MONOLITH LAW OFFICE+81-3-6262-3248Hafta içi 10:00-18:00 JST [English Only]

MONOLITH LAW MAGAZINE

General Corporate

Japon Şirketler Hukuku'nda Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluk Muafiyeti ve Sınırlama Sistemi Açıklaması

General Corporate

Japon Şirketler Hukuku'nda Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluk Muafiyeti ve Sınırlama Sistemi Açıklaması

Japonya’daki anonim şirketlerde, yönetim kurulu üyeleri ve denetçiler gibi yöneticiler, şirkete karşı önemli sorumluluklar taşır. Japonya Şirketler Hukuku’nun 423. maddesinin 1. fıkrası, yöneticilerin görevlerini ihmal etmeleri (görev ihmali) sonucunda şirkete zarar vermeleri durumunda, bu zararı tazmin etme sorumluluğunu üstlenmelerini öngörmektedir. Bu tazminat sorumluluğu bazen son derece yüksek meblağlara ulaşabilir ve yönetici pozisyonuna atanacak bireyler için ciddi bir risk oluşturur. Son yıllardaki yargı kararları, Tokyo Elektrik Şirketi’nin eski yönetimine 13 trilyon yenin üzerinde tazminat ödenmesine hükmedilmesi gibi, bu riskin büyüklüğünü göstermektedir.

Ancak, Japonya Şirketler Hukuku, yöneticilere sıkı sorumluluklar yüklerken, bu sorumlulukları makul bir çerçevede muaf tutmak veya sınırlamak için gelişmiş ve çok katmanlı bir sistem de sunmaktadır. Bu sistem, iki önemli amaç arasında denge kurmak için tasarlanmıştır. Birincisi, yöneticilerin sorumluluklarını netleştirerek şirket ve hissedarlarının çıkarlarını korumaktır. İkincisi ise, yetenekli kişilerin aşırı sorumluluk korkusuyla yönetici pozisyonlarına gelmekten çekinmelerini veya yöneticilerin yönetim kararlarının aşırı derecede kısıtlanmasını önlemektir. Sağlıklı bir kurumsal yönetim ve cesur bir şirket yönetimini bir arada sürdürebilmek için, bu sorumluluk azaltma çerçevesini anlamak zorunludur.

Bu makalede, Japonya Şirketler Hukuku’nun yöneticilerin görev ihmali sorumluluğunun muafiyeti ve sınırlanmasına ilişkin ana sistemlerini, belirli yasal düzenlemeler ve yargı kararları temelinde kapsamlı bir şekilde açıklayacağız. Özellikle aşağıdaki sistemleri ele alacağız:

  1. Tüm hissedarların onayı ile sorumluluğun tamamen muafiyeti (Şirketler Hukuku Madde 424)
  2. Hissedarlar genel kurulunun özel kararı ile sorumluluğun kısmen muafiyeti (Şirketler Hukuku Madde 425)
  3. Yönetim kurulu kararı ile sorumluluğun kısmen muafiyeti (Şirketler Hukuku Madde 426)
  4. İcra yetkisi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile sorumluluk sınırlama sözleşmesi (Şirketler Hukuku Madde 427)
  5. Hissedar temsil davasında dava yoluyla uzlaşma (Şirketler Hukuku Madde 850)

Bu sistemlerin her biri farklı gereklilikler, prosedürler ve etkiler taşır. Bu farklılıkları doğru bir şekilde anlamak, Japonya’da iş yapan şirketlerin yöneticileri, yöneticileri ve yatırımcıları için risk yönetimi ve yönetim yapısı oluşturma açısından son derece önemlidir.

Japon Şirketler Hukuku Madde 424 Uyarınca Tüm Hissedarların Onayı ile Sorumluluğun Tamamen Kaldırılması

Japon Şirketler Hukuku Madde 424, yöneticilerin görev ihmali sorumluluğunu kaldırmanın en temel ve güçlü yolunun tüm hissedarların onayını almak olduğunu belirtir. Bu madde, “Önceki maddenin birinci fıkrasındaki sorumluluk, tüm hissedarların onayı olmadan kaldırılamaz” şeklinde düzenlenmiştir. Bu, şirketin sahipleri olan tüm hissedarların onayı ile yöneticilerin şirkete karşı olan mali tazminat yükümlülüklerinin tamamen kaldırılabileceği anlamına gelir.

Bu yöntemin en büyük özelliği, sorumluluğun “tamamen” kaldırılabilmesidir. Daha sonra bahsedilecek diğer sistemlerin sorumluluğun “kısmen” kaldırılması ile sınırlı olmasıyla tezat oluşturur. Ayrıca, yöneticinin eylemleri kötü niyetli veya ağır ihmal sonucu olsa bile, bu yöntemle sorumluluk kaldırılabilir.

Ancak, bu sistemin uygulanmasında çok büyük pratik kısıtlamalar bulunmaktadır. Bu, “tüm hissedarlar”, yani kelimenin tam anlamıyla tüm hissedarlardan onay alınması gerektiği anlamına gelir. Hissedar sayısının fazla olduğu halka açık şirketlerde veya hissedar yapısının dağınık olduğu şirketlerde, tüm hissedarların onayını almak fiilen imkansızdır. Bu nedenle, bu yöntem, yalnızca bir hissedarı olan tek kişilik şirketler, ana şirketin %100 hisseye sahip olduğu tam bağlı ortaklıklar veya hissedarların belirli ve az sayıda olduğu aile şirketleri gibi durumlarda gerçekçi bir seçenek haline gelir. Ayrıca, bu muafiyet yalnızca geçmişte meydana gelen eylemler için geçerli olup, gelecekte meydana gelebilecek sorumlulukları önceden kapsamlı bir şekilde muaf tutmak mümkün değildir.

Bu sistem, hukuki teori açısından önemli bir tartışma noktası da içermektedir. Bu, şirket alacaklılarının korunması ile olan gerilim ilişkisidir. Yöneticilerin şirkete karşı olan zarar tazminat talepleri, şirketin varlıklarının bir parçasıdır. Hissedarların bu taleplerin feragatine onay vermesi, şirketin varlıklarını azaltan bir eylemdir. Özellikle, hissedarlar ve yöneticilerin aynı kişi olduğu kapalı şirketlerde, yöneticiler riskli işlemlerle şirkete zarar verdikten sonra, hissedar olarak kendi sorumluluklarını kaldırabilir ve sonuç olarak şirketin varlıklarını azaltarak dış alacaklıların zarar görmesine neden olabilir. Japon Şirketler Hukuku, bu konuda genel bir sınırlama hükmü getirmemiş olup, prensip olarak hissedarların iradesini öncelikli kabul etmektedir. Ancak, yasadışı kar dağıtımı gibi belirli durumlarda şirket alacaklılarının korunması açısından muafiyetin sınırlanabileceği düzenlemeler de bulunmaktadır ve bu, yasa koyucunun bu sorunu fark ettiğini göstermektedir.

Japon Şirketler Hukuku Madde 425 Uyarınca Genel Kurulun Özel Kararı ile Sorumluluğun Kısmen Muafiyeti

Japonya’da halka açık şirketler gibi tüm hissedarların onayını almanın zor olduğu durumlarda, genel kurulun özel kararı ile sorumluluğun kısmen muafiyeti sistemi daha pratik bir şekilde kullanılır. Japon Şirketler Hukuku Madde 425, belirli şartlar altında, genel kurulun özel kararı ile yöneticilerin tazminat sorumluluğunun kısmen muafiyetine izin verir. Özel karar, prensip olarak, oy kullanma hakkına sahip hissedarların oy çoğunluğuna sahip olanların katılımı ve katılan hissedarların oylarının üçte ikisinden fazlasının onayı ile kabul edilir (Japon Şirketler Hukuku Madde 309, 2. fıkra, 8. bent).  

Bu sistemi kullanabilmek için, birden fazla katı şartın yerine getirilmesi gerekmektedir. İlk olarak, en önemli öznel şart olarak, sorumluluğu üstlenen yöneticinin “görevini yerine getirirken iyi niyetli olması ve ağır ihmalde bulunmaması” gerekmektedir. Yani, görev ihmali gerçeğini bilen “kötü niyet” durumunda veya az bir dikkatle kolayca fark edilebilecek “ağır ihmal” durumunda, bu sistemle muafiyet tanınmaz.  

İkinci olarak, muafiyet sadece “kısmen” ile sınırlıdır. Yöneticiler, yasayla belirlenen “asgari sorumluluk sınırına” kadar sorumluluk taşımaya devam etmelidir. Bu asgari sorumluluk sınırı, yöneticinin pozisyonuna göre değişir ve Japon Şirketler Hukuku Uygulama Yönetmeliği Madde 113’ün hesaplama yöntemine dayanarak, yıllık yönetici maaşları gibi temel alınarak hesaplanır. Özellikle, temsilci direktörler için yıllık maaşın 6 katı, icra direktörleri için 4 katı, diğer icra dışı direktörler ve denetçiler için ise 2 katı olarak belirlenmiştir.  

Üçüncü olarak, prosedürel şartlar olarak, şirket, sorumluluk muafiyeti önerisini genel kurula sunarken, hissedarlara yeterli bilgi sağlamalıdır. Özellikle, sorumluluğun neden olduğu olaylar ve tazminat sorumluluğu miktarı, muafiyetin sınırları ve hesaplama temeli, ayrıca sorumluluğun muafiyetine ilişkin nedenler ve spesifik muafiyet miktarını genel kurulda açıklama yükümlülüğü vardır.  

Dahası, bu sistemde kurumsal yönetim açısından son derece önemli bir prosedürel engel bulunmaktadır. Bu, yönetim kurulunun bu sorumluluk muafiyeti önerisini genel kurula sunabilmesi için önceden “her bir denetçinin (denetim kurulu olmayan şirketlerde denetçi) onayını” alması gerektiği noktasıdır (Şirketler Hukuku Madde 425, 3. fıkra). Bu, yöneticiler arasında kolayca sorumluluk muafiyeti sağlanmasını önlemek için bir mekanizmadır. Denetçiler, şirket ve hissedarların çıkarlarını koruyan bağımsız bir konumdan, ilgili yöneticinin gerçekten iyi niyetli ve ağır ihmalsiz olup olmadığını ve sorumluluğun muafiyetinin şirketin çıkarına olup olmadığını titizlikle inceleme rolünü üstlenir. Denetçilerin onayı, sadece biçimsel bir prosedür değil, sorumluluk muafiyeti sürecinin sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlayan önemli bir kontrol mekanizmasıdır.  

Japon Şirketler Hukuku Madde 426 Uyarınca Yönetim Kurulu Kararı ile Sorumluluğun Kısmen Muafiyeti

Japon Şirketler Hukuku, genel kurul kararından daha hızlı bir sorumluluk muafiyeti yöntemi olarak, yönetim kurulu kararı ile kısmi muafiyet sistemini sunmaktadır. Japon Şirketler Hukuku Madde 426, belirli türdeki şirketlerin tüzüklerinde düzenleme yaparak, yönetim kurulu kararı ile yöneticilerin sorumluluğunu kısmen muaf tutabileceğini belirtmektedir.

Bu sistemin kullanılabilmesi için ön koşullar oldukça katıdır. Öncelikle, şirketin tüzüğünde “yönetim kurulu kararı ile yöneticilerin tazminat sorumluluğunun yasal sınırlar dahilinde muaf tutulabileceği” şeklinde bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Bu tüzük değişikliği için de genel kurulun özel kararı gereklidir. Ayrıca, bu sistemi uygulayabilecek şirketler, denetçi kurulu bulunan şirketler, denetim komitesi bulunan şirketler veya aday komitesi bulunan şirketler gibi iç denetim sistemleri geliştirilmiş şirketlerle sınırlıdır.

Muafiyetin esas şartları, Japon Şirketler Hukuku Madde 425 uyarınca genel kurul kararı ile yapılan muafiyetle benzerdir. Yani, yöneticinin iyi niyetli ve ağır kusurlu olmaması ve muafiyet miktarının asgari sorumluluk sınırını aşan kısımla sınırlı olması gibi noktalar ortaktır.

Bu sistemin en büyük özelliği, yönetimin hareket kabiliyeti ile hissedar koruması arasında denge kuran özgün bir yapıya sahip olmasıdır. Genel kurulun toplanması zaman ve maliyet gerektirirken, yönetim kurulu kararı ile daha hızlı karar alınabilir. Ancak, bu durum yönetim kurulu tarafından yetki kötüye kullanımı riskini de beraberinde getirir. Bu nedenle, Japon Şirketler Hukuku Madde 426, azınlık hissedarlara güçlü bir veto hakkı vererek bu riski azaltmaktadır. Özellikle, yönetim kurulu sorumluluk muafiyeti kararı aldığında, şirket gecikmeksizin bu kararı hissedarlara bildirmek veya ilan etmek zorundadır. Ve bu bildirimin ardından en az bir ay içinde, toplam hissedar oy haklarının %3’ünden fazlasına sahip hissedarlar itiraz ederse, yönetim kurulu tarafından verilen muafiyetin geçerliliği kaybolur. Bu “azınlık hissedarların itiraz hakkı,” yönetim kurulunun sorumluluk muafiyeti kararı alırken, güçlü azınlık hissedarların veya aktivist hissedarların görüşlerini göz ardı edememesi için güçlü bir denetim mekanizmasıdır. Böylece, yönetim kurulunun etkin karar alabilmesi sağlanırken, hissedarların denetimi de fiilen sağlanmış olur.

Japon Şirketler Hukuku Madde 427 Uyarınca Sorumluluğun Sınırlanması

Önceden incelediğimiz sonradan sorumluluk muafiyeti sisteminden farklı olarak, “sorumluluk sınırlama sözleşmesi” ile yöneticilerin sorumluluklarının sınırlarını önceden belirleyen bir sistem bulunmaktadır. Japon Şirketler Hukuku Madde 427, anonim şirketlerin belirli yöneticilerle görev ihmali nedeniyle doğacak zararların tazmin sorumluluğunu belirli bir çerçevede sınırlayan bir sözleşme yapabileceğini ve bu durumu tüzüklerinde belirtebileceğini düzenlemektedir.

Bu sistemin özünde, sözleşme yapabilecek yöneticilerin kapsamının sıkı bir şekilde sınırlandırılmış olması yatmaktadır. Sorumluluk sınırlama sözleşmesinin kapsamına girenler, yönetim kurulu üyeleri (ancak “işletme icra kurulu üyeleri” hariç), muhasebe danışmanları, denetçiler ve bağımsız denetçilerle sınırlıdır. Burada “işletme icra kurulu üyeleri” ifadesi, temsilci yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulu kararıyla şirketin işlerini yürüten yönetim kurulu üyeleri gibi kişileri ifade eder (Japon Şirketler Hukuku Madde 2, Fıkra 15, İ). Yani, günlük işlerin yürütülmesine doğrudan katılan ve büyük yetkilere sahip olan yönetim kadrosu bu sözleşmenin kapsamı dışında tutulmaktadır.

Bu sistemi kullanabilmek için öncelikle genel kurulun özel kararıyla, sorumluluk sınırlama sözleşmesi yapma yetkisinin tüzükte belirtilmesi ve bu durumun tescil edilmesi gerekmektedir. Sözleşme yapılmış olsa bile, sorumluluğun gerçekten sınırlanması, ilgili yöneticinin görevini yerine getirirken iyi niyetli ve ağır kusurdan uzak olması durumunda geçerlidir. Sorumluluğun sınırlama miktarı, Şirketler Hukuku Madde 425’te belirtilen asgari sorumluluk sınırı (işletme icra kurulu üyeleri dışındakiler için yıllık ücretin iki katı) veya tüzükte belirtilen daha yüksek bir miktar ile sınırlıdır.

Japon Şirketler Hukuku Madde 427, sadece bir sorumluluk azaltma tedbiri değil, aynı zamanda Japon kurumsal yönetimini güçlendirmek için önemli bir politik araç olarak konumlandırılmıştır. Özellikle, yüksek kaliteli bağımsız dış yönetim kurulu üyelerini temin etmeyi amaçlamaktadır. Deneyimli uzmanlar ve yöneticiler dış yönetim kurulu üyesi olarak görev alırken, en büyük engellerden biri, doğrudan yönetimde yer almadıkları bir şirketin büyük tazminat sorumluluğunu bireysel olarak üstlenme riskidir. Sorumluluk sınırlama sözleşmesi, bu mali riske bir üst sınır koyarak, yetenekli kişilerin dış yönetim kurulu üyesi veya denetçi olarak görev almasını teşvik eden bir teşvik oluşturmaktadır. İşletme icra kurulu üyelerinin açıkça kapsam dışında tutulması, bu politik amaca yansımaktadır. İşletme icra yetkisi ve sorumluluğunu üstlenenlere daha ağır bir sorumluluk yüklenirken, denetim ve danışmanlık görevini üstlenenlere uygun bir koruma sağlanarak, yönetim ve denetimin ayrılması teşvik edilmekte ve yönetişimin etkinliği artırılmaktadır.

Bu sorumluluk sınırlama sözleşmesinin nasıl işlediğini gösteren önemli bir dava örneği olarak, Osaka Yüksek Mahkemesi’nin 21 Mayıs 2015 tarihli kararı (Seikrest Davası olarak bilinir) bulunmaktadır. Bu davada, şirketin temsilci yönetim kurulu üyesinin usulsüzlüklerini önleyemediği için dış denetçinin sorumluluğu sorgulanmıştır. Şirket ile ilgili denetçi arasında sorumluluk sınırlama sözleşmesi yapılmıştı. Mahkeme, denetçinin iç kontrol sisteminin kurulmasını tavsiye etme gibi yükümlülüklerini ihmal ettiğini belirleyerek görev ihmali (kusur) tespit etmiştir. Ancak, bu kusurun “ağır kusur” olmadığını değerlendirerek, sorumluluk sınırlama sözleşmesinin geçerliliğini kabul etmiştir. Sonuç olarak, denetçinin tazminat sorumluluğu, sözleşmeye dayanarak, iki yıllık ücretle sınırlanmıştır. Bu dava örneği, mahkemenin sorumluluk sınırlama sözleşmesine saygı gösterirken, yöneticilerin eylemlerinin “ağır kusur” teşkil edip etmediğini ayrıntılı bir şekilde incelediğini ve sözleşme yapılmış olsa bile yöneticilerin dikkat yükümlülüğünün hafifletilmediğini açıkça göstermektedir.

Her Bir Muafiyet ve Sınırlama Sisteminin Karşılaştırılması

Bugüne kadar açıkladığımız Japon Şirketler Hukuku’ndaki dört ana sorumluluk muafiyeti ve sınırlama sistemi, her biri farklı amaç ve işlevlere sahiptir. Bu sistemleri karşılaştırarak, her anonim şirketin kendi durumu ve yönetim politikalarına göre hangi sistemi nasıl kullanması gerektiğine stratejik bir şekilde karar vermesi mümkün hale gelir.

Toplam hissedarların onayı (Şirketler Hukuku Madde 424), sorumluluğu tamamen muaf tutmanın tek yoludur, ancak uygulama alanı, hissedarların son derece az olduğu kapalı şirketlerle fiilen sınırlıdır. Hissedarlar genel kurulunun özel kararı (Şirketler Hukuku Madde 425), daha geniş bir şekilde kullanılabilir bir sonradan gelen kurtarma önlemidir, ancak iyi niyet ve ağır ihmalin olmaması gibi öznel gerekliliklerin yanı sıra, denetçilerin onayı gibi önemli bir engel de bulunmaktadır. Yönetim kurulu kararı (Şirketler Hukuku Madde 426), hissedarlar genel kurulunu geçmeden hareketli bir prosedür sunar, ancak tüzükte belirlenmiş olması gerektiği ve %3’lük azınlık hissedarlarının itiraz hakkı gibi güçlü bir denetim mekanizması içerdiği unutulmamalıdır. Son olarak, sorumluluk sınırlama sözleşmesi (Şirketler Hukuku Madde 427), riskleri önceden yönetmenin tek yoludur ve özellikle dış yönetim kurulu üyeleri gibi icra yetkisi olmayan yöneticilerin temin edilmesini amaçlayan bir sistemdir, ancak icra yetkisi olan yöneticiler bu kapsamda değildir.

Bu sistemlerin ana özelliklerini aşağıdaki tabloda özetliyoruz.

ÖzelliklerŞirketler Hukuku Madde 424 (Toplam Hissedarların Onayı)Şirketler Hukuku Madde 425 (Hissedarlar Genel Kurulu Özel Kararı)Şirketler Hukuku Madde 426 (Yönetim Kurulu Kararı)Şirketler Hukuku Madde 427 (Sorumluluk Sınırlama Sözleşmesi)
Muafiyetin KapsamıTam MuafiyetKısmi MuafiyetKısmi MuafiyetKısmi Sınırlama
Hedeflenen Yöneticiler vb.Tüm Yöneticiler vb.Tüm Yöneticiler vb.Tüm Yöneticiler vb.İcra Yetkisi Olmayan Yöneticiler vb.
Başlıca GerekliliklerToplam Hissedarların OnayıHissedarlar Genel Kurulu Özel KararıYönetim Kurulu KararıŞirket ve Yöneticiler vb. Arasında Sözleşme
Tüzükte BelirtilmeGerekli DeğilGerekli DeğilGerekliGerekli
Yöneticilerin Öznel GereklilikleriGereklilik Yokİyi Niyet ve Ağır İhmalin Olmamasıİyi Niyet ve Ağır İhmalin Olmamasıİyi Niyet ve Ağır İhmalin Olmaması
Denetçilerin OnayıGerekli DeğilGerekli (Teklif Sunumunda)Gerekli (Teklif Sunumunda)Gerekli (Tüzük Değişikliğinde)
Hissedarların İtiraz HakkıYokYokVar (%3 ve Üzeri)Yok

Japon Şirketler Hukuku Madde 850 Uyarınca Hissedar Temsil Davalarında Dava Üzerinde Uzlaşma

Yöneticilerin sorumluluğunun fiilen sorgulandığı tipik bir durum, hissedar temsil davalarıdır. Bu, hissedarların şirket adına yöneticilerin sorumluluğunu sorgulamak için açtığı bir davadır. Bu dava sürecinde, taraflar olan hissedarlar ve yöneticiler “dava üzerinde uzlaşma”ya varabilirler. Bu uzlaşma, fiilen yöneticilerin sorumluluğunu sınırlayan veya muaf tutan güçlü bir işlev taşır.

Bu uzlaşmanın yasal dayanağı, Japon Şirketler Hukuku Madde 850’dir. Bu maddenin en önemli noktası, Şirketler Hukuku Madde 424’ün talep ettiği “tüm hissedarların onayı” ilkesine önemli bir istisna getirmesidir. Hissedar temsil davasında uzlaşma geçerli bir şekilde sağlanırsa, tüm hissedarların onayı olmaksızın, yöneticilerin sorumluluğu uzlaşma içeriğiyle sınırlanır ve anlaşmazlık sona erer.

Bu sistem, davaların uzun sürmesi nedeniyle oluşabilecek maliyet ve belirsizlikleri önleyerek, taraflara gerçekçi ve esnek bir anlaşmazlık çözümü imkanı sunan yasama organının pratik bir kararını yansıtır. Tüm davaları karara kadar sürdürmek yerine, müzakere yoluyla uzlaşma sağlanarak şirketin belirli bir mali geri kazanım elde etmesi ve erken bir aşamada yönetim istikrarını geri kazanması, şirketin genel çıkarlarına hizmet edebilir.

Ancak, davacı hissedar ve davalı yönetici arasında şirketin esas çıkarlarını zedeleyecek kolay bir uzlaşmanın yapılmasını önlemek için, Şirketler Hukuku Madde 850 prosedürel koruma önlemleri sunar. Uzlaşma görüşmelerine şirket doğrudan katılmadığında, mahkeme uzlaşma içeriğini şirkete bildirmeli ve şirkete itiraz etme fırsatı vermelidir. Şirket, bildirimi aldıktan sonra prensip olarak 2 hafta içinde yazılı olarak itiraz edebilir. Eğer şirket bu süre içinde itiraz etmezse, uzlaşma içeriğini onayladığı kabul edilir. Bu mekanizma sayesinde, mahkemenin gözetimi altında, şirketin çıkarlarının haksız yere zarar görmemesi sağlanır. Daiwa Bank, Duskin ve Sumitomo Electric Industries gibi olaylarda görüldüğü üzere, dava üzerinde uzlaşma Japonya’nın kurumsal yönetim uygulamalarında önemli bir rol oynamaktadır.

Özet

Bu makalede gördüğümüz gibi, Japon Şirketler Hukuku, yöneticilerin görev ihmali sorumluluğu konusunda sıkı bir sorumluluk takibi olasılığı ile çeşitli muafiyet ve sınırlama mekanizmalarını bir arada bulunduran hassas bir denge üzerine kuruludur. Tüm hissedarların onayı ile tam muafiyetten, genel kurul veya yönetim kurulu tarafından kısmi muafiyete, önceden yapılan sorumluluk sınırlama sözleşmelerine ve dava yoluyla uzlaşmaya kadar birçok yöntem bulunmaktadır. Bu sistemler sadece yöneticileri korumak için değil, aynı zamanda sağlıklı risk almayı teşvik eden kurumsal yönetimi desteklemek, yüksek kaliteli yetenekleri yönetim ve denetim organlarına çekmek ve nihayetinde şirketin rekabet gücünü ve sürdürülebilir büyümesini desteklemek gibi daha büyük bir amaca hizmet etmektedir.

Bu karmaşık sistemleri doğru bir şekilde anlamak ve şirketin durumuna uygun bir şekilde kullanmak, özellikle uluslararası iş geliştiren şirketler için hayati öneme sahiptir. Monolith Hukuk Bürosu, bu alanda yurt içi ve yurt dışındaki birçok müşteriye destek sağlamış zengin bir deneyime ve derin uzmanlığa sahiptir. Büromuzda, Japon Şirketler Hukuku’na hakim avukatların yanı sıra, yabancı avukatlık lisansına sahip ve İngilizceye hakim profesyoneller de bulunmaktadır. Bu benzersiz yapı sayesinde, yurtdışındaki yöneticilere ve ana şirketlere Japonya’nın hukuk sisteminin inceliklerini net bir şekilde açıklayabilir, tüzük ve sorumluluk sınırlama sözleşmelerinin hazırlanması ve gözden geçirilmesinden, genel kurul rehberliği, uyuşmazlık durumunda stratejik danışmanlık ve dava temsilciliğine kadar kesintisiz ve yüksek kaliteli hukuki hizmetler sunabiliriz. Japonya’daki kurumsal yönetim ve yönetici sorumluluğu ile ilgili sorunlarınızda lütfen büromuzla iletişime geçin.

Managing Attorney: Toki Kawase

The Editor in Chief: Managing Attorney: Toki Kawase

An expert in IT-related legal affairs in Japan who established MONOLITH LAW OFFICE and serves as its managing attorney. Formerly an IT engineer, he has been involved in the management of IT companies. Served as legal counsel to more than 100 companies, ranging from top-tier organizations to seed-stage Startups.

Başa dön