Japon Şirketler Hukuku'nda Sermaye ve Yedek Akçelerin Azaltılması Konusunda Uygulama Rehberi

Japon Şirketler Hukuku, anonim şirketlerin sermaye ve yedek akçelerinin miktarını azaltmak için izlenecek prosedürleri belirler. Bu prosedürler, biriken zararların telafisi, sermaye verimliliğinin artırılması veya vergi optimizasyonu gibi çeşitli yönetim stratejilerini gerçekleştirmek için güçlü araçlar olabilir. Ancak, sermaye ve yedek akçeler, şirketin alacaklıları için önemli bir teminat rolü oynar. Bu nedenle, şirketin bu miktarları azaltma eylemi, alacaklıların çıkarlarını koruma açısından Japon Şirketler Hukuku tarafından sıkı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu prosedür, sadece şirket içi bir muhasebe işlemi olmanın ötesinde, genel kurulda alınacak kararlar ve alacaklı koruma prosedürleri gibi birden fazla yasal gerekliliği içeren karmaşık bir süreçtir. Bu prosedürleri doğru bir şekilde anlamak ve uygun şekilde uygulamak, anonim şirketlerin sağlıklı bir şekilde işletilmesi için zorunludur. Bu makalede, Japon Şirketler Hukuku’nun belirlediği sermaye azaltımı (sermaye indirimi) ve yedek akçelerin azaltılmasına odaklanarak, bu işlemlerin somut prosedürlerini, karar alma gerekliliklerini ve önemli istisna hükümlerini, yasal düzenlemeler temelinde detaylı bir şekilde açıklayacağız.
Japon Şirketler Hukuku Uyarınca Sermaye Azaltımının İlkeleri
Bir anonim şirketin sermaye miktarını azaltması durumunda, bu işlemin temel prosedürleri Japon Şirketler Hukuku’nun 447. maddesinin 1. fıkrasında (2005) düzenlenmiştir. Bu madde, sermaye miktarının azaltılmasının şirketin mali temelinde önemli bir değişiklik yaratacak bir eylem olması nedeniyle sıkı prosedürler gerektirmektedir.
Prensip olarak, sermaye miktarını azaltmak için, hissedarlar genel kurulunda özel bir karar alınması gereklidir. Özel karar, oy kullanma hakkına sahip hissedarların oy çoğunluğuna sahip olanların katılımıyla ve katılan hissedarların oy haklarının üçte ikisinden fazlasının onayıyla alınan, ağırlaştırılmış bir karar şartıdır. Yasa, bu kadar yüksek bir engel koyarak, sermayenin şirketin güvenilirliğinin temeli ve alacaklılara karşı nihai teminat olduğu düşüncesine dayanmaktadır. Sermaye azaltımı, alacaklıların risklerini ve hissedarların yatırımlarının temelini doğrudan etkilediği için, yönetimin kolayca alabileceği bir karar olmamalı ve geniş bir hissedar mutabakatı gerektirmektedir.
Bu hissedarlar genel kurulunun özel kararında, Japon Şirketler Hukuku’nun 447. maddesinin 1. fıkrası (2005) uyarınca, aşağıdaki üç husus açıkça belirlenmelidir.
- Azaltılacak sermaye miktarı
- Azaltılacak sermaye miktarının tamamının veya bir kısmının yedek akçe olarak ayrılması durumunda, bu husus ve yedek akçe olarak ayrılacak miktar
- Sermaye miktarının azaltılmasının yürürlüğe gireceği tarih
Not olarak, azaltılacak sermaye miktarı, yürürlük tarihindeki sermaye miktarını aşamaz. Bu, sermaye miktarının negatif olmasını önlemek için konulmuş bir düzenlemedir.
Japon Şirketler Hukuku Altında Sermaye Azaltımında Karar Alma Gerekliliklerine İstisnalar
Sermaye azaltımı, prensip olarak, hissedarlar genel kurulunun özel kararı gerektirir. Ancak, Japon Şirketler Hukuku, belirli durumlarda bu katı gereklilikleri esneten istisnalar sunar. Bu istisnalar, prosedürlerin hareketliliğini artırmak ve belirli yönetim hedeflerine uyum sağlamak açısından önemli bir anlam taşır.
İlk istisna, zararları telafi etmek amacıyla sermaye azaltımıdır. Japon Şirketler Hukuku’nun 309. maddesinin 2. fıkrasının 9. bendi uyarınca, yıllık genel kurulda sermaye azaltımı yapılacaksa ve bu azaltım miktarı, genel kurul günündeki zarar miktarını aşmıyorsa, özel karar yerine olağan karar ile karar verilebilir. Olağan karar, özel karara göre daha esnek gerekliliklere sahiptir. Bu istisnanın tanınmasının nedeni, bu prosedürün şirketin varlıklarını dışarıya aktarmaması ve bilançodaki rakamları düzenleyerek mali sağlığı geri kazandırmak için içsel bir muhasebe işlemi olmasıdır. Şirket varlıkları azalmadıkça, alacaklılar için risk düşük olarak değerlendirilir ve daha basit bir prosedür kabul edilir.
İkinci istisna, hisse senedi ihracı ile eşzamanlı olarak sermaye azaltımı yapılmasıdır. Japon Şirketler Hukuku’nun 447. maddesinin 3. fıkrasına göre, bir anonim şirket hisse senedi ihracı ile eşzamanlı olarak sermaye azaltımı yaparsa ve bu işlemin etkili olduğu tarihten sonraki sermaye miktarı, etkili tarihten önceki sermaye miktarını aşmıyorsa, hissedarlar genel kurulunun kararı gerekmez. Yönetim kurulu olan şirketlerde yönetim kurulu kararı ile, yönetim kurulu olmayan şirketlerde ise yönetici kararı ile sermaye azaltımı kararlaştırılabilir. Bu düzenlemenin arka planında, sermaye miktarının fiilen azalmaması nedeniyle alacaklıların teminatlarının zarar görme olasılığının bulunmaması düşüncesi yer alır. Bu prosedür, sermaye “azaltımı”ndan ziyade “yeniden yapılandırma”ya daha yakın bir doğaya sahip olduğundan, hissedarlar genel kurulu olmaksızın yönetim kurulu seviyesinde hızlı karar alma süreci tanınmaktadır.
Japonya’da Hazırlık Fonlarının Azaltılması: Süreç ve Amaç
Japonya’da sermaye azaltımı gibi, anonim şirketler hazırlık fonlarının (sermaye hazırlık fonu ve kâr hazırlık fonu) miktarını da azaltabilir. Bu süreç, Japon Şirketler Kanunu’nun 448. maddesinde belirtilmiştir ve sermaye azaltımına kıyasla genellikle daha az prosedürel yük taşır.
Hazırlık fonlarının miktarını azaltmak için, prensip olarak, genel kurulda basit çoğunlukla alınan bir karar gereklidir. Bu, sermaye azaltımında gerekli olan özel kararın aksine daha düşük bir eşiğe sahiptir. Genel kurulda, Japon Şirketler Kanunu’nun 448. maddesinin 1. fıkrasına dayanarak aşağıdaki hususların kararlaştırılması gerekmektedir:
- Azaltılacak hazırlık fonu miktarı
- Azaltılacak hazırlık fonunun tamamının veya bir kısmının sermaye olarak kullanılacak olması durumunda, bu durum ve sermaye olarak kullanılacak miktar
- Hazırlık fonu miktarının azaltılmasının yürürlüğe gireceği tarih
Bu sürecin genel amacı, azaltılan hazırlık fonu miktarını diğer sermaye yedeklerine aktarmaktır. Diğer sermaye yedekleri, daha sonra zararların karşılanmasında veya gelecekteki kâr payı dağıtımlarının kaynağı olarak kullanılabilir ve bu da finansal strateji açısından esneklik sağlar.
Ayrıca, hazırlık fonlarının miktarının azaltılmasında da sermaye azaltımına benzer istisna hükümleri bulunmaktadır. Japon Şirketler Kanunu’nun 448. maddesinin 3. fıkrası, hisse senedi ihracı ile eşzamanlı olarak hazırlık fonu miktarının azaltılması durumunda, yürürlük tarihinden sonraki hazırlık fonu miktarının yürürlük tarihinden önceki miktarı aşmaması şartıyla, genel kurul kararının yerine yönetim kurulu kararı (veya yönetici kararı) alınabileceğini belirtir.
Alacaklı Koruma Prosedürü: Japonya’da Sermaye Azaltımında En Önemli Süreç
Sermaye veya yedek akçelerin miktarını azaltma sürecinde, en önemli ve zaman alıcı süreç, Japon Şirketler Kanunu’nun 449. maddesine dayanan alacaklı koruma prosedürüdür. Sermaye ve yedek akçeler, şirketin varlıklarını içeride tutarak alacaklıların çıkarlarını koruma işlevi görür. Bu nedenle, bu miktarların azaltılması, alacaklıların güvendiği teminatı azaltma potansiyeline sahip olduğundan, yasa alacaklılara itiraz etme fırsatı tanınmasını zorunlu kılar.
Bu prosedürü yerine getirmek için, şirketin prensip olarak aşağıdaki iki önlemi alması gerekmektedir:
- Resmi Gazete ile ilan: Sermaye miktarının azaltılması gibi bilgileri Resmi Gazete’de yayımlayarak kamuya duyurur.
- Bilinen alacaklılara bireysel bildirim: Şirketin bildiği her bir alacaklıya yazılı olarak bildirimde bulunur.
İlan ve bildirimde, azaltımın içeriği, şirketin son bilançosuna ilişkin hususlar ve alacaklıların bir aydan fazla bir süre içinde itiraz edebileceği belirtilmelidir. Bu bir aylık süre kısaltılamaz ve Resmi Gazete’ye başvurudan yayımlanmasına kadar geçen süre bir ila iki hafta sürebileceğinden, alacaklı koruma prosedürünün başlamasından tamamlanmasına kadar en az iki ay gereklidir. Bu prosedür tamamlanmadıkça, sermaye miktarının azaltılması yasal olarak geçerli olmaz.
Bununla birlikte, bireysel bildirim konusunda, pratik yükü hafifletmek için alternatif yöntemler mevcuttur. Tüzüğünde Resmi Gazete dışında başka bir ilan yöntemi (günlük gazeteye ilan veya elektronik ilan gibi) belirleyen şirketler, Resmi Gazete ilanına ek olarak tüzükte belirtilen yöntemle de ilan yaparak, bilinen alacaklılara bireysel bildirimde bulunmayı atlayabilirler (bu, “çift ilan” olarak bilinir).
Eğer süre içinde alacaklılardan itiraz gelirse, şirket, o alacaklıya ödeme yapmak, uygun bir teminat sağlamak veya uygun bir varlığı bir güven şirketine emanet etmek zorundadır. Ancak, şirket sermaye miktarının azaltılmasının “ilgili alacaklıya zarar verme olasılığı olmadığını” kanıtlarsa, bu önlemleri almasına gerek yoktur.
Alacaklı Koruma Prosedürünün Gereksiz Olduğu Durumlar
Sermaye veya yedek akçelerin azaltılması durumunda, alacaklı koruma prosedürü prensip olarak zorunludur. Ancak, Japon Şirketler Hukuku, belirli sınırlı durumlarda bu prosedürün gereksiz olabileceği istisnaları tanımaktadır. Bu istisnaların varlığı, sermaye miktarının azaltılması ile yedek akçelerin azaltılması arasında büyük farklılıklar gösterir.
Sermaye miktarını azaltmak istediğinizde, alacaklı koruma prosedürü neredeyse her zaman gereklidir. Hukuken, bu prosedürün atlanabileceği bir istisna neredeyse yoktur. Bu durum, sermayenin şirketin itibarının temelini oluşturduğu gerçeğini yansıtır.
Öte yandan, yedek akçelerin azaltılması durumunda, Japon Şirketler Hukuku’nun 449. maddesinin 1. fıkrası, alacaklı koruma prosedürünün gereksiz olduğu iki önemli istisna belirler.
Azaltılan Yedek Akçelerin Tamamının Sermaye Yapılması Durumu
Bu durumda, yedek akçelerden sermayeye sadece bir fon aktarımı gerçekleşir. Sermaye, yedek akçelere göre şirket varlıklarını daha güçlü bir şekilde bağladığı için, bu aktarım alacaklıların korunmasını zayıflatmak yerine güçlendirir. Dolayısıyla, alacaklı koruma prosedürü gereksiz kabul edilir.
Belirli Koşulları Karşılayan, Zarar Karşılamak Amacıyla Yedek Akçelerin Azaltılması Durumu
Özellikle, (a) olağan genel kurul toplantısında bu azaltmanın kararlaştırılması ve (b) azaltılan yedek akçelerin miktarının, karar tarihindeki şirketin zarar miktarını aşmaması durumudur. Bu prosedür, şirket varlıklarının dışarıya çıkışını engelleyen ve bilançonun sağlıklı hale getirilmesini amaçlayan içsel bir muhasebe işlemi olduğu için, alacaklılara zarar verme riski taşımadığı değerlendirilir ve prosedürün atlanmasına izin verilir.
Bu istisna hükümlerinin varlığı sayesinde, özellikle zarar karşılamak gibi amaçlarla, yedek akçelerin azaltılması, sermaye miktarının azaltılmasına göre çok daha hızlı ve kolay bir şekilde gerçekleştirilebilir.
Prosedürlerin Karşılaştırılması: Sermaye Miktarının Azaltılması ve Yedek Akçelerin Azaltılması
Daha önce açıkladığımız gibi, sermaye miktarının azaltılması ve yedek akçelerin azaltılması, amaçları benzer olsa bile, Japonya’nın şirket hukuku tarafından belirlenen prosedürlerde bazı önemli farklılıklara sahiptir. Sermaye miktarının azaltılması, şirketin mali temeline yönelik daha köklü bir değişiklik olarak görüldüğü için, prensip olarak, hissedarlar genel kurulunun özel kararı gibi katı bir karar alma süreci ve neredeyse kaçınılmaz olan alacaklı koruma prosedürü gerektirir. Buna karşılık, yedek akçelerin azaltılması, daha esnek bir mali stratejinin parçası olarak konumlandırılır ve prensip olarak hissedarlar genel kurulunun olağan kararı yeterlidir. Özellikle zarar telafisi veya sermayeye aktarım gibi belirli amaçlar için alacaklı koruma prosedürü muafiyeti gibi büyük bir avantaj sunar. Ayrıca, sermaye miktarı tescil edilen bir unsur olduğundan, bu miktar azaltıldığında mutlaka değişiklik tescili gereklidir. Ancak, yedek akçeler tescil edilen bir unsur olmadığından, sermayeye aktarılmadığı sürece azaltılması durumunda tescil gerektirmez.
Bu farklılıkları özetlemek gerekirse, aşağıdaki tablo gibi bir görünüm ortaya çıkmaktadır.
| Özellik | Sermaye Miktarının Azaltılması | Yedek Akçelerin Azaltılması |
| Dayanak Kanun | Japon Şirketler Hukuku Madde 447 | Japon Şirketler Hukuku Madde 448 |
| Prensip Karar | Hissedarlar Genel Kurulu Özel Kararı | Hissedarlar Genel Kurulu Olağan Kararı |
| Alacaklı Koruma Prosedürü | Prensip olarak zorunlu | Prensip olarak gerekli, ancak önemli istisnalar mevcut |
| Tescil | Gerekli | Sermayeye aktarılmadığı sürece gerekli değil |
Davaların Analizi: “Alacaklıya Zarar Verme Tehlikesi” Kavramının Yorumu
Alacaklıdan itiraz geldiğinde şirketin karşı koyabileceği “alacaklıya zarar verme tehlikesi olmadığı” şartının yorumu, uygulamada son derece önemlidir. Bu konuda, Japon mahkemelerinin değerlendirme kriterlerini gösteren önemli bir emsal karar olarak, Osaka Yüksek Mahkemesi’nin 27 Nisan 2017 (Heisei 29) tarihli kararı (dava numarası: Heisei 28 (Ne) No. 2880) bulunmaktadır.
Bu davada, bir şirket (Y Şirketi) sermaye miktarını büyük ölçüde azalttığında, alacaklılardan biri (X Şirketi) itirazda bulundu. Ancak Y Şirketi, Japon Şirketler Kanunu’nun 449. maddesinin 5. fıkrasını dayanak göstererek “alacaklıya zarar verme tehlikesi olmadığını” belirtti ve teminat sağlama gibi talepleri reddetti. X Şirketi ise bu duruma itiraz ederek, sermaye miktarının azalmasının geçersizliği gibi taleplerle dava açtı.
Mahkeme, sermaye miktarının azalmasının soyut olarak alacaklının riskini artıracağı yönündeki biçimsel değerlendirmeyi reddetti. Bunun yerine, sermaye miktarının azalmasının “ilgili şirket alacaklısına haksız bir ek risk yükleyip yüklemediği” açısından, somut durumları bütüncül bir şekilde değerlendirerek karar verilmesi gerektiği yönünde bir kriter belirledi. Mahkeme, dikkate alınması gereken unsurlar olarak aşağıdaki noktaları sıraladı:
- Sermaye miktarının azalmasının hemen ardından kar payı dağıtımı gibi işlemlerin planlanıp planlanmadığı
- İlgili alacaklının alacak miktarı ve ödeme vadesi
- Şirketin iş faaliyetlerinin riski
- Sermaye miktarının azalmasının boyutu
Bu davada mahkeme, X Şirketi’nin alacak miktarının nispeten küçük olduğunu ve X Şirketi’nin Y Şirketi’ne karşı ödeme emri veren bir karar almış olduğunu, dolayısıyla her an icra yoluna başvurabilecek durumda olduğunu belirterek, sermaye miktarının azalmasının somut olarak X Şirketi’nin alacağını tahsil etmesini zorlaştırmadığına karar verdi. Sonuç olarak, Y Şirketi’nin iddiasını kabul ederek, “alacaklıya zarar verme tehlikesi yoktur” sonucuna vardı.
Bu karar, hukuki yorumda önemli bir dönüm noktasını işaret etmektedir. “Alacaklıya zarar verme tehlikesi”nin varlığını, soyut bir mali temel azalması açısından değil, her bir alacaklının durumu doğrultusunda, alacağın tahsilinde somut bir tehlike oluşup oluşmadığı gibi daha öznel bir bakış açısıyla değerlendirilmesi gerektiği düşüncesini pekiştirmiştir. Bu emsal karar sayesinde, şirketler, alacaklıdan itiraz gelse bile, somut gerçeklere dayanarak zarar verme tehlikesi olmadığını ispat edebilirlerse, sermaye miktarının azaltılması işlemlerini gerçekleştirme olasılığına sahip olduklarını göstermiştir.
Özet
Bu makalede ayrıntılı olarak açıklandığı gibi, Japon Şirketler Hukuku kapsamında sermaye azaltımı ve yedek akçe azaltımı, şirketlerin finansal stratejilerinde etkili bir seçenek olabilir. Ancak, bu işlemlerin gerçekleştirilmesi, genel kurul kararları ve alacaklı koruma prosedürleri gibi karmaşık ve katı yasal prosedürlerin doğru bir şekilde uygulanmasını gerektirir. Özellikle, sermaye azaltımı için genellikle özel kararlar alınması ve alacaklı koruma prosedürlerinin neredeyse zorunlu olması, yedek akçe azaltımında ise daha esnek gerekliliklerin uygulanması arasındaki farkı anlamak ve amaca uygun doğru prosedürü seçmek, stratejinin başarısı için anahtardır. Bu prosedürleri değerlendirirken, yasal risklerden kaçınmak ve sorunsuz bir uygulama sağlamak için uzman bilgisi gereklidir.
Monolith Hukuk Bürosu, Japonya’daki birçok müşteriye sermaye ve yedek akçe azaltımı ile ilgili hukuki konularda geniş deneyime sahiptir. Büromuzda, yabancı avukatlık lisansına sahip İngilizce konuşan uzmanlar bulunmaktadır ve uluslararası bir perspektiften, bu makalede açıklanan karmaşık şirket hukuku prosedürleri hakkında doğru ve pratik destek sunabilmektedir. Bu prosedürleri değerlendirirken, lütfen bizimle iletişime geçin.
Category: General Corporate




















