MONOLITH LAW OFFICE+81-3-6262-3248Hafta içi 10:00-18:00 JST [English Only]

MONOLITH LAW MAGAZINE

General Corporate

Japonya Telif Hakkı Kanunu'nda 'Eser'in Tanımı: Yargı Kararları Üzerinden Açıklamalı Anlatım

General Corporate

Japonya Telif Hakkı Kanunu'nda 'Eser'in Tanımı: Yargı Kararları Üzerinden Açıklamalı Anlatım

Şirketlerin fikri mülkiyet stratejilerinde, kendi yarattıkları varlıkların hukuki olarak korunan birer varlık olup olmadığını doğru bir şekilde tanımlamak, son derece önemli bir ilk adımdır. Japon Fikri Mülkiyet Hukuku’nda (Japanese Intellectual Property Law) bu korumanın başlangıç noktası ‘eser’ kavramıdır. Bir şey ‘eser’ olarak kabul edilmezse, telif hakkı ile koruma sağlanamaz. Dolayısıyla, iş faaliyetleri sırasında üretilen çeşitli sonuçlar; örneğin, ürün tasarımları, pazarlama materyalleri, yazılımlar, web sitelerinin içerikleri gibi unsurların bu ‘eser’ kategorisine girip girmediğini anlamak, risk yönetimi ve varlık kullanımı açısından hayati önem taşır. Japon Telif Hukuku’nun (Japanese Copyright Law) 2. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendi, ‘eser’i ‘düşünce veya duyguların yaratıcı bir şekilde ifade edildiği, edebiyat, bilim, sanat veya müzik alanlarına ait olan şeyler’ olarak tanımlar. Bu bir bakıma soyut tanım, mahkemelerin somut olaylara yönelik kararları aracılığıyla daha net bir şekil alır. Japon hukuk sistemi (Japanese legal system), yasalarda belirlenen genel tanımların mahkemeler tarafından bireysel olaylara uygulanarak ve yorumlanarak somutlaştırılması özelliğine sahiptir. Bu nedenle, eser tanımını gerçekten anlamak için, geçmiş dava örneklerinin analiz edilmesi şarttır. Bu makalede, eser tanımını dört temel unsura ayırarak; yani ‘düşünce veya duygunun ifadesi’, ‘yaratıcılık’, ‘ifade edilmiş olma’ ve ‘edebiyat, bilim, sanat veya müzik alanlarına ait olma’ olmak üzere, her bir unsuru ayrıntılı bir şekilde açıklar ve bu unsurların gerçek iş dünyasında nasıl yorumlandığını, zengin dava örnekleri üzerinden detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Japon Telif Hukuku Altında ‘Eser’in Hukuki Tanımı

Japon telif hukuku, koruma kapsamının merkezinde yer alan ‘eser’ kavramını, Madde 2, Fıkra 1, Madde 1’de aşağıdaki gibi tanımlar:

Düşünce veya duyguların yaratıcı bir şekilde ifade edilmiş olması ve edebiyat, bilim, sanat veya müzik alanlarına dahil olan eserleri ifade eder. 

Bu tanım, bir yaratımın telif hukuku tarafından korunabilmesi için gereken dört temel şartı içermektedir. Bir eserin telif hukuku korumasından yararlanabilmesi için, bu şartların tümünü karşılaması gerekmektedir. Bu dört şart aşağıdaki gibidir:

  1. ‘Düşünce veya duygu’ içeriğine sahip olması
  2. ‘Yaratıcı’ olması
  3. ‘İfade edilmiş’ bir şey olması
  4. ‘Edebiyat, bilim, sanat veya müzik alanlarına’ dahil olması

Aşağıda, mahkemelerin bu her bir şartı nasıl değerlendirdiğini ve hangi ölçütleri kullandığını, somut örneklerle daha detaylı bir şekilde ele alacağız.

「Düşünce veya Duygu」— İnsan Zihinsel Faaliyetlerinin Ürünü

Bir eserin telif hakkı korumasına layık ilk şartı, insanın “düşünce veya duygu”sunu içermesidir. Bu şart, eserin insanın zihinsel faaliyetlerinin bir sonucu olarak ortaya çıktığını talep eder ve sadece faktlar, veriler veya tamamen fonksiyonel yasaları telif hakkı korumasının dışında tutar.

Bu şart, farklı fikri mülkiyet türlerini uygun yasal sistemlere yönlendiren bir nevi ‘kapı bekçisi’ işlevi görür. Düşünce ve duyguların yaratıcı ifadesi telif hakkı yasası altında, teknik icatlar patent yasası altında, endüstriyel ürün tasarımları tasarım yasası altında korunurken, müşteri listeleri gibi sadece veriler ise sözleşmeler veya haksız rekabetin önlenmesi yasası altında ticari sır olarak korunabilir. Bu ayrımı anlamak, şirketinizin fikri mülkiyetini hangi yasalarla korumanız gerektiğine dair stratejiler geliştirmede son derece önemlidir.

Yargı kararlarında da bu sınır kesin bir şekilde değerlendirilmiştir. Örneğin, Japon telif hakkı yasasının (Japon Telif Hakkı Yasası) 10. maddesinin 2. fıkrası, “sadece faktların aktarımı olan çeşitli raporlar ve güncel haberlerin” telif hakkı eseri sayılmayacağını açıkça belirtir. Buna dayanarak, yalnızca veri veya faktların bir listesi, yaratıcının düşünce veya duyguları araya girmediği sürece telif hakkı eseri olarak kabul edilmez.

Benzer şekilde, ifadenin tamamen pratik bir amaçla belirlendiği ve yaratıcının kişiliğinin yansıtılmasına yer olmayan belgeler de bu şartı karşılamadığına karar verilme eğilimindedir. Örneğin, Tokyo Bölge Mahkemesi’nin 1987 yılı 14 Mayıs tarihli kararı, tipik bir arazi satış sözleşmesinin telif hakkı eseri olmadığını reddetmiştir. Ayrıca, Tokyo Bölge Mahkemesi’nin 1965 yılı 31 Ağustos tarihli kararı, navlun senetleri için benzer bir karar vermiştir. Bu belgelerin metni, işlemlerin güvenliği veya verimliliği gibi pratik gereksinimlerden dolayı standartlaştırılmış ve yaratıcının düşünce veya duygularını yansıtmadığı kabul edilmiştir.

Öte yandan, içerik akademik olsa bile, yazarın düşünce veya duygularının ifade edildiği kabul edilirse, eser telif hakkı korumasına tabi olur. Tokyo Bölge Mahkemesi’nin 1978 yılı 21 Haziran tarihli kararı, güneş ışığı hakkı ile ilgili bir makale için, yazarın güneş ışığı sorunlarına ilişkin düşüncelerini yaratıcı bir şekilde ifade ettiğini ve bu nedenle eserin telif hakkı korumasına layık olduğunu onaylamıştır. Böylece, konu bilimsel veya teknik olsa bile, yapısı, analizi ve açıklama şeklinde yazarın zihinsel faaliyetleri, yani “düşünceleri” yansıtıldığı için, eser telif hakkı ile korunmaktadır.

「Yaratıcılık」— Yaratıcının Kişisel İfadesi

Japonya’daki telif hakkı yasasında ikinci bir gereklilik olan ‘yaratıcılık’, mutlaka yüksek sanatsal değer, yenilik ya da özgünlük talep etmez. Burada aranan, yaratıcının kişisel ‘özgünlüğünün’ bir ifadesinin olup olmadığıdır. Yani, yaratıcının ifadeyi gerçekleştirirken seçim yapma özgürlüğü varsa ve bu seçimlerin sonucu olarak ortaya çıkan eserde yaratıcının kendine has özellikleri yansıtılmışsa, yaratıcılık gerekliliği karşılanmış sayılır.

Yaratıcılığın varlığı, yaratıcının ne kadar ifade özgürlüğüne sahip olduğu açısından değerlendirilir. Fonksiyon, ortam veya konu nedeniyle ifade yöntemleri ciddi şekilde kısıtlandığında, kişisel özgünlüğü sergilemek zorlaşır ve eser niteliği kolaylıkla reddedilebilir. Tersine, seçim, düzenleme ve kelime kullanımında çok sayıda alternatif mevcut olduğunda, yaratıcılık daha kolay kabul edilir.

Yaratıcılığın kabul edildiği örneklerden biri olarak, ilk olarak harita eserleri gösterilebilir. Tokyo Bölge Mahkemesi’nin 2022 (Reiwa 4) Mayıs 27 tarihli kararında, bir konut haritasının eser niteliği kabul edilmiştir. Mahkeme, binaların isimleri, sakinlerin isimleri, tesislerin yerlerini gösteren illüstrasyonlar gibi bilgilerin seçilmesi ve bunların arama yapılabilir ve okunabilir bir şekilde düzenlenmesi ve gösterilmesi yöntemlerinde yaratıcının kişisel özgünlüğünün yansıtıldığına hükmetmiştir.

Veritabanları da benzer bir yaklaşımla değerlendirilir. Tokyo Bölge Mahkemesi’nin 2000 (Heisei 12) Mart 17 tarihli ‘Town Page Veritabanı Davası’ kararında, bireysel telefon numarası bilgileri yerine, bu bilgilerin arama kolaylığı için özgün bir hiyerarşik yapıda sınıflandırılan ‘meslek sınıflandırma sistemi’ne yaratıcılık atfedilmiş ve veritabanı bir eser olarak korunmuştur. Buna karşılık, sadece alfabetik sıraya göre düzenlenmiş bir telefon rehberi (Hello Page) için, bu tür sistematik bir yapıda yaratıcılık kabul edilmemiştir.

Bilgisayar programlama alanında da benzer kararlar verilmiştir. Osaka Bölge Mahkemesi’nin 2024 (Reiwa 6) Ocak 29 tarihli kararında, standart bir programlama dili kullanılarak yazılmış olsa da, veri işleme tasarımının özgünlüğü ve yüzlerce sayfa uzunluğundaki kaynak kodun genel yapısında, yaratıcının önemli bir ‘seçim özgürlüğüne’ sahip olduğu ve sonuç olarak yaratıcının kişisel özgünlüğünün yansıtıldığı belirtilerek, eser niteliği kabul edilmiştir.

Öte yandan, ifade yaygın ve sıradan olduğunda, yaratıcılık reddedilir. Tokyo Bölge Mahkemesi’nin 2022 (Reiwa 4) Mart 30 tarihli ‘Stick Spring Roll Davası’ kararında, ürünün bahar rulolarını lezzetli göstermek için kullanılan aydınlatma, açı ve sunum gibi fotoğrafçılık teknikleri, ticari fotoğrafçılıkta genel olarak kullanılan yaygın ifadeler olduğu için, fotoğrafın yaratıcılığı reddedilmiştir.

Kısa sloganlar da, ifade seçeneklerinin az olması nedeniyle yaratıcılığın reddedilmesi eğilimindedir. Fikri Mülkiyet Yüksek Mahkemesi’nin 2015 (Heisei 27) Kasım 10 tarihli kararında, ‘Müzik dinler gibi İngilizceyi akışta dinleyin’ şeklindeki İngilizce öğrenme materyalinin sloganı için, kısa ve betimleyici bir ifade olduğu ve ifade seçeneklerinin son derece sınırlı olduğu için yaratıcılık olmadığına hükmedilmiştir. Buna karşılık, ‘Ben güvendeyim, annemin dizleri yerine çocuk koltuğu’ şeklindeki trafik güvenliği sloganı için, özgün bakış açısı ve ifade yöntemi nedeniyle yaratıcılık kabul edilen bir karar da mevcuttur.

「İfade」— Japon Hukukunda Fikir ve İfade Ayrımı İlkesi

Üçüncü gereklilik, eserin somut bir “ifade” olmasıdır. Bu, telif hakkı yasasının temelini oluşturan “Fikir ve İfade Ayrımı” ilkesine dayanmaktadır. Yani, hukukun koruduğu şey, fikirlerin kendisi değil, bu fikirlerin somut olarak ifade edilmiş şeklidir. Bu ilke, fikirler, gerçekler, teoriler gibi temel unsurları toplumun ortak malı olarak herkesin serbestçe kullanabilmesini sağlayarak kültürün gelişimini teşvik etmek için hayati öneme sahiptir. Japon telif hukukunun birinci maddesinde belirtilen “kültürün gelişimine katkıda bulunma” amacı, bu ilke tarafından desteklenmektedir.

Bu ilkeyi en açık şekilde ortaya koyan, Japonya Yüksek Mahkemesi’nin 2001 yılı 28 Haziran (Heisei 13) tarihli “Esashi Oiwake Olayı” kararıdır. Bu olayda, bir kurgusal olmayan yazar, Hokkaido’nun Esashi kasabasının geçmişte ringa balığı avcılığı ile zenginleştiğini, daha sonra gerileme yaşadığını ve şimdi ise yılda bir kez düzenlenen halk müziği “Esashi Oiwake” ulusal yarışması ile canlılığını geri kazandığını anlatan bir yapıt yazmıştır. Daha sonra, bir televizyon kanalı tamamen aynı tarihi süreç ve hikaye yapısına sahip bir belgesel program üretmiştir. Yüksek Mahkeme, alt mahkemelerin kararını bozarak telif hakkı ihlali olmadığına hükmetmiştir. Bu kararın mantığı, korunmayan fikir ve gerçekler ile korunan ifadeleri kesin bir şekilde ayırmaktır. Kasabanın tarihi gerçekleri ve “zenginlikten gerilemeye ve yeniden canlanmaya” dair hikaye iskeleti (plot), herkesin kullanabileceği korunmayan “fikirler” olarak kabul edilmiştir. Öte yandan, yazarın bu hikayeyi anlatmak için kullandığı somut kelime seçimi ve mecaz ifadeler, korunan “ifade” olarak görülmüştür. Televizyon kanalı, fikir ve gerçekleri kullanmış olsa da, anlatım ve görseller gibi özgün ifadeler kullanmıştır ve bu nedenle, orijinal eserin “ifade üzerindeki temel özelliklerini doğrudan algılatan” bir şey olmadığı için telif hakkı ihlali sayılmamıştır.

Bu Fikir ve İfade Ayrımı ilkesi, diğer alanlarda da geniş bir şekilde uygulanmaktadır. Örneğin, Japon Fikri Mülkiyet Yüksek Mahkemesi’nin 2012 yılı 8 Ağustos (Heisei 24) tarihli “Balık Tutma Oyunu Olayı” kararında, oyunun kuralları veya sistemi ve “başlangıç ekranı→balık tutma alanı seçimi→atış→balık tutma sonuç ekranı” gibi ekran geçişlerinin sırası, balık tutma oyununun mekanizması ile ilgili “fikirler” olarak kabul edilmiş ve telif hakkı koruması kapsamında olmadığına karar verilmiştir. Korunan şey, yalnızca ekranın somut grafik tasarımı, karakterler, müzik, metin gibi “ifadeler”dir. Dolayısıyla, rakip şirketler kendi yazılımlarının işlevlerini taklit etse bile, kaynak kodunu doğrudan kopyalamadıkça, telif hakkı ihlali iddiasında bulunmak zordur. Çünkü korunan şey “fikir” değil, “ifade” olan kaynak kodudur.

「edebiyat, akademi, güzel sanatlar veya müzik alanları」— Japon Fikri Kültürel Varlıkların Kapsamı Altında

Son gereklilik, eserin ‘edebiyat, akademi, güzel sanatlar veya müzik alanları’na ait olmasıdır. Bu gereklilik, entelektüel ve kültürel zihinsel faaliyetlerin ürünlerini geniş bir şekilde kapsar ve genellikle sorun teşkil etmez. Ancak, sanatsal yaratıcılığın pratik eşyalara uygulandığı ‘uygulamalı sanatlar’ alanında, bu gereklilik önemli bir tartışma konusu haline gelebilir.

Uygulamalı sanatlar söz konusu olduğunda, uzun süreli koruma sağlayan telif hakları yasası ile daha kısa süreli koruma öngören tasarım yasası arasındaki ayrım problem oluşturur. Mahkemeler, pratik seri üretim ürünlerinin tasarımlarını telif hakkı ile korumaya kalkışırsak, tasarım yasasının rolünü anlamsızlaştırabileceği ve endüstriyel faaliyetleri aşırı derecede kısıtlayabileceği endişesiyle, dikkatli bir yargıya varma eğilimindedir.

Bu konuda önemli bir yargı ölçütünü belirleyen, Japon Fikri Mülkiyet Yüksek Mahkemesi’nin 2021 (Reiwa 3) yılının 8 Aralık tarihli ‘Ahtapot Kaydırağı Davası’ kararıdır. Mahkemede, uygulamalı sanatların (tek parça üretilen sanat eserleri hariç) telif hakkı yasası altında ‘güzel sanat eserleri’ olarak korunabilmesi için, estetik özelliklerin pratik işlevlerden ‘ayrı’ olarak algılanabilir olması gerektiği belirtilmiştir. Söz konusu ahtapot kaydırağında, mahkeme, şeklinin oyuncağın işleviyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olduğuna karar vermiştir. Ahtapotun baş kısmının yapıyı desteklediği ve ayaklarının kaydırağın kendisini oluşturduğu gibi, estetik ve işlevsel öğelerin bütünleştiği ve ayrılamadığı belirlenmiştir. Sonuç olarak, bu kaydırağın telif hakkı yasası altında güzel sanat eseri olarak kabul edilmediği sonucuna varılmıştır.

Bu karar, şirketlerin ürün tasarımlarını koruma konusunda önemli ipuçları sunar. İşlevsel bir ürünün tasarımını fikri mülkiyet olarak korumak istiyorsak, ilk olarak tasarım yasası aracılığıyla tescil düşünülmeli ve telif hakkı yasası ile korumanın sınırlı olduğu anlaşılmalıdır.

Öte yandan, estetik ifade işlevden açıkça ayrılabilirse, telif hakkı ile koruma mümkündür. Örneğin, bir tişört üzerine basılmış bir çizim veya bir yorganın kumaşında kullanılan desen gibi, bu çizim veya desenin kendisi bağımsız bir güzel sanat eseri olup, tişört veya yorgan gibi pratik eşyanın işlevinden bağımsız olarak estetik bir değerlendirme konusu olabilir ve telif hakkının koruma kapsamına girebilir.

Japonya’da Telif Hakkı İle Korunan ve Korunmayan Şeylerin Sınırları

Bugüne kadar yapılan tartışmaları düzenlemek adına, Japonya’da telif hakkı ile korunan “ifade” ile korunmayan “fikir” ve “gerçek” arasındaki sınırı, somut dava örnekleri temelinde karşılaştıracağız.

Koruma AltındaKoruma Dışıİlgili Dava Örnekleri
Romanın somut metin ifadeleri ve mecazlarıRomanın konusu, teması, tarihi gerçeklerEsashi Oiwake Olayı
Konut haritalarında bilginin seçimi, yerleşimi ve gösterim yöntemiCoğrafi gerçeklerin kendisiKonut Haritası Olayı
Oyunun ekran tasarımı, karakter çizimleri, müzikOyunun kuralları, mekanizması, ekran geçiş sırasıBalık Tutma Oyunu Olayı
Bilgisayar programının somut kaynak kod yazımıProgramın gerçekleştirdiği algoritma ve işlevlerOsaka Yerel Mahkemesi 2024 (Reiwa 6) Ocak 29 Tarihli Kararı
Trafik güvenliği sloganında kullanılan özgün ifadeSıradan, tanımlayıcı reklam sloganlarıTrafik Sloganı Olayı / Hızlı Öğrenme Olayı
T-shirt üzerine basılmış illüstrasyonİşlev ile bütünleşmiş oyuncağın tasarımıAhtapot Kaydırağı Olayı

Özet

Japonya’daki telif hakları yasasına göre “eser” tanımı, sadece formel bir kontrol listesi değil, mahkemelerin her bir vaka için uyguladığı, derinlemesine işlenmiş standartlardır. Düşünce veya duygular, yaratıcılık, ifade ve edebiyat, bilim, güzel sanatlar, müzik gibi dört temel gereksinim, yaratıcıların haklarını korurken aynı zamanda fikirleri ve gerçekleri toplumun ortak malı olarak güvence altına almak için kamu yararı ile dengelenmektedir. Şirketinizin fikri mülkiyetini uygun şekilde yönetmek ve başkalarının haklarını ihlal etme riskini önlemek için, bu gereksinimleri ve onları somutlaştıran yargı kararlarının eğilimlerini derinlemesine anlamak esastır.

Monolith Hukuk Bürosu, yazılım, içerik üretimi, ürün tasarımı gibi çeşitli alanlardaki müşterilere, Japonya’nın telif hakları yasası ile ilgili karmaşık sorunlar hakkında geniş bir danışmanlık ve destek sunma konusunda kanıtlanmış bir geçmişe sahiptir. Büromuzda, yabancı avukatlık niteliklerine sahip kişiler de dahil olmak üzere, birden fazla İngilizce konuşan uzman bulunmaktadır ve uluslararası iş yapısını sürdüren şirketlerin karşılaştığı telif hakları zorluklarına karşı, sorunsuz ve profesyonel hukuki hizmetler sunabilmektedir. Bu makalede açıklanan eser tanımı ile ilgili danışmanlık veya somut fikri mülkiyet stratejilerinin oluşturulması konusunda, lütfen büromuza danışın.

Managing Attorney: Toki Kawase

The Editor in Chief: Managing Attorney: Toki Kawase

An expert in IT-related legal affairs in Japan who established MONOLITH LAW OFFICE and serves as its managing attorney. Formerly an IT engineer, he has been involved in the management of IT companies. Served as legal counsel to more than 100 companies, ranging from top-tier organizations to seed-stage Startups.

Başa dön