Japonya Ticaret Hukukunda Aracılık İşletmelerinin Hukuki Çerçevesi: Aracıların Yükümlülükleri ve Hakları

Japonya’daki ticari işlemlerde, gayrimenkul, sigorta, M&A ve denizcilik gibi çeşitli alanlarda uzman aracılar önemli bir rol oynamaktadır. Bu işlemlerin sorunsuz ilerlemesi için, ‘aracı’ olarak adlandırılan uzmanların varlığı şarttır. Ancak, aracılar sadece tanıtıcı veya müzakere yardımcıları değildir. Japon ticaret hukuku, aracıların faaliyetlerini ‘aracılık işi’ olarak hukuki olarak tanımlamakta ve onların statüsü, yükümlülükleri ve hakları hakkında ayrıntılı düzenlemeler getirmektedir. Bu hukuki çerçeve, işlemlerin şeffaflığını ve adil olmasını sağlamak ve tarafların her ikisinin de çıkarlarını korumak için tasarlanmıştır. Özellikle, uluslararası iş geliştirmede Japon pazarında bir aracı kullanmak istediğinizde, bu özgün hukuki statüyü anlamak, beklenmedik riskleri önlemek ve işlemi başarıya ulaştırmak için anahtardır. Aracının kimlere karşı hangi sorumlulukları olduğunu ve hangi koşullar altında ücret talep edebileceğini doğru bir şekilde anlamak, sözleşme stratejisi oluştururken son derece önemlidir. Bu makalede, Japon ticaret hukuku altında aracının tanımından başlayarak, acenteler gibi diğer ticari kullanıcılarla olan farkları netleştireceğiz. Ardından, aracılık sözleşmesinin hukuki niteliği, aracılara yüklenen özel yükümlülükler, ücret talep hakkının oluşum şartları ve kendi kendine yapılan sözleşmelerin sınırlamaları gibi, aracılık işinin merkezini oluşturan hukuki konuları, somut yasalar ve mahkeme kararlarına dayanarak ayrıntılı bir şekilde açıklayacağız.
Japonya’da Ticaret Hukuku Altında Bir Aracı Kimdir?
Japon ticaret hukukunun 543. maddesi, “aracı”yı “başkaları arasındaki ticari işlemlerin aracılığını yapmayı meslek edinen kişi” olarak açıkça tanımlar. Bu tanımda, aracının hukuki statüsünü anlamak için önemli birkaç unsur bulunmaktadır. Birincisi, aracı “başkaları arasındaki” işlemlerin aracılığını yapar. Bu, aracının kendisinin sözleşmenin tarafı olmadığını, sadece tarafsız bir üçüncü kişi olarak iki taraf arasındaki sözleşmenin gerçekleşmesi için çaba gösterdiğini gösterir. İkincisi, aracılık edilen işlemlerin “ticari işlemler” olması gerekmektedir. Örneğin, içeriği ticari olmayan evlilik aracılığı gibi durumlarda, kişi ticari aracı değil, sivil aracı olarak adlandırılır ve Japon ticaret hukukundaki aracılık işletmelerine ilişkin katı kurallar doğrudan uygulanmaz.
Japon ticaret hukuku, aracıların yanı sıra işlemleri destekleyen çeşitli rolleri de tanımlar ve özellikle “temsilci” ve “toptancı” ile olan farkları anlamak pratikte son derece önemlidir.
Temsilci, belirli bir tüccar adına sürekli olarak o iş kategorisine ait işlemlerin temsilciliğini veya aracılığını yapan kişiyi ifade eder. Aracı, belirsiz taraflar adına bireysel işlemler için hareket ederken, temsilci belirli bir tüccarla sürekli bir ilişki içinde olması bakımından temelde farklıdır.
Öte yandan, toptancı, kendi adına başkaları adına mal satışı veya alımı yapmayı meslek edinen kişidir. Aracı işlemin taraflarından biri olmazken, toptancı kendi adına sözleşme imzalar ve hukuki sonuçlar kendisine aittir.
Bu farklılıkları açıkça anlamak, Japonya’da iş yaparken uygun aracıyı seçmek ve onların yetki ve sorumluluklarının kapsamını doğru bir şekilde anlamak için zorunludur.
| Hukuki Statü | Kişisel İlişki | İşlemdeki Ad | Faaliyet Alanı | Ana Hukuki Yükümlülükler |
| Aracı | Belirsiz taraflarla bireysel sözleşmeler | İşlemin taraflarından biri olmaz | Başkaları arasındaki ticari işlemlerin aracılığı | Tarafsızlık, sözleşme teslim yükümlülüğü |
| Temsilci | Belirli bir tüccarla sürekli sözleşme | Kendi adına veya temsilci olarak | Belirli bir tüccar adına temsilcilik veya aracılık | Tüccara sadakat yükümlülüğü |
| Toptancı | Yetkilendiriciyle bireysel sözleşme | Kendi adına | Başkalarının hesabına mal alım satımı | Dikkatli yönetim yükümlülüğü, ifa sorumluluğu |
Japon Hukukunda Arabuluculuk Sözleşmesinin Hukuki Niteliği ve Kurulması
Japonya’da bir arabulucu kullanıldığında imzalanan arabuluculuk sözleşmesi, genellikle Japon Medeni Kanunu’na göre “görevlendirme sözleşmesine benzer sözleşme” olarak sınıflandırılır. Görevlendirme sözleşmesi, sözleşme imzalama gibi “hukuki işlemleri” devretmeyi amaçlarken, görevlendirme sözleşmesine benzer sözleşme, hukuki işlem olmayan “fiili işlemlerin” devredilmesini amaçlar. Arabulucunun temel görevi, taraflar arasındaki müzakereleri kolaylaştırmak ve sözleşmenin kurulmasına yardımcı olmak olan fiili işlemler olduğu için, bu tür bir görevlendirme sözleşmesine benzer sözleşmeye dahil edilir.
Görevlendirme sözleşmesine benzer bir sözleşme olması, arabulucunun üstlendiği en temel yükümlülüğün, Japon Medeni Kanunu’nun 644. maddesinden kaynaklanan “iyi bir yöneticinin özen yükümlülüğü” olduğu anlamına gelir. Bu, arabulucunun mesleki veya uzmanlık alanına uygun olarak, objektif olarak beklenen düzeyde dikkat ve özen göstererek aracılık görevini yerine getirmesi gerektiği yükümlülüğüdür.
Bu hukuki nitelik, uygulamada önemli bir anlam taşır. Görevlendirme sözleşmesine benzer sözleşme, belirli bir “sonucun” tamamlanmasını garanti etmez, uygun bir “sürecin” yürütülmesini amaçlar. Bu nedenle, arabulucunun işlemin tamamlanmasını garanti etme yükümlülüğü yoktur. Bunun yerine, uzman olarak bilgi ve yeteneklerini kullanarak, sözleşmenin kurulması için samimi bir çaba göstermesi beklenir. Bu durum, ürünün tamamlanmasına karşılık ücretin ödendiği yüklenim sözleşmesinden açıkça farklıdır. Bu nedenle, arabuluculuk sözleşmesi imzalanırken, arabulucunun yerine getirmesi gereken görevlerin kapsamı, raporlama yükümlülüğünün sıklığı ve ücretin ne zaman doğacağı (örneğin, işlemin tamamlanmasına bağlı başarı ücreti mi yoksa faaliyet süresine dayalı bir komisyon mu) gibi konuların sözleşmede açıkça belirlenmesi, sonradan çıkabilecek anlaşmazlıkları önlemek için son derece önemlidir.
Japonya’da Aracıların Özgü Üstlenmeleri Gereken Yükümlülükler
Japon ticaret hukuku, genel iyi yönetim yükümlülüğüne ek olarak, işlemlerin açıklığını ve tarafların korunmasını amaçlayarak, aracılara bir dizi özgü yükümlülükler yüklemektedir. Bu yükümlülükler, aracılık işlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini garanti altına alan önemli düzenlemelerdir.
İlk olarak, “örnek saklama yükümlülüğü” bulunmaktadır. Aracı, aracılık ettiği işlemle ilgili bir örnek aldığında, işlem tamamlanıncaya kadar bu örneği saklama yükümlülüğüne sahiptir (Japon Ticaret Kanunu’nun 545. maddesi). Bu, daha sonra ürünün kalitesi gibi konularda bir anlaşmazlık çıktığında kanıt olarak kullanılacaktır.
İkinci olarak, en önemli yükümlülüklerden biri “sözleşme teslim yükümlülüğü”dür (Japon Ticaret Kanunu’nun 546. maddesi). Aracının aracılığıyla bir sözleşme kurulduğunda, aracı, gecikmeksizin, tarafların adını veya unvanını, sözleşmenin tarihini ve sözleşmenin detaylarını içeren bir belge (sözleşme) hazırlamalı ve imzalayarak veya mühür basarak her iki tarafa da vermelidir. Bu sözleşme, anlaşmanın kurulduğunu kanıtlayan resmi bir kayıt olup, işlem içeriğinin açıklığını sağlamada merkezi bir rol oynar.
Üçüncü olarak, “defter tutma yükümlülüğü” belirlenmiştir (Japon Ticaret Kanunu’nun 547. maddesi). Aracı, aracılık ettiği sözleşmenin içeriğini sözleşmeye dayanarak defterine kaydetmeli ve bunu saklamalıdır. Ayrıca, taraflar, kendi işlemleriyle ilgili defterin bir kopyasını isteme hakkına sahiptir.
Son olarak, özel durumlarda ortaya çıkan “isim gizliliği yükümlülüğü” ve buna bağlı “müdahale yükümlülüğü” bulunmaktadır. Taraflardan biri, kendi adını veya unvanını karşı tarafa açıklamaması için aracıya talepte bulunduğunda, aracı bu talimata uymak zorundadır (Japon Ticaret Kanunu’nun 548. maddesi). Ancak, bu şekilde bir tarafın anonimliği korunduğunda, hukuki sonuç olarak, aracı, anonim taraf adına karşı tarafa karşı sözleşmeyi yerine getirme sorumluluğunu üstlenir (Japon Ticaret Kanunu’nun 549. maddesi). Bu “müdahale yükümlülüğü” veya “yerine getirme sorumluluğu” olarak adlandırılır ve aracının anonimliği kabul etmesinin karşılığında üstlendiği ciddi bir risktir. Aracı, sadece bilgiyi gizli tutmakla kalmaz, aynı zamanda işlemin kendisinin yerine getirilmesini de garanti eden bir konuma gelir.
Japonya’da Arabulucunun Ücret Talep Hakkı
Arabulucu, ticaret erbabı olarak, işletmesinin kapsamı içinde başkaları adına işlemler gerçekleştirdiği için, Japon Ticaret Kanunu’nun 512. maddesine dayanarak, uygun bir ücret talep etme genel hakkına sahiptir. Ancak, arabuluculuk faaliyetleri söz konusu olduğunda, Japon Ticaret Kanunu’nun 550. maddesi ücret talep hakkı için daha spesifik gereklilikleri belirlemektedir.
En önemli gereklilik, ücret talep hakkının arabulucunun yükümlülüklerinin yerine getirilmesiyle yakından ilişkili olmasıdır. Japon Ticaret Kanunu’nun 550. maddesinin birinci fıkrası, arabulucunun ücret talep edebilmesi için, daha önce bahsedilen sözleşme teslim yükümlülüğü (Japon Ticaret Kanunu’nun 546. maddesi) ile ilgili prosedürleri tamamlamış olması gerektiğini hükme bağlamaktadır. Bu, arabulucunun işlemin gerçekleşmesini ve içeriğini açıkça belirleyerek önemli bir kamu görevi yerine getirdikten sonra ücretini talep etme hakkının doğduğunu göstermektedir. Prosedürel yükümlülükleri ihmal eden arabulucu, çabalarıyla bir sözleşme gerçekleşmiş olsa bile, yasal olarak ücret talep etme hakkını kaybedebilir.
Ayrıca, Japon Ticaret Kanunu’nun 550. maddesinin ikinci fıkrası, taraflar arasında ayrı bir anlaşma olmadıkça, ücretin her iki taraf tarafından eşit oranda karşılanması gerektiğini asıl olarak belirtmektedir. Bu hüküm, arabulucunun herhangi bir tarafa önyargılı olmaksızın, tarafsız bir pozisyonda aracılık yapması gerektiği yasal ilkenin bir yansımasıdır.
Ek olarak, Japon yargı kararları, arabulucunun ücret talep hakkının kabul edilmesi için, arabuluculuk faaliyeti ile sözleşmenin gerçekleşmesi arasında “makul bir nedensellik ilişkisi” bulunması gerektiğini şart koşmaktadır. Bu konuda önemli bir yargı kararı olarak, Yargıtay’ın 1970 (Showa 45) yılı 22 Ekim tarihli kararı bulunmaktadır. Bu davada, bir gayrimenkul işleminin aracılığını yapan bir emlakçı, nihai sözleşme görüşmeleri aşamasında taraflar tarafından kasıtlı olarak dışlanmış ve taraflar arasında doğrudan bir sözleşme imzalanmıştır. Yargıtay, arabulucunun sözleşme imzalanma anında orada bulunmamasına rağmen, onun aracılık etkinliğinin sözleşmenin gerçekleşmesi için temel oluşturduğu ve tarafların ücret ödemekten kaçınmak amacıyla arabulucuyu haksız yere dışladığı durumlarda, arabulucunun ücret talep hakkının hala kabul edilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Bu karar, arabulucunun katkısının adil bir şekilde değerlendirilmesi ve haklarının korunması gerektiğini gösteren yargının tutumunu yansıtmaktadır.
Japonya’da Kendi Kendine Sözleşme ve Çift Taraflı Vekâletin Sınırlamaları
Aracıların hukuki statüsünün temelinde tarafsızlık ve adalet yatar. Bu ilke, kendi kendine sözleşme ve çift taraflı vekâletle ilgili önemli sınırlamaları beraberinde getirir.
Japon ticaret hukukunda, aracıların kendi kendine sözleşme yapmasını doğrudan yasaklayan açık bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, bu yasak, Japon ticaret hukukunun 543. maddesinde aracıların tanımından mantıksal olarak çıkarılabilir. Aracılar, “başkaları arasında” ticari işlemleri aracılık eden kişiler olarak tanımlanır ve kendileri bu “başkalarından” biri olarak sözleşme tarafı olmaları, tanım gereği mümkün değildir. Aracının aracılık ettiği işlemlere kendi taraf olarak katılması, tarafsız bir duruşu tamamen terk etmek ve çıkar çatışmasının tipik bir örneği olmak demektir. Dolayısıyla, kendi kendine sözleşme yapmak, aracının temel rolüyle bağdaşmadığı için doğal olarak kabul edilemez olarak yorumlanır.
“Çift taraflı vekâlet” terimi sıkça yanlış anlaşılmaya yol açabilir. Japon medeni hukukunun genel olarak yasakladığı çift taraflı vekâlet, bir vekilin sözleşmenin her iki tarafını da temsil etmesi durumunu ifade eder. Ancak, aracının rolü, temelde her iki taraf arasında durarak işlemi aracılık etmektir. Aracılar, yalnızca bir tarafın çıkarlarını en üst düzeye çıkarmak için hareket eden vekillerden farklı olarak, işlemin adil ve sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesi için her iki tarafın çıkarlarını dengeleyen bir rol üstlenirler.
Bu fark, modern M&A işlemlerinde danışmanların rolünü karşılaştırdığımızda daha da belirginleşir. M&A’de “aracı şirketler”, Japon ticaret hukukundaki aracılara yakın bir konumda olup, satıcı ve alıcı arasında durarak tarafsız bir pozisyonda bilgi aktarımı ve müzakere koordinasyonu yapar ve işlemin gerçekleşmesini hedefler. Buna karşılık, “Finansal Danışmanlar (FA)”, yalnızca satıcı veya alıcıdan biriyle sözleşme yapar ve müşterilerinin çıkarlarını en üst düzeye çıkarmayı görev edinirler. FA, adeta bir vekile yakın bir konumda olup, yükümlülükleri yalnızca bir taraf için geçerlidir.
Bu nedenle, şirketler Japonya’da bir aracıyı görevlendirirken, amacını açıkça belirlemek esastır. Tarafsız bir koordinatör arıyorsanız aracı (veya aracı şirket) uygun olabilir, ancak şirketinizin çıkarlarını en üst düzeye çıkarmayı hedefleyen bir müzakere temsilcisi arıyorsanız, bir tarafın lehine olan danışman veya FA gibi bir vekil atamanız gerekebilir. Bu seçim, işlemin doğası ve stratejisiyle doğrudan bağlantılı önemli bir hukuki karardır.
Özet
Japonya’daki ticaret hukukunda aracılık işlemlerinin sistemi, ticari işlemlerde aracıların rolünü hukuki olarak netleştirir ve işlemlerin adil ve güvenli olmasını sağlamak için gelişmiş bir çerçevedir. Aracılar, sadece tanıtıcı olmanın ötesinde, sözleşme teslim yükümlülüğü ve defter tutma yükümlülüğü gibi katı prosedürel yükümlülükler taşıyan uzmanlardır. Bu yükümlülüklerin dürüstçe yerine getirilmesi, ücret talep etme hakkının temel koşuludur. Ayrıca, bu tanımdan türetilen tarafsızlık ilkesi, aracıların davranışlarını düzenler ve çıkar çatışmasını önler. Bu hukuki düzenlemeleri anlamak, Japonya’da aracılar aracılığıyla işlem yapan tüm şirketler için, kendi haklarını korumak ve sorunsuz iş faaliyetlerini teşvik etmek için hayati önem taşır.
Monolith Hukuk Bürosu olarak, yerli ve yabancı birçok müşteriye, Japonya’daki ticaret hukuku kapsamında aracılık işlemleri de dahil olmak üzere, geniş bir danışmanlık hizmeti sunmuş olmanın deneyimine sahibiz. Sadece Japon avukatlık yeterliliğine sahip olmakla kalmayıp, aynı zamanda birden fazla İngilizce konuşan yabancı avukatlık yeterliliğine sahip kişileri bünyemizde barındırıyoruz. Bu sayede, uluslararası ticari işlemlerin karmaşık hukuki sorunlarını doğru bir şekilde anlayabilir ve müşterilerimizin işine en uygun çözümleri sunabiliriz. Aracılık sözleşmeleri ve acentelik sözleşmelerinin oluşturulması ve gözden geçirilmesinden, işlem üzerindeki anlaşmazlıkların çözümüne kadar, uzman hukuki destek sağlıyoruz.
Category: General Corporate




















