Japonya Şirket Hukukunda İflas İşlemlerinin Açıklaması

Şirket yönetimi bazen ciddi finansal zorluklarla karşı karşıya kalabilir. Japonya’nın hukuk sistemi, bu tür kriz durumlarında sadece işin başarısızlığı olarak sonuçlanmak yerine, düzenli bir çözüme ulaşmayı hedefleyen sofistike bir hukuki çerçeve sunar. Bu çerçeve, esas olarak iki stratejik yola ayrılır. Birincisi, şirketin varlıklarını düzenleyip alacaklılara adil bir şekilde dağıtmayı amaçlayan ‘likidasyon tipi’ işlemlerdir. Diğeri ise, işletmenin devamını varsayarak, finansal durumu ve organizasyonu yeniden yapılandırıp canlandırmayı hedefleyen ‘yeniden yapılandırma tipi’ işlemlerdir. Bu hukuki işlemler, şirketin durumuna göre seçilmesi gereken stratejik bir araç seti olarak düşünülebilir. Paydaşlar ve yöneticiler için, bu seçenekleri derinlemesine anlamak, kriz durumlarında şirket değerini korumak, güvenilir sorumlulukları yerine getirmek ve bilgiye dayalı doğru kararlar almak için hayati önem taşır. Bu makalede, Japon iflas hukukundaki dört ana hukuki işlem olan iflas, özel likidasyon, sivil yeniden yapılandırma ve şirket rehabilitasyonunu, özellikleri, farklılıkları ve teminat haklarının ele alınışı gibi önemli hukuki konuları karşılaştırmalı analiz ederek ve güncel mahkeme kararlarını da dahil ederek, uzman bir bakış açısıyla açıklıyoruz.
Japonya’daki İflas İşlemlerinin Genel Görünümü
Japon hukuku, mahkeme denetimi altında yürütülen dört ana iflas işlemi türünü belirlemiştir. Bu işlemler öncelikle amacına göre iki ana kategoriye ayrılır. Birincisi, şirketin iş faaliyetlerini durdurmayı ve tüzel kişiliğini sonlandırmayı hedefleyen “likidasyon tipi işlemler”dir ve bunlara iflas işlemleri ile özel likidasyon işlemleri dahildir. Diğeri ise, işletmeyi sürdürürken şirketin yeniden yapılandırılmasını amaçlayan “yeniden yapılandırma tipi işlemler”dir ve bunlara sivil rehabilitasyon işlemleri ile şirket rehabilitasyon işlemleri dahildir.
Ayrıca, bu işlemler kimin işlemi yönettiği açısından da sınıflandırılabilir. Bir tür “yönetim tipi işlemler” olarak adlandırılır ve mahkeme tarafından atanan tarafsız bir uzman (yönetici) şirketin yönetim ve mal varlığını kontrol ederek işlemi yürütür. İflas işlemleri ve şirket rehabilitasyon işlemleri bu kategoriye girer. Diğer tür ise “DIP tipi (Debtor in Possession) işlemler” olarak adlandırılır ve prensip olarak mevcut yönetim ekibi, yönetim haklarını koruyarak kendi yeniden yapılandırma veya likidasyon işlemlerini yürütür. Özel likidasyon işlemleri ve sivil rehabilitasyon işlemleri bu kategoriye girer.
Bu çift kategorizasyon, yani “likidasyon tipi mi yoksa yeniden yapılandırma tipi mi” ve “yönetim tipi mi yoksa DIP tipi mi” seçimi, mali krizle karşı karşıya kalan şirketlerin stratejik bir ikilemi açıkça ortaya koymaktadır. İşlem seçimi, sadece hukuki bir form seçmekle kalmaz, aynı zamanda işletmenin devam edebilirliği ve yönetim haklarının korunup korunmaması gibi önemli kararları da içerir. Örneğin, yeniden yapılandırmayı hedefleyen bir şirket, yönetim ekibinin kontrolü elinde tutmak istiyorsa sivil rehabilitasyonu tercih edebilir; ancak alacaklılar veya mahkeme mevcut yönetim ekibinin yönetim başarısızlığından sorumlu olduğuna karar verirse, dışarıdan bir yönetici atanarak şirket rehabilitasyonu seçilebilir. Bu nedenle, yönetim ekibi sadece şirketin mali devamlılığını değil, aynı zamanda paydaşların güvenini de objektif bir şekilde değerlendirmek zorundadır.
Japonya’da Likidasyon Tipi İflas İşlemleri: Şirket Varlıklarının Likidasyonu
Likidasyon tipi işlemler, bir şirketin işlerini sürdürmesinin zor olduğu durumlarda, varlıklarını nakde çevirerek alacaklılara adil bir dağıtım yapmayı ve böylece şirketi yasal olarak sonlandırmayı amaçlar.
Japonya’da İflas İşlemleri
Japonya’daki iflas işlemleri, en temel ve güçlü likidasyon türü işlemler olup, Japon İflas Kanunu’na dayanmaktadır. Tüzel kişiler için, Japon İflas Kanunu’nun 15. maddesinde tanımlanan ‘ödeme güçlüğü’ (borçlunun ödeme kapasitesinin yetersiz olması nedeniyle, vadesi gelmiş borçlarını genel ve sürekli olarak ödeyememe durumu) veya aynı kanunun 16. maddesinde tanımlanan ‘borç fazlalığı’ (borçlunun varlıkları ile borçlarını tam olarak ödeyememe durumu) mahkeme kararıyla tespit edildiğinde iflas işlemleri başlatılır.
İşlemler başladığında, mahkeme tarafsız bir avukatı ‘iflas idarecisi’ olarak atar. Japon İflas Kanunu’nun 2. maddesinin 12. fıkrasına göre, iflas idarecisi şirketin varlıklarını yönetme ve tasfiye etme hakkına özel olarak sahiptir. Bu durumda, mevcut yönetim tüm yönetim ve varlık tasfiye haklarını kaybeder ve iflas idarecisi şirketin varlıklarını inceleme, güvence altına alma, likidasyon ve yasal öncelik sırasına göre alacaklılara dağıtım gibi bir dizi likidasyon işlemini yürütür.
Bu işlemin en önemli özelliği, başlatılması için alacaklıların onayının gerekmemesidir. Mahkeme objektif bir iflas durumunu tespit ettiğinde, işlem zorunlu olarak ilerler. Bu, alacaklılar arasında ciddi anlaşmazlıkların olduğu durumlarda veya yönetim kuruluna olan güvenin kaybedildiği durumlarda, tarafsız bir üçüncü tarafın müdahalesiyle düzenin sağlanması ve tüm alacaklıların çıkarlarının adil bir şekilde korunması için tasarlanmış bir sistemdir. İflas idarecisine, iflas işlemlerinin başlamasından önce yapılan haksız ödemeleri geçersiz kılma gibi güçlü bir ‘red hakkı’ verilmiştir ve bu, alacaklılar arasında eşitliğin gerçek anlamda sağlanmasında önemli bir rol oynar. Bu nedenle, iflas işlemleri, diğer işbirlikçi çözüm yollarının mümkün olmadığı durumlarda son çare olarak görülür.
Özel Tasfiye İşlemleri
Özel tasfiye işlemleri, Japonya Şirketler Kanunu’nun 510. maddesi ve sonrasında düzenlenmiş, sadece anonim şirketlerin yararlanabildiği basitleştirilmiş bir tasfiye sürecidir. Bu işlem, öncelikle şirketin hissedarlar genel kurulunun özel kararıyla feshedilmesi ve normal tasfiye işlemlerine girişilmesinin ardından, borçların varlıkları aşması şüphesi veya diğer tasfiye işlemlerinin önemli ölçüde engellenmesi durumunda başlatılır.
İflas işlemlerinden farklı olarak, süreci yöneten, mahkeme tarafından atanan dışarıdan bir yönetici değil, şirketin ‘tasfiye memuru’dur. Tasfiye memuru çoğu zaman eski yöneticiler arasından seçilir ve yönetim bir dereceye kadar kontrolü elinde tutar, bu da DIP (Debtor in Possession) tipi bir işlem haline gelir.
Bu işlemin merkezinde, alacaklılarla anlaşma sağlama süreci yer alır. Özellikle, alacaklılar toplantısında ‘anlaşma’ olarak adlandırılan bir geri ödeme planının onaylanması veya bireysel alacaklılarla ‘uzlaşma’ sağlanarak tasfiye işlemlerinin ilerletilmesi gerekmektedir. Anlaşmanın onaylanması için, katılan oylama yetkisine sahip kişilerin çoğunluğunun ve oylama yetkisine sahip kişilerin toplam oylarının üçte ikisinden fazlasının onayı gereklidir. Bu gereklilikten de anlaşılacağı üzere, özel tasfiye, ana alacaklılarla tasfiye planı üzerinde önceden anlaşma sağlanmış işbirlikçi bir durumu varsayar. Alacaklıların onayı alınamazsa, işlem başarısız olur ve çoğu durumda iflas işlemlerine geçilir.
Anlaşma sağlama niteliği nedeniyle, özel tasfiye, iflas işlemlerine kıyasla daha hızlı ve düşük maliyetle tamamlanma avantajına sahiptir. Özellikle, alacaklıların sınırlı ve işbirlikçi olduğu, ana şirketin bir iştirakini tasfiye ettiği durumlarda sıkça tercih edilir.
Japonya’da İflas ve Özel Tasfiye Karşılaştırması
Aşağıdaki tablo, Japonya’daki iflas işlemleri ile özel tasfiye işlemlerinin ana farklarını özetlemektedir.
| Öğe | Japon İflas Hukuku Altında İflas İşlemleri | Japon Şirketler Hukuku Altında Özel Tasfiye İşlemleri |
| Temel Kanun | Japon İflas Kanunu | Japon Şirketler Kanunu |
| Kullanıcılar | Tüm tüzel kişiler ve bireyler | Sadece anonim şirketler |
| İşlemin Yürütücüsü | Mahkeme tarafından atanan iflas idarecisi (idareci tipi) | Şirketin tasfiye memuru (DIP tipi) |
| Alacaklıların Onayı | Başlangıç için gerekli değil | Anlaşmanın onaylanması için gerekli |
| Süre ve Maliyet | Genellikle uzun süreli ve yüksek maliyetli | Genellikle kısa süreli ve düşük maliyetli |
| Ana Yetkiler | İflas idarecisinin güçlü ret hakkı | Alacaklılarla anlaşmaya dayalı esnek çözümler |
Japonya’da Yeniden Yapılandırma Tipi İflas İşlemleri: İşletmenin Canlandırılmasını Hedeflemek
Yeniden yapılandırma tipi işlemler, mali olarak zor durumda olmasına rağmen işletmenin kendisinde değer bulunması ve sürdürülebilir bir potansiyelin olması durumunda, işletmenin canlandırılmasını amaçlar.
Japonya’da Medeni İflas İşlemleri
Japonya’daki Medeni İflas İşlemleri, borçlunun işletmesini veya ekonomik yaşamını yeniden canlandırmayı amaçlayan, Japon Medeni İflas Kanunu’na dayanan bir süreçtir. Bu işlemin en büyük avantajı, esnekliğinde yatar ve sadece anonim şirketler değil, limited şirketler ve bireysel işletmeler gibi her türlü işletme tarafından kullanılabilir.
İlke olarak, işlemler DIP (Debtor in Possession) modeliyle yürütülür ve mevcut yönetim, yönetim haklarını koruyarak işletmeyi sürdürür ve kendi yeniden yapılandırma planını oluşturup uygular. Japon Medeni İflas Kanunu’nun 38. maddesinin 1. fıkrası, iflas işlemleri başladıktan sonra bile borçlunun işleri yürütme ve mal varlığını yönetme ve tasfiye etme hakkına sahip olduğunu belirtir. Ayrıca, hissedarların hakları da esas olarak değişmez.
Yine de, bu işlemin önemli sınırlamaları vardır. Bunlar arasında, teminat hakkına sahip alacaklıların (çoğunlukla finans kurumları) haklarının nasıl ele alındığı yer alır. Medeni İflas İşlemlerinde, teminat hakkı sahipleri ‘ayrıcalıklı alacaklı’ statüsüne sahiptir ve ilke olarak, iflas işlemlerinden bağımsız olarak, teminat olarak alınan varlıkları (örneğin fabrika veya makineler) haczedip satışa çıkararak kendi alacaklarını tahsil etme hakkına sahiptirler. Bu, işletmenin devamı için hayati önem taşıyan varlıkların kaybedilme riskini ifade eder.
Bu nedenle, Medeni İflas İşlemlerini başarıyla tamamlamak için, başvurudan önce ana teminat hakkı sahipleriyle müzakereler yapmak ve teminat hakkının kullanımını beklemelerini sağlayacak bir işbirliği ilişkisi kurmak esasen zorunludur. Bu işlem, alacaklılar toplantısında, oy hakkına sahip olanların çoğunluğunun ve oy haklarının toplam tutarının çoğunluğunun onayıyla yeniden yapılandırma planını onaylayarak yeniden yapılanma yolunu belirler.
Japonya’da Şirket Rehabilitasyon İşlemleri
Japonya’daki şirket rehabilitasyon işlemleri, Japon Şirket Rehabilitasyon Kanunu’na dayanarak uygulanan en güçlü yeniden yapılandırma yöntemlerinden biridir. Bu güçlü yöntem, kullanımı sadece anonim şirketlerle sınırlı olup, çoğunlukla büyük ölçekli şirketlerin yeniden yapılandırılmasında tercih edilir.
Bu işlem bir yönetim altında yürütülür ve işlemler başladığında, mahkeme derhal bir “rehabilitasyon yöneticisi” atar ve mevcut yönetim kurulu üyeleri görevlerinden alınır. Şirketin yönetim hakkı ve mal varlığının yönetimi rehabilitasyon yöneticisine devredilir.
Şirket rehabilitasyon işlemlerinin en önemli özelliği, sivil yeniden yapılandırma işlemlerinde sınırlanamayan teminat hakları sahiplerinin haklarının kullanımını durdurabilme yeteneğidir. Teminat hakları sahipleri ayrı bir hakka sahip olmaz ve alacakları, işlem sürecinde “rehabilitasyon teminat hakkı” olarak ele alınır ve rehabilitasyon planı uyarınca alacak miktarında azaltma veya ödeme erteleme gibi değişikliklere tabi tutulur. Ayrıca, hissedarların hakları da büyük ölçüde değiştirilebilir ve birçok durumda %100 sermaye azaltımı (mevcut hissedarların tüm haklarını ortadan kaldırma) gerçekleştirilir.
Bu şekilde, şirket rehabilitasyon işlemleri, teminat hakları sahipleri ve hissedarlar dahil olmak üzere tüm ilgili tarafların haklarını köklü bir şekilde düzenleyerek, dışarıdan bir uzman olan rehabilitasyon yöneticisinin liderliğinde şirketin tamamen yeniden yapılandırılmasını hedefleyen bir sistemdir. Bu güçlü oluş nedeniyle, işlemler karmaşık hale gelir, maliyetler yüksek olabilir ve zaman alıcıdır. Yönetim kurulu için kendi görevlerinden ayrılmayı gerektirdiğinden, bu işlemi seçmek, işletmeyi kurtarmak adına kendi pozisyonlarını feda etmeyi gerektiren ciddi bir karar olur.
Japonya’da Medeni İflas ve Şirket Rehabilitasyonu Karşılaştırması
Aşağıdaki tablo, Japonya’da medeni iflas işlemleri ile şirket rehabilitasyon işlemlerinin ana farklarını özetlemektedir.
| Öğe | Japon Medeni İflas İşlemleri | Japon Şirket Rehabilitasyon İşlemleri |
| Temel Kanun | Japon Medeni İflas Kanunu | Japon Şirket Rehabilitasyon Kanunu |
| Kullanıcılar | Tüm tüzel kişiler ve bireyler | Sadece anonim şirketler |
| İşlemin Yürütücüsü | Mevcut yönetim (DIP tipi) | Mahkeme tarafından atanan rehabilitasyon yöneticisi (Yönetim tipi) |
| Teminat Haklarının İşlenişi | Ayrıcalıklı haklar mevcut (İşlemler dışında hak kullanımı mümkün) | Ayrıcalıklı haklar yok (Rehabilitasyon teminatı olarak işlemler içinde ele alınır) |
| Hisse Sahiplerinin Hakları | Esasen değişmez | Değiştirilebilir (Yüzde yüz sermaye azaltımı dahil) |
| Temel Kullanım Durumları | KOBİ’ler, teminat hak sahipleriyle işbirliği mümkün olduğunda | Büyük şirketler, köklü bir yeniden yapılanma gerektiğinde |
Japonya’da İflas İşlemlerinde Teminat Haklarının İşleyişi
Ifas işlemlerinde teminat haklarının nasıl ele alındığı, işlemin başarısını belirleyen son derece önemli bir konudur.
Ayrıcalıklı Alacak Hakları
Ayrıcalıklı alacak hakları, iflas veya sivil yeniden yapılandırma işlemlerinde, belirli bir mal üzerinde teminat hakkına sahip alacaklının, iflas işlemlerinin dışında bu hakkını kullanarak diğer alacaklılardan önce ödeme alabilme hakkını ifade eder. Japonya İflas Kanunu’nun 65. maddesi ve Japonya Sivil Yeniden Yapılandırma Kanunu’nun 53. maddesi bu hakkın hukuki dayanağını oluşturur.
Bu hakkın varlığı, işleme büyük etki eder. Örneğin, sivil yeniden yapılandırmayı hedefleyen bir şirketin, işletmenin temelini oluşturan fabrikasına bankanın ipotek hakkı konmuşsa ve banka ayrıcalıklı alacak hakkını kullanarak fabrikayı açık artırmaya çıkarırsa, işletmenin devamı imkansız hale gelir. Yani, hukuken sivil yeniden yapılandırma işlemini başlatsanız bile, teminat hakkı sahibinin işbirliği olmadan yeniden yapılanma fiilen sekteye uğrar.
Bu nedenle, ayrıcalıklı alacak haklarının varlığı, iflas işlemlerini iki farklı yönü olan bir sürece ayırır. Bir yönü, mahkemenin yönettiği ve teminatsız alacaklılar arasında adil bir dağıtımı hedefleyen resmi işlemlerdir. Diğer yönü ise, teminat hakkı sahipleriyle yapılan son derece önemli gizli müzakerelerdir. Sivil yeniden yapılandırmayı seçen yönetim için, başvurudan önce ana finans kuruluşlarıyla “standstill anlaşması” (teminat hakkı kullanımının geçici olarak durdurulması anlaşması) yapmak, başarı için mutlak bir ön koşuldur.
Yeniden Yapılandırma Teminat Hakları
Şirket yeniden yapılandırma işlemlerinde, ayrıcalıklı alacak hakları tanınmaz. İşlem başladığında, tüm teminat haklarının icrası otomatik olarak yasaklanır. Teminat hakkı sahiplerinin hakları “yeniden yapılandırma teminat hakkı” olarak değişir ve yeniden yapılandırma planı içinde diğer alacaklar gibi hak değişikliğine tabi olur. Bu hukuki dayanak, Japonya Şirket Yeniden Yapılandırma Kanunu’nda bulunur ve örneğin 2. maddenin 10. fıkrası yeniden yapılandırma teminat haklarını tanımlar, 47. madde ise hak kullanımının yasaklanmasını düzenler.
Bu mekanizma, şirket yeniden yapılandırma işlemlerine güçlü bir yeniden yapılanma yeteneği kazandırır. Bireysel alacaklıların hak kullanımını geçici olarak durdurarak, tüm ilgili tarafları (teminat hakkı sahipleri, teminatsız alacaklılar, hissedarlar) tek bir masada bir araya getirir ve böylece yeniden yapılandırma yöneticisi, şirketin tüm sermaye yapısını yeniden tasarlayan kapsamlı bir plan oluşturabilir. Burada, bireysel haklardan ziyade şirketin tümünün yeniden yapılanması gibi kamu yararı önceliklidir. Kişisel mülkiyet haklarına bu kadar güçlü bir müdahalenin izin verilmesi nedeniyle, kötüye kullanımı önlemek amacıyla tarafsız bir yönetici atanması ve mahkemenin sıkı denetimi gibi katı işlem gereklilikleri getirilmiştir.
İflas İşlemlerinde Teminat Haklarının Karşılaştırmalı İşleyişi
| İşlem | Teminat Haklarının İşleyişi | Hukuki Dayanak | Şirket ve Alacaklılara Etkisi |
| İflas İşlemi | Ayrıcalıklı Alacak Hakları | Japonya İflas Kanunu’nun 65. maddesi | Alacaklılar teminatlı malı satışa çıkarabilir. Şirket önemli varlıklarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilir. |
| Özel Tasfiye İşlemi | Ayrıcalıklı Alacak Hakları | Japonya Şirket Kanunu (Genel İlkeler) | Alacaklılar teminatlı malı satışa çıkarabilir. İşlem alacaklıların işbirliğine bağlıdır. |
| Sivil Yeniden Yapılandırma İşlemi | Ayrıcalıklı Alacak Hakları | Japonya Sivil Yeniden Yapılandırma Kanunu’nun 53. maddesi | Alacaklılar teminatlı malı satışa çıkarabilir. Başvurudan önce teminat hakkı sahipleriyle müzakere şarttır. |
| Şirket Yeniden Yapılandırma İşlemi | Yeniden Yapılandırma Teminat Hakları (Ayrıcalıklı Alacak Hakları Yok) | Japonya Şirket Yeniden Yapılandırma Kanunu’nun 47. maddesi vb. | Alacaklıların hak kullanımı durdurulur. Alacaklar planla değiştirilir. Şirket işini sürdürmek için zaman kazanır. |
Japonya’da Yakın Dönem Mahkeme Kararlarına Genel Bakış
İflas uygulamalarında, hukuk maddelerinin yorumlanması etrafında sürekli yeni sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu bölümde, yakın dönemde Japonya Yargıtay’ının verdiği önemli kararlardan bahsedeceğiz.
Japonya Yargıtay’ının 2021 yılının Aralık ayının 22’sinde verdiği karar, Japon Sivil Yeniden Yapılanma Hukuku’nun 174. maddesinin 2. fıkrasının 3. bendinin yorumuna ilişkin bir karardır. Bu madde, yeniden yapılanma planının oylamasının “haksız yöntemlerle” gerçekleştirilmesi durumunda, mahkemenin planı onaylamaması gerektiğini belirtmektedir.
Olayın özeti şu şekildedir: Sivil yeniden yapılanma sürecindeki bir şirketin yöneticisi, büyük miktarda alacağı olan ana alacaklı ile, alacağın varlığına ilişkin anlaşmazlığı çözmek için bir uzlaşma anlaşması imzalamıştır. Bu uzlaşma anlaşmasında, ilgili alacaklının yeniden yapılanma planına lehte oy kullanacağına dair bir hüküm bulunmaktadır. Diğer alacaklılar, bunun sözde “oy satın alma” olduğunu ve “haksız yöntem” kapsamına girdiğini iddia ederek, planın onaylanmamasını talep etmişlerdir.
Buna karşılık, Yargıtay, yeniden yapılanma planına lehte oy kullanmayı içeren bir uzlaşma anlaşmasının doğrudan “haksız yöntem” teşkil etmediğine karar vermiştir. Mahkeme, uzlaşma anlaşmasının imzalanma niyeti ve süreci ile uzlaşmanın içeriğinin, yeniden yapılanma sürecindeki borçlu şirket için genel olarak makul olup olmadığını kapsamlı bir şekilde değerlendirmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu olayda, uzlaşma ile karmaşık bir anlaşmazlık çözülmüş ve şirketin yeniden yapılandırılmasına katkıda bulunan makul bir içerik olduğu için, sadece oy kullanımını etkileme amacıyla yapıldığı söylenemez ve “haksız yöntem” kapsamına girmediği sonucuna varılmıştır.
Bu karar, iflas süreçlerindeki müzakere gerçeklerinin yargı tarafından onaylandığı önemli bir örnektir. Yöneticilerin veya yönetim kurulunun, yeniden yapılanma planının onaylanması için gerekli çoğunluğu oluşturabilmek adına, bireysel alacaklılarla anlaşmazlık çözümü üzerine müzakereler yapması uygulamada kaçınılmazdır. Bu karar, bu tür müzakerelerde, plana lehte oy kullanmayı bir koşul olarak belirlemenin yasaklanmadığını, ancak bu anlaşmanın içeriğinin diğer alacaklıların çıkarlarını haksız yere zarara uğratıp uğratmadığına veya şirketin genel ticari mantığına uygun olup olmadığına dair somut standartlarla değerlendirilmesi gerektiğini göstermiştir. Bu durum, uygulamacılara daha esnek müzakereler yapma imkanı sağlamıştır, ancak aynı zamanda tüm alacaklılara açıklanabilir ve adil bir anlaşma yapma sorumluluğunu da beraberinde getirmiştir.
Özet
Japonya’nın iflas hukuku, mali krize giren şirketlere “tasfiye” ve “yeniden yapılandırma” olmak üzere iki temel yönelim ve bunlara ait çeşitli prosedürler sunmaktadır. İflas ve özel tasfiye, şirketin varlıklarını düzenleyerek sonlandıran tasfiye türü işlemlerdir, medeni yeniden yapılandırma ve şirket yeniden yapılandırması ise işletmenin devamını ve yeniden canlandırılmasını hedefleyen yeniden yapılandırma türü işlemlerdir. Bu seçenekler, yönetim hakkının korunup korunamayacağı (DIP tipi), dışarıdan bir uzmana bırakılıp bırakılmayacağı (kayyum tipi) gibi, yönetimin temelini oluşturan kararlarla yakından ilişkilidir. Özellikle, teminat haklarının işlenişi (ayrıcalıklı alacak hakkının varlığı) her bir işlemin stratejik değerini büyük ölçüde etkileyen kritik bir unsurdur. Bu karmaşık hukuki çerçeveyi anlayıp en uygun yolu bulabilmek için, derin hukuk bilgisi yanı sıra, gelişmiş stratejik düşünce ve müzakere becerisi gereklidir.
Monolith Hukuk Bürosu, Japon şirketler hukuku ve özellikle iflas işlemleri konusunda, hem yerel hem de uluslararası müşterilere geniş bir yelpazede hukuki hizmetler sunmuş olan bir geçmişe sahiptir. Büromuzda, Japon avukatlık lisansının yanı sıra, yabancı avukatlık lisanslarına sahip İngilizce konuşan uzmanlar da bulunmaktadır ve karmaşık iflas durumlarında, yönetim kurulu üyeleri ve hissedarların haklarını ve çıkarlarını maksimize etmek için stratejik tavsiyeler sunabilmektedirler. Tasfiye türü işlemlerden yeniden yapılandırma türü işlemlere kadar her türlü duruma yanıt verebilmekte ve müşterilerimiz için en iyi çözümü bulmak adına destek sağlamayı taahhüt etmekteyiz. Hukuki kriz yönetimi konusunda danışmanlık için, lütfen büromuza başvurun.
Category: General Corporate




















