Japonya Şirket Hukukunda Gōdō Kaisha'nın Hisselerinin Devri ve Mirasçılığı: Prosedür ve Hukuki Gerekliliklerin Açıklaması

Japonya’daki şirket türlerinden biri olan Gōdō Kaisha (合同会社), esnek organizasyon yapısı ve işletme özgürlüğünün yüksekliği sayesinde birçok işletmede kullanılmaktadır. Ancak, bu yapının temelinde, kabushiki kaisha (株式会社) yani anonim şirketlerden farklı olarak ‘kişisel güven ilişkisi’ anlayışı yatmaktadır. Anonim şirketler sermayenin birleşimine odaklanırken, Gōdō Kaisha ise üyeler arasındaki kişisel bağlantıları ve güveni temel alır. Bu temel felsefe farklılığı, şirketin sahipliğine denk gelen ‘hisse’lerin devri veya mirasının kurallarına doğrudan yansımaktadır. Gōdō Kaisha’nın hisselerinin transferi, anonim şirketlerdeki hisse senedi alım satımı gibi serbestçe yapılamaz. Japon şirketler hukuku (Japanese Corporate Law), mevcut üye yapısının istikrarını önceliklendiren katı prensipleri belirlemiştir. Bu nedenle, bir Gōdō Kaisha’nın hisselerini devretmek veya gelecekteki iş devralmalarını planlamak istediğinizde, bu hukuki işlemlerin, etkinliğin doğması için gereken şartlar ve üçüncü şahıslara karşı hak iddia etmek için gerekli olan karşı koyma şartlarını doğru bir şekilde anlamak hayati önem taşımaktadır. Bu makalede, Japon şirketler hukukuna dayanarak, Gōdō Kaisha’nın üyelerinin hisse devri ve mirasına ilişkin hukuki düzenlemeleri, özellikle somut işlemler ve hukuki etkinlik açısından uzman bir bakış açısıyla detaylı bir şekilde açıklıyoruz.
Japonya’da Gōdō Kaisha’nın Pay Devri Temel İlkeleri
Japonya’da bir Gōdō Kaisha’nın (Sınırlı Sorumluluk Şirketi) pay devri, bir Kabushiki Kaisha’nın (Anonim Şirket) hisse devrinden farklı olarak, temelde sıkı bir şekilde sınırlanmıştır. Bu sınırlamanın altında, Gōdō Kaisha’nın “kişisel şirket” olarak, üyeler arasındaki kişisel güven ilişkisini işletmenin temeli olarak gören bir düşünce yatar.
Temel İlke: Tüm Üyelerin Onayı
Japon şirket hukuku tarafından belirlenen pay devri temel kuralı son derece açıktır. Japon şirket hukukunun 585. maddesinin 1. fıkrası, “Bir üye, diğer tüm üyelerin onayı olmadan, payının tamamını veya bir kısmını başkasına devredemez” şeklinde hüküm koymaktadır. Bu, eğer bazı üyeler karşı çıkarsa pay devrinin gerçekleşmeyeceği, çok katı bir “tümünün onayı” gerekliliğidir. Bu hüküm, keyfi bir sınırlama değil, Gōdō Kaisha’nın özünü hukuki olarak somutlaştırmıştır. Kanun, her bir üyenin kişiliğinin diğer tüm üyeler için son derece önemli olduğunu varsaymakta ve bu nedenle her üyeye yeni bir ortağın kabul edilmesini reddetme hakkı, yani veto hakkı vermektedir. Bu, şirketin temeli olan güven ilişkisi ve kişisel bağın korunmasını sağlar. Tüm üyelerin onayı gibi yüksek bir engel, bireysel üyelerin yatırımlarının serbestçe geri alınmasından ziyade, mevcut üyelerin birliğinin korunmasını hukukun daha fazla önemsediğini gösterir.
İstisna: İşleri Yürütmeyen Sınırlı Sorumluluklu Üyeler
Bu katı ilkenin önemli bir istisnası bulunmaktadır. Japon şirket hukukunun 585. maddesinin 2. fıkrası, “İşleri yürütmeyen sınırlı sorumluluklu üyeler, işleri yürüten tüm üyelerin onayı olduğunda, paylarının tamamını veya bir kısmını başkasına devredebilir” şeklinde hüküm koymaktadır. Bu madde, şirket yönetimine doğrudan katılmayan, yatırımcı pozisyonundaki üyelerin pay devirleri için gereklilikleri hafifletir. Bu durumda, işleri yürütmeyen diğer sınırlı sorumluluklu üyelerin onayı gerekmez ve yalnızca işleri yürüten üyelerin tümünün onayı ile devir mümkün olur. Bu istisna hükmü, kanunun Gōdō Kaisha içindeki farklı rolleri tanıdığını gösterir. İşleri yürütmeyen üyelerin pay devri, şirketin günlük işleyişine görece daha az etki ettiği için, daha basit bir prosedürle gerçekleştirilebilir. Bu düzenleme, Gōdō Kaisha’yı daha esnek bir yatırım aracı olarak kullanma yolunu açar. Yatırımcıları, “işleri yürütmeyen sınırlı sorumluluklu üyeler” olarak tüzükte açıkça tanımlayarak, onların çıkış stratejilerini daha basit hale getirmek mümkündür.
Tüzük İle Belirlenen Ayrı Düzenlemeler
Japon şirket hukuku, tarafların özerkliğine büyük saygı gösterir ve pay devri kuralları da bu istisnanın dışında değildir. Japon şirket hukukunun 585. maddesinin 4. fıkrası, yukarıda bahsedilen onay gereklilikleri için “tüzükte ayrı bir düzenleme yapılmasını engellemez” şeklinde hüküm koymaktadır. Bu, Gōdō Kaisha’nın tüzüğü ile kanunun temel prensiplerinden farklı özel devir kuralları belirleyebileceği anlamına gelir. Örneğin, tüzükte “Pay devri için temsilci üyenin onayı gereklidir” veya “İşleri yürüten üyelerin çoğunluğunun onayı alınmalıdır” gibi hükümler koymak mümkündür. Bu tüzük değişikliği yetkisi, Gōdō Kaisha’nın yönetim tasarımında son derece önemlidir. Tüm üyelerin onayı ilkesinin katılığı, aşılamaz bir engel değil, sadece bir başlangıç ayarıdır. Dolayısıyla, tüzüğün oluşturulması veya değiştirilmesi, sadece biçimsel bir prosedür değil, şirketin esnekliği, gelecekteki M&A veya iş devralma olasılıkları ve her bir üyenin pay değerini tanımlayan, son derece stratejik bir faaliyettir.
Japonya’da Ortaklık Payı Devrinin Somut İşlemleri
Japonya’da bir godo kaisha (合同会社) türündeki şirketin ortaklık payını devretmek isteyen taraflar, bir dizi yasal işlemi doğru bir şekilde yerine getirmek zorundadır. Bu işlemler birbiriyle ilişkilidir ve herhangi birinin eksik olması, devrin tam anlamıyla geçerli olmamasına neden olabilir.
Öncelikle, payı devreden kişi (ortaklık payını devreden üye) ile payı alan kişi (ortaklık payını edinen kişi) arasında bir ortaklık payı devir sözleşmesi imzalanır. Bu sözleşme, taraflar arasındaki anlaşmayı kanıtlar; ancak bu sözleşme tek başına, şirketle olan ilişkide devrin geçerliliğini sağlamaz.
Ardından, en önemli adım olarak, Japon şirket hukuku veya şirket ana sözleşmesinde belirlenen onay gerekliliklerini karşılamak zorunluluğu vardır. Genel kural olarak, diğer tüm üyelerin onayı gereklidir ve bu onay genellikle ‘onay belgesi’ gibi yazılı bir belge ile açıkça kaydedilmelidir.
Devamında, ana sözleşmenin değiştirilmesi işlemi gerçekleştirilir. Japon şirket hukukuna göre, ana sözleşmede üyelerin isimleri ve adresleri belirtilmelidir (Şirket Hukuku 576. madde 1. fıkra). Payı alan kişi yeni bir üye olacaksa, genellikle tüm üyelerin onayı (Şirket Hukuku 585. madde vb.) alınarak ana sözleşme değişikliği yapılır ve bu kayıtla dışarıya karşı da üye statüsü açıkça belirlenir. Özellikle önemli olan, üye olmayan bir kişinin payı devralıp yeni bir üye olarak katılması durumunda, bu kişinin ancak ana sözleşme değişikliği yapıldığında resmi olarak üye statüsü kazandığıdır. Ana sözleşmenin değişikliği de, genel olarak Japon şirket hukukunun 637. maddesine dayanarak, tüm üyelerin onayını gerektirir. İşlemlerde genellikle, ortaklık payı devrinin onayı ve ana sözleşme değişikliğinin onayı, tek bir kararla eş zamanlı olarak yapılır.
Son olarak, ticari sicil kaydının değiştirilmesi başvurusu değerlendirilir. Ancak, kaydın değiştirilmesi her ortaklık payı devrinde gerekli değildir. Kayıt değişikliği gerektiren durumlar, pay devri sonucunda ‘işleri yürüten üye’ veya ‘temsilci üye’ gibi kayıtlı maddelerde değişiklik oluştuğunda sınırlıdır. Örneğin, işleri yürütmeyen bir üye, payını şirket dışındaki bir üçüncü kişiye devreder ve bu üçüncü kişi de işleri yürütmeyen bir üye olursa veya mevcut üyeler arasında sadece pay oranları değişirse, kayıtlı maddelerde bir değişiklik olmadığı için kayıt başvurusu gerekmez.
Japonya’da Hisse Devrinin Geçerlilik ve Karşı Koyma Şartları
Hisse devrinin hukuki olarak kesinleşmesini ve şirket veya üçüncü kişilere karşı hak iddia edebilmek için, ‘geçerlilik şartları’ ve ‘karşı koyma şartları’nı anlamak gereklidir. Anonim şirketlerde karşı koyma şartı, hissedarlar listesine kayıt gibi tek bir açık şarta indirgenirken, godo kaisha (合同会社) olarak bilinen Japon tipi şirketlerde duruma göre çok yönlü bir anlayış gereklidir.
Öncelikle, şirket ve diğer ortaklarla iç ilişkilerde, devrin geçerliliği, devir sözleşmesinin imzalanması ve gerekli onay şartlarının karşılanmasıyla meydana gelir. Ancak, devralan kişinin tüm haklara sahip tam bir ortak olarak konumunu sağlamlaştırması, şirket ana sözleşmesinin değiştirildiği zaman gerçekleşir. Bu nedenle, şirket içi ilişkilerde, değiştirilmiş ana sözleşme, ortaklık statüsünü kanıtlayan kesin bir belge haline gelir.
İkinci olarak, şirket dışındaki üçüncü kişilere karşı ilişkiler, yani ‘üçüncü kişilere karşı koyma şartları’ söz konusu olduğunda, neyi iddia etmek istediğimize bağlı olarak dayanılması gereken şartlar değişir. Bu ikili yapıyı anlamak son derece önemlidir.
Birincisi, şirketin temsil hakkını veya iş yürütme yetkisini üçüncü kişilere iddia etme durumudur. Örneğin, finans kuruluşları veya ticari partnerler, bir anlaşmayı imzalama yetkisine sahip kişinin kim olduğunu doğrulamak istediğinde, ticari sicil kaydına (kayıt) başvururlar. Dolayısıyla, iş yürütme yetkisine sahip ortakların veya temsilci ortakların statüsündeki değişiklikleri üçüncü kişilere karşı koymak için gereken şart, değişiklik kaydıdır. Eğer ana sözleşmede temsilci ortağın yetkilerine sınırlamalar getirilmişse bile, bu sınırlamaları bilmeyen iyi niyetli üçüncü kişilere karşı bu sınırlamaları iddia etmek mümkün değildir. Bu, Japon Şirketler Kanunu’nun (会社法) 599. maddesinin 5. fıkrasında belirtilmiştir.
İkincisi, ortaklık statüsünü kendisi üçüncü kişilere iddia etme durumudur. Örneğin, yeni bir ortak olan kişinin alacaklıları, bu ortağın varlıkları arasında yer alan hisseyi haciz etmeye çalıştığını düşünün. Bu durumda, ticari sicil kaydında iş yürütmeyen ortaklar yer almadığı için, kayıt ortaklık statüsünü kanıtlama aracı olamaz. Bu durumda ortaklık statüsünü üçüncü kişilere karşı koymak için gereken şart, uygun şekilde değiştirilmiş ana sözleşmedir.
Bu şekilde, godo kaisha’nın hisse devrinde karşı koyma şartları, ‘kayıt’ veya ‘ana sözleşme’ gibi basit bir ikilemle cevaplanamaz. Kayıt, ‘yetkiyi’ karşı koymak için gereken şart iken, ana sözleşme, ‘ortaklık statüsünü’ karşı koymak için gereken şarttır. Bu ayrım, hukuki risk yönetiminde hayati öneme sahiptir.
Japon Hukuku Altında Önemli Bir Karar: Hisse Devri Hakkında Yargıtay Kararı
Hisse devriyle ilgili onay gereklilikleri konusunda, Japon mahkemelerinin yaklaşımını gösteren önemli bir karar bulunmaktadır. Japonya’nın Yargıtay’ının 1997 (Heisei 9) yılının 27 Mart’ında verdiği karar (Minji 51, Cilt 3, Sayfa 1628), günümüzdeki ortaklık şirketlerine benzer hukuki özelliklere sahip eski tip limited şirketlerle ilgili bir durumu ele almaktadır ve bu karar, bugün için de önemli ipuçları içermektedir.
Bu olayda, bir limited şirketin ortağı, şirket ortağı olmayan bir üçüncü kişiye hissesini devretmiştir. Bu devir işlemi için, yasal olarak gerekli olan resmi genel kurul onayı alınmamıştı. Ancak, gerçekte, devreden kişi dışındaki tüm ortakların bu devire esasen onay verdikleri kanıtlanmıştır.
Yargıtay, resmi bir onay kararı olmamasına rağmen, tüm ortakların gerçekten onay vermiş olmaları durumunda, bu hisse devrinin geçerli olduğuna karar vermiştir. Bu geçerlilik, sadece devir işleminin tarafları arasında değil, aynı zamanda üçüncü kişilere karşı da tanınmıştır. Bu karar, Japon mahkemelerinin bu tür durumlarda resmi prosedürlerin uygulanmasından ziyade, ilgili tüm tarafların gerçek niyetine daha fazla önem veren ‘gerçekçi yaklaşımı’ benimsediğini açıkça göstermektedir. Onay gerekliliğinin amacı, diğer ortakların çıkarlarını korumaktır. Eğer korunması gereken bu ortaklar, kendi rızalarıyla onay vererek bu korumadan feragat ediyorlarsa, artık prosedürün resmi eksikliklerini gerekçe göstererek devrin geçerliliğini sorgulamak kabul edilemez. Bu, tüm ilgili tarafların gerçek niyetine dayalı işlemlere hukuki istikrar kazandıran bir yaklaşımdır, ancak resmi prosedürleri takip etmenin her zaman en güvenli uygulama olduğu gerçeği değişmemektedir.
Payın Devri: Miras ve Birleşme Altında Japon Hukuku
Ortakların ölümü veya birleşme sonucu tüzel kişiliğin sona ermesi, pay devri gibi ciddi bir sorunu gündeme getirir. Bu noktada, Japon kumiyet şirketlerinin kuralları, hisse şirketlerinden büyük ölçüde farklılık gösterir.
İlke: Ölüm Nedeniyle Şirketten Ayrılma
Japon şirketler hukukunun mirasla ilgili belirlediği ilke, birçok işletme sahibi için beklenmedik olabilir. Japon Şirketler Kanunu’nun (2005) 607. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendine göre, bir ortak öldüğünde, bu ortak şirketten ‘ayrılmış’ olarak kabul edilir. Yani, ortağın statüsü (payı), ilke olarak mirasçılara otomatik olarak devredilmez. Mirasçılar, ortak olmak yerine, merhum ortağın payının değerine karşılık gelen bir meblağın şirketten geri ödenmesini talep etme hakkına sahip olurlar.
İstisna: Ana Sözleşme ile Belirlenen Devir Hükümleri
Bu ilkenin, işletme devamlılığını sağlamak için son derece önemli bir istisna hükmü bulunmaktadır. Japon Şirketler Kanunu’nun (2005) 608. maddesinin 1. fıkrası, kumiyet şirketlerinin ana sözleşmelerinde ‘bir ortak öldüğünde veya birleşme sonucu tüzel kişilik sona erdiğinde, ilgili ortağın mirasçıları veya diğer genel devralanların, ilgili ortağın payını devralabileceğini’ belirleyebileceğini hükme bağlar. Bu hüküm ana sözleşmeye dahil edildiğinde, mirasçılar payı devralabilir ve yeni bir ortak olabilirler. Ana sözleşmenin belirlenme şeklinde esneklik vardır; ‘mirasçılar payı devralır’ şeklinde otomatik bir devir belirlenebileceği gibi, ‘diğer tüm ortakların onayını alarak devralabilir’ şeklinde şartlı bir devir de belirlenebilir.
Bu mirasla ilgili kurallar, ‘opt-in sistemi’ olarak işler, yani aktif bir eylemde bulunulmadıkça uygulanmaz. Hiçbir şey yapılmazsa, ilke gereği ayrılmış sayılır. Bu durum, özellikle tek ortağı olan kumiyet şirketleri için, ciddi bir risk oluşturur. Eğer tek ortak, ana sözleşmede bir devir hükmü belirlemeden ölürse, şirkette hiç ortak kalmaz ve Japon Şirketler Kanunu’nun (2005) 641. maddesinin 4. bendinde belirtilen ‘ortakların eksikliği’ nedeniyle şirketin feshedilmesi gerekebilir. Bu nedenle, aile şirketleri veya yakın ilişkilerle yönetilen şirketler için, Japon Şirketler Kanunu’nun (2005) 608. maddesine dayanan devir hükümlerini ana sözleşmeye dahil etmek, işletmenin sürekliliğini sağlamak için en önemli görevlerden biridir.
Özet
Bu makalede açıkladığımız üzere, Japonya’daki bir Gōdō Kaisha’nın (合同会社) paylarının devri ve devralınması, üyeler arasındaki kişisel güvene dayanan doğasından kaynaklanan derin köklü kurallarla düzenlenmektedir. Pay devri genellikle tüm ortakların onayını gerektirir ve bu işlemler için şirket sözleşmesinin değiştirilmesi şarttır. Üçüncü şahıslara karşı ileri sürülecek hakların korunması için ticari sicil kaydı ve şirket sözleşmesinin duruma göre kullanılması gerekmektedir, bu da kabushiki kaisha (株式会社) sisteminden daha karmaşıktır. Ayrıca, miras yoluyla iş devralma, şirket sözleşmesinde açık bir devralma hükmü oluşturulmadıkça gerçekleşmez. Gōdō Kaisha’nın esnekliği, aynı zamanda karmaşıklığın da kaynağıdır. Şirketin istikrarını sağlamak ve gelecekteki sorunsuz işlemler ile iş devralmalarını gerçekleştirmek için, özellikle şirket sözleşmesinin tasarım aşamasında uzmanlar tarafından yapılan önceden hukuki planlama sadece tavsiye edilmekle kalmaz, aynı zamanda zorunludur.
Monolith Hukuk Bürosu, Japon şirketler hukuku konularında, özellikle Gōdō Kaisha’nın pay devri ve devralma işlemleri konusunda, yerli ve yabancı çeşitli müşterilere geniş bir danışmanlık deneyimi sunmaktadır. Büromuzda, çeşitli yabancı avukatlık niteliklerine sahip İngilizce konuşan avukatlar bulunmakta ve bu tür karmaşık hukuki sistemlerde etkin bir şekilde rehberlik edebilmektedirler. Şirket sözleşmesinin oluşturulması ve değiştirilmesinden, M&A işlemlerinin yapılandırılmasına ve güvenilir iş devralma planlarının oluşturulmasına kadar kapsamlı destek sağlıyoruz. Japon hukukuna uygun olarak ve müşterilerimizin çıkarlarını korumak amacıyla, her aşamada destek sağlamaktayız.
Category: General Corporate




















