Japonya Şirket Hukukunda Denetçinin Rolü ve Sorumlulukları

Japonya’daki şirket yönetiminde, denetçi sistemi benzersiz ve son derece önemli bir rol oynamaktadır. Bu sistem, yönetim kurulu üyelerinin işlerini denetleyip düzeltmek ve şirketin sağlıklı yönetimini sürdürmek için tasarlanmış bir kurumdur. Denetçi sistemi, özellikle İngiliz-Amerikan hukuk sistemine sahip ülkelerde yaygın olan ‘Denetim Komitesi (Audit Committee)’ veya Almanya’daki ‘Denetçi Kurulu’ndan farklı olarak kendine özgü bir gelişim göstermiştir. Bu nedenle, işlevleri ve konumlandırılması uluslararası bir perspektiften bakıldığında anlaşılması zor olabilir. Japonya’daki denetçi kurulu sistemi, yönetim kurulu ve denetçi kurulunun paralel bir yönetişim yapısına dayanmakta olup, işlerin yürütülmesine yönelik denetim ve gözetim hem yönetim kurulu hem de denetçi kurulu tarafından yapılmakta ve denetçi kurulu, yönetim kuruluna karşı da denetim ve gözetim işlevine sahip olması gibi karmaşıklıklar içermektedir.
Denetçi rolü, zamanla safi muhasebe denetiminden iş denetimine ve hatta yönetim uygunluk denetimine kadar evrilmiştir. Bu tarihsel gelişim, mevcut denetçilerin geniş iş kapsamını anlamak için vazgeçilmezdir ve aynı zamanda bağımsız yönetim kurulu üyeleri ile olan rol çakışmaları gibi tartışmalara da yol açmaktadır. Dinamik bir niteliğe sahip olan Japon denetçi sistemi, esnekliği ile birlikte, etkinliği konusunda tartışmaların var olduğunu göstermektedir. Bu makale, Japon Şirketler Hukuku’na dayanarak, denetçilerin rolünü, yetkilerini, yükümlülüklerini, sorumluluklarını ve ilgili önemli yargı kararlarını ayrıntılı bir şekilde açıklamayı amaçlamaktadır. Açık ve anlaşılır ifadeler kullanarak, Japonya’daki şirket yönetim mekanizmalarına derin bir anlayış kazandırmayı hedeflemektedir.
Denetçi Nedir: Japon Şirketler Hukukunda Tanımı ve Amacı
Japon şirketler hukukunda, denetçi bir hisse şirketinin organlarından biri olarak konumlandırılmıştır. Japon şirketler hukukunun 381. maddesinin 1. fıkrası, “Denetçi, yönetim kurulu üyelerinin (muhasebe danışmanı atanmış şirketlerde, yönetim kurulu üyeleri ve muhasebe danışmanı dahil) görevlerinin icrasını denetler” şeklinde açıkça tanımlamaktadır. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, denetçinin temel amacı, yönetim kurulu üyelerinin işlerini yasalara ve şirket ana sözleşmesine uygun olarak ve uygun bir şekilde yürütüp yürütmediklerini gözetmek ve doğrulamaktır.
Denetçi, şirketin sağlıklı yönetimini korumak ve istikrarını sağlamak için bir “istikrar aygıtı” olarak rol oynar. Bu, sadece bireysel yönetim kurulu üyelerinin hatalarını veya yanlışlarını keşfetmekle kalmaz, aynı zamanda şirketin genel itibarını korumak ve performansını artırmak gibi ortak yönetim hedeflerine katkıda bulunan “yönetim denetimi” anlamına gelir. Denetçi, işlerin yürütücüsü değil, yönetim kurulu üyelerinin işlerini gözetleyen ve gerektiğinde düzeltmeleri teşvik eden bir rol üstlenir. Bu nedenle, denetçinin yönetim kurulundan bağımsız bir pozisyonda görev yapması beklenir ve şirketin yasalara uygunluğunu ve şeffaf bir yönetimi sürdürmesi için vazgeçilmez bir varlık haline gelir.
Denetçinin görevleri, iş denetimi ve muhasebe denetimi olmak üzere iki yönü kapsar. İş denetiminde, yönetim kurulu üyelerinin işlerinin yasallığı ve uygunluğu denetlenirken, muhasebe denetiminde, finansal belgelerin doğruluğu doğrulanır. İş ve muhasebe denetimlerinin her iki yönünü de üstlenmek, birçok yabancı denetim komitesinin ağırlıklı olarak finansal raporlamaya odaklanmasından farklıdır. Bu geniş denetim kapsamı, denetçinin şirketin genel yönetimine daha kapsamlı bir gözetim yapmasını mümkün kılar, ancak aynı zamanda denetçiden sadece muhasebe bilgisi değil, işletme yönetiminin genel anlayışına da derin bir anlayış gerektirir. Bu kapsamlı rol, yabancı şirketlerin Japon denetçilerin rolünü değerlendirirken önemli bir bakış açısı oluşturur.
Öte yandan, Japon şirketler hukukuna göre, tüm hisse şirketlerinde denetçi bulundurmak zorunlu değildir. İlke olarak, yönetim kurulu olan şirketlerde denetçi bulundurmak zorunludur, ancak belirli koşulları karşılayan şirketler için denetçi bulundurma zorunluluğu yoktur. Örneğin, hisse devri sınırlı şirketler, yönetim kurulu olmayan şirketler veya yönetim kurulu olsa bile muhasebe danışmanı atanmış şirketler bu duruma dahildir. Özellikle, atama komitesi gibi kurulların veya denetim komitesinin bulunduğu şirketlerde, denetçi bulundurmak kabul edilmemektedir.
Denetçi, hukuken yönetim kurulundan bağımsız bir organ olarak açıkça konumlandırılmış olmasına rağmen, Japon geleneksel şirket kültürü, özellikle kıdem sırası veya ömür boyu istihdam gibi istihdam uygulamaları, denetçinin yönetim kuruluna karşı gerçek bir gözetim ve düzeltme işlevi ne kadar sergileyebileceğini etkileyebilir. Bu, hukuki bağımsızlığın her zaman gerçek bağımsızlık veya etkiye doğrudan bağlanmadığını gösteren, sistem işletiminde potansiyel bir sorunu işaret eder. Örneğin, şirket içinden terfi eden bir denetçinin, kendisini terfi ettiren yönetim kuruluna karşı sıkı bir denetim yapması zor bir durum olabilir.
Japonya’da Denetçinin Yetkileri ve Yükümlülükleri
Japonya’daki şirketlerde denetçi, bağımsız bir konumdan görevlerini yerine getirebilmek için Japon Şirketler Kanunu tarafından güçlü yetkilerle ve açık yükümlülüklerle donatılmıştır. Bu yetki ve yükümlülükler, denetçinin yönetim kurulu üyelerinin işlerini etkili bir şekilde denetlemesini ve şirketin çıkarlarını korumasını sağlamak için hayati öneme sahiptir.
Denetçi Üyelerin Temel Yetkileri
Denetçi üyeler, yönetim kurulu üyelerinin (muhasebe danışmanı atanmış şirketlerde, yönetim kurulu üyeleri ve muhasebe danışmanları dahil) görevlerini denetler ve bu sırada, Adalet Bakanlığı yönetmeliği ile belirlenen esaslara göre, denetim raporu hazırlamak zorundadırlar [Japon Şirketler Hukuku’nun (381. madde 1. fıkra)]. Bu denetim raporu, genel kurula sunulur ve şirketin yönetim durumu hakkında denetçi üyelerin görüşlerini hissedarlara ileten önemli bir araçtır.
Ayrıca, denetçi üyeler, istedikleri zaman yönetim kurulu üyelerinden ve muhasebe danışmanlarından, ayrıca idareciler ve diğer çalışanlardan iş raporu talep edebilir ve denetçi üyeleri atanmış şirketin işleyişi ve varlıklarının durumunu inceleyebilirler [Japon Şirketler Hukuku’nun (381. madde 2. fıkra)]. Dahası, görevlerini yerine getirirken gerekli gördüklerinde, bağlı şirketlerden de iş raporu talep edebilir ve bu şirketlerin işleyişi ve varlıklarının durumunu inceleyebilirler [Japon Şirketler Hukuku’nun (381. madde 3. fıkra)]. Bu geniş inceleme yetkisi, usulsüzlüklerin ve uygun olmayan iş uygulamalarının erken tespiti için son derece önemlidir.
Denetçi üyeler, yönetim kurulu toplantılarına katılır ve gerekli gördüklerinde görüş bildirmek zorundadırlar [Japon Şirketler Hukuku’nun (383. madde 1. fıkra)]. Ancak, denetçi üyeler yönetim kurulu üyesi olmadıkları için, yönetim kurulu kararlarında oy kullanma hakkına sahip değillerdir . Bu durum, özellikle yabancı denetim komitesi üyelerinin yönetim kurulu kararlarında oy kullanma hakkına sahip olduğu durumlarla karşılaştırıldığında dikkate alınması gereken bir noktadır.
Ek olarak, eğer yönetim kurulu üyeleri yönetim kurulu toplantısını çağırmazsa veya denetçi üyeler yönetim kurulu toplantısı yapılmasının gerekli olduğuna karar verirse, yönetim kurulu üyelerine yönetim kurulu toplantısını çağırma talebinde bulunabilirler. Eğer talep edildiği günden itibaren 5 gün içinde, talep edildiği günden itibaren 2 hafta içinde bir tarih için yönetim kurulu toplantısı çağrı bildirimi yapılmazsa, talepte bulunan denetçi üye kendisi yönetim kurulu toplantısını çağırabilir [Japon Şirketler Hukuku’nun (383. madde 2. fıkra, 383. madde 3. fıkra)]. Bu, yönetim kurulu düzgün işlemiyorsa, denetçi üyelerin aktif olarak müdahale edebileceği önemli bir yetkidir.
Yönetim kurulu üyeleri şirketin amacı dışında bir eylem gerçekleştirirse veya gerçekleştirecek olursa ve bu eylemler yasalara veya tüzüğe aykırıysa ve şirkete önemli zararlar verebilecekse, denetçi üyeler bu eylemlerin durdurulması talebinde bulunabilirler [Japon Şirketler Hukuku’nun (385. madde 1. fıkra)]. Bu durdurma talep hakkı, şirkete ciddi zararlar gelmeden önce denetçi üyelerin önleyici olarak harekete geçebilmeleri için güçlü bir araçtır.
Yönetim kurulu üyeleri şirkete karşı dava açtığında veya hissedarlar yönetim kurulu üyelerine karşı dava açtığında, yönetim kurulu ile şirket arasında dava ortaya çıktığında, denetçi üyeler şirketi temsil eder [Japon Şirketler Hukuku’nun (386. madde 1. fıkra)]. Böylece, çıkar çatışması durumlarında bile şirketin menfaatleri uygun şekilde korunur.
Son olarak, denetçi üyeler, görevlerini yerine getirmek için gerekli olan masrafları şirketten talep etme hakkına sahiptirler [Japon Şirketler Hukuku’nun (388. madde)]. Bu sayede, denetçi üyeler ekonomik kısıtlamalar olmaksızın görevlerini yerine getirebilirler.
Denetçilerin Başlıca Görevleri
Denetçiler, yukarıda belirtilen yetkileri kullanmanın yanı sıra aşağıdaki önemli görevleri de üstlenmektedirler.
Denetçiler, yönetim kurulu üyelerinin işlerini denetledikten sonra, denetim raporu hazırlama yükümlülüğüne sahiptir [Japon Şirketler Hukuku’nun (381. maddenin 1. fıkrasının son cümlesi)]. Bu rapor, şirketin yönetişim durumu hakkında bağımsız bir görüş sunarak, hissedarlar ve diğer paydaşlara yöneliktir.
Ayrıca, denetçiler yönetim kurulu toplantılarına katılma ve gerektiğinde görüş bildirme yükümlülüğüne sahiptir [Japon Şirketler Hukuku’nun (383. maddenin 1. fıkrası)]. Bu, yönetim kurulu tartışmalarına aktif olarak katılarak ve endişe verici konuları gündeme getirerek, yönetim kurulunun karar verme sürecinin doğruluğunu sağlamak içindir.
Ek olarak, denetçiler, yönetim kurulu üyelerinin yasadışı faaliyetlerde bulunduğunu veya yasalara veya şirket tüzüğüne ciddi şekilde aykırı davrandığını keşfettiklerinde, bu durumu derhal genel kurula bildirme yükümlülüğüne sahiptir [Japon Şirketler Hukuku’nun (384. maddesi)]. Bu bildirim yükümlülüğü, şirket içindeki usulsüzlükleri kamuoyuna açıklamak ve düzeltilmesini teşvik etmek için önemli bir işlev görmektedir.
Denetçiler, şirketin muhasebe ve hesap dokümanlarının hazırlanmasına temel olan belgelerin varlığını, toplanmasını ve saklanmasını, çeşitli yasalara uygunluğunu denetleme görevini de üstlenmektedir.
Denetçiler, yönetim kurulu toplantılarına katılma ve görüş bildirme yükümlülüklerine sahip olup, yönetim kurulu toplantısının çağrılmasını talep etme hakkı ve yasadışı faaliyetlerin durdurulmasını talep etme hakkı gibi güçlü yetkilere sahip olmalarına rağmen, yönetim kurulu kararlarında oy hakkına sahip değillerdir. Bu yapı, denetçilerin “gözetmen” olarak rolünü vurgulamakta ve yönetim karar sürecine doğrudan katılmadan, dışarıdan şirketin yasallığını ve uygunluğunu denetleme pozisyonunda olduklarını göstermektedir. Bu durum, birçok yabancı denetim komitesi üyesinin yönetim kurulu kararlarında oy hakkına sahip olmasıyla büyük bir farklılık göstermekte ve denetçilerin etkisinin, araştırma yetenekleri ve görüşlerinin ikna ediciliğine büyük ölçüde bağlı olduğunu göstermektedir.
Ayrıca, denetçilerin yönetim kurulu toplantısının çağrılmasını talep etme yetkisi ve yönetim kurulu üyeleri yanıt vermezse kendilerinin toplantıyı çağırma yetkisi [Japon Şirketler Hukuku’nun (383. maddenin 2. ve 3. fıkraları)] ve yönetim kurulu üyelerinin yasadışı faaliyetlerinin durdurulmasını talep etme hakkı [Japon Şirketler Hukuku’nun (385. maddenin 1. fıkrası)] bulunmaktadır, bu da denetçilerin sadece geriye dönük denetimlerle sınırlı kalmayıp, şirket zararlarını önlemek için önleyici ve aktif bir rol üstlendiklerini göstermektedir. Bu, denetçilerin görevlerinin sadece usulsüzlükleri keşfetmekle kalmayıp, aynı zamanda önlemeye de odaklandığını vurgulamaktadır.
Japonya’da Denetçilerin Sorumluluğu ve Sorumluluktan Muafiyet
Denetçiler, önemli görevlerini ihmal ettiklerinde, Japon şirketler hukuku çerçevesinde çeşitli sorumluluklar üstlenebilirler. Aynı zamanda, belirli koşullar altında, bu sorumluluklardan kısmen muaf olabilecekleri bir sistem de bulunmaktadır.
Japonya’da Denetçilerin Sorumluluk Türleri
Denetçilerin üstlendiği sorumluluklar esas olarak sivil sorumluluk, cezai sorumluluk ve idari para cezalarını içerir.
Sivil sorumluluk kapsamında, denetçiler görevlerini ihmal ettiklerinde, şirkete karşı bu ihmal sonucu doğan zararları tazmin etme yükümlülüğü altına girerler [Japon Şirketler Kanunu’nun (2005) 423. maddesi]. Bu, denetçilerin iyi bir yönetici gibi dikkat yükümlülüğünü (iyi yönetim yükümlülüğünü) ihmal ettiği durumlarda geçerlidir. Ayrıca, denetçiler görevlerini yerine getirirken kötü niyetli veya ciddi bir ihmalde bulunduklarında veya denetim raporlarında belirtilmesi veya kaydedilmesi gereken önemli konularda yanlış veya eksik bilgi verdiklerinde (ihmalde bulunmadıklarını kanıtlamadıkça), üçüncü şahıslara karşı da tazminat sorumluluğu taşırlar [Japon Şirketler Kanunu’nun (2005) 429. maddesi]. Ayrıca, değerli kağıtlar raporları veya çeyrek dönem raporları gibi önemli belgelerde yanlış bilgilerin yer alması durumunda da, Finansal Ürünler Ticaret Kanunu uyarınca sorumlulukları söz konusu olabilir.
Cezai sorumluluk (ceza) açısından, denetçiler, özel görevi kötüye kullanma suçu, bu suçun teşebbüsü, sahte belge kullanma ve benzeri suçlar, rüşvet suçu, hissedarların haklarını kullanma ile ilgili rüşvet alma ve verme suçu gibi, Japon Şirketler Kanunu’nda belirtilen belirli eylemleri gerçekleştirdiklerinde, hapis veya para cezası gibi cezalara çarptırılabilirler [Japon Şirketler Kanunu’nun (2005) 960. maddesinden 970. maddesine kadar ve diğer ilgili maddeler].
İdari para cezaları (idari yaptırımlar) açısından, denetçiler, denetim raporlarında yanlış bilgi verdiklerinde, denetçi kurulunda tam zamanlı bir denetçi atamadıklarında, denetçi kurulunun tutanaklarını düzenli bir şekilde saklamadıklarında, hissedarlar kurulunda hissedarların talep ettiği konular hakkında açıklama yapmadıklarında, geçici muhasebe denetçisini atamadıklarında ve benzeri durumlarda, Japon Şirketler Kanunu’na aykırı hareket ettiklerinde idari para cezasına çarptırılabilirler [Japon Şirketler Kanunu’nun (2005) 976. maddesi yedinci fıkra ve diğer ilgili maddeler]. İdari para cezaları idari yaptırımlar olup, cezai yaptırımlardan farklı olarak, hak düşürücü sebepler arasında yer almaz.
Japon Şirketler Kanunu, denetçilere görev ihmalinden kaynaklanan sorumluluklar (Japon Şirketler Kanunu’nun (2005) 423. maddesi) ve üçüncü şahıslara karşı tazminat sorumluluğu (Japon Şirketler Kanunu’nun (2005) 429. maddesi) gibi katı sorumluluklar yüklemektedir. Bu, denetçilerin şirket yönetiminde son derece önemli bir rol oynamaları nedeniyle, görevlerini yerine getirirken yüksek düzeyde dikkat ve özen göstermeleri gerektiğini göstermektedir. Cezai sorumluluk ve idari yaptırımların varlığı, bu rollerin ciddiyetini daha da vurgulamaktadır.
Japonya’da Denetçilerin Sorumluluk Muafiyeti
Denetçilerin sorumluluğu katı olmakla birlikte, belirli koşullar altında bu sorumluluktan kısmen muaf olabilecekleri bir sistem de mevcuttur. Bu, denetçilerin görevlerini yerine getirirken karşılaşabilecekleri aşırı riskleri azaltmak ve yetenekli bireylerin denetçi olarak atanmasını teşvik etmek için tasarlanmış bir hukuki dengelemeyi amaçlamaktadır.
Denetçilerin görev ihmalinden kaynaklanan şirkete karşı tazminat sorumluluğu, prensip olarak tüm hissedarların onayı olmadan muaf tutulamaz [Japon Şirketler Kanunu’nun (Companies Act) 424. maddesi].
Ancak, denetçiler iyi niyetle ve ciddi bir ihmal olmaksızın görevlerini yerine getirdiklerinde, tazminat sorumluluğunun asgari sorumluluk sınırını (denetçiler için yıllık ücretlerinin iki katı) aşan kısmı, hissedarlar genel kurulunun olağan kararıyla muaf tutulabilir [Japon Şirketler Kanunu’nun 425. maddesi]. Denetçi sorumluluğunun muafiyeti hakkındaki bir öneriyi hissedarlar genel kuruluna sunarken, tüm denetçilerin onayını almak zorunludur [Japon Şirketler Kanunu’nun 425. maddesinin 3. fıkrası].
Ayrıca, tüzükte belirlenmişse, yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğunun onayı veya yönetim kurulu kararıyla, yukarıda belirtilen benzer bir kısmi muafiyet mümkün olabilir [Japon Şirketler Kanunu’nun 426. maddesi]. Ancak, bu muafiyet, toplam oy hakkının %3’ünden fazlasına sahip hissedarlar tarafından belirli bir süre içinde itiraz edilirse tanınmaz [Japon Şirketler Kanunu’nun 426. maddesinin 7. fıkrası].
Ek olarak, şirket dışı denetçiler için, şirketle sorumluluk sınırlama sözleşmesi imzalanabilir [Japon Şirketler Kanunu’nun 427. maddesi]. Bu sözleşme imzalandığında, şirket dışı denetçilerin üstleneceği sorumluluğun üst sınırı, ücretlerinin iki katı veya şirketin belirlediği miktarın hangisi daha yüksekse o olacaktır.
Denetçilerin tazminat sorumluluğu için, şirket yöneticileri tazminat sorumluluğu sigortası (D&O sigortası) yaptırmak da mümkündür. Ancak, poliçe şartlarına göre, yöneticilerin suç eylemleri veya yasalara aykırı bilinçli davranışları sonucu oluşan zararlar için sigorta ödemesi yapılmaz.
Bu muafiyet sistemleri, denetçilerin katı sorumlulukları ile yetenekli bireyleri bu görevlere çekme ihtiyacı arasında bir denge kurmayı hedeflemektedir. Özellikle şirket dışı denetçiler için sorumluluk sınırlama sözleşmelerinin uygulanması, dış uzmanların aktif olarak göreve alınmasını ve kurumsal yönetişimin objektifliğinin artırılmasını amaçlayan bir önlemdir. Hissedarlar genel kurulunun onayı ve itiraz hakkının varlığı, sorumluluk muafiyeti sürecinde hissedarların denetim işlevinin etkin bir şekilde çalışmasını sağlamak için tasarlanmıştır.
Denetçi ve Diğer Kurumlarla İlişkileri
Denetçi, şirketin sağlıklı bir kurumsal yönetimini sağlamak amacıyla, yönetim kurulu, genel kurul ve muhasebe denetçileri gibi diğer kurumlarla yakın iş birliği içinde çalışır ve karşılıklı dengeyi koruyan bir ilişki sürdürür.
Yönetim Kurulu ile İlişkiler
Denetçi, yönetim kurulundan bağımsız bir organ olup, yönetim kurulunun emir ve denetimi altında değildir. Bu, denetçinin objektif ve tarafsız bir duruşla yönetim kurulunun işlerini denetlemesi için zorunlu bir unsurdur. Denetçiler, yönetim kuruluna katılmak ve gerektiğinde görüş bildirmekle yükümlüdürler [Japon Şirketler Hukuku’nun (383. Madde 1. Fıkra) altında], ancak yönetim kurulu üyesi olmadıkları için, yönetim kurulu kararlarında oy kullanma hakkına sahip değillerdir.
Denetçiler, yönetim kurulunu toplantıya çağırma hakkı ve yönetim kurulu üyelerinin yasa dışı eylemlerini durdurma talebi yoluyla yönetim kurulunun işleyişini denetlerler. Örneğin, bir yönetim kurulu üyesi yasalara veya şirket tüzüğüne aykırı bir eylemde bulunmak üzereyse, denetçi bu eylemin durdurulmasını talep ederek şirkete zararın önlenmesine katkıda bulunabilir. Ayrıca, yönetim kurulu kararlarının geçerliliğine doğrudan etki etmese de, yönetim kurulu yazılı karar alırken, denetçi itiraz ettiğinde kararın ihmal edilmesine izin verilmez. Bu, denetçinin oy hakkına sahip olmamasına rağmen, varlığının yönetim kurulunun karar alma sürecine önemli bir etkisi olduğunu gösterir. Denetçinin varlığı, yönetim kurulunda olası usulsüzlükler ve yanlış kararlar karşısında bir caydırıcı güç olarak işlev görür, yönetim kurulunun tartışmalarını ve kararlarını, yönetim kurulu üyelerinin işlerini yürütme yasallığını denetler ve gerektiğinde düzeltmeleri teşvik eder. Ek olarak, denetçiler yönetim kurulu tutanaklarını da denetler ve içerikteki farklılıklar, eksiklikler veya tahrifat olup olmadığını kontrol etmek de görevlerinin bir parçasıdır.
Japonya’da Genel Kurul İlişkileri
Denetçilerin, şirketin genel kurulunda yönetim kurulu tarafından sunulan belgelerin ve tekliflerin yasalara ve şirket ana sözleşmesine aykırı olup olmadığını denetleme yükümlülüğü bulunmaktadır. İçerik yasalara ve ana sözleşmeye aykırı olmasa bile, şirket için zararlı olabilecek durumlar söz konusu ise, denetçilerin bu durumu genel kurulda rapor etme sorumluluğu vardır. Böylece, hissedarlar şirketin yönetim durumu ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerini yerine getirme biçimi hakkında denetçilerin bağımsız görüşlerini alabilirler. Denetçilerin atanması, hissedarların olağan kararı ile gerçekleşirken, görevden alınmaları ise hissedarların özel kararı ile yapılır. Bu şekilde, denetçiler hissedarlara karşı sorumluluk taşır ve hissedarların çıkarlarının korunmasına katkıda bulunurlar.
Muhasebe Denetçileri ile İlişkiler
Muhasebe denetçileri, anonim şirketlerdeki kurumların bir parçası olup, şirketin muhasebesini denetleme görevini üstlenirler. Denetçiler (Denetim Kurulu), muhasebe denetçilerinin atanması, görevden alınması veya yeniden atanmaması ile ilgili genel kurul toplantısına sunulacak tekliflerin içeriğini belirleme yetkisine sahiptir [Japon Şirketler Hukuku’nun (344. Madde 1. Fıkra, 344. Madde 3. Fıkra)]. Bu mekanizma, yönetimin kendileri için sakıncalı muhasebe denetçilerini dışlamasını veya kendilerine uygun kişileri yerleştirmesini önlemek ve muhasebe denetçilerinin bağımsızlığını ve etkinliğini sağlamak için tasarlanmıştır. Bu, Japon kurumsal yönetim yapısındaki önemli bir dengeleyici işlevdir.
Ayrıca, muhasebe denetçilerinin ücretlerinin belirlenmesi, denetçilerin onayı gerektirir [Japon Şirketler Hukuku’nun 399. Maddesi]. Bu, muhasebe denetçilerinin yönetimden haksız etkiler almadan bağımsız bir şekilde görevlerini yerine getirebilmeleri için gerekli ortamın sağlanmasını garanti eder. Dahası, muhasebe denetçileri, görevlerini yerine getirirken yöneticilerin görevlerini yerine getirirken yasadışı faaliyetlerde bulunduklarını veya yasalara ve tüzüğe ciddi şekilde aykırı davrandıklarını keşfettiklerinde, bu durumu gecikmeksizin denetçilere (Denetim Kurulu) bildirmek zorundadırlar. Denetçiler, görevlerini yerine getirmek için gerekli olduğunda, muhasebe denetçilerinden denetimleri hakkında rapor talep edebilir ve muhasebe denetçileri bu talebe yanıt verme yükümlülüğüne sahiptir. Muhasebe denetçileri, denetçilerle fikir ayrılıkları yaşadıklarında, olağan genel kurul toplantısına katılarak görüşlerini ifade etme hakkına sahiptir. Bu düzenlemeler, denetçiler ve muhasebe denetçilerinin işbirliği yaparak, şeffaf bir mali raporlama sağlamak için güçlü bir yapı oluşturmalarını temin eder.
Japonya’daki Denetçilerin Rolüne İlişkin Yargı Kararları
Japon mahkemeleri, denetçilerin görev kapsamı ve ihmalkârlık sorumluluğu hakkında bir dizi önemli karar aracılığıyla yorumlarını netleştirmiştir. Bu kararlar, denetçilerin üstlenmesi gereken spesifik rolleri ve bu rollerin getirdiği sorumlulukların ağırlığını somut bir şekilde ortaya koymaktadır.
Denetçilerin Görev İhmaliyle İlgili Yargı Kararları
Yüksek Mahkeme’nin 2021 (Reiwa 3) yılı 19 Temmuz tarihli kararı, bir çalışanın zimmetine para geçirmesini fark edemeyen kapalı şirketin sınırlı denetçisiyle ilgili bir olayı ele almaktadır. Bu olayda, zimmete geçirme eylemini gizlemek için bakiye belgeleri sahtelenmiş olmasına rağmen, denetçinin bu belgelerin asıllarını kontrol etmekte ihmalkâr davrandığı belirlenmiştir. Yüksek Mahkeme, sınırlı denetçi olsa bile, muhasebe defterlerinin içeriğinin doğru olduğunu varsayarak mali belgelerin denetimini yapmanın kabul edilemez olduğuna hükmetmiştir. Muhasebe defterlerinin güvenilirliği konusunda şüphe uyandıran durumlar olmadıkça, mali belgelerin muhasebe defterlerinin içeriğiyle uyumlu olduğunu doğrulamanın yanı sıra, muhasebe defterlerinin güvenilirliğini sorgulamak için geçerli sebepler varsa, bunları araştırma yükümlülüğü olduğunu belirtmiştir. Bu karar, sınırlı denetçilerin denetim yükümlülüklerinin kapsamını netleştirmiş ve sadece formel bir karşılaştırmaya sınırlı kalmayıp, dolandırıcılık belirtilerine karşı proaktif bir araştırma yükümlülüğü getirmiştir. Bu, denetçilerin görevlerinin daha somut ve aktif olması gerektiğini ve şirket yönetiminde yüksek beklentileri yansıttığını göstermektedir. Bu karar, denetçilerin iç kayıtlara körü körüne güvenmek yerine, şüphe uyandığında aktif olarak gerçekleri araştırma sorumluluğu olduğunu açıkça belirtmiştir.
Denetçilerin Gözetim Yükümlülüğüyle İlgili Yargı Kararları
Ardından, Yüksek Mahkeme’nin 1973 (Showa 48) yılı 22 Mayıs tarihli kararı, bir yöneticinin dolandırıcılık veya usulsüzlükleri bilip bilmediği veya bilme ihtimali olup olmadığı durumunda, gözetim ve denetim yükümlülüklerini ihlal edip etmediği ve bu ihlalin sorumluluğa yol açıp açmadığına dair bir olayı ele almaktadır. Yüksek Mahkeme, denetçilerin gözetim yükümlülüklerinin kapsamını ve bu yükümlülüklerin ihlalinin sorumluluğa ne zaman yol açacağını belirtmiş ve özellikle, yöneticilerin dolandırıcılık eylemlerini “bilip bilmediği veya bilme ihtimali olup olmadığı durumlarında” sorumluluklarının sorgulanacağını vurgulamıştır. Bu karar, denetçilerin gözetim yükümlülüklerinin sadece formel olmadığını, somut dolandırıcılık eylemlerinin önlenmesi ve tespiti için gerçek anlamda bir yükümlülük olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Denetçilerin gerçekte dolandırıcılığı fark etmemiş olmaları durumunda bile, uygun dikkat gösterilmiş olsaydı fark edebilecekleri durumlarda (bilme ihtimali) sorumluluk taşıdıkları yönündeki karar, denetçilerin görevlerini yerine getirirken yüksek bir dikkat standardı gerektirdiğini ortaya koymaktadır. Bu, denetçilerin şirketin işleyişini daha aktif bir şekilde gözetlemeleri ve sorunların belirtilerini erken dönemde tespit etmeleri gerektiğini ifade etmektedir.
Bu yargı kararları, Japon denetçilerin sadece formel bir kontrol mekanizması olmadığını, şirketin sağlıklı işleyişi için somut gözetim ve araştırma yükümlülükleri taşıyan güçlü bir varlık olduğunu göstermektedir. Özellikle 2021 yılındaki Yüksek Mahkeme kararı, sınırlı denetçilerin bile dolandırıcılık belirtilerini gözden kaçırmamak için proaktif eylemler sergilemeleri gerektiğini ve denetçilere yönelik beklenti seviyesinin arttığını açıkça belirtmektedir.
Özet
Japonya’daki denetçi sistemi, şirketlerin sağlıklı yönetimini ve şeffaflığını sağlamak için önemli bir kurumsal yönetim organıdır ve özellikle yurtdışı perspektifinden anlaşılması gereken özgün özelliklere sahiptir. Denetçiler, yönetim kurulu üyelerinin işlerini denetlemek ve dolandırıcılık gibi yasa dışı faaliyetleri düzeltmek ve önlemek için geniş yetkilere ve katı yükümlülükler altındadırlar. Bu sorumluluklar sivil, cezai ve idari cezalara kadar uzanır ve Japon yargı kararları, denetçilerin gözetim ve dikkat yükümlülüklerinin kapsamını sürekli olarak netleştirerek etkinliğini artırmaktadır.
Monolith Hukuk Bürosu, Japon şirketler hukuku, kurumsal yönetim ve uluslararası hukuk alanlarında zengin deneyime sahip bir hukuk firmasıdır. Büromuzda, yabancı avukatlık lisansına sahip üyeler ve Japonca ile İngilizce dillerinde ikili dil bilgisine sahip paralegaller gibi, İngilizce konuşan yabancı avukatlık lisansına sahip birçok kişi bulunmakta ve uluslararası bir ağ kullanarak yüksek uzmanlık seviyesinde bir takım yapılanmasını sürdürmektedir.
Yabancı şirketlerin Japonya’da iş yaparken, Japon şirketler hukuku ve kurumsal yönetim karmaşıklığını anlamaları şarttır ve büromuz, bu tür ihtiyaçlara cevap verebilecek uzman bilgi ve pratik deneyime sahiptir.
Category: General Corporate