yasağı nedenlerini gizleyerek izin alındığında, ikamet izni iptal edildikten sonra hemen sınır dışı işlemlerine tabi olunabilir.
İkincisi, izin verilen faaliyetlerin yerine getirilmemesidir (aynı fıkranın 5., 6. ve 7. bentleri). Çalışma izni olan bir kişi işten ayrıldıktan sonra, haklı bir neden olmaksızın 3 aydan fazla yeni bir iş aramadan ikametini sürdürdüğünde veya ‘Japon Eş ve Benzeri’ ikamet iznine sahip bir kişi boşandıktan sonra 6 aydan fazla eş olarak faaliyet göstermeden ikamet ettiğinde bu durum geçerlidir.
Üçüncüsü, ikametgahla ilgili bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesidir (aynı fıkranın 9. ve 10. bentleri). Orta ve uzun vadeli ikamet edenler taşındıkları halde, 90 gün içinde yeni ikametgahlarını bildirmezlerse veya sahte bir ikametgah bildirirlerse iptal nedeni olabilir.
Yine de, bu nedenlerden herhangi birine resmi olarak uyulsa bile, ikamet izni hemen iptal edilmez. Kanun, ‘haklı bir neden’ varsa iptalin uygulanmayacağı istisnaları belirlemiştir. Örneğin, şirketin durumu nedeniyle işten çıkarıldıktan sonra samimi bir şekilde iş arama faaliyetlerinde bulunan bir kişi veya tedavi için geçici olarak faaliyetlerini durduran bir kişi ‘haklı bir neden’ olarak kabul edilebilir. Bu ‘haklı nedenin’ varlığı, ikamet izni iptalini önlemek için en önemli savunma nedenidir. Dolayısıyla, bir şirket çalışanını işten çıkardığında, sonrasında iş arama faaliyetlerinin sorunsuz ilerlemesini sağlamak ve ilgili kanıtları kişinin elinde tutabilmesi için destek olmak, dolaylı olarak kişinin hukuki durumunu korumaya yardımcı olur.
İptal sırasında, Adalet Bakanı, ilgili yabancıya önceden bildirimde bulunarak ‘görüş alma’ fırsatı vermek zorundadır. Bu prosedür aracılığıyla, kişi kendi iddialarını dile getirebilir ve lehine olan kanıtları sunabilir. Bu, adil yargılama hakkının korunması açısından son derece önemli bir haktır.
İkamet izni iptal edildiğinde etkileri büyük olur. Sadece hukuki ikamet gerekçesini kaybetmekle kalmaz, aynı zamanda nüfus kaydı silinir ve ulusal sağlık sigortası gibi kamu hizmetlerine erişim de kesilir. İptal nedenine bağlı olarak, en fazla 30 günlük bir ülke dışına çıkış hazırlık süresi verilebilir, ancak kötü niyetli hileli eylemlerle iptal edilen durumlarda, hemen sınır dışı işlemlerine geçilebilir.
Bu sistemin işleyişini anlamak için, Japonya Yüksek Mahkemesi’nin 2002 yılı 17 Ekim (Heisei 14) tarihli kararı önemli bir ipucu sunar. Bu olayda, hukuken evlilik ilişkisi devam etmesine rağmen, eşler arasındaki ilişkinin fiilen çöktüğü bir yabancı eşin ikameti sorun olmuştur. Mahkeme, ikamet izni değerlendirmesinde, sadece hukuki formelliklerin yanı sıra, faaliyetin ‘gerçekliğini’, yani eşlerin birlikte yaşamının evliliğin özünü taşıyıp taşımadığını önemsemesi gerektiğini belirtmiştir. Bu, Göçmenlik İdaresi’nin sadece kağıt üzerindeki gereklilikleri değil, ikametin gerçek durumunu da incelemesi gerektiğini gösterir ve şirketlerin de çalışanlarının ikamet iznine temel olan faaliyetlerin gerçekliğini doğrulama ihtiyacını vurgular.
İkamet Zorla Çıkarma Sistemi: İhlallere Karşı Son Çare
İkamet Zorla Çıkarma Sistemi, Japonya’nın Göçmenlik Kanunu’na aykırı davranan yabancıları Japonya’dan zorla çıkarmak için uygulanan bir idari işlemdir ve Japonya’daki giriş ve ikamet yönetiminin en sert tedbirlerinden biridir. Bu sistemin temeli, özellikle Japonya’nın Göçmenlik Kanunu’nun 24. maddesinde belirlenmiştir ve bu madde, zorla çıkarma nedenlerini (zorla çıkarma sebepleri) kapsamlı bir şekilde sıralar.
Zorla çıkarma sebepleri çeşitlidir, ancak en önemlileri arasında geçerli bir pasaport olmadan ülkeye giriş yapmak olan ‘yasa dışı giriş’ ve izin verilen ikamet süresini aşarak kalış yapmak olan ‘yasa dışı ikamet (aşırı kalış)’ bulunmaktadır. Ayrıca, izin verilen ikamet statüsünün kapsamını aşan iş faaliyetlerinde bulunmak olan ‘statü dışı faaliyet’ de zorla çıkarma sebepleri arasında yer alabilir. Dahası, Japonya içinde uyuşturucu suçları işlemek veya bir yıldan uzun hapis cezasına çarptırılmak gibi ciddi ceza kanunları ihlalleri de zorla çıkarma için geçerli sebepler arasındadır.
Zorla çıkarma işlemleri, birden fazla aşamadan geçerek dikkatlice yürütülür. İlk olarak, göçmenlik kontrol memurları şüpheli yabancılar hakkında soruşturma (ihlal soruşturması) başlatır. Soruşturma sonucunda, yeterli sebep bulunursa, şüpheli genellikle bir tutuklama emri temelinde gözaltına alınır. Daha sonra, göçmenlik inceleme memuru tarafından ihlal incelemesi yapılır ve şüphelinin zorla çıkarma için uygun olduğu tespit edilirse, kişi özel bir inceleme memuru tarafından üç gün içinde sözlü duruşma talep edebilir. Sözlü duruşmada da karar değişmezse, kişi daha sonra Adalet Bakanı’na itiraz edebilir. Adalet Bakanı tarafından yapılan nihai kararda, aşağıda bahsedilen ‘Özel İkamet İzni’ verilmediği sürece, zorla çıkarma emri çıkarılır ve sınır dışı edilme işlemi gerçekleştirilir.
Ancak, tüm yasa dışı ikamet edenler bu katı zorla çıkarma işlemlerine tabi değildir. Japonya’nın Göçmenlik Kanunu, daha ılımlı bir tedbir olarak ‘Ülkeyi Terk Etme Emri Sistemi’ni oluşturmuştur. Bu, yasa dışı ikamet durumunda olan kişilerin, kendi istekleriyle göçmenlik bürosuna başvurduklarında, daha önce zorla çıkarma geçmişleri olmadığı ve hırsızlık gibi suçlardan cezalandırılmadıkları gibi belirli şartları karşıladıklarında uygulanan bir sistemdir. Ülkeyi Terk Etme Emri Sistemi ile Zorla Çıkarma Sistemi arasındaki temel fark, işlemlerin ve sonuçların ciddiyetindedir.
| Zorla Çıkarma | Ülkeyi Terk Etme Emri | |
|---|---|---|
| Hukuki Temel | Japonya’nın Göçmenlik Kanunu’nun 24. Maddesi | Japonya’nın Göçmenlik Kanunu’nun 24. Maddesi |
| Hedef Kişiler | 24. maddeye göre birçok ihlal (yasa dışı giriş, suç, dolandırıcılık vb.) | Özellikle, kendi başvurusuyla ilk kez yasa dışı ikamet edenler |
| Gözaltı | Genellikle gözaltına alınır (gözaltı öncelikli) | Gözaltına alınmaz |
| Yeniden Giriş Yasağı Süresi | 5 yıl, 10 yıl veya süresiz | 1 yıl |
| İşlem | Çok aşamalı ve katı işlemler | Basit ve hızlı işlemler |
Zorla çıkarma işlemlerinin son aşamasında, Adalet Bakanı son derece önemli bir takdir yetkisi kullanır. Bu, ‘Özel İkamet İzni’dir. Bu, zorla çıkarma sebeplerine uymasına rağmen, bireysel durumlar göz önünde bulundurulduğunda, Adalet Bakanı tarafından istisnai olarak ikametin kabul edilmesi gerektiği kararlaştırıldığında verilen lütufkar bir tedbirdir. Adalet Bakanı’nın takdir yetkisi geniş olarak kabul edilir, ancak karar verme rehberi olarak ‘Özel İkamet İzni İlgili Yönerge’ yayımlanmıştır.
Bu yönergeye göre, Japon vatandaşları veya daimi ikamet edenlerle çocuğu olanlar, evlilik ilişkisinin gerçekten devam ettiği, Japonya’da uzun süre ikamet edip yerleşiklik kazanmış olmak, insani açıdan özel bir düşünce gerektiren durumlar gibi koşullar, ikametin kabul edilmesi yönünde dikkate alınan ‘olumlu faktörler’ olarak kabul edilir. Diğer yandan, ciddi bir suç geçmişi olanlar, geçmişte zorla çıkarma geçmişi olanlar, toplu kaçakçılığa karışmak gibi, göçmenlik sisteminin temelini sarsan ihlaller, ikametin reddedilmesi yönünde dikkate alınan ‘olumsuz faktörler’ olarak değerlendirilir.
Zorla çıkarma ile ilgili yargı kararlarından bir örnek olarak, Tokyo Bölge Mahkemesi’nin 2015 yılı 30 Ocak tarihli kararı dikkat çekicidir. Bu olayda, zaten anavatanına gönderilmiş bir yabancı, zorla çıkarma emri iptalini talep ederek dava açmıştır ve mahkeme, bu talebin yararını kabul etmiştir. Bu, iptal işlemiyle gelecekteki yeniden giriş yasağı süresinin kısaltılması gibi hukuki yararların geri kazanılma ihtimali olduğu için, gönderilmiş olsa bile geçerlidir. Bu karar, zorla çıkarma gibi güçlü bir idari işleme karşı bile, yargının sonradan müdahale etme yolu olduğunu sınırlı da olsa göstermektedir.
Japonya’da İkamet ve Çalışma Uygunluğunu Kanıtlayan Proaktif Önlemler
Japonya’daki ikamet izni iptal sistemi ve sınır dışı etme sistemi gibi şimdiye kadar incelediğimiz sistemler, uyumsuzluklara karşı alınan reaktif düzeltme önlemleri iken, Japonya’nın Göçmenlik Kanunu, şirketlerin ve yabancıların hukuki istikrarı sağlamalarına ve riskleri önceden önlemelerine yardımcı olacak proaktif önlemler de sunmaktadır. Bunlar, sadece idari işlemler olmanın ötesinde, yabancı yeteneklerin istihdamında kurumsal yönetim ve risk yönetimi açısından son derece etkili araçlardır. Özellikle önemli olanlar “İkamet Uygunluk Sertifikası” ve “Çalışma Uygunluk Sertifikası”dır.
“İkamet Uygunluk Sertifikası”, Japonya Göçmenlik Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrasına dayanan bir sistemdir. Bu, yabancı bir kişinin Japonya’da gerçekleştirmeyi planladığı faaliyetlerin belirli bir ikamet statüsünün gerekliliklerine uygun olduğunu, Adalet Bakanlığı’nın önceden inceleyip onayladığı bir belgedir. Genellikle, Japonya’daki bir kurum (şirket vb.) tarafından vekaleten başvuru yapılır. Bu sertifika verildiğinde, yabancı kişi kendi ülkesindeki Japon büyükelçiliğine veya başkonsolosluğuna vize başvurusu yaparken bunu sunar ve böylece vize verme işlemleri hızlı ve sorunsuz bir şekilde ilerler. Şirketler için en büyük avantaj, seçtikleri yeteneğin Japonya’ya giriş yapamama riskini büyük ölçüde azaltabilmeleridir. Önceden uygunluk onayı almak, işe alım sürecinin genel öngörülebilirliğini artırır.
Öte yandan, “Çalışma Uygunluk Sertifikası”, Japonya Göçmenlik Kanunu’nun 19. maddesinin 2. fıkrasına dayanan bir sistem olup, Japonya’da zaten ikamet eden yabancıların iş değiştirdiklerinde kullanılır. Bu sertifika, yabancı kişinin yeni iş yerindeki görevlerinin, mevcut ikamet statüsüyle izin verilen faaliyetler kapsamında olduğunu Göçmenlik Bürosu resmi olarak onaylar. Şirketler, yabancı bir kişiyi işe alırken bu sertifikayı talep ederek, istemeden yasa dışı çalışmayı teşvik etme riskini önleyebilirler. Ayrıca, yabancı kişi için de, iş değişikliğinin gelecekteki ikamet süresi yenilemesinin reddedilmesine yol açabilecek beklenmedik durumları önlemek için önemli bir güvencedir.
Bu iki sertifika isim olarak birbirine benzer olsa da, amaçları, hedef kitleleri ve başvuru zamanlamaları tamamen farklıdır. Her ikisinin farkını doğru bir şekilde anlamak, uygun insan kaynakları ve çalışma yönetimi yapabilmek için elzemdir.
| İkamet Uygunluk Sertifikası | Çalışma Uygunluk Sertifikası | |
|---|---|---|
| Amaç | İkamet statüsü gerekliliklerine uygunluğu önceden inceleme ve onaylama | Yeni işin mevcut ikamet statüsü kapsamında olduğunu doğrulama |
| Hedef Kitle | Japonya dışında bulunan yabancılar (Başvurular genellikle içerideki bir temsilci tarafından yapılır) | Japonya içinde ikamet eden yabancılar |
| Başvuru Zamanı | Vize başvurusundan önce, Japonya’ya girişten önce | Yeni iş teklifi aldıktan sonra, işe başlamadan önce veya sonra |
| Ana Kullanım Durumları | Yurtdışından yeni personel işe alındığında | Ülkede yabancı yeteneklerin iş değiştirdiği durumlarda |
| Hukuki Etki | Vize verilmesini ve giriş kontrol işlemlerini kolaylaştırır | İşveren ve çalışanlara hukuki istikrar sağlar ve gelecekteki ikamet yenileme riskini azaltır |
Bu şekilde, bu iki sertifika sistemini stratejik olarak kullanmak, yabancı çalışan istihdamında uyum sağlama sistemini güçlendirmek ve işletme risklerini etkili bir şekilde yönetmek için anahtardır. İkamet Uygunluk Sertifikası, işe alım aşamasındaki belirsizlikleri ortadan kaldırırken, Çalışma Uygunluk Sertifikası, görevdeyken hukuki statünün istikrarını garanti eder. Bunlar, yabancı çalışanların yeteneklerini güvenle sergileyebilecekleri bir ortam oluştururken aynı zamanda şirketleri hukuki sorumluluklardan koruyan, adeta bir ‘onay damgası’ olarak işlev görür.
Özet
Japonya’nın Giriş-Çıkış ve İkamet Yönetim Sistemi, ikamet statüsünün iptali ve sınır dışı etme gibi katı yönleri barındırırken, aynı zamanda hukuki istikrarı aktif olarak sağlamak için tasarlanmış, ikamet statüsü onay sertifikası ve çalışma izni sertifikası gibi sistemleri de içeren, çok yönlü ve mantıklı bir çerçevedir. İşletme yönetimi açısından, iptal ve sınır dışı etme sistemleri ciddi uyum riskleri taşırken, sertifika sistemleri gibi önleyici tedbirlerin uygun şekilde kullanılmasıyla bu riskler yönetilebilir ve yabancı çalışanların güvenli bir ortamda başarılı olmaları sağlanabilir. Bu karmaşık yasal düzenlemeleri doğru bir şekilde anlamak ve bireysel durumlara doğru şekilde yanıt vermek için yüksek düzeyde uzmanlık bilgisi ve geniş pratik deneyim şarttır.
Monolith Hukuk Bürosu, Japonya’nın Göçmenlik Hukuku ile ilgili hukuki işlerde, yıllar boyunca birçok yerel müşteriye hizmet vermiş ve zengin bir deneyime sahip olduğumuzu kanıtlamıştır. Büromuzda, yabancı avukatlık niteliklerine sahip İngilizce konuşanlar da dahil olmak üzere, uluslararası bir geçmişe sahip uzmanlar bulunmaktadır ve dil veya kültürel engelleri aşarak sorunsuz iletişim kurarak, detaylı destek sağlama kapasitesine sahibiz. Yabancı çalışanların ikamet statüsüne ilişkin danışmanlıktan, uyum sistemi kurulumuna ve olası sorunların ortaya çıkması durumunda müdahaleye kadar, şirketinizin işini her aşamada hukuki olarak desteklemekteyiz.
Category: General Corporate




















