Sistem Geliştirme Projelerindeki Yönetim Hedefleri ve Sayısal Hedeflerin Hukuki Anlamı Nedir?
Sistem geliştirme projeleri, genellikle şirketlerin ve iş yerlerinin büyük ölçekli iş süreçlerini iyileştirme çabalarıyla yakından ilişkilidir. Bu durumda, kullanıcı tarafındaki şirketin yönetim sorunlarının çözümüne veya sayısal hedeflerin gerçekleştirilmesine katkıda bulunma tutumu talep edilebilir. Ancak, bu tür yönetimsel hedeflere bağlılık göstermek hukuki bir yükümlülük müdür? Sayısal hedeflerin ve yönetimsel hedeflerin hukuki anlamı ne olabilir, bu bir sorun haline gelmektedir. Bu makalede, sistem geliştirmeye ilişkin çeşitli “amaçlar” ve “hedefler” ile ilgili hukuki sorunları açıklamaya devam edeceğiz.
Sistem Geliştirme Hedefleri ve Amaçları Neden Anlaşmazlıklara Sebep Olur?
Kullanıcıların İşbirliği Yükümlülüğü ve Tedarikçinin Takdir Yetkisi Arasında Konumlanan Sorunlar
Ticari işlemler açısından bakıldığında, sistem geliştirme projelerinin bazı özgün özellikleri vardır. Birincisi, bir sistem geliştirme projesinin tedarikçi tarafından tek başına gerçekleştirilemeyeceği, kullanıcı tarafından işbirliği gerektirdiği noktadır. Bu yükümlülüğün varlığı, “işbirliği yükümlülüğü” adı altında hukuk içtihatlarında da açıkça belirtilmiştir. Özellikle, ① gereksinim tanımlama ② temel tasarım ③ ürün kabulü gibi aşamalarda, kullanıcının da sistem geliştirmeye işbirliği yapması gerekmektedir.
https://monolith.law/corporate/user-obligatory-cooporation[ja]
Diğer bir nokta ise, tedarikçinin genellikle büyük bir takdir yetkisi kullanarak işlerini yürütmesi gerektiğidir. Tedarikçinin bir sistem geliştirme projesinde yapması gerekenleri özetleyen bir hukuki terim olarak “proje yönetimi yükümlülüğü” bulunmaktadır. Bu konuda aşağıdaki makalede detaylı bir açıklama yapılmıştır.
https://monolith.law/corporate/project-management-duties[ja]
Yukarıdaki bilgileri özetlersek, burada iki önemli noktayı belirtmek mümkündür:
- Kullanıcılar, tedarikçiye gerektiği gibi gerekli bilgileri sağlamalı ve tedarikçinin geliştirme işlerine işbirliği yapmalıdır.
- Tedarikçiler, kullanıcının proje hedeflerini ve amaçlarını anlamalı ve bunlara uygun çözümler sunmalıdır.
Yukarıdaki iki durum nedeniyle, kullanıcı tarafından önceden yapılan açıklamalar arasında, işletme hedeflerinin ve sayısal hedeflerin gerçekleştirilmesinin hukuki olarak tedarikçinin yükümlülüğü olabileceği sorunu ortaya çıkar. Yani, tedarikçinin yapması gerekenleri (hedefler gibi belirsiz kavramlar yerine) özelliklere göre özetlemek ve sunmak kullanıcının yükümlülüğüdür. Ancak, tedarikçinin de bir uzman olarak (sadece söyleneni yapmakla yetinmeyip) kullanıcının esasen talep ettiği şeyi sağlama yükümlülüğü vardır. Bu çelişkili durumlar çarpıştığında, sistem geliştirme “hedefleri” ve “amaçları” etrafındaki anlaşmazlıkların özelliklerini oluşturur. Ayrıca hukuki açıdan, her iki tarafın da adil bir şekilde çözüm bulmasına yardımcı olacak anlaşmazlık çözümü yönergelerini sunmak, pratik bir sorun haline gelir.
Kullanıcının Hedeflerinin Proje Üzerindeki Etkisini Gösteren Somut Durumlar
Sistem geliştirme projeleri, genellikle bir işletmenin veya iş yerinin büyük ölçekli iş süreçlerinin iyileştirilmesi ve verimliliğinin artırılması ile ilişkilidir ve bu nedenle önceden planlama ve teklif aşamasında da yönetim sorunları ve hedefleri hakkında görüşmeler yapılır. Bu aşamada, sistem geliştirmenin maliyet etkinliği hakkında tartışmalar ve çeşitli sayısal hedefler üzerinden tartışmalar yapılır.
- İşgücü tasarrufu ile azaltılan personel maliyeti
- Satış veya gelir artışı
- İş sürelerinin kısaltılması
Örneğin, yukarıdaki maddeler projenin son hedefi olacaksa, tedarikçi tarafı, bir danışman gibi, sistem geliştirmenin yatırım getirisini açıklar ve satışları gerçekleştirir.
Kullanıcı Tarafının Belirlediği İşletme Hedeflerinin Sorun Olduğu Dava Örnekleri
Ancak, bir tedarikçi genellikle bir sistem geliştirme uzmanıdır. Kullanıcı tarafının işletme hedeflerine karşı tüm sorumluluğun üzerine yıkılması, oldukça ağır bir durum olabilir.
İşlem Hızının İyileştirilmesinin Hedef Olarak Belirlendiği Durum
Bu konuyla ilgili olarak, aşağıda alıntılanan karar metnindeki durumda, proje başlangıcında oluşturulan bir planlama belgesinde, sistem geliştirme projesini başlatma amacı ve hedefleri belirtilmiştir. Ancak, sistem tamamlandığında ve işletmeye alındığında, bu amaç ve hedeflere ulaşılamadığı iddia edildi ve bir anlaşmazlık ortaya çıktı. Başlangıçtaki planlama belgesinde, sistem tamamlandıktan ve gerçekten kullanılmaya başlandıktan sonra, aşağıdaki durumları gerçekleştirmeyi hedeflediği belirtilmiştir:
- İnsan giriş süresini %50 azaltmak
- Belirli bir süre içinde, ilgili IT sistemi ile ofis işlemlerini tamamlanabilir hale getirmek
Kullanıcı, bunları sonuç olarak gerçekleştiremediği için, tedarikçiye karşı borç ihlali sorumluluğu ve kusur garantisi sorumluluğunu sorgulamayı denedi. Ancak mahkeme bu iddiayı kabul etmedi (altı çizili ve kalın yazılan kısımlar yazar tarafından eklenmiştir).
Ve, (ortadan kaldırıldı) tartışmanın tüm özüne göre, ① bu davanın amacı “iş verimliliğini artırmak”, “CRM temelini oluşturmak”, “görünür yönetim yapmak” gibi soyut şeylerdir ve hedef değerler de “müşteri ile teması artırmak”, “idari işlerin emeğini iç kontrol ve satış desteğine dağıtmak”, “satış tahminlerini daha doğru yapmak”, “aşırı satış indirimlerini sınırlamak” gibi, çoğunlukla soyut şeylerdir ve “giriş süresini %50 azaltmak”, “tahmini oluşturma süresini %50 azaltmak”, “yasal açıklamanın yasal süre içinde yapılabilmesi” gibi hedef değerler, SBO’nun uygulanmasından sonra davalının işletme yönetimi ve iş yöntemlerine bağlıdır ve bir sistem geliştirme şirketi olan davacının, bunların gerçekleştirilmesini üstlenebileceği türden değildir, ② bu davanın projesinin başlangıcından sonra yapılan toplantı tutanaklarında, bu davanın amacı ve hedef değerlerinin gerçekleştirilmesi hakkında somut bir şekilde konuşulduğuna dair bir kayıt yoktur, ③ bu davanın proje planında, “halka açık bir şirket olmak için” gibi, kendisi sözleşmenin doğasını taşıyan bir ifade kullanılmıştır, (ortadan kaldırıldı) bu durumları göz önünde bulundurduğumuzda, davacının, davalının açıklamalarına dayanarak bu davanın proje planında bu davanın amacının açıklamasını oluşturduğu, bu davanın projesinin başarısız olmaması için, bu davanın projesinin amacı ve sonuçları hakkında ortak bir anlayış elde etmek için olduğu kabul edilebilir ve davalının, davacıya karşı, bu davanın amacını gerçekleştirmek için sistem geliştirmeyi teklif ettiği kabul edilemez. (ortadan kaldırıldı) Bu nedenle, davacının davalıdan bu davanın amacını gerçekleştirmek için sistem geliştirmeyi üstlendiği kabul edilemez, bu nedenle (ortadan kaldırıldı) borç ihlali sorumluluğu ve kusur garantisi sorumluluğu iddialarının hiçbiri geçerli değildir.
Tokyo District Court, December 28, 2010 (Heisei 22)
Yargı Kararlarından Çıkarılabilen İşletme Hedefleri ve Sayısal Hedeflerin Hukuki Anlamı
Bu kararda da belirtildiği gibi, bir sistem geliştirme amacının veya sayısal olarak belirlenen hedeflerin gerçekleştirilebilir olup olmadığı, genellikle bu sistemi kullanan kullanıcı tarafının çeşitli işletme çabaları gibi faktörlerin etkisi altındadır. Bu nedenle, tedarikçi tarafının sorumluluğunu belirlemek oldukça yüksek bir engel olmalıdır. Aslında, eğer tedarikçi tarafının borç ihlali sorumluluğu veya kusur garantisi sorumluluğu kabul edilirse, bu, “amaç” veya “hedef”in gerçekleştirilmesinin sözleşme içeriğinin bir parçası olarak dahil edildiği anlamına gelir. Ancak, bu durumda “amaç” veya “hedef” şunları içerir:
- Soyut ve belirsiz olanlar hakkında, hukuki bir yükümlülüğün doğasıyla uyumlu olmadığı için, bunların sözleşme içeriğinin bir parçası olduğunu düşünmek zordur
- Kullanıcı tarafının, özellikle işletme tarafının kendi çabalarını gerektirenler hakkında, tedarikçi tarafının kontrolü dışında olanlar hakkında, tedarikçi tarafına atfedilmesi yanıltıcıdır ve bunların sözleşme yükümlülüğünün bir parçası olduğunu düşünmek zordur
Yukarıdaki gibi bir değerlendirme hukuki olarak kabul edildi.
Bu Karardan Daha Fazla Çıkarılabilenler
Bu kararda başka ilginç içerikler de bulunmaktadır.
- Sistem geliştirme projesinin “amaç” veya “hedef”ini paylaşmanın, sadece kullanıcı ve tedarikçi arasında “ortak bir anlayış” elde etmek için bir iletişim çabası olabileceği düşüncesi, mahkeme tarafından da dikkate alınmıştır.
- Bir dizi projede, bu “amaç” veya “hedef”lerin ne kadar temel bir unsur olduğunu değerlendirmek için, toplantı tutanakları gibi belgelerin de referans olarak kullanıldığı.
Ayrıca, sistem geliştirme projelerine eşlik eden hukuki sorunlar hakkında, belge yönetimi ve toplantı tutanaklarının önemi açısından, aşağıdaki makalede bir açıklama yapılmıştır.
https://monolith.law/corporate/the-minutes-in-system-development[ja]
Yönetim Hedefleri ve Sayısal Hedeflerle İlgili Hukuki Sorunlara Dikkat
Elbette, bu tür ‘amaçlar’ ve ‘hedefler’ ile ilgili hukuki sorunlar hakkında, aşağıdaki ek bilgileri de göz önünde bulundurmalıyız.
Danışmanlık Ücretli mi Ücretsiz mi Olduğuna Bağlı Olarak Durum Değişir
Eğer sadece bir sistem geliştirme projesi değil, aynı zamanda ücretli bir danışmanlık sözleşmesi de imzalamışsanız, durum büyük ölçüde değişebilir. Kullanıcı tarafının ne kadar yönetim kaynağına sahip olduğunu göz önünde bulundurmadan, gerçekleştirilebilirliği düşük bir uygulama planı oluşturmuşsanız, bu durumda ücretli danışmanlık sözleşmesi kapsamında borç ihmalinden sorumlu tutulabilirsiniz.
Ürün Kusurları, Fonksiyon ve Özellik Gereksinimlerinin Uyumsuzluğu Ayrı Bir Sorundur
Ayrıca, eğer tüm ‘geliştirme’ projesinde bir kusur varsa, yani hatalar veya hatalar üründe tespit edilirse, bu tür sorunları ayrı olarak anlamamız gerekmektedir. Bu durumda, yönetimsel ‘amaçlar’ veya ‘hedefler’ hakkında konuşmaya gerek kalmadan, genellikle ürün ve istenen fonksiyon gereksinimleri veya özelliklerin uyumu sorun olur. Örneğin, sistemde sonradan bir kusur ortaya çıktığında kullanıcı tarafının nasıl bir tepki vermesi gerektiği aşağıdaki makalede açıklanmıştır.
https://monolith.law/corporate/system-flaw-measure-after-acceptance[ja]
Diğer ilgili konular arasında, gereksinimlere dahil edilmemiş olsa bile, satıcı tarafının uygulamayı kendi takdirine bağlı olarak gerçekleştirme yükümlülüğü olduğu kabul edilen durumlar da vardır. Bu konuda ayrıntılı bir açıklama aşağıdaki makalede yapılmıştır.
https://monolith.law/corporate/system-development-specs-function[ja]
Her iki durumda da, ‘amaç’ ve ‘hedefler’ ile ilgili anlaşmazlıkların benzer ama farklı olduğunu anlamamız gerektiğini söyleyebiliriz.
Sorumluluk ve sözleşme gibi konulara yönelik temel anlayış da sorgulanır
Yukarıda, sistem geliştirme ile ilgili “amaç” ve “hedef” konularında hukuki sorunların açıklamasını yaptık. Bu tür konularla ilgili anlaşmazlıklarda, mahkemelerin genellikle kullanıcı ve satıcı arasında uyumu sağlamak için çaba gösterdiği ve bu çabanın bir parçası olarak iletişim çabalarının karşılıklı olarak paylaşıldığı durumlar oldukça yaygındır. Bunun tamamen anlaşıldığı düşünülebilir. Ancak, sonucun kendisinin geçerliliği, pratik bir uygulayıcı olarak saha hissiyatıyla bile tamamen anlaşılabilir olsa bile, bu süreçte “sorumluluk” ve “sözleşme” gibi konulara yönelik temel bir anlayış sorgulanır. Bu konular hakkında aşağıdaki makalede açıklama yapılmıştır.
https://monolith.law/corporate/responsibility-system-development[ja]
Hukuki sorumluluğun, belirsiz ahlaki sorumluluktan farklı olduğu ve tarafların kesin “niyet uyumu”nun sözleşme üzerindeki sorumluluğu ortaya çıkardığı göz önüne alındığında, daha temel bir anlayış elde etmek önemlidir.
Category: IT
Tag: ITSystem Development