Makale başlığı: Japonya'daki Gōdō Kaisha'da İşleri Yürüten Ortakların Sorumlulukları ve Yükümlülükleri Üzerine Hukuki Bir İnceleme

Japonya’daki şirket hukuku çerçevesinde, Godo Kaisha (GK) kuruluş işlemlerinin kolaylığı ve geniş ölçüde özerk anayasal düzenlemelerin izin verilmesi sayesinde, hem yerli hem de yabancı işletmeler için cazip bir iş yapısı olarak geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Kabushiki Kaisha (KK) mülkiyet (hissedar) ile yönetim (yönetim kurulu) arasındaki ayrımı esas alırken, Godo Kaisha’da ‘ortaklar’ olarak adlandırılan yatırımcıların kendilerinin işletmeyi yönetmesi esastır. İşletmenin çekirdeğini oluşturan ‘işleri yürütme yetkisine sahip ortaklar’dır. İşleri yürütme yetkisine sahip ortaklar, şirketin işlerini yürütme konusunda geniş yetkilere sahiptir, ancak bu yetkiler ciddi hukuki yükümlülükler ve sorumluluklarla birlikte gelir. Bu yükümlülükleri anlamak, Godo Kaisha’nın sağlıklı işleyişi ve risk yönetimi için hayati öneme sahiptir. Bu makalede, Japon şirket hukukuna dayanarak, Godo Kaisha’nın işleri yürütme yetkisine sahip ortaklarının üstlendiği temel yükümlülükler – yani, özenli yönetim yükümlülüğü, sadakat yükümlülüğü, rekabet etmeme, çıkar çatışması işlemlerinin sınırlanması ve bu yükümlülüklere aykırı davranışlarda bulunulduğunda görev ihmali sorumluluğu – hakkında hukuki bir perspektiften ayrıntılı bir şekilde açıklama yapılacaktır. Bu düzenlemeler, işleri yürütme yetkisine sahip ortakların davranışlarını düzenlemek ve şirketi ve onun paydaşlarını korumak için temel bir çerçeve oluşturur.
Japonya’da İş Yürütme Görevlilerinin Temel Yükümlülükleri: İyi Yönetim Dikkat Yükümlülüğü ve Sadakat Yükümlülüğü
İş yürütme görevlilerinin tüm eylemlerinin temelini, “iyi yönetim dikkat yükümlülüğü” ve “sadakat yükümlülüğü” oluşturur. Bunlar, iş yürütme görevlileri ile şirket arasındaki güven ilişkisinin temelini oluşturan ve Japon şirketler hukuku tarafından açıkça belirlenmiş iki temel yükümlülüktür.
Öncelikle, iş yürütme görevlileri, şirkete karşı “iyi bir yönetici olarak dikkat yükümlülüğü” yani iyi yönetim dikkat yükümlülüğünü taşır. Bu yükümlülüğün dayanağı, Japon şirketler hukukunun 593. maddesinin 1. fıkrasında yer almaktadır. İyi yönetim dikkat yükümlülüğü, iş yürütme görevlilerinin pozisyonlarına ve iş tanımlarına uygun olarak, objektif bir bakış açısıyla normalde beklenen dikkat seviyesini göstererek görevlerini yerine getirme yükümlülüğünü ifade eder. Örneğin, şirketin büyük bir yatırım yaparken yeterli piyasa araştırması veya gelir tahmini yapmadan kişisel bir kararla hareket etmesi ve sonuç olarak şirkete büyük zararlar vermesi veya alacaklıların kredi durumunu kontrol etmeyi ihmal etmesi sonucu alacakların tahsil edilemez hale gelmesi, bu iyi yönetim dikkat yükümlülüğüne aykırı olabilir.
İkinci olarak, iş yürütme görevlileri, şirkete karşı “sadakat yükümlülüğü” taşır. Bu yükümlülük, Japon şirketler hukukunun 593. maddesinin 2. fıkrası ile, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyelerine ilişkin düzenlemelerin (aynı kanunun 355. maddesi) uygulanması yoluyla getirilmiştir. Sadakat yükümlülüğü, iş yürütme görevlilerinin yasalara ve şirket ana sözleşmesine uygun hareket ederek, şirketin genel çıkarları için sadık bir şekilde görevlerini yerine getirmeleri gerektiğini belirtir. Bu, iş yürütme görevlilerinin kendi çıkarlarını veya üçüncü şahısların çıkarlarını, şirketin çıkarlarından önce tutamayacakları anlamına gelir.
Bu iyi yönetim dikkat yükümlülüğü ve sadakat yükümlülüğü, iş yürütme görevlilerinin yükümlülükleri arasında en temel olanlarıdır ve ana sözleşme hükümleriyle bu sorumluluklardan muaf tutulmaları veya hafifletilmeleri mümkün değildir. Aşağıda bahsedilecek rekabet yasağı ve çıkar çatışması işlemlerinin sınırlanması gibi somut yükümlülükler, bu iyi yönetim dikkat yükümlülüğü ve sadakat yükümlülüğünün belirli durumlarda somutlaştırılması olarak anlaşılabilir. Dolayısıyla, bu somut düzenlemelere aykırı davranışlar, kaçınılmaz olarak iyi yönetim dikkat yükümlülüğü veya sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak kabul edilir ve iş yürütme görevlilerinin sorumluluğunun yasal dayanağı haline gelir.
Rekabetin Önlenmesi: Şirket İş Fırsatlarının Korunması Japonya’da
İş icra eden çalışanların konumlarını kullanarak şirketin iş fırsatlarını gasp etmelerini önlemek amacıyla, Japon şirketler hukuku, ‘rekabetin önlenmesi’ ile ilgili katı düzenlemeler getirmiştir. Bu, iş icra eden çalışanların sadakat yükümlülüklerini somutlaştıran önemli bir düzenlemedir.
Japon şirketler hukukunun 594. maddesinin 1. fıkrasına göre, iş icra eden çalışanlar, prensip olarak, diğer tüm çalışanların onayını almadıkça belirli rekabet edici faaliyetlerde bulunamazlar. Bu düzenlemenin kapsadığı ‘rekabet işlemleri’ iki türlüdür. Birincisi, ‘kendi hesabına veya üçüncü bir kişi adına, şirketin iş kategorisine ait işlemleri yapmaktır’. Bu, iş icra eden çalışanların, şirketin işiyle doğrudan rekabet edecek işlemleri kendi hesaplarına veya başkasının hesabına yapmalarını yasaklar. İkincisi, ‘şirketin işiyle aynı türde iş yapmayı amaçlayan bir şirketin yöneticisi, icra görevlisi veya iş icra eden çalışan olmaktır’. Bu, rekabetçi diğer şirketlerin yönetimine katılmayı sınırlar.
Bu düzenlemenin en önemli özelliği, onay gerekliliğinin prensip olarak ‘diğer tüm çalışanların oy birliği’ olmasıdır. Anonim şirketlerin yöneticilerinin yönetim kurulu veya hissedarlar toplantısında çoğunluk oyu ile onay alabilmesiyle karşılaştırıldığında, bu gereklilik çok daha katıdır. Bu katılık, kumpanya şirketlerinin kooperatif bir doğaya sahip olmalarını ve çalışanlar arasında güçlü bir güven ilişkisi temelinde yürümelerini yansıtır. Tek bir çalışanın bile karşı çıkması durumunda, rekabet edici faaliyet kabul edilmez.
Yine de, Japon şirketler hukuku, kumpanya şirketlerine yüksek bir esneklik tanır ve bu katı prensip, şirket ana sözleşmesinde ayrı bir düzenleme yaparak değiştirilebilir. Örneğin, ana sözleşmede ‘diğer çalışanların çoğunluğunun onayı’ gibi, onay gerekliliğini hafifletmek mümkündür. Bu nedenle, iş icra eden çalışanların rekabetle ilgili spesifik kurallarını anlamak için, sadece şirketler hukukunun maddelerine değil, mutlaka o şirketin ana sözleşmesine de bakmak gereklidir.
İş icra eden çalışanlar bu düzenlemeye aykırı hareket ederek rekabet işlemleri yaptıklarında bile, işlemin güvenliğini korumak adına, bu işlemler geçerli sayılır. Ancak, ihlalde bulunan iş icra eden çalışanlar, şirkete karşı tazminat sorumluluğu taşırlar. Bu konuda, Japon şirketler hukukunun 594. maddesinin 2. fıkrası, şirket tarafının ispat yükünü hafifletmek için önemli bir düzenleme getirir. Yani, rekabet işleminden dolayı iş icra eden çalışan veya üçüncü kişilerin elde ettiği kâr miktarı, şirketin uğradığı zarar miktarı olarak kabul edilir. Bu sayede, şirket, zarar miktarını spesifik olarak ispat etmek zorunda kalmadan, ihlalci tarafından elde edilen kâra dayanarak tazminat talep edebilir.
Japonya’da Şirket ve Çalışanların Çıkar Çatışması: Çıkar Çatışması İşlemlerinin Sınırlanması
İşlemleri yürüten çalışanların kendi çıkarlarını önceliklendirerek şirketin çıkarlarını feda etme olasılığını düzenlemek amacıyla, Japon şirketler hukuku, “çıkar çatışması işlemlerinin sınırlanması”nı belirlemiştir. Bu, işlemleri yürüten çalışanların şirkete karşı olan sadakat yükümlülüklerini güvence altına almak için başka bir önemli sistemdir.
Japon şirketler hukukunun 595. maddesinin 1. fıkrası, işlemleri yürüten çalışanların çıkar çatışması işlemi yapmaları durumunda, esas olarak, bu işlem hakkında, işlemi yürüten çalışan dışındaki diğer çalışanların çoğunluğunun onayını almak zorunda olduklarını hükme bağlamıştır. Bu düzenleme, rekabet işlemlerinin onay gereksiniminin “herkesin oybirliği” ile karşılaştırıldığında “çoğunluk” olarak belirlenmiş olup, gereksinimlerin hafifletildiğini göstermektedir. Bu, rekabet işlemlerinin şirketin işiyle sürekli rekabet eden ciddi bir tehdit olmasına karşın, çıkar çatışması işlemlerinin bireysel işlemlerde fiyat veya koşulların adilliği gibi konuların daha ön planda olduğunu ve riskin doğasının nispeten farklı olduğunu hukukun değerlendirdiğini göstermektedir.
Çıkar çatışması işlemlerinin düzenlemeye tabi olduğu başlıca iki tür vardır. Birincisi “doğrudan işlemler”dir. Bu, işlemleri yürüten çalışanın kendisi veya üçüncü bir kişi adına şirketle doğrudan sözleşme imzaladığı durumlardır. Örneğin, işlemleri yürüten çalışanın kendi adına sahip olduğu gayrimenkulü şirkete satması veya şirketten para ödünç alması bu duruma dahildir.
İkincisi ise “dolaylı işlemler”dir. Bu, şirket ile işlemleri yürüten çalışan dışındaki üçüncü kişiler arasındaki işlemler olmasına rağmen, esasen şirket ile işlemleri yürüten çalışanın çıkarlarının çatıştığı işlemleri ifade eder. Tipik bir örnek olarak, şirketin işlemleri yürüten çalışanın kişisel borcu için kefalet vermesi veya çalışanın borcunu güvence altına almak için şirket varlıklarına teminat hakkı koyması gösterilebilir.
Rekabet işlemlerinin düzenlenmesi gibi, bu çıkar çatışması işlemlerinin onay gereksinimi de, tüzükte ayrı bir düzenleme konularak değiştirilebilir. Örneğin, daha önemli işlemler için onay gereksinimini artırabilir veya önemsiz işlemler için onay gereksinimini ortadan kaldırabilirsiniz, bu da şirketin gerçek durumuna göre esnek bir tasarım yapılmasını sağlar.
Onay alınmadan çıkar çatışması işlemi yapıldığında, işlemin etkinliği, işlem karşı tarafının üçüncü bir kişi olup olmadığına bağlı olarak değişir, ancak işlemin güvenliği göz önünde bulundurularak, esas olarak geçerli olarak yorumlanır. Ancak, onayı ihmal eden işlemleri yürüten çalışan, şirkete zarar verilmesi durumunda görev ihmali sorumluluğu ile karşı karşıya kalabilir. Ayrıca, Japon şirketler hukukunun 595. maddesinin 2. fıkrası, yasal onay alınmış çıkar çatışması işlemleri için, Japon medeni hukukunun 108. maddesinde belirtilen kendi kendine sözleşme yapma ve çift taraflı vekillik yasağının uygulanmayacağını açıkça belirtmektedir. Bu sayede, onay işlemlerinden geçildikten sonra, işlemleri yürüten çalışanın işlem tarafı olmasına rağmen şirketi temsil ederek sözleşme imzalaması mümkün hale gelir.
Japonya’daki Gōdō Kaisha ve Kabushiki Kaisha Yükümlülüklerinin Karşılaştırılması
Japonya’da Gōdō Kaisha (Sınırlı Sorumluluk Şirketi) işletme yürütme ortaklarının üstlendiği yükümlülüklerin özelliklerini daha derinlemesine anlamak için, Japonya’daki en yaygın şirket türü olan Kabushiki Kaisha (Anonim Şirket) yöneticilerinin üstlendiği yükümlülüklerle karşılaştırmak faydalıdır. Her iki şirket türünün yükümlülükleri benzer olsa da, onay işlemleri gibi önemli farklılıklar, altında yatan organizasyon yapılarındaki farklılıklardan kaynaklanmaktadır.
Temel fark, şirket ile yöneticiler arasındaki ilişkide yatmaktadır. Kabushiki Kaisha’da, sahipler olan hissedarlar ile yöneticiler olan yönetim kurulu üyeleri prensip olarak ayrıdır ve yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasındaki ilişki yasal olarak ‘vekalet’ ilişkisi olarak kabul edilir. Öte yandan, Gōdō Kaisha’da, yatırımcı olan ortaklar yönetimi yürütür ve sahiplik ile yönetim bütünleşmiştir. İşletme yürütme ortakları ile şirket arasındaki ilişki, bir vekalet sözleşmesi değil, ortaklar arası bir sözleşme olan şirket ana sözleşmesine dayanır.
Bu yapısal fark, rekabetçi işlemler ve çıkar çatışması işlemlerinin onay gerekliliklerine doğrudan etki eder. Aşağıdaki tablo, Gōdō Kaisha işletme yürütme ortakları ile Kabushiki Kaisha yönetim kurulu üyeleri arasındaki onay gerekliliklerinin ana farklılıklarını özetlemektedir.
| Karşılaştırma Kriteri | Gōdō Kaisha (İşletme Yürütme Ortakları) | Kabushiki Kaisha (Yönetim Kurulu Olmayan Şirket) | Kabushiki Kaisha (Yönetim Kurulu Olan Şirket) |
| Rekabetçi İşlemlerin Onay Mercii | Diğer tüm ortaklar (prensip olarak) | Hissedarlar Genel Kurulu | Yönetim Kurulu |
| Rekabetçi İşlemlerin Onay Gereklilikleri | Tümünün oy birliği (prensip olarak) | Basit çoğunluk kararı | Çoğunluğun onayı |
| Çıkar Çatışması İşlemlerinin Onay Mercii | Diğer ortakların çoğunluğu (prensip olarak) | Hissedarlar Genel Kurulu | Yönetim Kurulu |
| Çıkar Çatışması İşlemlerinin Onay Gereklilikleri | Çoğunluğun oy birliği (prensip olarak) | Basit çoğunluk kararı | Çoğunluğun onayı |
| Ana Sözleşme ile Değişiklik | Mümkün | Mümkün değil (Onay merciinin değişikliği mümkün değil) | Mümkün değil (Onay merciinin değişikliği mümkün değil) |
| Dayanak Madde | Kaisha-hō (Şirketler Kanunu) Madde 594, 595 | Kaisha-hō (Şirketler Kanunu) Madde 356 | Kaisha-hō (Şirketler Kanunu) Madde 365, 356 |
Bu tablodan da anlaşılacağı gibi, Gōdō Kaisha’nın en büyük özelliği ‘ana sözleşme ile değişiklik’ yapabilme olasılığındadır. Kabushiki Kaisha’da, rekabetçi ve çıkar çatışması işlemlerinin onay mercii yasalarla sabitlenmiş olup, ana sözleşme ile değiştirilemez. Ancak, Gōdō Kaisha’da, bu son derece önemli yönetişim konularını, şirketin gerçek durumuna uygun şekilde ana sözleşme aracılığıyla serbestçe tasarlayabilirsiniz. Örneğin, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin çok güçlü olduğu küçük ölçekli bir şirkette, yasaların prensiplerine uygun olarak katı kuralları sürdürebilirken, diğer yandan, çok sayıda ortağın katıldığı ve daha hızlı karar almanın gerektiği şirketlerde, onay gerekliliklerini gevşetmek mümkündür. Bu esneklik, Gōdō Kaisha’nın cazibesinin yanı sıra, şirket yönetişimini değerlendirirken ana sözleşmenin dikkatli bir şekilde incelenmesinin neden zorunlu olduğunu da göstermektedir.
Görev İhmali Sorumluluğu: Japonya’da Yükümlülük İhlallerinin Hukuki Sonuçları
İş icra eden çalışanlar, daha önce bahsedilen dikkat ve sadakat yükümlülüklerinin yanı sıra rekabetten kaçınma ve çıkar çatışması işlemlerinin sınırlamalarını ihlal ettiklerinde, hukuki sorumlulukla karşı karşıya kalırlar. Bu sorumluluk “görev ihmali sorumluluğu” olarak adlandırılır ve Japon şirketler hukuku, şirkete karşı sorumluluk ve üçüncü şahıslara karşı sorumluluk olmak üzere iki tür sorumluluk belirlemiştir.
Öncelikle, şirkete karşı sorumluluk, Japon şirketler hukukunun 596. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, iş icra eden çalışanlar, “görevlerini ihmal ettiklerinde”, ortaklık şirketine karşı, bu ihmal sonucu doğan zararı tazmin etme sorumluluğu taşırlar. Birden fazla iş icra eden çalışanın görev ihmali konusunda ortak hareket etmeleri durumunda, bu kişiler sorumluluğu müştereken üstlenirler. Burada “görevlerini ihmal ettiklerinde” ifadesi, dikkat ve sadakat yükümlülüklerine aykırı tüm eylemleri kapsar ve onay almadan rekabet içeren işlemler veya çıkar çatışması işlemleri yaparak şirkete zarar verilmesi gibi durumlar tipik örneklerdir.
İkinci olarak, üçüncü şahıslara karşı sorumluluk, Japon şirketler hukukunun 597. maddesinde belirlenmiştir. Bu sorumluluk, iş icra eden çalışanların görevlerini yerine getirirken üçüncü şahıslara (müşteriler, alacaklılar vb.) zarar vermesi durumunda ortaya çıkar. Ancak, şirkete karşı sorumluluktan farklı olarak, sorumluluğun kabul edilmesi için gereken şartlar daha katıdır. Madde, iş icra eden çalışanlarda “kötü niyet veya ağır ihmal olduğunda” sadece, üçüncü şahıslara karşı zarar tazminatı sorumluluğunu üstlenirler şeklinde düzenlemiştir. Basit bir ihmal (hafif ihmal) durumunda, iş icra eden çalışanlar bireysel olarak üçüncü şahıslara karşı doğrudan sorumlu tutulmazlar.
Bu sorumluluk şartlarındaki fark, yasanın amacını yansıtır. Şirket içindeki ilişkilerde, iş icra eden çalışanların yüksek bir dikkat yükümlülüğü taşımaları beklenir ve en ufak bir dikkatsizlik bile sorumluluk doğurur. Bu sayede, iç disiplin korunur. Diğer yandan, dışarıdaki üçüncü şahıslarla olan ilişkilerde, iş icra eden çalışanların normal iş kararlarına eşlik eden risklerden aşırı derecede korkmadan, hızlı ve cesur kararlar alabilmeleri için korunmaları gereklidir. Eğer hafif ihmallere bile üçüncü şahıslardan dava riski altında kalınırsa, yönetim çekingenleşebilir. Bu nedenle, yasa, kasıtlı olarak zarar verilen durumlar (kötü niyet) veya normal bir insanın asla göstermeyeceği dikkatsizlik durumları (ağır ihmal) gibi son derece kötü niyetli vakalarla sınırlı olarak, üçüncü şahıslara karşı bireysel sorumluluğu kabul eder. Bu dengeli sistem tasarımı, sağlıklı şirket yönetimini teşvik etmek için önemli bir hukuki temel oluşturur.
Özet
Bu makalede ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, Japon şirketler hukuku çerçevesinde bir kumpanyanın iş yürütme ortakları, şirketin yönetimini üstlenen önemli bir rol oynarken, aynı zamanda genel bir dikkat ve sadakat yükümlülüğü gibi kapsamlı yükümlülükler altındadır. Ayrıca, şirketin çıkarlarını korumak adına, rekabet etme eylemleri ve çıkar çatışması durumlarına ilişkin işlemlerde, genellikle diğer ortakların onayını gerektiren belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Bu yükümlülüklere aykırı davranışlar sonucunda şirkete veya üçüncü şahıslara zarar verilirse, görev ihmali olarak bireylerin tazminat sorumluluğu ile karşı karşıya kalabilirler. Özellikle, kumpanyaların tüzüğü kendi içinde geniş bir özerkliğe izin verdiğinden, her şirkete uygulanan özel kuralları anlamak için, Japon hukukunun hükümleri ile birlikte, o şirketin tüzüğünün mutlaka gözden geçirilmesi gereklidir.
Monolith Hukuk Bürosu, Japonya’da birçok müşteriye, bu makalede ele alınan kumpanya yönetişimi ve yöneticilerin sorumluluklarına ilişkin hukuki hizmetler sunmakta ve bu alanda zengin bir deneyime sahiptir. Büromuzda, sadece Japon avukatlık yeterliliğine sahip olmakla kalmayıp, aynı zamanda yabancı avukatlık yeterliliklerine ve İngilizce uzmanlığına sahip profesyoneller bulunmaktadır. Bu sayede, uluslararası iş bağlamında Japon şirketler hukukunun karmaşık düzenlemelerini doğru bir şekilde açıklayabilir ve pratik tavsiyelerde bulunabiliriz. Kumpanyanın kuruluşundan, tüzüğün tasarımına, iş yürütme ile ilgili uyum sistemlerinin oluşturulmasından, olası anlaşmazlıkların çözümüne kadar, şirketinizin işlerini hukuki açıdan güçlü bir şekilde desteklemeye hazırız.
Category: General Corporate




















